2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ergenlik Dönemi Özellikleri
MAKALE #11397 © Yazan Dr.Psk.Dnş.Ayşe Devrim BURÇAK | Yayın Eylül 2013 | 5,156 Okuyucu
a) Genel Özellikleri
Birey doğumundan ölümüne kadar çeşitli dönemlerden geçer. Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık olarak bilinen bu dönemlerin her birinin kendine özgü gelişim görevleri vardır. Bir sonraki dönem bir önceki ile ilişki içindedir. Önceki dönem sonrakini etkiler. Birey, bir önceki dönemi ne kadar az krizle atlatmışsa sonraki döneme o kadar sağlıklı girer, o dönemi sağlıklı olarak yaşar. Dönemler arası geçişler ve farklılıklar sadece bedensel özelliklerle olmayıp, kültürel, ekonomik ve belki de en önemlisi olan psikolojik etkenlerin rol oynadığı bir gelişimdir. Her dönem kendine özgü bedensel, bilişel, ruhsal, duygusal ve toplumsal özellikler taşır. İşte çocukluktan gençliğe geçiş dönemi olan ergenlik döneminin bu gelişim dönemleri içinde çok önemli bir yeri vardır. Kızlarda 10-12, erkeklerde 11-13 yaş dilimleri arasında yer alan önerinlik, kızlarda 13-15, erkeklerde 14-15 yaş dilimleri arasında yer alan erinlik dönemlerinden sonra ergenlik dönemi gelir. Birey bu dönemde hızlı bir gelişim süreci içindedir, döneme uyum sağlamakta güçlük çeker.
Çocukluğun sonu ile ergenliğin başlangıcı arasındaki döneme erinlik denir. Bireyin bedensel ve zihinsel özelliklerinin değişiminde başlangıç noktası olması açısından bu döneminin büyük önemi vardır. Bu yıllarda hızlı boy ve kilo artmaları ile birlikte fizyolojik değişiklikler görülür.
Bedensel ve cinsel değişmelerle beraber düşünce biçiminde de değişme olur. Cinsellik, ahlak, din gibi konularda kendine özgü düşüncelere sahip olmaya başlar. Bu dönemde birey ben-merkezcidir. Ben merkezci düşünce, dönemin gelişim özelliklerindendir ve doğaldır. Genç kendi düşünce biçiminin en doğru olduğuna inanır. Anlaşılmadığını düşünür.
Ergenlik dönemindeki bireyler en çok kendilerine yakın davrananlarla ve akranlarıyla ilişkidedirler. Özdeşleşme süreci içindedirler. Özdeşleşme bir kimlik arama sürecidir. Kimlik, ailedeki ve çevredeki diğer insanlarla kurulan etkileşimlerle kazanılır. Bu nedenle gencin ailesindeki iletişim biçimlerinin ve kimlerle arkadaşlık ettiğinin büyük önemi vardır. Ana-babanın kendi arasındaki çatışma ve anlaşmazlıklar ile ana-baba-genç arasındaki bozuk iletişim, genci saldırgan ya da içe kapanık yapabilir. Zaten krizli ve zor bir dönem yaşayan gençte, uyum ve davranış problemlerinin yaşanmaması ya da problemlerin en az düzeyde yaşanması için eşler arasındaki iletişimin, çocuğa örnek olması açısından, olumlu olması büyük önem taşır. Çünkü, bu dönemde kişiliğin gelişimini olumlu ya da olumsuz etkileyen her türlü davranış çocuğun gelecekte nasıl birisi olacağının da belirleyicisi olacaktır
b. Ergenlik Döneminin Gelişim Görevleri
Ergenlik döneminin gelişim görevlerinin başarılabilmesi için, önceki dönemlerdeki gelişim görevlerinin yerine getirilebilmiş olması gerekmektedir. Gelişim görevleri ne kadar zamanında yerine getirilirse, birey çevresi ile o kadar uyum içinde yaşar. Başarılamayan gelişim görevleri uyum ve güvensizlik sorunları doğurur. Gelişim görevlerinin başarı ile yerine getirilmesi bireyin kendi benliğine duyduğu güven ve saygı kadar çevrenin kişiye sunacağı güven ve pekiştirmelerin önemi büyüktür. Bunların çelişkili olmaması gerekir (Kılıççı, 1992:55).
Bu dönemin gelişim görevlerini şöyle sıralayabiliriz:
1) Cinsel rolünü kabullenme ve bu role uygun davranma
2) Duygusal bağımsızlık kazanma ve kendisi ile ilgili önemli kararları kendi başına verebilme.
3) Yaşıtları içinde kabul görme ve arkadaşlık, işbirliği, liderlik yeteneklerini geliştirebilme.
4) Çatışan değerleri uzlaştırabilme ve kendi yaşına özgü yaşam felsefesi geliştirebilme.
5) Meslek seçimi için gerekli ön hazırlıkları yapma ve kendine en uygun olan mesleği seçebilme.
6) Öz kimliğine ulaşma ve bunu kabullenme.
Bu görevler birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmazlar. Bazıları kendi aralarında iç içe binişiklik gösterir. Fakat hepsi de en sonuncusu olan "özkimliğe ulaşma ve bunu kabullenme" ile bütünleşmektedir (Kılıççı, 1992:58).
c. Ergenlik Döneminde Kişiliğin Gelişimi ve Ruh Sağlığı
Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktur ne de gençtir. Son yıllarında ise artık genç sayılabilir. Ergenliğin ilk yılları ile son yılları arasındaki özellikler oldukça farklıdır. İlk yıllarda tutarsız ve çelişkili davranışlar ortaya konulurken son yıllarda daha tutarlı ve belirgin davranış örüntüleri gelişmeye başlar.
Ergenliğin ilk yıllarında kişi, önce beliren ikincil, daha sonra beliren birincil cinsiyet özelliklerini ve cinsel dürtülerini henüz cinsel kimliğinin öğeleri olarak özümseyememiştir. Kendi cinselliği ile ilgili özdeşim kendi ana-baba modeline ve onlarla olan ilişkilerine göre biçimlenir. Kadın ve erkek rollerinin açıkça görüldüğü ailelerde çocuk kendi cinsine özgü kalıpsal davranışları daha kolay geliştirirken, kadın ve erkek rollerinde kesin sınırların olmadığı ailelerde birey bocalar, kendi cinsine özgü davranış kalıplarını geliştirmede zorlanır. Bu dönemde kişi yeni kimliğine bir yandan güvenle bakarken, bir yandan toplumun cinsel konulara bağladığı ayıp ve utanç duygusu, kimliğinin bu yönünün kabulünü güçleştirir. Bu dönemdeki güven duygusunu önceki yıllardan gelen birikimler etkiler (Kılıççı,1992:58-59), Bireyin cinsel kimliğinin gelişimi gibi kişilik gelişiminin de sağlıklı olabilmesi için, aile içinde ana-babanın birbirleriyle ve çocukla olan iletişim biçimlerinin sağlıklı olmasının büyük önemi vardır. Eğer birey bebeklikten itibaren güvensizlik, kararsızlık, suçluluk ve yetersizlik duygularıyla büyümüş ve olumsuz bir benlik yapısı geliştirmişse zaten bunalımlı bir dönem olan ergenlikte daha çok zorlanacaktır. Bu dönemde görülebilen suç işleme, intihar, başkalarına zarar verme gibi olaylar ve psikolojik kökenli hastalıkların ilk belirtilerinin görülmesindeki sıklık, güvensiz ve sağlıksız kişilik yapısı geliştiren bireylerin, zorlanmalar karşısında buldukları sağlıksız çözüm yollarıdır. Bireyin anne-babanın birbirlerine ve kendine karşı olan davranışlarını model aldığı ve kimliğin bu şekilde geliştiği düşünülürse, bu dönem içinde yaşadığı problemlere sağlıklı çözüm yolları bulabilmesinde aile içi etkileşimlerin sağlıklı olmasının gerekliliği anlaşılabilir.
Ergenlik dönemindeki biyolojik değişiklikler psikolojik ve psikososyal problemler ortaya çıkarır. Ergenin bu değişime ve yenileşmeye psikolojik olarak göstereceği tepkiler kolay atlatılmazsa önemli davranış bozuklukları ortaya çıkabilir. Çalma, yalan söyleme, saldırganlık, içe kapanma gibi biçimlerde ortaya çıkabilecek bu davranış bozukluklarının başlıca nedenleri ana-babanın çocuklarına ve birbirlerine olan olumsuz tutumlarıdır. İster içe kapanma, çekingenlik, aşırı durgunluk gibi çevre tarafından pek önemsenmeyen; ister aşırı hareketlilik, taşkınlık, saldırganlık davranışı gibi çevrenin tepkisini toplayan davranışlar olsun, süreklilik kazandığında topluma uyumu bozan davranışlar haline gelirler. Sağlıklı davranışın gelişebilmesi için anne-babanın sorunlar ortaya çıkmadan önlem alması gerekir.

Ergenlik dönemindeki çocuğun davranışlarına rehberlik edecek değerleri kazanması ve sosyal yönden sorumluluklarını öğrenmesi konusunda yardıma gereksinimi vardır. Bu gereksinimi sağlayan ve ergenin yaşamında etkin olan toplumsal kurum ailedir. Ergen, isyankar tavır alışının yanında, anne ve babasının desteğine gereksinimi vardır. Ergenlik dönemi, ergen ile yetişkinin değerlerinin farklılaştığı bir dönem olmakla birlikte, anne-baba, ergenin kendisini özdeşleştireceği en önemli modelleri oluştururlar (Yavuzer, 1993:130).
Ana-babanın duygusal sorunları olan kişiler olması, evlilik ilişkilerinde başarılı olmamaları, ergenin aile içinde sürekli kavga ve çekişmeye tanık olması şeklindeki kötü ev koşulları ergeni bir karmaşaya, iç çatışmaya, uyumsuz davranışlara ya da suça itebilir. Çocuklar arasındaki uyum bozukluğuna neden olan birçok duruma, yetersiz ilk anne-baba-çocuk ilişkilerinin yol açtığı saptanmıştır. Aile içinde eşler arasındaki ilişki, çocuklara karşı takınılan davranışı etkilemektedir. Örneğin, eşiyle anlaşamayan mutsuz bir anne, tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla aşırı derecede bütünleşebildiği gibi tam tersine, saldırgan bir tutuma da bürünebilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ergenlik Dönemi Özellikleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Dnş.Ayşe Devrim BURÇAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Dnş.Ayşe Devrim BURÇAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ayşe Devrim BURÇAK Fotoğraf
Dr.Psk.Dnş.Ayşe Devrim BURÇAK
İzmir
Doktor Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi9 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Dnş.Ayşe Devrim BURÇAK'ın Makaleleri
► Ergenlik Dönemi ve Özellikleri Psk.Dnş.Barışcan ÖZTÜRK
► Ergenlik Dönemi ve Özellikleri Psk.Serap DUYGULU
► Ergenlik Dönemi ve Psikososyal Özellikleri Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
► 3-6 Yaş Dönemi Gelişim Özellikleri Psk.Şükriye KARAHAN
► 1.5-3 Yaş Dönemi Gelişim Özellikleri Psk.Şükriye KARAHAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Ergenlik Dönemi Özellikleri' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilik Sorunları Eylül 2013
► Denetim Odağı Nedir? Ağustos 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:26
Top