Evlilik ve Aile Danışmanlığı - Aile Terapisinin Amacı
Aile Danışmanlığı; üyeleri bir aileyi oluşturan bireyler olan bir tür grupla yapılan psikolojik danışmadır. Aile danışmanlığında üyeler ailede yaşanan bir problemi, kendi bakış açılarından ortaya koyarlarken, danışman, üyelerden her birinin;
• diğerlerini saygı ile dinlemesine,
• diğerlerinin bakış açısını da görmesine ve anlamasına,
• soruna yönelik olarak konuşmasına,
• diğerlerine karşı duygu ve düşüncelerini daha açık bir dille ifade etmelerine,
• diğerlerine karşı incitici davranışlarda bulunmamasına,
• diğerlerini oldukları gibi kabul etmesine,
• diğerlerinden beklentilerini açıkça ifade etmesine yardımcı olur.
Evlilik yaparken ortak bir yaşama hazır olmalısınız. Duygularınızı bir kenara bırakıp mantığınızı çalıştırma- lısınız. Evlenmeden geleceğinizle ilgili temel konularda, eşinizle fikir birliği içinde olmanız çok önemli. Evlene- çeğiniz kişiyle her konuda tıpatıp aynı olmanıza imkan yok. Yıllardır belli alışkanlıklarla yaşamış bir insandan birdenbire değişmesini, sizin istediğiniz gibi hareket etmesini beklemeyin. Bu gerçeği evlenmeden kabul edin. Karşınızdaki insanı iyice inceleyin ve ancak onun size uymayan huylarını kabul edip bunlarla yaşayabi- leçekseniz evliliğe adım atın.Tartışmalarınız, anlaşamadığınız konular mutlaka olacaktır. Sorunlar çıkınca ilişkinizi hemen koparmayın, çözüm yolları bulun. Kendinizi karşınızdakinin yerinede koyarak hareket edin.
Evlilik terapisi sosyal,emosyonel,cinsel,ekonomik gibi bir veya bir çok parametrelerde birbiriyle çatışan iki kişinin etkileşimlerini psikolojik olarak değiştirmeyi planlayan bir psikoterapi şeklidir.Evlilik terapisinde, eğitimli bir kişi, hasta çiftle terapötik bağı sağlar ve iletişim yollarıyla bozukluğu düzeltmeye, uyumsuz davranış modellerini değiştirmeye ya da tersine çevirmeye ve kişilik gelişmesini ve olgunlaşmasını özendirmeye çalışır.
-Evlilik sürecindeki sorunlar
Evlilikte, çiftin birlikteliğini sağlayan en temel faktör çatışmaları çözme becerisidir. Çünkü iki insanın ortak olarak paylaştığı bir mekanda ve hatta yaşamda çıkarların karşılaşması ve çatışmaların olması kaçınılmazdır. Sevgi ve cinsellik ilk günkü şiddetinde sürse bile zamanla çatışmalar bu iki ulvi duyguyu etkileyebilmektedir. Önemli olan karşılıklı bağlılık duygusunu zedelememek ve yitirmemektir. Bireylerde olduğu gibi çiftler sorunlarını genellikle tek başına çözmeye çalışmaktadırlar. Ancak bireylerde olduğu gibi çiftlerde de kolaylıkla farkedilmeyen kör noktalar vardır. Bazen günün getirdikleri ile uğraşırken bu kör noktalar iyice gömülür ve içeriden yıkıcı etkilerini gösterebilir. Aynı şekilde; herhangi bir çatışmanın veya durumun üstesinden gelmeyi sağlayacak olsa bile, hislerin ağırlığını kaldırıp bunların üstesinden gelmek ve asgari müştereke ulaşmak zor olmaktadır.
Terapi ortamı; İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır. Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır.
Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir. Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır. Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık.
"Beni sen hiç anlamıyorsun. "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum.
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin. "
"Sen hep böylesin. "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum.
Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır. Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar.
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır. Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar. Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar. Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır. İlişkinin bileşenleri olan üçlü; kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır. İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar.
Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir. Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır. Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin; (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir
• diğerlerini saygı ile dinlemesine,
• diğerlerinin bakış açısını da görmesine ve anlamasına,
• soruna yönelik olarak konuşmasına,
• diğerlerine karşı duygu ve düşüncelerini daha açık bir dille ifade etmelerine,
• diğerlerine karşı incitici davranışlarda bulunmamasına,
• diğerlerini oldukları gibi kabul etmesine,
• diğerlerinden beklentilerini açıkça ifade etmesine yardımcı olur.
Evlilik yaparken ortak bir yaşama hazır olmalısınız. Duygularınızı bir kenara bırakıp mantığınızı çalıştırma- lısınız. Evlenmeden geleceğinizle ilgili temel konularda, eşinizle fikir birliği içinde olmanız çok önemli. Evlene- çeğiniz kişiyle her konuda tıpatıp aynı olmanıza imkan yok. Yıllardır belli alışkanlıklarla yaşamış bir insandan birdenbire değişmesini, sizin istediğiniz gibi hareket etmesini beklemeyin. Bu gerçeği evlenmeden kabul edin. Karşınızdaki insanı iyice inceleyin ve ancak onun size uymayan huylarını kabul edip bunlarla yaşayabi- leçekseniz evliliğe adım atın.Tartışmalarınız, anlaşamadığınız konular mutlaka olacaktır. Sorunlar çıkınca ilişkinizi hemen koparmayın, çözüm yolları bulun. Kendinizi karşınızdakinin yerinede koyarak hareket edin.
Evlilik terapisi sosyal,emosyonel,cinsel,ekonomik gibi bir veya bir çok parametrelerde birbiriyle çatışan iki kişinin etkileşimlerini psikolojik olarak değiştirmeyi planlayan bir psikoterapi şeklidir.Evlilik terapisinde, eğitimli bir kişi, hasta çiftle terapötik bağı sağlar ve iletişim yollarıyla bozukluğu düzeltmeye, uyumsuz davranış modellerini değiştirmeye ya da tersine çevirmeye ve kişilik gelişmesini ve olgunlaşmasını özendirmeye çalışır.
-Evlilik sürecindeki sorunlar
- Aldatma
- Şiddet
- Alkol ve madde kullanımı*
- Cinsel sorunlar
- Sık yaşanılan tartışma ve kavgalar
- İletişim sorunları
- Kişilik çatışmaları
- Çiftlerin evlilikten yana beklentilerinin karşılanamaması.
- Kök aile ile olan sorunlar
- İş kaybı, göç, taşınma gibi aile düzenini değiştiren konular
- Çocuk sahibi olamama
- Çocuk sahibi olmak konusunda kararsızlık, tarafların ortak karar verememesi
- Aile bireylerinden birinin kronik hastalığı (fiziksel ya da psikolojik**)
- Çocukların davranış sorunları
Evlilikte, çiftin birlikteliğini sağlayan en temel faktör çatışmaları çözme becerisidir. Çünkü iki insanın ortak olarak paylaştığı bir mekanda ve hatta yaşamda çıkarların karşılaşması ve çatışmaların olması kaçınılmazdır. Sevgi ve cinsellik ilk günkü şiddetinde sürse bile zamanla çatışmalar bu iki ulvi duyguyu etkileyebilmektedir. Önemli olan karşılıklı bağlılık duygusunu zedelememek ve yitirmemektir. Bireylerde olduğu gibi çiftler sorunlarını genellikle tek başına çözmeye çalışmaktadırlar. Ancak bireylerde olduğu gibi çiftlerde de kolaylıkla farkedilmeyen kör noktalar vardır. Bazen günün getirdikleri ile uğraşırken bu kör noktalar iyice gömülür ve içeriden yıkıcı etkilerini gösterebilir. Aynı şekilde; herhangi bir çatışmanın veya durumun üstesinden gelmeyi sağlayacak olsa bile, hislerin ağırlığını kaldırıp bunların üstesinden gelmek ve asgari müştereke ulaşmak zor olmaktadır.
Terapi ortamı; İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır. Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır.
Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir. Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır. Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık.
"Beni sen hiç anlamıyorsun. "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum.
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin. "
"Sen hep böylesin. "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum.
Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır. Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar.
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır. Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar. Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar. Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır. İlişkinin bileşenleri olan üçlü; kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır. İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar.
Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir. Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır. Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin; (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilik ve Aile Danışmanlığı - Aile Terapisinin Amacı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Pdg.Aykut AKOVA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Pdg.Aykut AKOVA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.