2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aile Psikoloğumuz
MAKALE #22279 © Yazan Psk.Tuğçe ŞAHİN | Yayın Nisan 2021 | 1,687 Okuyucu
Biz özellikle Türk insanları, yumurta kapıya dayanmadan bir şey yapmamayı bir hayat tarzı haline getirmiş durumdayız. Gerek hastalık, gerek psikolojik konular, gerek sınavlar/dersler gerekse bir yere yetişme konularında hep son anı, hep bir şey olmasını bekliyoruz.
Mesela; neredeyse hiçbirimiz diyebileceğim kadar büyük çoğunluğumuz düzenli sağlık kontrolleri yaptırmıyor, hasta olmadan doktora gitmiyor, hatta ve hatta hasta olsak dahi önce kendimizce aldığımız ilaçlarla bunu geçirmeye çalışıp fayda sağlamazsa doktora gidiyoruz.
Sınava en az 1 hafta kalmadan ders çalışmıyor, 3’te gideceğimiz bir yere iki buçukta orada olacakmışızcasına hazırlanmıyoruz.
Daha da önemlisi; psikolojimizle ilgili bir sorun yaşamadan ya da yaşadığımız sorun artık fizyolojik olarak da bizi etkilemeye (yani hasta etmeye) başlamadan terapiye gitmiyor, destek almıyoruz.
Alanım olan çocuklardan örnek verecek olursam; kardeş kıskançlığını son safhasında yaşayan bir büyük çocuk, kardeşine net bir fiziksel zarar vermeden çocuk psikoloğuna danışmıyoruz. Uyaran eksikliğine bağlı bir takım gelişim gerilikleri gösteren çocuğumuz için, okul tarafından fark edilmeden, destek almıyoruz.
Halbuki çocuk; (doğduğu andan itibaren) ilk aylarda her ay değişen, 2 yaş sonrasında ise 3-6 aylık olarak belirlenen gelişim süreçlerinde sapmalar olmadan ilerleyebilmesi için, ailelerin desteğe ihtiyacı oluyor. Çocuğun oyunla öğrendiği göz ardı edilmeden, biz çocuk psikologlarının ailelere düzenli olarak vereceği destekler sayesinde aileler; hem çocuklarını gözlemleyerek ihtiyaçlarını belirlemeyi hem de onları her alanda oyunla geliştirmeyi, çocukları doğduğu andan itibaren öğreniyorlar. Bu sayede de; tuvalet eğitimi, kardeş, 2 yaş sendromu vs. gibi kritik dönemler geldiğinde büyük krizler yaşamıyor, yaşadığı ufak krizleri ise bugüne kadar aldığı bilgiler ve gelişen gözlem yeteneği / çocuğunu tanıma ve ihtiyaçlarına cevap verme becerisi sayesinde ya kendiliğinden çözebiliyor ya da ufak ve kısa süreli destekler alması yeterli oluyor.
Daha somut bir şekilde açıklamak gerekirse;
- 3 ay sonra doğacak bir bebeğiniz var. Hamileliğin son 3 ayında, bebeği anne karnından çıkmaya hazırlama ile ilgili eğitim alıyorsunuz. (Bunun için çoğu zaman 1 veya 2 seans yeterli oluyor)
- Normal beklenen bebek, beklenenin aksine sezaryen doğum ile dünyaya gelmek durumunda kaldı. Hastaneden çıkılıp eve gidildiği ve baş başa kalındığı anda; bağlanma, dünyaya adapte olma, yaşadığı doğum travmasını atlatmak için neye ihtiyacı var. Siz tüm bunları, aile içinde büyüklerle krizler yaşamadan nasıl çözersiniz? Dikişlerinizden dolayı size en yakın desteği kim ve nasıl verebilir vs. konularında eğitim alıyorsunuz. (İlk 40 günde genelde 1 veya 2 seans yeterli oluyor)
- 40 gün geçti, anne de alışıp biraz daha rahatladı. Peki şimdi ne olacak? Bebek doğduğu anda dış dünyaya ilgisi ve algısı açıldı. Her ne kadar günün çoğunu uyuyarak geçirse ve uyanık olduğu zamanlarda hiçbir şey ile ilgilenmiyormuş gibi görünse de bu ilk 3 aylık dönem; güvenli bağlanmayı en kolay sağlayabileceğiniz, çocuğunuza en kolay güven verebileceğiniz dönem. Bu ilk 3 aylık dönemde çocuğunuzun çıkaracağı istemsiz sesler; dil gelişim sürecinin doğru şekilde ilerlediğini gösteriyor mu? Tanıdık seslere yönelme, yüzü koyun yatarken başını ve daha sonra göğsünü yerden kaldırma, başını tutma, objelere uzanma ve yakalama çabası gösterme vs. gibi motor gelişim süreçleri doğru hızda ilerliyor mu? Bu dönemde her ağlama açlık ihtiyacını göstermediğinden ve birçok anne bebeğini her ağladığında emzirerek, güvenli bağlanmayı sağlamaya çalışmak yerine, ağlamayı bitirme çabasına girip çocuğuna kulak vermediğinden dönem boş mu geçiliyor? Bu dönemi bağlanma anlamında dolu dolu geçirebilmek için bebeğinizin emmek dışında regüle olması için neye, ne zaman, nasıl, ne şekilde ihtiyacı var? (Genelde 3 ay için ortalama 3-5 seans, sonraki 6 ay için de yine 3-5 seans destek almak yeterli oluyor)
- Ve bunların yanı sıra; bilişsel gelişim, kişilik gelişimi, sosyal ve duygusal gelişim, oyun, zeka, oyuncak seçimi, alışkanlık kazandırma vb gelişim süreçlerinin takibi ve desteklenmesi amacıyla çocuk psikoloğundan destek almak, ileride yaşanabilecek farklı yaşam olayları (boşanma, kaza, ailede ölüm, okula başlama vb gibi) ve çocukluk ruhsal problemlerinin (tırnak yeme, ısırma, altına kaçırma, yalan söyleme vb.) kolaylıkla atlatılabilmesi anlamında ön kolaylık sağlıyor. (1 yaşından sonra ortalama her 2-3 ay için en fazla 1-2 seans yeterli oluyor)
Tüm bu destekleri alan aile; hem çocuğunu daha iyi gözlemleyebiliyor, hem çocuğu ile yaptıkları anlamında yaratıcılığı gelişiyor, hem çocuğunu tanıdığı için sorunun kaynağını bir süre sonra kendi bulup ortadan kaldırabiliyor hem de pozitif sınırlar koyabiliyor. Ayrıca bizler de; çocuğun doğumundan itibaren hem aile ile hem de çocuk ile çalışıp, onların dinamik yapılarına aşina olarak; sorunu ya çok kısa sürede çözebiliyor ya da olmadan önce olacağını ön görüp önlemler alıyor ve aldırabiliyoruz.
Bu sayede krize müdahalede gecikilmiş olup, seanslar seanslar boyunca çalıştığımız bir aile ve çocuğun problemini uzun vadede oyun ve emdr seansları ile çözmektense, daha geniş aralıkta düzenli şekilde çalıştığımız aile ve çocuğun olumsuz davranışını (henüz problem haline gelmeden) bile önleyebiliyoruz.
Son zamanlarda özellikle özel sağlık sigortası sayesinde, sağlık kuruluşlarından destek alan aileler; çocuklarını doğumundan itibaren hep aynı doktora götürmeye, tüm bu yukarıda saydığım sebeplerden dolayı özen gösteriyor. Ancak ne yazık ki doktorların; gerek özel hastanelerde kısıtlı tutulan muayene sürelerinden dolayı, gerekse fiziksel büyüme ve gelişmeyi ön planda tutup diğer gelişim alanlarına çok ağırlık vermemelerinden dolayı ailelere her alanda ne yapacağını / yapmayacağını anlatma şansı pek olamıyor. Birçok aile, yaklaşık 1.5 yaşına kadar birlikte hiç oynamadığı çocuğuyla nasıl oynayacağını dahi bilemiyor. Burada çocuk psikologları devreye girdiğinde ise; daha sağlıklı gelişen aile dinamiklerinin önünde hiçbir şey duramıyor.
Demem o ki; her aileye bir çocuk psikoloğu şart. Tek yönlü uyaranın bu kadar fazla, iletişim temelli uyaranın bu kadar az olduğu, ekranların anne/baba rolüne büründürüldüğü, durağan çocukların normal kabul edildiği, okuldan uyarıldığında önlem almak yerine okulun değiştirildiği ve buna benzer, gelişimi engelleyen bir sürü etkenin olduğu bu dönemde, sağlıklı çocuklar yetiştirmek daha büyük önem kazandı. Beden sağlığını kabullenip psikolojik ve zihinsel sağlığı es geçmeyelim lütfen. Destek alanlar bilir ki; yapılan her çalışma, verilen her ödev, önerilen her oyun ve aktivite, aslında ailelerin de işini çok kolaylaştıran, sınır belirlemelerine yardımcı olan ve geliştiren nitelikler taşıyor.
Her çocuklu aileye bir çocuk psikoloğu o zaman 😉
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aile Psikoloğumuz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Tuğçe ŞAHİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Tuğçe ŞAHİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tuğçe ŞAHİN Fotoğraf
Psk.Tuğçe ŞAHİN
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi11 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Tuğçe ŞAHİN'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Aile Psikoloğumuz' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kakaya Sorunsuz Elveda Mayıs 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:09
Top