2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



“duvara Karşı” da Ötekinin Temsili
MAKALE #5951 © Yazan Psk.Nazlı TUTAN | Yayın Kasım 2010 | 6,077 Okuyucu
“ Öteki Öldürmek İsteyebileceğim Tek Varlıktır.”

“...Sevgili kocam, Buraya geleli birkaç hafta oldu.İstanbul renkli,hayat dolu bir şehir.Burada yaşamayan tek şey benim...”
“Alman-Alman,Alman-Türk ve Türk kültür çatışması” içinde bir oyun. Bir evlilik oyunu...İnsanlardan gözü korkmuş hayatın kendi içinde cesurca yaşatamadığı gerçekleri bu oyunun içine dahil eden, onları sergileyen iki kişi... Hayat bileği dikine kesince mi daha çok kanıyor/ağlıyor, yoksa enine mi? Maksat kendi canını mı acıtmak, yoksa hayatın mı bilemiyoruz.
Bu oyun “Duvara Karşı”...Kadın cinsini kategorize eden, onu ötekileştiren Türk kollektif bilinçdışına karşı. Saygın kadınlar anne, kızkardeş ve eşlerken; anne,kızkardeş ve eş dışında kalan bütün kadınları fahişeler olarak gören ; namusu için kardeşini yaşatmamayı düşünen fakat kendi eniştesini geneleve çağıran zihniyete karşı. Türklerin mevcut ahlak anlayışının sahteliğine ve Türk erkeklerinin Berlin Duvarı'ndan bile kalın görünen ama herhangi bir ırktan herhangi bir kadın türüyle kolayca yıkılacak kadar sahte namus duvarlarına karşı.

Duvara karşı filmi, Nazım Hikmet’in kadının ötekileştirilmesi bağlamında kullandığı “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlarımız” sözünün gerçekliğini doğrular şekilde, filmin ana karakteri Sibel’in temsilciliğiyle ötekiyle ilişki kuruyor. Sibel feminizmin vaad ettiği özgürlüğe cinselikle ulaşmaya çalışan bir karakterdir. “Feminizme göre kadın bedeni erkeğin baskı kurduğu, ‘ahlak’a ait değerlerle dizginlemeye çalıştığı ve sürekli denetlendiği bir bedendir ve kadın kendi bedeni üstünde söz sahibi olmaya başlayarak kendi kimliğini yeniden oluşturacaktır.” Sibel davranışlarıyla ve seçimleriyle cinsel özgürlüğünün hakkı olduğunu savunuyor ve tipik olarak erkekçe sayılan bu davranışlar onun ailesi tarafından reddedilmesiyle sonuçlanıyor. Baba, kızının masum bebeklik fotoğraflarını onun artık “kirli “olduğu gerekçesiyle ateşe verirken, anne, kızının yanan resimlerini mutfakta musluk altında söndürmeye çalışıyor..

“Öteki” ile ilişkinin filozofu olan Levinas şöyle der : “ Öteki, öldürmek isteyebileceğim tek varlıktır. Onu şiddet kullanarak iktidarım altına aldığım zaman, kısmen de olsa yadsımış olurum.” Sibel’in babası kızının masum bebeklik fotoğraflarını yakarken sembolik olarak , kendisinin iktidarına direnen Sibel’i ve Sibel’in kendisinden bağımsız olarakta bir anlam ifade eden öteki yüzünü, kısaca Sibel’in temsil ettiği bütün ötekileri öldürüyor aslında. Fotoğrafları yakma eylemiyle artık kendisiyle bir ilişkisi kalmayan ötekinin üzerinde sembolik olarak iktidar kuran baba aslında kendi iktidarsızlığını doğruluyor bu davranışıyla.

Geleneklerin ve aile baskısının Sibel'in üzerinde oluşturduğu acı baskı; Sibel'in “Bu parayı nereden buldun?”diye soran Cahit'e gülümseyerek “Birgün evden kaçarım diye para biriktirmiştim”diye verdiği cevabın ve Sibel'in gelinliği üzerinde daha ilk geceden başka bir erkekle birlikte olmasının suçlusudur. Filmin en etkileyici sahnelerinden biri, Sibel'in evlendiğinin ilk günü başka kocasından başka bir adamla birlikte olduktan sonra,gündüz vakti üzerinde gelinlikle özgürce ve kendisiyle gurur duyarak,sokakta yürüdüğü sahnedir. Sibel'in o güçlü yürüyüş sahnesi sahte evliliğinin beyaz gelinliğiyle kazandığını sandığı özgürlüğü temsil eder. Gelinliğin içine sığınan, dalından erken düşmüş “çocuk bir kadın”dır Sibel. “Bu yaşta ciddi ciddi evlenecek miydim,ev kadını mı olacaktım?”diyen Sibel'in korkusu Ataerkil düzenden,baba ya da ağabey dayağından kaçan ya da kaçamayan, bir imza kağıdına hapsolmuş Türk kadınlarının erkeklerine teslim olmuş korkularının genç halidir.

Sibel bir çifti karı-koca yapan ve aşkı cinselliğe indirgeyen (gerdek gecesi gibi) kültürel referansların hepsini yavaş yavaş çürütüyor filmde. O toplumsal cinsiyet rolünü yerine getirmeyerek her bir Türk kadınının diğerinin yerine geçebileceği, “homojen, benzer bir yığın” ın içine girmeyi de reddediyor ve böylece öteki olmanın insana atfettiği gizemli ayrıcalığını filmin bu parçasında koruyor.


İdeal Kadın Sibel: “Ağzıma Bir Parmak Bal Çal.”

“Laura Mulvey’e göre filmde üç tür bakış açısı vardır. Kadın karakteri kontrol eden izleyicinin bakışı, kameranın ve film içindeki erkek karakterin bakışı.Kadınlar erkek arzularının nesnesi, fetişi ve erkek iktidarının edilgen doğrulayıcılarıdırlar.” Filmde Sibel erkek karakterlerin arzu nesnesi olması bakımından bu tanıma uysa da,edilgen ve güçsüz olmaması bakımından Laura Mulvey'in sinematik tanımlamaların cinsel farklılık çizgileriyle birlikte yapılandırıldığı görüşüne ters düşer. Filmde Cahit yani erkek kahraman “daha mükemmel,daha güçlü ideal ego” olarak sunulmamıştır. Aksine yavru bir kedi olan Cahit'i Sibel koynuna almış, dayak yediğinde yaralarını sarmış, sanki onu emzirmiş, ona bir nevi annelik yapmış gibi görünmektedir. Sibel (gerçek hayatta Sibel Kekilli'nin de olduğu gibi) filmdeki erkek karakterlerin arzu nesnesidir. Laura Mulvey bu durumu, sinemanın erkek arzusuna tamamen uygun olan bir görsel mekanizma olmasıyla açıklar. Filmde birçok sahnede bunun örneğini görebiliriz. Sibel evliliğinin ilk zamanlarında, Cahit'le gittiği barda önden Cahit'in, arkadan ise yabancı bir adamın bakışları arasında içinde bulunduğu durumdan haz alarak dans ederken, izleyici ve kamera da bu hazza ortak diğer gözlerdir. Sibel'in bir yeraltı barında aşırı doz alkol eşliğinde dans ettiği ve ardından aynı mekanda yerde sızmış şekilde yatarken tecavüze uğradığı sahne Pam Cook ve Clarie Jonston'un dediği gibi sinemasal imgenin kadın bedenini erotik eril bakışa sunduğu böylece kadın imgesinin fallusla (Ataerkil düzende penisin temsil ettiği simgesel düzen) yer değiştirdiği bir sahnedir. Bu sahnede Sibel'in temsil ettiği şey kendisi değil, yerine geçtiği, yer değiştirdiği eril fallustur.Bu bağlamda Sibel bir fetişistik unsurudur. Tecavüz sahnesinden sonra Sibel'in tükenmişliğini hızlandıran dar sokaktaki gece dayağı sahnesinde Sibel'in temsil etiği ötekinin yüzünde somutlaşan sonsuzluk yolda yürüyen 3 erkek tarafından fark edilir. Sibel’in saçları kısa, ve erkeksi giyimi içinde özgürce ve cesaretle o dar karanlık sokakta gezmesi , üç adam tarafından onların iktidarına karşı bir direniş olarak algılanır ve onların iktidarını rahatsız eden bu “öteki yüzü” bütünüyle yadsımak isteyen adamlar nefretle Sibel’in yüzünü kandan görünmeyecek hale getirirler ve son olarakta bir bıçak darbesiyle onu yere yığarlar. Sibel hem bıçağı saplayan kişinin Sibel' izleyen arkadaşlarının gözünde, hem de filmi izleyenlerin gözünde “fallik”bıçağın hedefi olan fetişistik bir nesneye dönüşür. Ama yüzü öldürmek imkansızdır.

Robin Wood’a göre ideal kadın yansımaları; eş ve anne, mükemmel bir arkadaş, sonsuza kadar yuvasının ve evinin güvenilir dayanağıdır. Sibel filmin başında serüvenci ve cinsel ilişkilerinde özgür bir kadınken filmin sonuna doğru onu bir tercih yapmak zorunda kalmış ve sevginin anlamını sorgularken görüyoruz. Aldığı kararla Sibel,filmin başından beri üzerine karar veremediği kimliğine kavuşur. Sibel feminizmi üzerinde taşımaktan vazgeçer, toplumsal cinsiyet rolünü kabul eder ve anneliği, yuvasının kadını olmayı büyük aşkına tercih eder ve Robin Wood'un ideal kadın yansımalarına yakın bir kimliğe bürünür. Artık Sibel “öteki” değildir.

Oyunun (evilik oyunu) gerçek olduğunu sanıp, hayatın yalancılığına karşı “Batsın bu dünya” diyerek avunduğumuz noktada, oyun hayata yani yalanın kendisine; son ise başlangıca dönüşüveriyor. Erkeklerle eşitlik isteyen Sibel'in bir bebeği oluyor ve pembe-mavi ayrımını simgeleyen bu bebecik filmi yeniden başka bir yönüyle doğuruyor. Sibel bu kez de, Simone de Beauvoir'ın İkinci Cinsiyet kitabında "ebedi kadın miti" diye betimlediği "ağzına bir parmak bal çalan" ve kadını "cennetin ayaklarının altında" olduğuna inandıran farklılığın temsilcisi haline geliyor.

REFERANSLAR

Kadın ve Bedeni, Yasemin İnceoğlu, Altan Kar , Ayrıntı Yayınları, 2010

http://bianet.org/kadin/diger/120793-yok-mu-birbirimizden-farkimiz, “Yok mu Birbirimizden farkımız?” , Hülya Durudoğan, 22 Mart 2010 Pazartesi

http://www.lambdaistanbul.org/php/main.php?menuID=6&altMenuI D=42&icerikID=4054 http://www.sinemasal.gen.tr/ertan.htm ,

“Sinemada Cinsiyet ve Cinselliğin Sunumu”, Jill Nelmes

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=4971 , “Beyazperdeye Yansıyan Dişil Suret” , Hande Öğüt
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"“duvara Karşı” da Ötekinin Temsili" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Nazlı TUTAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Nazlı TUTAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Nazlı TUTAN'ın Makaleleri
► Ötekinin Tarihini Yaşamak/Yaşamamak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Depresyona Karşı 10 Öneri Psk.Burçak ÖZDEMİR
► Karşı Cinsle İletişim Psk.Namık ACAR
► Bonzaiye Karşı Hipnoz Dr.Psk.Mehmet BAŞKAK
► Karşı Kıyada Kalanlar Psk.Ahmet YILMAZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında '“duvara Karşı” da Ötekinin Temsili' başlığıyla benzeşen toplam 34 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ötekileştirilen Kadın Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:06
Top