İdeal İnsan ve Anne Baba Modeli
MAKALE #18127 © Yazan Serap BUHARALI | Yayın Mart 2017 | 2,941 Okuyucu
İDEAL İNSAN VE ANNE BABA MODELİ
Kişi fıtrat ve bir öz üzerine doğar. İnsana ait ne varsa, onda doğduğundan itibaren vardır. Fıtratın özü selim, saftır. İnsan öz olarak iyidir. Kişilere düşen üzerine bir şey eklemek değil; zaten bir tohum suretinde olanı bozmadan filizlendirmek. Özünü bozmadan o tohumu önce filizlendirmek sonra büyütmek gerekir. Fıtratımız, vereceğimiz kararları da etkiler. Bebekte, dünyaya geldikten sonraki ilk dört ay güven duygusu yoktur. Annesinin ideal anne olması gerekir. İlk bir yılın sonunda bebek ya dünyaya güvenir ya da güvenmez. İlk bir yılda bebek “bana ne verildiyse ben oyum” der. Bir yıl ile üç yıl arasında ise çocuk “ne yaparsam ben oyum” der. Üç ile altı yaş arasında ise “hayal ettiğim şeyi olacak kişiyim” der.
Vasıflı olabilmek ideal insanın sıfatları arasındadır. Yani belirli davranış şekillerini göstermek demektir. Bir üslubu, güçlü bir karakteri olması demektir. Hiçbir insan, vasıf sahibi olmadan bir başkasını etkileyemez. Çocuklarımızın birkaç vasıf sahibi olmasını sağlamalıyız. İdeal insan, disiplin sahibidir. İdeal insan, prensip sahibidir.
Bu davranışlarda, alışkanlıklarda, her şeyde kendini gösterir. İdeal insan, tüm duyguları yaşar, duygularını kötülemez ama onları kontrol altına alır. Duygularının esiri değil yaşanan duyguların ölçüsü elinin altındadır.
İnsanın “niye varım?” sorusuna verdiği cevap, nasıl yaşayacağını belirler. Bu sebeple ideal insan, sevdiğiyle bütünleşir, kapılıp gitmez, almayı değil vermeyi ilke edinir. Hiçbir zaman “beni kim seviyor?” değil; “ben kimi, kimleri seviyorum?” der.
“Sevebilmeniz, sevildiğinizin de alametidir” der Hz. Mevlana. Sevgi bir yetenek sorunudur. Kendini yetiştirmiş insanda bu yetenek mevcuttur. Anne sevgisi; bize kim olduğumuzu, baba sevgisi; dünyanın nasıl bir yer olduğunu öğretir. Babası ile ilgili sorunlar yaşayan çocuk, birey olarak dünyaya olumsuz bakacaktır. Annesi ile sorunlar yaşayan çocuk, duyduğu sevgi azlığı ile kendisini anlamlandırmada, konumlandırmada zorluk çeker.
İdeal insanların mevzu ettiği konular, muhabbetler de bu düzeydedir. Bu sebeple çocuğun konuştuğu konu, evde konuşulan konudur. İfadesi bu ölçüdedir.
İdeal insan, başkalarının kendi için bulduğu çözümleri değil kendi çözümlerini kullanır. Her öğrendiğini kendisine uygulamak için öğrenir, başkaları için öğrenmez. Bu özelliği, çocuklarına da benimsetir.
İdeal insanlar hadlerini aşmazlar. Anne baba olduklarında da çocuklarına güvenli sınırlar çizerek, nasıl özgür olacaklarını öğretirler. Çünkü aşırı samimiyet, anne ile çocuk arasında bile olmamalıdır. Her zaman kişisel sınırlar çizilmelidir.
İyi dediğimiz insanı, sadece bize nasıl davrandığına bakarak yorup yapıp “bu insan, iyi” deriz. Aslında çevresine de nasıl davrandığını gözlemlemeliyiz. İyi insanı bulmak için, karşımızdaki insanın üst ve ast ilişkilerine de bakılmalı, çocuklarla veya herhangi bir konuda mağdur edilmiş insanlarla ilişkisine de bakılmalıdır. Eşitlik, hak, hukuk konusunda da “iyi ve adaletli” olduğunu görmeliyiz değerlendirirken. Aşırı vefakar ve fedakar olmak da “iyi” değildir. İdeal insan, itidallidir, dengeyi hayatından hiç çıkarmaz. Evladına da sevgide de muhabbette de ilgi ve alakada da dengelidir. Çocuğunu, dengeli yetiştirir.
İdeal insan, önceliklerine de dikkat edendir. Sınırlarını bilir, aksi takdirde yaşanacak hayal kırıkları, insanın özgüvenini sarsar. Günümüzde, karmaşık ve çabuk değişen toplumlarda kararlı kimlik oluşturabilme işi oldukça güçleşmektedir. Bu yüzden günümüzde model alınan kişiler çok önemlidir.
Kendi kendini yönetmeyi öğrenebilen biri insanın, yeterli ahlak ve karaktere sahip olduğundan söz edilebilir. Ahlak, iyi ve doğru davranış bütününe, insanın uymakla sorumlu olduğu davranış ve kurallara denir ve çocuklara mevcut kuralların aktarımı otoriter tarzda olmamalıdır. Bireyin ahlak konularında en hassas olduğu dönem, ergenliktir. Ailelerin bu dönemi es geçmemesi gerekir.
Önemli seçimlerimizi nasıl yapacağımız, küçük seçimlerimizi nasıl yaptığımıza bağlıdır. O sırrı kendini bilen, farkındalığı olan insan bilir.
İdeal insan, değiştiremeyeceği durumlarda “benim burada rolüm ne? Şimdi ne yapabilirim?” diye sorar ve elinden geleni yapar.
Zirvede olmak, tutku haline gelmez ideal insanda. Bunu çocuğundan da beklemez. İnsan, kendisini vazgeçilmez görme hastalığına düşmemeli, çocuğunun hayatında da vazgeçilmez olduğunu benimsetmemelidir. Duygularıyla değil ilkeleriyle de davranmalıdır iyi ve doğru insan.
İnsanların kalplerin de mi, akılların da mı olmalıyız?
İnsanların kalplerinde mi yoksa akıllarında mı yer almak istediğinizi kendinize bir sorun. Yine kendinizden gelen cevabın ne olduğu önemlidir. “Varlığımla, başka bir varlığa engel olmayacağım” düsturuyla yaşamalı insan. İçsel yolculukları olmalıdır. İnsan hakları bildirgesini hazırlayan Benjamin Franklin, “çocuklarınıza sükuneti ve dinlemeyi öğretin. Konuşmayı zaten öğrenecektir” der.
Konunun özetini belirleyen aşağıdaki yedi maddeyi inceleyerek, ideal insanın ve o insanın büyüttüğü çocukların nasıl yetişeceğini pekiştirmiş olacaksınız.
• Farkındalık
• Rahatsızlık duyma (rahatsızlık duymazsak davranış değiştirmeye gerek duymayız)
• Model seçme
• Kararlılık
• Uygulama
• Direnç
• Alışkanlıklar
ÇOCUĞUN MODEL ŞAHSİYETİ ANNE VE BABASIDIR
Model şahsiyetlerin ortak kişilik özellikleri
Topluma model olan değerli şahsiyetler, tek bir alanda değil tüm kimlik kişilikleriyle, tam bir bütün halinde model olurlar insanlara. Kişilik olarak baktığımızda; alışkanlıklar, algılamalar, davranış tarzları, olaylara ve çevreye bakış açıları ile model olurlar da diyebiliriz. Karakter olarak tanımlarsak; kişiliğin sosyo-kültürel değerler ile yorumlanarak bu yargılarla değerlendirilmesi anlamına gelir.
Günümüzde başarı dediğimizde kriterler; para, prestij, statü, unvan, ün, ahlak, karakter olarak sıralanıyor. Esas başarıda, sadece olumluluk beklenmez. Yazının başında bahsettiğimiz gibi alışkanlıklardan tutun da davranış tarzlarına kadar kişiliğin ve karakterin her aşamasında kalite mevcuttur.
Her normal, sağlıklı insan hayatta başarılı olmak ister. Başarılı eş, ebeveyn, öğretmen, komşu ve birey olmayı amaç edinir. Başarının ne olduğunu ve ne olmadığını bilmek, ayırt etmek de bir meziyettir. Çocuklarınıza, başarının yalnız maddeden ibaret olmadığını, elle tutulan ve gözle görülen bir şey olması gerekmediğini de belirtmek, başarıya götüren faktörleri benimsetmek gerekir.
Başarıya götüren faktörlerden bahsedersek eğer yaşamda, günlük hayattan eğitim hayatına kadar her alanda, hedeflerin belirlenmesi gerekir. Sizin hedeflerinizin olması, çocuğunuzun da kendi hedeflerini oluşturmasına model olur.
Hedefe ulaşmak için azim ve gayret göstermek gerekir. Einstein, “başarı için dahiliğin yeri %1’dir.Geri kalan %99’u çalışmaktır.” der. Gayretli ve azimli olunmadığı takdirde hiçbir başarı tepsiye konulup bize sunulmaz. Çocuklarımızın bunu kesinlikle bilmesi gerekir. Hiçbir başarı kolay yoldan gelmez, Allah gayret göstereni sever.
Başarılı olma konusunda, en iyi eğitimi alma çabası gerekir. İşi, ehlinden öğrenmek gerekir. Eğitim her yerde olur. Başta aile, ilk eğitim ortamını sağlar. Sonra bulunduğunuz mahalle, yazın gittiğiniz köyünüz, bağınız… Eğitimi, yalnızca okullarda, diplomalarda, sertifikalarda aramak yanlıştır. Doğru, ehil kişilerle çocukların vakit geçirmesi sağlanmalıdır. Gül bahçesinde büyüyen çocuğun tabi ki üstüne gül kokusu sinecektir. Bu da en az karınızdır.
En iyileri okumak, en iyilerden ders almak… Evinizde küçükte olsa bir kütüphane oluşturmanız hem sizin hem de çocuğunuz için çok iyi olabilir. Ama kitaplar sadece kitaplıkta durmamalı, okunmalı ve çocuğunuzda, iyi kitapları seçebilecek bir kültürü ilk yaşlardan itibaren sizden almalıdır.
Yaptığı işi sevmek; bir insanın yaptığı işi sevebilmesi için o işi tanıması, bilmesi ve o işin kendi tercihi olması gerekir. Yanlış tercihler, ebeveynlerin kendi egolarını tatmin amaçlı baskıları ile sonuçlanacak bir geleceğin oluşmasına sebep olur. Fıtratınıza, cinsiyetinize uygun işler sizi ruhen de sağlıklı kılar. Örneğin; bir kadına annelik en güzel iştir. Bir erkeğin de kendisine uygun bir işte çalışması onun fıtratına yaradılışına uygundur.
Akademik başarı ve maddi beklentilerin yapılan işin önüne geçmemesi gerekir. Bir işten önce manevi haz ve tatmin beklenmelidir. Örneğin; çocuğunuzun biraz destekle yükseltebileceği kırık notları varsa bunun üstesinden gelmeyi ona öğretmelisiniz. Bunu öğretmemekle, çocuğunuza haksızlık etmiş olursunuz. İşinin muhsini olması öğretilmelidir çocuğa. Başta siz her işi en iyi, en güzel, verilen sorumlulukları noksansız bitiren kişi olarak anılırsanız çocuğunuzdan da bunu isteyebilesiniz.
Alanı ile doğrudan ilgili olmasa da kendisini geliştireceğini düşündüğü konu ve alanlarla ilgilenmek kişiyi mutlu kılar. Bir insan hayatı içinde tekdüzelik varsa o insan fakirdir diyebiliriz. Kişi, her daim çok yönlü olmalıdır. Asıl olan alanının yanında yan alanlarla meşgul olmak veya yeni beceriler edinmek gerekir. Çocukların da hayatında yalnızca tek okul ve ders olmamalı, sanat, spor veya ilgisine uygun bir alana yöneltmek, doğru meşguliyetler, beceriler edinmesini sağlamak gerekir.
İnandığı değerler doğrultusunda yaşamak her insanın hakkıdır. Her insanın inandığı, sahip çıktığı değerler vardır. Kişi, bu değerlerden taviz vermemeli, saygıda kusur etmemeli ve evladına da bunu öğretmelidir.
Başarılı insanın girişimcilik yanı vardır. Üretkendir, pasif değildir. Girişim becerilerine sahiptir. Güdülmez, kendini ifade edebilecek, risk alabilecek yetilere sahiptir. İnandığı yolda risk edinir ve aynı kapıyı defalarca çalmak yerine birçok kapıyı çalar.
Başarılı insan araştırmacı ruha sahiptir. Sorgular, eleştirir. Elindekiyle yetinmez. Daha detaylı, ispatlanmış gerçeklere ulaşmak ister.
Eleştirilere aldırmamak ve doğru yaptığına inandığı şeyden vazgeçmemek başarılı insanın şiarıdır. Her zaman sonuna kadar gider, asla pes etmez. Önündeki engeller onu yıldırmaz aksine güçlendirir. Yaptığı işin doğruluğuna inanıyorsa çevrenin hayallerini çalmasına izin vermez. Henry Ford, ilk arabayı yaptığında bu konuda insanlardan fikir alıp almadığı sorulur. O dönemde insanlar, at arabası kullanmaktadır. Ford, insanlara “nasıl bir şeye ihtiyacınız var?” diye sormadığını “eğer sorsaydım bu arabayı yapamaz, iki tekerlekli at arabasından dört tekerlekli at arabasına geçiş yapardım” demiştir. Başarılı insan, ufkunu geniş tutar.
Topluma model olabilecek insanların özelliklerini tanımlamaya devam edersek; başkasının hakkına girmeyen, kendi yolunda ilerleyen, çocuğuna da hırsın, kıskançlığın başarılı olmada etkili olmadığını hatta başarıyı baltalayan bir şey olduğunu öğreten kişilerdir diyebiliriz. Başarılı insanın rakibi, yine kendisidir.
Başarılı insanın özelliklerinden biri de sevdiği alan üzerinde derinleşmesidir. Alanında iyi olmayı hedefleyen biri, çocuğunun da kendine hedefler koymasına ve ilgilendiği alan üzerinde nasıl çalışması gerektiğine de model olacaktır.
Kişi fıtrat ve bir öz üzerine doğar. İnsana ait ne varsa, onda doğduğundan itibaren vardır. Fıtratın özü selim, saftır. İnsan öz olarak iyidir. Kişilere düşen üzerine bir şey eklemek değil; zaten bir tohum suretinde olanı bozmadan filizlendirmek. Özünü bozmadan o tohumu önce filizlendirmek sonra büyütmek gerekir. Fıtratımız, vereceğimiz kararları da etkiler. Bebekte, dünyaya geldikten sonraki ilk dört ay güven duygusu yoktur. Annesinin ideal anne olması gerekir. İlk bir yılın sonunda bebek ya dünyaya güvenir ya da güvenmez. İlk bir yılda bebek “bana ne verildiyse ben oyum” der. Bir yıl ile üç yıl arasında ise çocuk “ne yaparsam ben oyum” der. Üç ile altı yaş arasında ise “hayal ettiğim şeyi olacak kişiyim” der.
Vasıflı olabilmek ideal insanın sıfatları arasındadır. Yani belirli davranış şekillerini göstermek demektir. Bir üslubu, güçlü bir karakteri olması demektir. Hiçbir insan, vasıf sahibi olmadan bir başkasını etkileyemez. Çocuklarımızın birkaç vasıf sahibi olmasını sağlamalıyız. İdeal insan, disiplin sahibidir. İdeal insan, prensip sahibidir.
Bu davranışlarda, alışkanlıklarda, her şeyde kendini gösterir. İdeal insan, tüm duyguları yaşar, duygularını kötülemez ama onları kontrol altına alır. Duygularının esiri değil yaşanan duyguların ölçüsü elinin altındadır.
İnsanın “niye varım?” sorusuna verdiği cevap, nasıl yaşayacağını belirler. Bu sebeple ideal insan, sevdiğiyle bütünleşir, kapılıp gitmez, almayı değil vermeyi ilke edinir. Hiçbir zaman “beni kim seviyor?” değil; “ben kimi, kimleri seviyorum?” der.
“Sevebilmeniz, sevildiğinizin de alametidir” der Hz. Mevlana. Sevgi bir yetenek sorunudur. Kendini yetiştirmiş insanda bu yetenek mevcuttur. Anne sevgisi; bize kim olduğumuzu, baba sevgisi; dünyanın nasıl bir yer olduğunu öğretir. Babası ile ilgili sorunlar yaşayan çocuk, birey olarak dünyaya olumsuz bakacaktır. Annesi ile sorunlar yaşayan çocuk, duyduğu sevgi azlığı ile kendisini anlamlandırmada, konumlandırmada zorluk çeker.
İdeal insanların mevzu ettiği konular, muhabbetler de bu düzeydedir. Bu sebeple çocuğun konuştuğu konu, evde konuşulan konudur. İfadesi bu ölçüdedir.
İdeal insan, başkalarının kendi için bulduğu çözümleri değil kendi çözümlerini kullanır. Her öğrendiğini kendisine uygulamak için öğrenir, başkaları için öğrenmez. Bu özelliği, çocuklarına da benimsetir.
İdeal insanlar hadlerini aşmazlar. Anne baba olduklarında da çocuklarına güvenli sınırlar çizerek, nasıl özgür olacaklarını öğretirler. Çünkü aşırı samimiyet, anne ile çocuk arasında bile olmamalıdır. Her zaman kişisel sınırlar çizilmelidir.
İyi dediğimiz insanı, sadece bize nasıl davrandığına bakarak yorup yapıp “bu insan, iyi” deriz. Aslında çevresine de nasıl davrandığını gözlemlemeliyiz. İyi insanı bulmak için, karşımızdaki insanın üst ve ast ilişkilerine de bakılmalı, çocuklarla veya herhangi bir konuda mağdur edilmiş insanlarla ilişkisine de bakılmalıdır. Eşitlik, hak, hukuk konusunda da “iyi ve adaletli” olduğunu görmeliyiz değerlendirirken. Aşırı vefakar ve fedakar olmak da “iyi” değildir. İdeal insan, itidallidir, dengeyi hayatından hiç çıkarmaz. Evladına da sevgide de muhabbette de ilgi ve alakada da dengelidir. Çocuğunu, dengeli yetiştirir.
İdeal insan, önceliklerine de dikkat edendir. Sınırlarını bilir, aksi takdirde yaşanacak hayal kırıkları, insanın özgüvenini sarsar. Günümüzde, karmaşık ve çabuk değişen toplumlarda kararlı kimlik oluşturabilme işi oldukça güçleşmektedir. Bu yüzden günümüzde model alınan kişiler çok önemlidir.
Kendi kendini yönetmeyi öğrenebilen biri insanın, yeterli ahlak ve karaktere sahip olduğundan söz edilebilir. Ahlak, iyi ve doğru davranış bütününe, insanın uymakla sorumlu olduğu davranış ve kurallara denir ve çocuklara mevcut kuralların aktarımı otoriter tarzda olmamalıdır. Bireyin ahlak konularında en hassas olduğu dönem, ergenliktir. Ailelerin bu dönemi es geçmemesi gerekir.
Önemli seçimlerimizi nasıl yapacağımız, küçük seçimlerimizi nasıl yaptığımıza bağlıdır. O sırrı kendini bilen, farkındalığı olan insan bilir.
İdeal insan, değiştiremeyeceği durumlarda “benim burada rolüm ne? Şimdi ne yapabilirim?” diye sorar ve elinden geleni yapar.
Zirvede olmak, tutku haline gelmez ideal insanda. Bunu çocuğundan da beklemez. İnsan, kendisini vazgeçilmez görme hastalığına düşmemeli, çocuğunun hayatında da vazgeçilmez olduğunu benimsetmemelidir. Duygularıyla değil ilkeleriyle de davranmalıdır iyi ve doğru insan.
İnsanların kalplerin de mi, akılların da mı olmalıyız?
İnsanların kalplerinde mi yoksa akıllarında mı yer almak istediğinizi kendinize bir sorun. Yine kendinizden gelen cevabın ne olduğu önemlidir. “Varlığımla, başka bir varlığa engel olmayacağım” düsturuyla yaşamalı insan. İçsel yolculukları olmalıdır. İnsan hakları bildirgesini hazırlayan Benjamin Franklin, “çocuklarınıza sükuneti ve dinlemeyi öğretin. Konuşmayı zaten öğrenecektir” der.
Konunun özetini belirleyen aşağıdaki yedi maddeyi inceleyerek, ideal insanın ve o insanın büyüttüğü çocukların nasıl yetişeceğini pekiştirmiş olacaksınız.
• Farkındalık
• Rahatsızlık duyma (rahatsızlık duymazsak davranış değiştirmeye gerek duymayız)
• Model seçme
• Kararlılık
• Uygulama
• Direnç
• Alışkanlıklar
ÇOCUĞUN MODEL ŞAHSİYETİ ANNE VE BABASIDIR
Model şahsiyetlerin ortak kişilik özellikleri
Topluma model olan değerli şahsiyetler, tek bir alanda değil tüm kimlik kişilikleriyle, tam bir bütün halinde model olurlar insanlara. Kişilik olarak baktığımızda; alışkanlıklar, algılamalar, davranış tarzları, olaylara ve çevreye bakış açıları ile model olurlar da diyebiliriz. Karakter olarak tanımlarsak; kişiliğin sosyo-kültürel değerler ile yorumlanarak bu yargılarla değerlendirilmesi anlamına gelir.
Günümüzde başarı dediğimizde kriterler; para, prestij, statü, unvan, ün, ahlak, karakter olarak sıralanıyor. Esas başarıda, sadece olumluluk beklenmez. Yazının başında bahsettiğimiz gibi alışkanlıklardan tutun da davranış tarzlarına kadar kişiliğin ve karakterin her aşamasında kalite mevcuttur.
Her normal, sağlıklı insan hayatta başarılı olmak ister. Başarılı eş, ebeveyn, öğretmen, komşu ve birey olmayı amaç edinir. Başarının ne olduğunu ve ne olmadığını bilmek, ayırt etmek de bir meziyettir. Çocuklarınıza, başarının yalnız maddeden ibaret olmadığını, elle tutulan ve gözle görülen bir şey olması gerekmediğini de belirtmek, başarıya götüren faktörleri benimsetmek gerekir.
Başarıya götüren faktörlerden bahsedersek eğer yaşamda, günlük hayattan eğitim hayatına kadar her alanda, hedeflerin belirlenmesi gerekir. Sizin hedeflerinizin olması, çocuğunuzun da kendi hedeflerini oluşturmasına model olur.
Hedefe ulaşmak için azim ve gayret göstermek gerekir. Einstein, “başarı için dahiliğin yeri %1’dir.Geri kalan %99’u çalışmaktır.” der. Gayretli ve azimli olunmadığı takdirde hiçbir başarı tepsiye konulup bize sunulmaz. Çocuklarımızın bunu kesinlikle bilmesi gerekir. Hiçbir başarı kolay yoldan gelmez, Allah gayret göstereni sever.
Başarılı olma konusunda, en iyi eğitimi alma çabası gerekir. İşi, ehlinden öğrenmek gerekir. Eğitim her yerde olur. Başta aile, ilk eğitim ortamını sağlar. Sonra bulunduğunuz mahalle, yazın gittiğiniz köyünüz, bağınız… Eğitimi, yalnızca okullarda, diplomalarda, sertifikalarda aramak yanlıştır. Doğru, ehil kişilerle çocukların vakit geçirmesi sağlanmalıdır. Gül bahçesinde büyüyen çocuğun tabi ki üstüne gül kokusu sinecektir. Bu da en az karınızdır.
En iyileri okumak, en iyilerden ders almak… Evinizde küçükte olsa bir kütüphane oluşturmanız hem sizin hem de çocuğunuz için çok iyi olabilir. Ama kitaplar sadece kitaplıkta durmamalı, okunmalı ve çocuğunuzda, iyi kitapları seçebilecek bir kültürü ilk yaşlardan itibaren sizden almalıdır.
Yaptığı işi sevmek; bir insanın yaptığı işi sevebilmesi için o işi tanıması, bilmesi ve o işin kendi tercihi olması gerekir. Yanlış tercihler, ebeveynlerin kendi egolarını tatmin amaçlı baskıları ile sonuçlanacak bir geleceğin oluşmasına sebep olur. Fıtratınıza, cinsiyetinize uygun işler sizi ruhen de sağlıklı kılar. Örneğin; bir kadına annelik en güzel iştir. Bir erkeğin de kendisine uygun bir işte çalışması onun fıtratına yaradılışına uygundur.
Akademik başarı ve maddi beklentilerin yapılan işin önüne geçmemesi gerekir. Bir işten önce manevi haz ve tatmin beklenmelidir. Örneğin; çocuğunuzun biraz destekle yükseltebileceği kırık notları varsa bunun üstesinden gelmeyi ona öğretmelisiniz. Bunu öğretmemekle, çocuğunuza haksızlık etmiş olursunuz. İşinin muhsini olması öğretilmelidir çocuğa. Başta siz her işi en iyi, en güzel, verilen sorumlulukları noksansız bitiren kişi olarak anılırsanız çocuğunuzdan da bunu isteyebilesiniz.
Alanı ile doğrudan ilgili olmasa da kendisini geliştireceğini düşündüğü konu ve alanlarla ilgilenmek kişiyi mutlu kılar. Bir insan hayatı içinde tekdüzelik varsa o insan fakirdir diyebiliriz. Kişi, her daim çok yönlü olmalıdır. Asıl olan alanının yanında yan alanlarla meşgul olmak veya yeni beceriler edinmek gerekir. Çocukların da hayatında yalnızca tek okul ve ders olmamalı, sanat, spor veya ilgisine uygun bir alana yöneltmek, doğru meşguliyetler, beceriler edinmesini sağlamak gerekir.
İnandığı değerler doğrultusunda yaşamak her insanın hakkıdır. Her insanın inandığı, sahip çıktığı değerler vardır. Kişi, bu değerlerden taviz vermemeli, saygıda kusur etmemeli ve evladına da bunu öğretmelidir.
Başarılı insanın girişimcilik yanı vardır. Üretkendir, pasif değildir. Girişim becerilerine sahiptir. Güdülmez, kendini ifade edebilecek, risk alabilecek yetilere sahiptir. İnandığı yolda risk edinir ve aynı kapıyı defalarca çalmak yerine birçok kapıyı çalar.
Başarılı insan araştırmacı ruha sahiptir. Sorgular, eleştirir. Elindekiyle yetinmez. Daha detaylı, ispatlanmış gerçeklere ulaşmak ister.
Eleştirilere aldırmamak ve doğru yaptığına inandığı şeyden vazgeçmemek başarılı insanın şiarıdır. Her zaman sonuna kadar gider, asla pes etmez. Önündeki engeller onu yıldırmaz aksine güçlendirir. Yaptığı işin doğruluğuna inanıyorsa çevrenin hayallerini çalmasına izin vermez. Henry Ford, ilk arabayı yaptığında bu konuda insanlardan fikir alıp almadığı sorulur. O dönemde insanlar, at arabası kullanmaktadır. Ford, insanlara “nasıl bir şeye ihtiyacınız var?” diye sormadığını “eğer sorsaydım bu arabayı yapamaz, iki tekerlekli at arabasından dört tekerlekli at arabasına geçiş yapardım” demiştir. Başarılı insan, ufkunu geniş tutar.
Topluma model olabilecek insanların özelliklerini tanımlamaya devam edersek; başkasının hakkına girmeyen, kendi yolunda ilerleyen, çocuğuna da hırsın, kıskançlığın başarılı olmada etkili olmadığını hatta başarıyı baltalayan bir şey olduğunu öğreten kişilerdir diyebiliriz. Başarılı insanın rakibi, yine kendisidir.
Başarılı insanın özelliklerinden biri de sevdiği alan üzerinde derinleşmesidir. Alanında iyi olmayı hedefleyen biri, çocuğunun da kendine hedefler koymasına ve ilgilendiği alan üzerinde nasıl çalışması gerektiğine de model olacaktır.
Beğenin 
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
ideal insan, ideal anne baba olmak, ideal karakter, ideal kişilik, ideal anne, ideal baba, ideal anne modeli, ideal baba modeli, anne modeli, baba modeli, ideal insan modeli, ideal insan kimdir, model şahsiyet, model şahsiyetler, ideal insanlar, ideal insanların özellikleri, ideal insanın özellikleri
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
