2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ruhsal Travma ve Sonrasında Görülen Sorunlar
MAKALE #10013 © Yazan Psk.Sevda SERİN | Yayın Aralık 2012 | 17,793 Okuyucu
RUHSAL TRAVMA ve SONRASINDA GÖRÜLEN SORUNLAR

Ruhsal Travma Nedir?

Ruhsal travma, kişinin yaşamsal bütünlüğünü tehdit eden, kişide korku, dehşet, çaresizlik, utanç gibi duygulara yol açan, kişinin duygusal anlamda üstesinden gelmekte zorlandığı olaylar, deneyimler veya durumlardır. Yaşamsal bütünlükten kasıt bireyin bedensel ve ruhsal birlikteliğidir.

İnsanoğlu doğası itibari ile bilineni bilinmeyene tercih eder, olayları önceden öngörmek ve ona göre duracağı yeri belirlemek, olaylar üzerinde kontrol sahibi olmak ister. Travmatik olay ise bireyin kontrol duygusunu elinden alır, kişinin şimdiye kadar var olan başa çıkma mekanizmalarını felce uğratır.

Ruhsal travmaya yol açan olaylar:
Toplum içinde ruhsal travmaya yol açan olaylar çok yaygındır. Deprem, sel gibi doğal afetler, savaşlar, kitlesel göçler, cinsel ya da fiziksel saldırıya uğrama, çocukluk cağı cinsel taciz ve tecavüzler, işkence, tutsaklık, trafik kazaları, yaşamı tehdit eden bir hastalığın tanısının konulması, beklenmedik ölümler, ebeveynin ya da çocukların ölümü, yaralanmalar travmatik olaylardan bazılarıdır. Bunlarla birlikte, boşanma, sevgiliden ayrılma, aldatılma, iş kaybı öğretmen tarafından aşağılanma vb. yaşantılar olumsuz yaşam deneyimleri olup kişinin ruhsal bütünlüğünü olumsuz etkileyebilmektedir.

Kişinin olaya maruz kalma çeşitleri:

Travmatik olay, doğrudan kişinin başına gelmiş olabileceği gibi, kişi travmatik olaya tanık olmuş olabilir ya da travmatik olayın sevdiği ve kendisi için önemli bir kişinin başına geldiğini öğrenmiştir. Yani kendimiz trafik kazası geçirmiş olmasak dahi trafikte kazaya tanık olmak ya da olayın sevdiğimiz bir yakınımızın başına geldiğini öğrenmek ruhsal travma yaratabilir. Ancak travmatik olayı doğrudan deneyimlemek daha sarsıcıdır ve travmatik olay sonrasında ortaya çıkabilecek stres belirtilerinin hem ortaya çıkma riskini hem de şiddetini etkileyebilir.

Travmatik olay sonrasında ortaya çıkabilecek belirtiler:
1. Travmatik olayın tekrar tekrar hatırlanıp- yeniden yaşantılanması ile ilgili belirtiler: Kişi istem dışı olarak travmatik olayı yeniden hatırlar, sanki o anı tekrar yaşıyormuş gibi hisseder , düşünmek istemediği halde olay zorlayıcı bir şekilde aklına gelir, kendini olayı düşünmekten alıkoyamaz ve rüyalarında olayı tekrar tekrar görür. Travmatik olayı hatırlatan herhangi bir durum, kişi ya da nesne ile yani travmatik olayın tetikleyicileri ile olay film şeridi gibi yeniden zihninden geçebilir öyle ki o an yeniden yaşanıyormuş gibi hissedebilir ve davranabilir. Bu anıların canlanması kişiyi genellikle çok rahatsız eder ve iç sıkıntısı, çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama gibi bunaltı belirtilerine yol açar.

2. Kaçınma ve küntleşme belirtileri: Olayı hatırlamak büyük bir sıkıntı, acı ve korku hissine yol açtığı için kişi travmatik olayı hatırlatan her türlü etkinlikten kaçınır. Olayı konuşmak hatta düşünmek istemez. Olayı hatırlatan kişi, durum , nesne ve yerlerden kaçınır. Mesela Marmara Depremi’ni yaşamış kişinin depremin gece meydana gelmiş olması sebebi ile deprem sonrasında karanlıktan korkması ve karanlıkta uyuyamaması, karanlıkta kalmaktan kaçınması gibi.

Travma yaşamış kişilerde bazen olayın ayrıntılarını unutma durumu görülebilir. Genellikle olayın en sıkıntı verici bölümleri unutulur veya çok güçlükle hatırlanır.

Olaydan sonra kişinin gelecek beklentisinin kalmaması, içe kapanma, insanlardan uzaklaşma, keyif alamama, isteksizlik, duygularında körelme, sevinç ve üzüntü hissedememe belirtileri görülebilir. Gelecekle ilgili plan yapılamadığı için sadece o günü yaşama, günlük etkinliklerde azalma görülebilir.

3. Artmış uyarılmışlık belirtileri: Ruhsal travmadan etkilenmiş kişiler genellikle uykuya dalmakta ve uykuyu sürdürmekte güçlük çeker. Kabuslar görmekten yakınır. Ses, ışık, dokunma gibi uyaranlara karşı aşırı irkilme tepkileri verir. Kişi olay sanki her an yeniden gerçekleşebilir düşüncesi nedeni ile sürekli bir tetikte olma halindedir. Daha sinirlidir dolayısı ile olaylara aşırı tepkiler verebilir ve öfke patlamaları yaşayabilir. Çarpıntı, nefes almakta güçlük, yerinde duramama gibi fiziksel belirtiler gözlenebilir.

Travmatik olay yaşayan herkeste Travma Sonrası Srtes Bozukluğu ortaya çıkmaz. Her birey farklı düzeyde etkilenebilir ve farklı stres tepkileri gösterebilir. Stres belirtilerinin ortaya çıkmasında olayın şiddeti ve nasıl algılandığı önemli rol oynamaktadır. Olayın travmatik etki yaratıp yaratmaması kişinin olayı algılayış biçimi, olay hakkında duygu ve düşüncelerinin ne kadar olumsuz etkilendiğine bağlıdır. Dolayısı ile aynı olaya maruz kalmış kişiler farklı düzeyde etkilenebilmektedir. Bu farklılığın ortaya çıkmasında kişilik özellikleri, geçmiş travmatik yaşantılar, çocukluk çağı travmaları, kişinin başa çıkma mekanizmaları, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü, ebeveynlerin yokluğu, içe dönüklük, kaygılı kişilik yapısı, olumsuz yaşam olayları ve kadın olmak risk faktörleridir.

Travmatik olayı düşünmemeye çalışmak, kaçınmak işe yaramıyor, aksine yeni belirtilere yol açıyor.
Travmatik olay sontasında ortaya çıkan bazı belirtilerle başa çıkmaya yönelik kullanılan olumsuz stratejiler başka belirtilere de yol açabilir. Örneğin kişi olayı rüyalarında görerek yeniden yaşantılama belirtisi gösterir. Yeniden yaşantılama kişide anksiyete (bunaltı), sıkıntı yaratır. Kişi anksiyete ile başa çıkmak için uyumaktan kaçınabilir. Bu sebeple uykusuzluk, sinirlilik, tahammül düzeyinin düşük olması, öfke patlamaları, dikkat sorunları gibi yeni sorunlar ortaya çıkabilir. Yani olayı hatırlatan şeylerden kaçınmak problemin çözümünü getirmez aksine durumu daha da kötüleştirir.

Yeniden yaşantılama belirtileriyle beyin aslında önemli bir mesaj veriyor:

“Ben bunu daha önceden var olan bilgilerimle uyuşturamıyorum, bunu anlamlandırmaya ihtiyacım var” diyor. Beynin bunu yeniden işlemlemeye ihtiyacı olduğu için olay sık sık akla gelir, rüyalarda görülür. Bu yeniden yaşantılama belirtilerinin yarattığı sıkıntıdan kurtulmak için kişi olayı düşünmekten, konuşmaktan kaçınarak aslında bilgi işleme sürecini yani iyileşmeye giden süreci yarıda bırakmış olur ve süreç kısırdöngü halini alır.

Zaman her zaman en iyi ilaç olmayabiliyor.

Travma ile ilgili yapılan araştırmalar travmadan sonraki ilk günlerde bireylerin ruhsal olarak etkilendiğini, travmatik stres belirtileri gösterdiğini ancak bu belirtilerin bir çok kişide günler veya haftalar içinde geçtiğini gösterirken, kimi olgulardabelirtilerin düzelmesinin çok daha uzun sürdüğünü göstermektedir. Belirtiler aylar bazen yıllarca sürebiliyor. Özellikle insan eli ile ortaya çıkmış olan şiddet, tecavüz, saldırıya maruz kalma, işkence ve doğal afet gibi bir çok kaybın bir arada yaşandığı travmatik olaylar sonrasında stres belirtilerinin kronikleştiği, yıllarca sürdüğü görülmektedir. Bununla birlikte stres belirtileri ilk başta görülmese de daha sonra (aylar ya da yıllar sonra bile) ortaya çıkabiliyor. Burada travmanın yıl dönümü önemli bir tetikleyicidir. Örneğin ilk başta travmatik stres belirtileri görülmeyen kişide olayın yıldönümüne yakın stres belirtileri ortaya çıkabilir. Mesela ebeveynlerinden birini yedi yaşındayken kaybetmiş birinin, çocuk sahibi olduğunda, çocuğunun yedi yaşına gelmesi ile travmatik stres belirtileri göstermesi gibi. Ya da travmatik belirtiler, travma kişinin hayatını etkilemeye başladığında ortaya çıkabilir. Örneğin çocukluk çağı cinsel istismarı yaşayan bir kişide, yetişkinliğinde cinsel işlev sorunları yaşamasıyla birlikte travma sonrası stres belirtileri başlayabilir. Zihin hatırlamasa bile beden hatırlar. Travma anında beden nasıl tepki verdiğini kodlar bu nedenle hafızamız tarafından hatırlanmakta zorlanılan anılar beden tarafından hatırlanabilir. Bedenimizin verdiği tepkileri dikkate almak son derece önemlidir.

Sosyal Destek Önemli

Travma sonrasında sosyal destek önemlidir. Tabi burada sosyal desteğin olumlu yönde olması, travmatik olay ile kaybolan güven duygusunun yeniden inşası, yalnız olmadığını hissetmek önemlidir. Bunun aksine travmatik olaya maruz kalan kişinin yanında olunmasına karşın kişiye suçlayıcı yaklaşmak, stres tepkilerini önemsememek, yargılayıcı olmak gibi tutumlar durumu daha da kötüleştirir.

Travma sonrası stres bozukluğu uzun yıllar sürebilen ve ciddi işgücü kaybına yol açabilen bir hastalıktır. Bununla birlikte tedavisi mümkündür.
Ruhsal travma ne kadar şiddetli yaşanmış ise ruhsal etkiler de o kadar fazla ve uzun süreli olur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu, kişiye ve ailesine büyük sıkıntı veren, ancak tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.
Travma sonrası ortaya çıkabilecek stres tepkileri geniş bir yelpazede değerlendirilebilir.
• Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) görülen pek çok kişide aynı anda başka ruhsal rahatsızlıklar da görülür. TSSB ile birlikte en sık görülen ruhsal hastalık depresyondur. Depresyon dışında çeşitli kaygı bozuklukları, aşırı alkol veya madde kullanımı da görülebilir.
• Travmatik stres ve bedensel hastalıklar arasında yakın bir ilişki vardır. Bedensel yakınmaların altında travmatik bir deneyim yatabilir.
• Kronik ağrı, spastik kolon sendromu, fibromiyalji, kas-iskelet ağrıları, migren, kalp krizi, erken doğum, menstrüel düzensizlik sıklıkla TSSB’na eşlik edebilen durumlardır.
• Bununla birlikte kanser, AIDS gibi hayatı tehdit eden hastalıklar travmatik strese yol açabilir.
• Çocukluk çağında maruz kalınan travmatik olaylar jinekolojik bozukluklarla ilişkilendirilmiştir.
Travmatik olay kişinin güven ve kontrol duygusunu sarsar. Travmatik olay kişinin ruhsal iyilik halini bozması ile birlikte kişinin ailesi ve sosyal ilişkilerini, iş gücünü de olumsuz etkiler. Travmatik yaşantıyı paylaşmak dünyayı anlamlı hissetmenin ön koşuludur. Bu sebeple belirtilerin devam etmesi halinde kişinin psikolojik destek alması yaşadığı travmayı anlamlandırması, etkileri ile başa çıkması ve işlevselliğini artırması açısından çok önemlidir.

Travmatik stres belirtilerinin tedavisinde psikoterapi ve ilaç tedavisi etkilidir. Belirtilerin şiddetli olduğu durumlarda psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi daha etkili sonuç vermektedir. Psikolojik tedaviler arasında EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme) ve Bilişsel Davranışçı Terapi etkinliği en fazla olan yöntemlerdir. Her iki yöntemde de çeşitli teknikler ile kaçınılan durumlarla yüzleşmenin sağlanması böylelikle olayın yarattığı anksiyete ile başa çıkılması ve sonuç olarak travmatik anının yeniden işlemlenmesi ile anlamlandırılması sağlanmaktadır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ruhsal Travma ve Sonrasında Görülen Sorunlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Sevda SERİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Sevda SERİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sevda SERİN Fotoğraf
Psk.Sevda SERİN
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi10 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Sevda SERİN'in Makaleleri
► Ergenlerde Ruhsal Sorunlar Psk.Alpaslan KESKİN
► Ruhsal Travma Psk.Dnş.Esmanur BOLAT
► Ruhsal Travma Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
► Ruhsal Travma ve Kuramlar Psk.Fuat BALSAK
► Çocuklarda Ruhsal Travma Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Ruhsal Travma ve Sonrasında Görülen Sorunlar' başlığıyla benzeşen toplam 47 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:58
Top