Çocuk Eğitiminde Annenin Yeri
Anne koruyandır, gözetendir. Anne eğitendir, besleyendir. Doğadaki tüm canlılara baktığımızda canlı varlığının gelişiminde annenin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Hele bu insanoğlu olursa iş tamamen farklı bir boyuta taşınıyor.
Çocuğun anneyle bağı, çocuğun eğitimi daha anne rahmine düşmesiyle başlamaktadır. Annenin hamilelik dönemi yedikleri içtikleri gibi, neler hissettiği neler, yaşadığı anne karnındaki bebeği doğrudan etkilemektedir. Tüm anne adaylarının yaşantılarının farklı olması sonucu, doğan tüm bebeklerde bebeklik yaşantıları farklıdır. Genel olarak gözlemlediğimiz kadarıyla anne adayı hamilelik dönemini ne kadar stresten uzak ve kaygısız geçirirse, doğacak bebekte o kadar sakin oluyor. Anne adayının daha hamileliğin ilk günlerinde yoğun bir yaşantısı ve stresi varsa çocukta o kadar stres yüklü olarak doğabiliyor.
İnsanoğlunun 0-7 yaş aralığında öğrendiği yaşantılar, hayatının diğer yıllarında öğrendiği yaşantılardan daha fazladır. Diyelim bir insan şu an 57 yaşında . bu insanın hayatının ilk 7 yılında öğrendiği yaşantı, daha sonraları yaşadığı 50 yıllık zamanda öğrendiği yaşantıdan daha fazladır diyebiliriz. Bunu göz önünde bulundurduğumuz da bu ilk 7 yılın önemini daha iyi anlıyoruz. Bu 7 yıllık dönemin, çocuğun evin dışındaki dünyaya kapalı olduğu ilk 1-2 yılın ayrı bir önemi vardır. Bu dönemde çocukla anne arasında ayrı ve özel bir bağ kurulur. Bu bağ doğadaki tüm canlılarda mevcut olan bir bağdır. Yavrunun hemen doğumunun ardından kurulan bu bağ ,yavruyla anne arasında bir ömür boyu sürer. Yüzlerce aynı tür koyun arasından kuzunun annesini bulması bu bağ sayesinde gerçekleşir.
Annenin bu kritik dönemde çocuğa yaklaşım biçimi çocuğu olumlu yada olumsuz olarak etkileyebilme gücüne sahiptir. Annenin bu dönemde çocuğa vereceği yemek yeme eğitimi, tuvalet eğitimi, bağımsızlaşma eğitimi, konuşma eğitimi…. gibi tüm eğitimlerin çocuğun dünyasında ayrı bir yeri olacaktır. Tıpkı yap boz parçaları gibi. Her eğitim sağlıklı olarak psikolojik yönleriyle tamamlandığında parçalar yerine konulacak ve gelecekte tüm yönleriyle sağlıklı bir birey oluşacaktır. Bu parçaları sağlıklı konulmazsa, eğitimde sıkıntılar ortaya çıkarsa yapbozla oluşan büyük resimde eksiklikler ortaya çıkacak ve bu eksiklikler bir ömür devam edecektir. Filmlerde izlediğimiz Terapi-Psikolojik danışma sahnelerinde ‘Çocukluğunda annen sana nasıl davranırdı!’ gibi soruların gerçekliğini burada anlıyoruz.
Bir ailede çocuğun eğitiminde annenin de, babanın da şüphesiz ayrı yeri ve önemi vardır. Fakat annenin yerini yıldızlı olarak belirtmek gerekir. Allah tarafından anneye öyle bir güç verilmiştir ki çocuğa duygu aktarımını dahi anne yapabilmektedir. Telaşlı kaygılı bir yapıya sahip olan annenin çocuğunun da benzer özelliklere sahip olması dikkat çekicidir. Bebek daha doğduğu ilk günlerden itibaren annesini takip eder. Onun kokusunu arar. Annenin vermiş olduğu tepkileri zihne yazar. Bu tepkiler onun gelecekteki davranışlarının adeta öncüleridir. Bu konuda annelerin ayrı bir hassasiyet göstermeleri gerekir. Bu süreçte olumlu duygular aktarılabildiği gibi olumsuz duygularda aktarılabilmektedir. Okul fobisi ile ilgili yapılan araştırmalarda şu gerçek ortaya çıkmaktadır. Okul fobisi gösteren çocuklar ya anneye bağımlı bir şekilde yetiştirilmiş ya da daha anaokuluna başlarken annenin çocuğun yerine kaygılandığı ve bu kaygıyı ‘Sen orada tek başına ne yapabileceksin, Ben seni özleyeceğim.’ gibi ifadelerle çocuğa aktarmasıdır. Bu durumda çocuk aynı duyguları okula taşımaktadır.
Çocuklarımız bizim kafamızda yapılandırdığımızdan daha güçlü özelliklere sahiptir. Yaratan adeta onlara bu dünyada lazım olabilecek tüm becerileri yüklemiştir. Bu becerilerin kullanılabilir ve hazır hale getirilmesi dileğiyle….
Çocuğun anneyle bağı, çocuğun eğitimi daha anne rahmine düşmesiyle başlamaktadır. Annenin hamilelik dönemi yedikleri içtikleri gibi, neler hissettiği neler, yaşadığı anne karnındaki bebeği doğrudan etkilemektedir. Tüm anne adaylarının yaşantılarının farklı olması sonucu, doğan tüm bebeklerde bebeklik yaşantıları farklıdır. Genel olarak gözlemlediğimiz kadarıyla anne adayı hamilelik dönemini ne kadar stresten uzak ve kaygısız geçirirse, doğacak bebekte o kadar sakin oluyor. Anne adayının daha hamileliğin ilk günlerinde yoğun bir yaşantısı ve stresi varsa çocukta o kadar stres yüklü olarak doğabiliyor.
İnsanoğlunun 0-7 yaş aralığında öğrendiği yaşantılar, hayatının diğer yıllarında öğrendiği yaşantılardan daha fazladır. Diyelim bir insan şu an 57 yaşında . bu insanın hayatının ilk 7 yılında öğrendiği yaşantı, daha sonraları yaşadığı 50 yıllık zamanda öğrendiği yaşantıdan daha fazladır diyebiliriz. Bunu göz önünde bulundurduğumuz da bu ilk 7 yılın önemini daha iyi anlıyoruz. Bu 7 yıllık dönemin, çocuğun evin dışındaki dünyaya kapalı olduğu ilk 1-2 yılın ayrı bir önemi vardır. Bu dönemde çocukla anne arasında ayrı ve özel bir bağ kurulur. Bu bağ doğadaki tüm canlılarda mevcut olan bir bağdır. Yavrunun hemen doğumunun ardından kurulan bu bağ ,yavruyla anne arasında bir ömür boyu sürer. Yüzlerce aynı tür koyun arasından kuzunun annesini bulması bu bağ sayesinde gerçekleşir.
Annenin bu kritik dönemde çocuğa yaklaşım biçimi çocuğu olumlu yada olumsuz olarak etkileyebilme gücüne sahiptir. Annenin bu dönemde çocuğa vereceği yemek yeme eğitimi, tuvalet eğitimi, bağımsızlaşma eğitimi, konuşma eğitimi…. gibi tüm eğitimlerin çocuğun dünyasında ayrı bir yeri olacaktır. Tıpkı yap boz parçaları gibi. Her eğitim sağlıklı olarak psikolojik yönleriyle tamamlandığında parçalar yerine konulacak ve gelecekte tüm yönleriyle sağlıklı bir birey oluşacaktır. Bu parçaları sağlıklı konulmazsa, eğitimde sıkıntılar ortaya çıkarsa yapbozla oluşan büyük resimde eksiklikler ortaya çıkacak ve bu eksiklikler bir ömür devam edecektir. Filmlerde izlediğimiz Terapi-Psikolojik danışma sahnelerinde ‘Çocukluğunda annen sana nasıl davranırdı!’ gibi soruların gerçekliğini burada anlıyoruz.
Bir ailede çocuğun eğitiminde annenin de, babanın da şüphesiz ayrı yeri ve önemi vardır. Fakat annenin yerini yıldızlı olarak belirtmek gerekir. Allah tarafından anneye öyle bir güç verilmiştir ki çocuğa duygu aktarımını dahi anne yapabilmektedir. Telaşlı kaygılı bir yapıya sahip olan annenin çocuğunun da benzer özelliklere sahip olması dikkat çekicidir. Bebek daha doğduğu ilk günlerden itibaren annesini takip eder. Onun kokusunu arar. Annenin vermiş olduğu tepkileri zihne yazar. Bu tepkiler onun gelecekteki davranışlarının adeta öncüleridir. Bu konuda annelerin ayrı bir hassasiyet göstermeleri gerekir. Bu süreçte olumlu duygular aktarılabildiği gibi olumsuz duygularda aktarılabilmektedir. Okul fobisi ile ilgili yapılan araştırmalarda şu gerçek ortaya çıkmaktadır. Okul fobisi gösteren çocuklar ya anneye bağımlı bir şekilde yetiştirilmiş ya da daha anaokuluna başlarken annenin çocuğun yerine kaygılandığı ve bu kaygıyı ‘Sen orada tek başına ne yapabileceksin, Ben seni özleyeceğim.’ gibi ifadelerle çocuğa aktarmasıdır. Bu durumda çocuk aynı duyguları okula taşımaktadır.
Çocuklarımız bizim kafamızda yapılandırdığımızdan daha güçlü özelliklere sahiptir. Yaratan adeta onlara bu dünyada lazım olabilecek tüm becerileri yüklemiştir. Bu becerilerin kullanılabilir ve hazır hale getirilmesi dileğiyle….
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuk Eğitiminde Annenin Yeri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Murat İDİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Murat İDİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
14 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
