2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İletişim ve Ekip Dinamikleri
MAKALE #11061 © Yazan Uzm.Psk.Özge SOYSAL | Yayın Haziran 2013 | 4,275 Okuyucu
Öncelikle kendimize şu soruyu sorarak başlayalım: Bizler birbirimize ne iletmeye çalışıyoruz, iletmek istediğimizi ne şekilde iletip ne kadar başarılı olabiliyoruz?
İletişim diye tanımladığımızın, yani insanların aralarında sosyal, kültürel, ekonomik ya da duygusal birbağ kurmak için birbirleriyle ilişkiye geçme biçimlerinin çok çeşitli olduğunu biliyoruz. Sözel iletişimin yanı sıra, bakışlarla, kullandığımız beden hareketleriyle, kendimize has mimiklerle, kısacası beden dilimizle de iletişim kurabiliriz. “Bir bakış herşeyi anlatmaya yeter” deriz bazen, hatta konuşmadanda anlaşabiliyor olmanın ilişkilerde gelinen olumlu yeri gösterdiğini düşünürüz. Kimi kez de ağzımızdan çıkan sözcüklerle beden dilimizin uyuşmadığını fark ederiz. Sanki gözümüz, kaşımız, elimiz kolumuz bizi yalanlıyor ve daha da ötesi asıl söylemek istediklerimizi ele veriyor gibidir.Kimi kez de kendimizi hiç umulmadık bir yerde umulmadık bir şey söylerken yakalarız. Dilimiz tam da başka birşey söylemesi için hazırlanmışken sürçer ve mesela karşımızdakinin adını şaşırıp yanlış söyleriz, farkedince utanıp sıkılırız. Sonra bunun üzerine biraz kafa yorunca bu iki isim arasında onları birbirine yaklaştıran ya da uzaklaştıran duygusal bir bağ olduğunu ve biz farkında olmaksızın iki ismin birbirini çağrıştırdığını keşfederiz. Bazı durumlarda da kendimize söz geçiremediğimizi duyumsarız, “ağzımızdan çıkanı kulağımız duymaz”. Tüm bu olup bitenlerde farkına vardığımız, bedenimizin iletişimde temel bir dayanak olduğu ve gerek sözcükleri, gerekse kullandığımız mimikleri her zaman kontrol altına alıp, öngöremediğimizdir.
Bir ikinci nokta da, dil dediğimiz aracın sabit değil dinamik olmasıdır. Bunun anlamı, kelimelerin sürekli başka kelimelere gönderimde bulunduğu ve bir anlam dolaşımı ve kayması olduğudur. Mesela, ağaç dediğim zaman herkesin kafasında farklı bir agaç tipi canlanacaktır, kimisi ince uzun bir ağaç, kimisi heybetli bir ağaç düşünecektir. Yani benim kullandığım bir kelime herkeste farklı şeyler çağrıştıracaktır. Bu yüzden de sözcükleri tek bir anlama sabitlemek ya da indirgemeye çalışmak dilin yapısı gereği mümkün değildir. Biz bunu yapmaya çalışsak da sözcükler her zaman başka sözcükleri çağrıştırmaya, birden fazla anlama göndermeye devam edecektir (örneğin mecaz anlamlar, deyimler).



Çoğu kez istediğimizi iletemiyoruz, bazen karşı tarafa ne iletmek istediğimizi ya daneden o şekilde değil de bu şekilde ilettiğimizi bilemiyoruz. Bilebildiğimizi varsaysak da karşımızdakinin bizi anladığını garantileyemiyoruz. Hatta bazen karşımızdakiyle iletişimde olduğumuz halde söylediklerimizin adresi aslında başka birisi olabiliyor. Evde eşimize sinirlenip, işte arkadaşımıza bağırabiliyoruz. Ya da işte sinirlenip konuyla ilgisi olmayan başka birisine kızabiliyoruz.



Ağızdan çıkanla, anlaşılanın ya da ağızdan çıkanla aslında söylemek istenilenin birbirine hiçbir zaman denk olmaması bizi dinleme sorusuna götürür. Çünkü bu denk olmamanın önemli bir nedeni de herkesin anlatılanları kendi kişisel hikâyesi dolayımıylayorumlayıp, anlamlandırmasıdır. Herkes söylenilenleri kendi baktığı yerden, bulunduğu konumdan dinlemektedir, bu durumda da yanlış anlama ve anlaşılma kaçınılmaz olmaktadır. Kendisini karşısındakinin yerine koyarak dinleme, yani empati dediğimiz şey anlatılanları sadece bizim durduğumuz yerden değil ama anlatanın bulunduğu ve baktığı yerden dinleme ve anlama çabasıdır. “Ben aynı şeyi onun bulunduğu koşullarda yaşamış olsaydım nasıl hisseder ve davranırdım?” sorusu bizi diğerleriyle empati kurmaya yönlendiren bir sorudur.



Bir diğer unsur da kullandığımız kelimelerin birleştirici oldukları kadar sınırlandırıcı ve ayırıcı olmalarıdır. Kullandığımız sözcüklerle bir insana yaklaşabilir ya da uzaklaşabilir, sıcak ya da soğuk bir bağ kurabilir, onu kendi sahamıza çekebilir ya da uzaklaşırabiliriz. Nezaket sözcükleri dediğimiz altın sözcükler iletişime geçtiğimiz kişide olumlu etkiler bırakacaktır. “Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır” atasözümüz bu noktada oldukça anlamlıdır.Lütfen demek, teşekkür etmek, günaydın, iyi akşamlar demeyi ihmal etmemek,gerektiği yerlerde hal hatır sormak kullanabileceğimiz en temel altın sözcüklerdendir. “Anladınız mı” diye sormak yerine “Anlatabiliyor muyum” diye sormak karşımızdakinin söylediklerimizi anlayamayacağı olasılığını hesaba katmanın ve empatik düşünmenin bir yoludur. Beden dilimizin de ayrıca söylediklerimizle uyumlu olması, güler yüzlü bir karşılama ve uğurlama oldukça önemlidir. Çünkü küçük ya da büyük, sıradan ya da ciddi, hastalığı ne boyutta olursa olsun hastanenin kapısından adımını atan kişiler belli bir takım kaygı,endişe, korku gibi duygularla gelirler. Nasıl kontrollerden geçip nasıl bir teşhis alacakları bir bilinmemezliktir. Kaygı ve endişeyi yaratan da budur. Bu yüzden de zaman zaman sinirli, telaşlı, sabırsız davranabililer. Kimi hastalar tedavi olmaya uzun bir ikna sürecinden geçtikten sonra gelmeye karar vermiş,kimi gençler ailelerin zorlamasıyla gelmeyi kabul etmiş, küçük çocuklarsa kandırılarak getirilmiş olabilir. Bunlar sıklıkla karşılaşılan durumlardır.Farklı yaş gruplarıyla farklı şekillerde iletişime geçmek mümkündür. Çocuklarla daha çok oyun ve resim tekniği kullanılırken, yetişkin ve yaşlılarla daha çok yaşam deneyimleri üzerinden iletişim kurulabilir. Oyun ya da test olsun,kullanılan bütün yöntemler karşımızdakiyle diyalog kurmak için birer aracı,diğer bir deyişle birer bahanedirler.



Bunun ilk basamaklarından biri, hastaları hastaneye ilk girişlerinden itibaren güleryüzle karşılamak, yardımcı olmak, gerekli kişi ve yerlere yönlendirmek hatta eşlik etmek, tekrar tekrar açıklama yapmaktan kaçınmamaktır. Bu, onların kaygılarını oldukça hafifletecek ve hastayı önemli bir oranda rahatlatacaktır.Empati kurmak dediğimiz şey tam da budur, yani hastanın içinde bulunduğu durumdan kaynaklı hissedebileceği endişe verici bir takım duyguları hesaba katarak davranmak. Kimi hastalar umutsuz ya da üzgün olduklarında sinirli davranabilirler, kimileri saldırganlaşabilir. Bu gibi durumlarda yapılması gereken onları sabırla dinlemek, sakin davranmak ve hastanın bu gibi tavırlarının üzüntüsünü saklamak ya da bastırmak için bir kamuflaj olabileceğini unutmamaktır.



Bununla birlikte hastanede çalışanlar da zaman zaman sıkıntı ve sorunlarını istemeden iş yerine taşıyabilir, bu keyifsizlik durumu da hastalarla olan ilişkilerine yansıyabilir. Bu noktada da önemli olan şey ekip içindeki iletişimdir.Hastalara olduğu kadar çalışma arkadaşlarımıza da aynı sabır ve hoşgörüyü göstermek önemlidir. Ekip ruhu dediğimiz şey tam da problemleri ekip içinde beraber çözebilme yeteneğidir. Herkesin görevi, yetkinlik alanı,yeteneği farklı olmakla birlikte ekipte bulunanları aynı çatı altında birleştiren ve tüm çalışanları birbirine bağlayan unsur herkesin aynı ortak proje için çalışmasıdır. Bu da en basit anlamıyla eldeki imkamlardan olabiliğince faydalanıp hastalara en iyi insani, teknik, bilimsel hizmeti sunmaktır. Hastanede idari kadroyla birlikte birçok farklı bölüm, yüzlerce çalışan vardır. Bu kişilerin hepsini, birbirlerinin alanlarını çok iyi tanımasalar da birbirlerine bağlayan şey işte içinde bulundukları bu ortak projedir. Burada ekip ruhunu canlı tutmak için önemli olan bir diğer nokta da her çalışanın kendi alan, deneyimleri ve gözlemleri çerçevesinde kendisini ifade edebilmesi ve aynı şekilde diğerlerini dinleyebilmesidir. Arada ortak birbağ olmasının yanında, bireylerin kendi farklılıklarının da, onaylanmasalar bile, tanınması önemlidir. Çünkü her işe yeni başlayan, nesnel koşullar ve kendi kişisel donanımları vasıtasıyla kendisine ekip içinde bir yer edinmeye çalışır. Burada hali hazırda bulunan ekibin karşılayıcı ve benzerliklerle beraber farklılıkları da kabul edici olması önemlidir.



Ekip içide kurulan iyi iletişim hastalarla kurulabilecek iletişimin kalitesinin bir garantisi ve göstergesidir. Bu yüzden de bu ikisi birbirinden ayrı değil, tam tersine birbiriyle iç içe geçmiş ve birbirini doğrudan etkileyen iki unsur olarak düşünülmelidir. Hastalarla ya da ekip içinde karşılaşılan bazı pratik sorunları çözebilme de ekip içindeki dayanışmayla bire bir orantılıdır.

Hazırlayan:Uzm. Klinik Psk. Özge Soysal

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İletişim ve Ekip Dinamikleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Özge SOYSAL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Özge SOYSAL'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Uzm.Psk.Özge SOYSAL
İstanbul
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Özge SOYSAL'ın Makaleleri
► Evliliğin Psikolojik Dinamikleri Psk.Ali Rıza TUNUR
► Mutlu ve Huzurlu Evliliğin Psikolojik Dinamikleri Psk.Yasemin UÇAL SALİHOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'İletişim ve Ekip Dinamikleri' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Stresin Etkileri Haziran 2013
► Psikoretapi Nedir? Haziran 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:19
Top