Evlilik Danışmanlığı - Aile Terapisi Çalışmaları : Doğru Eş Seçimi Nasıl Olur?
EŞ SEÇİMİ ( EVLİLİK KARARI )
Eş seçiminde, bireyin geçmiş yaşantılarıyla ilgili deneyimleri ve bireyin kişilik özellikleri önemli rol oynamaktadır. Bu iki önemli faktörü dikkate olarak geliştirilmiş kuramlarla başlayarak evlilik kararının alınmasına yönelik açıklamalara göz atmak yerinde olacaktır:
Bütünleyici Gereksinimler Kuramı: Winch’in 1950’lerde geliştirdiği eş seçimini açıklayan bu kurama göre; bireyler eş seçiminde kişisel ihtiyaçlarını ön planda tutarlar ve gereksinim duydukları şey, eksik buldukları yönlerini tamamlayabilecek bir insanı seçmektir. Örneğin baskın olma gereksinimi duyan bir birey eş olarak daha pasif ve yönlendirilme gereksinimi olan bir insanı eş olarak seçecektir ya da şefkat gereksinimi ağır basan bireyler onlara şefkat gösterebilecek kişileri eş olarak seçerler.
Uyarıcı-Değer-Rol Kuramı: Bu kurama göre bireyler karşısındaki kişinin öncelikle kişilik özelliklerinden etkilenir (uyarıcı aşaması), bu aşamada bireyler ilişkilerinin kendileri için ne derece ödüllendirici olduğunun değerlendirmesini yaparlar ve ilişki ödüllendirici bulunursa ikinci aşama olan değer aşamasına geçilir. Bu aşamada çiftler birbirlerinin yaşam anlayışlarını, evlilik, çocuk sahibi olmaya yönelik değerlerini anlamaya çalışırlar. Karşıdaki kişi zihinsel, fiziksel ve sosyal özellikleri açısından bir bütün olarak değerlendirilir ve birey karşısındaki insanla ortak değerlere sahip olduğunu düşünürse son aşama olan rol aşamasına geçilir. Bu aşamada artık bireyler birbirlerini daha iyi tanımışlar ve birbirlerinin çeşitli roller içindeki (eş, ebeveyn gibi) davranışlarının neler olabileceğini kestirebilmektedirler. Bu son aşamadan sonra artık evlenme gibi geleceğe dönük girişimlerin hazırlıklarına başlayabilirler (Davidson ve Moore, 1996).
Yaş Farkının Fazla Olduğu Evlilikler
Eşler arasında büyük yaş farklılıklarının olduğu evlilikler “Mayıs-Aralık Evlilikleri” diye de adlandırılmaktadır. Toplumsal cinsiyetle ilgili farklılıklar erkeklerin ve kadınların eş seçimi konusunda farklı standartlar geliştirmelerine yol açmaktadır. Kadınlar için kendinden beş yaş büyük, kendisinden daha fazla kazanan ve daha fazla eğitimli biriyle evlenmesi normal karşılanabilirken erkek için kendisinden yaşça küçük, eğitim ve kazanç olarak düşük olan bir kadınla evlenmesi normal karşılanabilmektedir. Oysa bu görüş son zamanlarda değişmeye başlamış ve kadınlar kendi yaşıtı olan, eşit eğitim ve gelir düzeyindeki erkekleri tercih etmeye başlamışlardır. Kendisinden on yaş ve üstü yaşlarda olan erkeklerle evlenme oranı kadınlarda gitgide düşmektedir. Ancak yaşı 50 ile 70 arasında değişen bekar erkeklerin büyük bir çoğunluğunun kendisinden en az 5-10 yaş küçük bir kadınla evlenmeyi istediği, aynı yaş grubunda yer alan kadınların ise kendi yaşında erkeklerle evlenmeyi istediği bulunmuştur. Aralarında yaş farkı olan çiftlerin yaptığı evliliklerde yaşanan evlilik doyumunu araştıran araştırmalara baktığımızda (Vera ve ark. 1985; akt., Davidson ve Moore, 1996), bu evliliklerdeki doyumun yaşıt olan çiftlerin yaptığı evliliklerdeki doyumdan daha az olduğunu görülmektedir.
Evlilik Hakkındaki Gerçekçi Olmayan Beklentiler
Evlilik hakkında sahip olunan gerçekçi olmayan bazı beklentiler çoğu zaman ilişkileri güçleştiren ve çıkmaza sokan bir etken olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu beklentilerin bazı önemlileri aşağıda sıralanmıştır:
Eşler birbirinin en yakın dostudur: Eşlerin birbirinin en yakın dostu olması gerektiğini düşünmek ve eşin dışında yakın arkadaşa ihtiyaç olmadığına inanmak evlilik hakkındaki gerçekçi olmayan beklentilerden birisidir. Arkadaş da eş de bireyin gereksinim duyduğu kişilerdir ve birini diğerine değişmek son derece zordur çünkü her iki ilişki türünün de bireye farklı getirileri vardır. Çiftlerin kendilerinden ve eşlerinden böyle bir beklenti içinde olmaları evlilik doyumunu da olumsuz yönde etkilemektedir.
Ona her şeyi itiraf etmeliyim düşüncesi: Evlilik öncesindeki çiftlerin birbirleri hakkında bilgi sahibi olmaları ve birbirlerini tanımaya çalışmaları kadar doğal olan bir şey yoktur ancak eşlerin birbirlerine kendileri hakkında itiraflarda bulunurken dikkat etmeleri gereken noktalar vardır. İlişkiyi ne şekilde etkileyeceği belli olmayan konularda konuşulacaksa bu konuşma sırasında aile terapistinin de bulunması gerekli olabilmektedir.
Evlilikte %50- %50 paylaşım esastır: Bu inanç ilişkiler için gerekli ve işlevseldir çünkü çiftler arası eşit paylaşım ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için önemli bir koşuldur. Ancak ilişkilerin dinamiği içinde her zaman birebir bir eşitlik söz konusu olmayabilmektedir. Dolayısıyla, ilişki içerisinde verme ve almanın uzun bir zaman dilimi içerisinde düşünülmesi en sağlıklı olanıdır.
Çocuk sahibi olmak evlilikteki mutluluğun olmazsa olmaz koşuludur: Birçok insan çocuk sahibi olmanın bir evlilik için çok önemli olduğunu ve çocuk yetiştirirken çiftlerin kurduğu ortaklığın onları daha fazla birbirine bağlayacağını düşünür. Aynı zamanda çocuk sahibi olmanın eşler arasındaki sorunların çözümünde yardımcı olacağı görüşü de oldukça yaygındır. Bu tür düşünceler çocuk sahibi olma konusunda verilecek yanlış kararların en önemli sebeplerinden birisidir. Başarısız bir ilişkinin olduğu ortama bir birey daha eklemek yapılabilecek en tehlikeli şeylerin başında gelmektedir (Davidson ve Moore, 1996).
Evlilik Kararının Alınmasındaki Yanlış Nedenler
Evlilik kararını bireyler farklı nedenlere dayalı olarak almaktadırlar. Çiftlerin evlenme nedenleri onların evliliklerindeki uyumun ve evlilik doyumlarının da temel belirleyicisi olmaktadır. Evlilik kararının alınmasındaki bazı hatalı nedenler aşağıda sıralanmıştır:
İlk görüşte aşk: İlk görüşte aşık olmayı anlamak mümkün olmaktadır ama bu kriterin evlenilecek olan eşin seçiminde kullanılması oldukça risklidir. Birbirlerini uzun süre tanımadan yapılan evliliklerin başarı şansı da son derece düşüktür. Deneyim arttıkça ve birey ilişkiler içinde kendini ve karşısındaki insanı tanıdıkça daha mantıklı kararlar alabilecektir.
Evden kaçmak: Bazı kişiler ev ortamından uzaklaşmak ve yeni bir çevreye girebilmek için evlenme kararını alabilmektedirler. Huzurlu olunmayan bir çevreden ayrılabilmek için alınan bu karar mutsuz evliliklere neden olmaktadır.
Yalnızlıktan kaçış: Bazen yalnızlıktan kurtulmak istemek de bir evlenme nedeni olabilmektedir. Evliliğin amaçlarından biri de sevilen insanla beraber olmaktır ama sadece yalnız kalmamak için yapılan evlilikler başarılı olamamaktadır.
Seksüel gereksinimlerin karşılanması: Cinsellik, karşı cinsle olan ilişkilerin önemli bir bileşenidir ancak bazen insanlar cinsel gereksinimlerini temel alabilir ve bu nedenle evlenebilirler. Bu neden de diğer nedenler gibi mutsuz bir evliliğin temellerini atabilmektedir.
Evlilik Kararının Alınmasındaki Doğru Nedenler
Benzer sosyo-ekonomik düzeylerden gelmek: Sosyal alanda yapılan çalışmalar benzer sosyo-ekonomik statülerdeki bireylerin yaptıkları evliliklerin daha başarılı olduğunu göstermektedir.
Benzer enerji düzeyleri: Çiftlerin benzer enerji düzeyinde olması evlilikteki doyum için önemli bir kriterdir. Örneğin eşlerden birinin uykuya aşırı derecede düşkün olması, diğerinin ise son derece enerjik ve az uyuyan bir insan olması onların birbirlerine ayıracakları zamanı kısıtlar ve birlikte yapmak istedikleri faaliyetleri yapamamalarına neden olur. Bu nedenle çiftlerin enerji düzeyi açısından birbirinden çok farklı olmaması gerekmektedir.
Değişime açıklık yada durağanlıktan hoşlanma: Bazı ilişkilerde çiftler daha durağan bir yaşamdan hoşlanırlarken kimi ilişkilerdeki çiftler için hareket, değişim ve belirsizliğe dayanıklılık daha fazladır. Birbirine bu özellikler açısından uymayan çiftler ise beraber olmakta oldukça güçlük çekmekte ve evliliklerinde sorun yaşayabilmektedirler. Örneğin; eşlerden biri için düzenli, planlı-programlı bir yaşam önemliyse, kişi durağan bir yaşamdan daha çok hoşlanıyorsa ve diğer eş de tam tersine hareketlilik, değişim ve belirsizlikten zevk alıyorsa bu durumda ilişki eşler için oldukça zor bir hal alabilir (Cox, 1990).
Eş seçiminde, bireyin geçmiş yaşantılarıyla ilgili deneyimleri ve bireyin kişilik özellikleri önemli rol oynamaktadır. Bu iki önemli faktörü dikkate olarak geliştirilmiş kuramlarla başlayarak evlilik kararının alınmasına yönelik açıklamalara göz atmak yerinde olacaktır:
Bütünleyici Gereksinimler Kuramı: Winch’in 1950’lerde geliştirdiği eş seçimini açıklayan bu kurama göre; bireyler eş seçiminde kişisel ihtiyaçlarını ön planda tutarlar ve gereksinim duydukları şey, eksik buldukları yönlerini tamamlayabilecek bir insanı seçmektir. Örneğin baskın olma gereksinimi duyan bir birey eş olarak daha pasif ve yönlendirilme gereksinimi olan bir insanı eş olarak seçecektir ya da şefkat gereksinimi ağır basan bireyler onlara şefkat gösterebilecek kişileri eş olarak seçerler.
Uyarıcı-Değer-Rol Kuramı: Bu kurama göre bireyler karşısındaki kişinin öncelikle kişilik özelliklerinden etkilenir (uyarıcı aşaması), bu aşamada bireyler ilişkilerinin kendileri için ne derece ödüllendirici olduğunun değerlendirmesini yaparlar ve ilişki ödüllendirici bulunursa ikinci aşama olan değer aşamasına geçilir. Bu aşamada çiftler birbirlerinin yaşam anlayışlarını, evlilik, çocuk sahibi olmaya yönelik değerlerini anlamaya çalışırlar. Karşıdaki kişi zihinsel, fiziksel ve sosyal özellikleri açısından bir bütün olarak değerlendirilir ve birey karşısındaki insanla ortak değerlere sahip olduğunu düşünürse son aşama olan rol aşamasına geçilir. Bu aşamada artık bireyler birbirlerini daha iyi tanımışlar ve birbirlerinin çeşitli roller içindeki (eş, ebeveyn gibi) davranışlarının neler olabileceğini kestirebilmektedirler. Bu son aşamadan sonra artık evlenme gibi geleceğe dönük girişimlerin hazırlıklarına başlayabilirler (Davidson ve Moore, 1996).
Yaş Farkının Fazla Olduğu Evlilikler
Eşler arasında büyük yaş farklılıklarının olduğu evlilikler “Mayıs-Aralık Evlilikleri” diye de adlandırılmaktadır. Toplumsal cinsiyetle ilgili farklılıklar erkeklerin ve kadınların eş seçimi konusunda farklı standartlar geliştirmelerine yol açmaktadır. Kadınlar için kendinden beş yaş büyük, kendisinden daha fazla kazanan ve daha fazla eğitimli biriyle evlenmesi normal karşılanabilirken erkek için kendisinden yaşça küçük, eğitim ve kazanç olarak düşük olan bir kadınla evlenmesi normal karşılanabilmektedir. Oysa bu görüş son zamanlarda değişmeye başlamış ve kadınlar kendi yaşıtı olan, eşit eğitim ve gelir düzeyindeki erkekleri tercih etmeye başlamışlardır. Kendisinden on yaş ve üstü yaşlarda olan erkeklerle evlenme oranı kadınlarda gitgide düşmektedir. Ancak yaşı 50 ile 70 arasında değişen bekar erkeklerin büyük bir çoğunluğunun kendisinden en az 5-10 yaş küçük bir kadınla evlenmeyi istediği, aynı yaş grubunda yer alan kadınların ise kendi yaşında erkeklerle evlenmeyi istediği bulunmuştur. Aralarında yaş farkı olan çiftlerin yaptığı evliliklerde yaşanan evlilik doyumunu araştıran araştırmalara baktığımızda (Vera ve ark. 1985; akt., Davidson ve Moore, 1996), bu evliliklerdeki doyumun yaşıt olan çiftlerin yaptığı evliliklerdeki doyumdan daha az olduğunu görülmektedir.
Evlilik Hakkındaki Gerçekçi Olmayan Beklentiler
Evlilik hakkında sahip olunan gerçekçi olmayan bazı beklentiler çoğu zaman ilişkileri güçleştiren ve çıkmaza sokan bir etken olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu beklentilerin bazı önemlileri aşağıda sıralanmıştır:
Eşler birbirinin en yakın dostudur: Eşlerin birbirinin en yakın dostu olması gerektiğini düşünmek ve eşin dışında yakın arkadaşa ihtiyaç olmadığına inanmak evlilik hakkındaki gerçekçi olmayan beklentilerden birisidir. Arkadaş da eş de bireyin gereksinim duyduğu kişilerdir ve birini diğerine değişmek son derece zordur çünkü her iki ilişki türünün de bireye farklı getirileri vardır. Çiftlerin kendilerinden ve eşlerinden böyle bir beklenti içinde olmaları evlilik doyumunu da olumsuz yönde etkilemektedir.
Ona her şeyi itiraf etmeliyim düşüncesi: Evlilik öncesindeki çiftlerin birbirleri hakkında bilgi sahibi olmaları ve birbirlerini tanımaya çalışmaları kadar doğal olan bir şey yoktur ancak eşlerin birbirlerine kendileri hakkında itiraflarda bulunurken dikkat etmeleri gereken noktalar vardır. İlişkiyi ne şekilde etkileyeceği belli olmayan konularda konuşulacaksa bu konuşma sırasında aile terapistinin de bulunması gerekli olabilmektedir.
Evlilikte %50- %50 paylaşım esastır: Bu inanç ilişkiler için gerekli ve işlevseldir çünkü çiftler arası eşit paylaşım ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için önemli bir koşuldur. Ancak ilişkilerin dinamiği içinde her zaman birebir bir eşitlik söz konusu olmayabilmektedir. Dolayısıyla, ilişki içerisinde verme ve almanın uzun bir zaman dilimi içerisinde düşünülmesi en sağlıklı olanıdır.
Çocuk sahibi olmak evlilikteki mutluluğun olmazsa olmaz koşuludur: Birçok insan çocuk sahibi olmanın bir evlilik için çok önemli olduğunu ve çocuk yetiştirirken çiftlerin kurduğu ortaklığın onları daha fazla birbirine bağlayacağını düşünür. Aynı zamanda çocuk sahibi olmanın eşler arasındaki sorunların çözümünde yardımcı olacağı görüşü de oldukça yaygındır. Bu tür düşünceler çocuk sahibi olma konusunda verilecek yanlış kararların en önemli sebeplerinden birisidir. Başarısız bir ilişkinin olduğu ortama bir birey daha eklemek yapılabilecek en tehlikeli şeylerin başında gelmektedir (Davidson ve Moore, 1996).
Evlilik Kararının Alınmasındaki Yanlış Nedenler
Evlilik kararını bireyler farklı nedenlere dayalı olarak almaktadırlar. Çiftlerin evlenme nedenleri onların evliliklerindeki uyumun ve evlilik doyumlarının da temel belirleyicisi olmaktadır. Evlilik kararının alınmasındaki bazı hatalı nedenler aşağıda sıralanmıştır:
İlk görüşte aşk: İlk görüşte aşık olmayı anlamak mümkün olmaktadır ama bu kriterin evlenilecek olan eşin seçiminde kullanılması oldukça risklidir. Birbirlerini uzun süre tanımadan yapılan evliliklerin başarı şansı da son derece düşüktür. Deneyim arttıkça ve birey ilişkiler içinde kendini ve karşısındaki insanı tanıdıkça daha mantıklı kararlar alabilecektir.
Evden kaçmak: Bazı kişiler ev ortamından uzaklaşmak ve yeni bir çevreye girebilmek için evlenme kararını alabilmektedirler. Huzurlu olunmayan bir çevreden ayrılabilmek için alınan bu karar mutsuz evliliklere neden olmaktadır.
Yalnızlıktan kaçış: Bazen yalnızlıktan kurtulmak istemek de bir evlenme nedeni olabilmektedir. Evliliğin amaçlarından biri de sevilen insanla beraber olmaktır ama sadece yalnız kalmamak için yapılan evlilikler başarılı olamamaktadır.
Seksüel gereksinimlerin karşılanması: Cinsellik, karşı cinsle olan ilişkilerin önemli bir bileşenidir ancak bazen insanlar cinsel gereksinimlerini temel alabilir ve bu nedenle evlenebilirler. Bu neden de diğer nedenler gibi mutsuz bir evliliğin temellerini atabilmektedir.
Evlilik Kararının Alınmasındaki Doğru Nedenler
Benzer sosyo-ekonomik düzeylerden gelmek: Sosyal alanda yapılan çalışmalar benzer sosyo-ekonomik statülerdeki bireylerin yaptıkları evliliklerin daha başarılı olduğunu göstermektedir.
Benzer enerji düzeyleri: Çiftlerin benzer enerji düzeyinde olması evlilikteki doyum için önemli bir kriterdir. Örneğin eşlerden birinin uykuya aşırı derecede düşkün olması, diğerinin ise son derece enerjik ve az uyuyan bir insan olması onların birbirlerine ayıracakları zamanı kısıtlar ve birlikte yapmak istedikleri faaliyetleri yapamamalarına neden olur. Bu nedenle çiftlerin enerji düzeyi açısından birbirinden çok farklı olmaması gerekmektedir.
Değişime açıklık yada durağanlıktan hoşlanma: Bazı ilişkilerde çiftler daha durağan bir yaşamdan hoşlanırlarken kimi ilişkilerdeki çiftler için hareket, değişim ve belirsizliğe dayanıklılık daha fazladır. Birbirine bu özellikler açısından uymayan çiftler ise beraber olmakta oldukça güçlük çekmekte ve evliliklerinde sorun yaşayabilmektedirler. Örneğin; eşlerden biri için düzenli, planlı-programlı bir yaşam önemliyse, kişi durağan bir yaşamdan daha çok hoşlanıyorsa ve diğer eş de tam tersine hareketlilik, değişim ve belirsizlikten zevk alıyorsa bu durumda ilişki eşler için oldukça zor bir hal alabilir (Cox, 1990).
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilik Danışmanlığı - Aile Terapisi Çalışmaları : Doğru Eş Seçimi Nasıl Olur?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
eş seçimi, evlilik, doğru evlilik, evlilik psikolojisi, bütünleyici gereksinimler kuramı, evlenmek, evlilik kararı, mayıs aralık evlilikleri
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.