2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anksiyete – Kaygı Bozukluğu Üzerine – Nedenleri – Belirtileri
MAKALE #19632 © Yazan Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ | Yayın Haziran 2018 | 3,660 Okuyucu
Bu yazımızda genel adı Anksiyete – Kaygı Bozukluğu olan, özelde ise pek çok farklı rahatsızlıklara karşılık gelen kaygı bozukluklarını ele alacağız. Anksiyete bozukluğu denilince madde madde aşağıda sıraladığımız rahatsızlıklar hakkında bu yazımızda detaylı bilgi alabilirsiniz. Aşağıda sıralamış olduğumuz liste DSM-5 tanı ölçütleri göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.

1. Yaygın Kaygı Bozukluğu Belirtileri
2. Ayrılma Kaygısı Bozukluğu
3. Seçici Konuşmazlık (Mutizm)
4. Özgül Fobi
5. Sosyal Fobi – Toplumsal Kaygı Bozukluğu Belirtileri
6. Panik Bozukluğu Belirtileri
7. Agorafobi Belirtileri
8. Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı Bozukluğu
9. Tanımlanmış Diğer Bir Kaygı Bozukluğu
10. Tanımlanmamış Kaygı Bozukluğu
11. Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Kaygı Bozukluğu

Toplumda yaygınlık oranı yüksek olan Anksiyete bozukluğu üzerine kaleme aldığımız yazımızda kısaca şu sorulara cevap vermeye çalışacağız; Anksiyete Nedir? Anksiyetenin nedenleri nelerdir? Kaç çeşit anksiyete bozukluğu vardır? Anksiyete bozukluğu belirtileri nelerdir? Anksiyete bozukluğu yaşayan veya yaşadığından şüphelenen kişiler ne yapmalıdır?

ANKSİYETE NEDİR?

Türkçeye çoğunlukla kaygı olarak çevrilen anksiyete, psikoloji literatüründe çok geniş bir yelpazede bulunan, temelinde kaygı ve bunaltı olan sorunları tanımlamak üzere kullanılan bir kavramdır. Kısa bir tanım yapılması oldukça zor olan anksiyete kavramı hakkında elimizden geldiğince kısa bir açıklama getirmeye çalışacağız. Anksiyete; belirsiz, nedensiz bir şekilde kişinin içinden gelen korku, kaygı, bunaltı, sıkıntı veya kötü bir şey olacakmış hissi olması halidir. Her ne kadar kişinin içinden gelen ifadesi kullansak da kimi durumlarda dıştan gelen tehlikelere karşı da anksiyete bozukluğu oluşabilmektedir. Daha da kısa bir tanım vermek gerekirse anksiyete, kişiyi aslında tehlikelere karşı koruma görevi üstlenen ve son derece sağlıklı bir tepki olan kaygı duygusunun patolojik bir hal almasıdır. Kişiyi yerli yersiz alarma geçiren bu patolojik bunaltı ve kaygı duygusu, kişide ciddi anlamda işlev kayıplarına yol açabilmektedir.
ANKSİYETENİN NEDENLERİ?
Anksiyetenin nedenleri konusunda psikoloji biliminin verileri çeşitlilik arz etmektedir. Aslında anksiyetenin nedenleri konusu aynı zamanda anksiyete bozukluğu konusunda çalışan pek çok terapi sisteminin de doğasını ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu bölümde aynı zamanda anksiyete terapisi uygulayan çeşitli terapi sistemlerinden de kısaca bahsetmiş olacağız.
Kimi psikolojik yaklaşımlara göre anksiyete kişinin iç dünyasındaki çatışmaların ürünüdür. Daha çok psikanaliz ekolünün ele aldığı bu görüş, temelinde kişinin erken dönem yaşantılarını, bu yaşantıların bugüne yansımalarını duygu temelinde hedef alan terapi yaklaşımıdır.
Anksiyete bozukluğu konusunda erken dönem yaşantılarını hedef alan bir başka terapi yöntemi de EMDR terapisidir. Kişinin bugün yaşamış olduğu anksiyetenin temelinde erken dönem (çocukluk) travmaları olduğu varsayımından hareket eden EMDR terapisi başarı oranının yüksekliğiyle bilinen, dünya sağlık örgütü tarafından da onaylanmış bir yaklaşımdır.
Bir başka bakış açısı da hemen hepimizin bildiği Davranışçı yaklaşımdır ki anksiyeteyi öğrenilmiş bir davranış olarak ele almaktadır. Ebeveyn veya bir başka modelden öğrenilen anksiyete üzerine çeşitli davranışçı terapiler uygulanmaktadır.
Anksiyeteyi daha çok düşüncelerimizin birer ürünü olarak ele alan Bilişsel terapiler günümüzde dünyada en çok uygulanan terapiler arasındadır. Olayların kendisinden ziyade onları algılama biçimimiz üzerine odaklanan bilişsel terapiler anksiyete oluşturan düşüncelerin aslında bozuk, çarpıtılmış, adaptif olmayan düşüncelerimizin ürünü olduğu varsayımından hareket eder.
Günümüzde hem davranışçı hem de bilişsel terapileri aynı çatı altında toplayan Bilişsel Davranışçı Terapilerde son derece verimli çalışmalar ortaya koymaktadır.
Anksiyete konusunda kalıtımsal yatkınlık dahil pek çok fizyolojik faktöre odaklanan diğer bir yaklaşım ise biyolojik yaklaşımdır.
Elbette ki burada anksiyete konusunda açıklama getiren tüm yaklaşımları ele almamız mümkün değildir. Burada ancak belli başlı, öne çıkan yaklaşımları belirtmekle yetineceğiz.
Anksiyetenin nedenleri üzerine belirtilen görüşlerde öne çıkan 4 kavram: duygu, düşünce, davranış ve fizyolojik belirtiler. Bu 4 kavram aynı zamanda anksiyetenin belirtileri konusunda da detaylı olarak ele alınacaktır.
ANKSİYETE BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ NELERDİR?
Öncelikle belirtmek gerekir ki Anksiyete bozukluğu denildiğinde pek çok kaygı bozukluğunun genel adı kastedilmektedir. DSM-5 ölçütlerine göre belirlenmiş olan anksiyete bozukluklarına genel bir bakışta bulunacağız. Bununla birlikte genel belirtilere baktığımızda ön plana çıkan 4 boyut ele alınabilir:
1. Anksiyete Bozukluğunun Bilişsel belirtileri: Kişinin gerçeklik duygusunda bozulma meydana gelmektedir. Kendisini (Depersonalizasyon) ve çevresini (Dereelizasyon) farklı, tuhaf, değişiyor gibi algılama söz konusudur. Unutulmamalıdır ki çok yoğun duygulanım, düşünce prosedürlerini de olumsuz etkiler. Dolayısıyla kişi sağlıklı düşünme yetisinden uzaklaşabilmektedir. Fiziksel zarar görebileceği endişesinden tutun da konsantrasyon ve dikkat sorunları doğal olarak eşlik edebilmektedir.
2. Anksiyete Bozukluğunun Davranışsal Belirtileri: Anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin en karakteristik davranışsal özelliği kaçma, kaçınma veya donup kalma davranışlarıdır. Anksiyete uyandırabilecek kişi, durum, ortam ve yerlerden kaçınma davranışı sık olarak görülmektedir.
3. Anksiyete Bozukluğunun Duygusal Belirtileri: Özellikle her an tetikte olma ve alarmda olma hali kişiye hakimdir. Korku, endişe, huzursuzluk, panik, çaresizlik gibi duygular eşlik etmektedir.
4. Anksiyete Bozukluğunun Fizyolojik Belirtileri: Anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde fizyolojik belirtiler çok fazla bulunmaktadır. Bu bölümde bu belirtilerden sadece bir kısmını vermeye çalışacağız. Bunun nedeni ise bu belirtilerin gerçekten çok fazla olmasıdır. Kısaca maddeler halinde belirtelim:
 Çarpıntı
 Terleme
 Kızarma
 Nefes darlığı
 Bunaltı
 Kusma
 İshal
 Cinsel isteksizlik
 Karın ağrısı
 Sık idrara çıkma
ANKSİYETE BOZUKLUĞU ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Aslında çeşitleri değil de anksiyete bozuklukları nelerdir ifadesi daha doğru olur kanaatindeyiz. Peki neden bu başlığı kullandık derseniz, daha anlaşılır olması için diyebiliriz. Bunun nedeni ise genellikle anksiyete bozukluğu denildiğinde insanların aklına tek bir rahatsızlığın gelmesidir. Halbu ki hiç de öyle değildir. Anksiyete bozukluğu ifadesi bir üst başlık gibi düşünülebilir. Temelinde kaygı, bunaltı olan farklı rahatsızlıkların genel adıdır diyebiliriz. DSM 5 tanı ölçütlerine göre 11 tane anksiyete bozukluğu vardır.
1. Yaygın Kaygı Bozukluğu Belirtileri
2. Ayrılma Kaygısı Bozukluğu
3. Seçici Konuşmazlık (Mutizm)
4. Özgül Fobi
5. Sosyal Fobi – Toplumsal Kaygı Bozukluğu Belirtileri
6. Panik Bozukluğu Belirtileri
7. Agorafobi Belirtileri
8. Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı Bozukluğu
9. Tanımlanmış Diğer Bir Kaygı Bozukluğu
10. Tanımlanmamış Kaygı Bozukluğu
11. Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Kaygı Bozukluğu
Şimdi sırasıyla bu kaygı bozukluklarının belirtilerine kısaca göz atalım. Fakat bir uyarı yapmak durumundayız. Lütfen bu yazıda veya farklı yazılardaki belirtiler veya açıklamalara bakarak kendi kendinize tanı koymak gibi bir hataya düşmeyiniz. Tanı koyma çok daha farklı bir uzmanlık alanı gerektiren bir durumdur. Farklı ölçütler değerlendirilerek tanı koyma işlemi gerçekleştirilmektedir ki bu yazımızda bu ölçütlerden bahsedilmemektedir. Şimdi DSM-5 verilerine göre anksiyete bozukluklarına ve belirtilerine bakalım.
YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ
 Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üze¬rinde olma.
 Kolay yorulma.
 Odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin boşalması.
 Kolay kızma.
 Kas gerginliği.
 Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma).
 Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanların¬da işlevsellikte düşmeye neden olur.
AYRILMA KAYGISI BOZUKLUĞU
1. Evden ya da bağlandığı başlıca kişilerden ayrılacak gibi olduğunda ya da ayrıldığında hep aşırı tasalanma.
2. Bağlandığı başlıca kişileri yitireceği ya da bu kişilerin başına, hastalık, yaralanma, yıkım, ölüm gibi kötü bir olay geleceğiyle ilgili olarak, sü¬rekli bir biçimde, aşırı tasalanma.
3. Bağlandığı başlıca kişilerden birinden ayrılmaya neden olacak, isten¬medik bir olay (Örneğin, kaybolma, kaçırılma, bir kaza geçirme, hastalan¬ma) yaşayacağıyla ilgili olarak, sürekli bir biçimde, aşırı tasalanma.
4. Ayrılma korkusundan ötürü, okula, işe ya da başka bir yere gitmek için dışarı çıkmayı, evden uzaklaşmayı hiç istememe ya da buna karşı koyma.
5. Evde ya da başka ortamlarda tek başına kalmaktan ya da bağlandığı başlıca kişilerle birlikte olmamaktan, sürekli bir biçimde, aşırı korku duyma ya da bu konuda isteksizlik gösterme.
6. Evinin dışında ya da bağlandığı başlıca kişilerden biri yanında olma¬dan uyuma konusunda isteksizlik gösterme ya da buna karşı koyma.
7. Yineleyici bir biçimde, ayrılma konusunu da içerene karabasanlar görme.
8. Bağlandığı başlıca kişilerden ayrıldığında ya da ayrılacak gibi oldu¬ğunda bedensel belirtilerle (Örneğin, baş ağrıları, karın ağrıları, bulantı, kusma) ilgili yineleyen yakınmalarının olması.
SEÇİCİ KONUŞMAZLIK – MUTİZM
1. Başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın, konuşmasının beklendiği özgül toplumsal durumlarda (Örneğin, okulda), sürekli bir biçimde, konuşamı¬yor olma.
2. Bu bozukluk, eğitimle ya da işle ilgili başarıyı engeller ya da toplumsal iletişimi bozar.
3. Bu bozukluğun süresi en az bir aydır (okulun birinci ayıyla sınırlı değildir).
4. Konuşamıyor olma, söz konusu toplumsal durumda konuşulan dili bilme¬me ya da o dilde rahat konuşamama ile ilişkili değildir.
ÖZGÜL FOBİ
1. Özgül bir nesne ya da durumla ilgili olarak belirgin bir korku ya da kay¬gı duyma (Örneğin, uçağa binme, yükseklikler, hayvanlar, iğne yapılması, kan görme).
Not:Çocuklarda, korku ya da kaygı, ağlama, bağırıp çağırarak tepinme, donakalma ya da sıkıca sarılma ile kendini gösterebilir.
1. Fobi kaynağı nesne ya da durum, neredeyse her zaman, doğrudan korku ya da kaygı doğurur.
2. Fobi kaynağı nesne ya da durumdan etkin bir biçimde kaçınılır ya da yo¬ğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.
3. Duyulan korku ya da kaygı, özgül nesne ya da durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
4. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer.
5. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da top¬lumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlev¬sellikte düşmeye neden olur.
SOSYAL FOBİ – TOPLUMSAL KAYGI BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ
1. Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması. Örnekleri ara¬sında toplumsal etkileşmeler (Örneğin, karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme (Örneğin, yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde bir eylemi gerçekleştirme (Örneğin, bir konuşma yapma) vardır.
Not:Çocuklarda kaygı, yaşıtlarının olduğu ortamlarda ortaya çıkmalı ve yalnızca erişkinlerle olan etkileşmeler sırasında ortaya çıkmamalıdır.
1. Kişi, olumsuz olarak değerlendirilecek bir biçimde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar (küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde; başkalarınca dışlanacağı ya da başkaları-nın kırılmasına yol açacak bir biçimde).
2. Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur.
Not:Çocuklarda, korku ya da kaygı, ağlama, bağırıp çağırarak tepinme, donakalma, sıkıca sarılma, sinme ya da toplumsal durumlarda konuşamama ile kendini gösterebilir.
1. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır.
2. Duyulan korku ya da kaygı, söz konusu toplumsal ortamda çekinilecek duruma göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
3. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer.
4. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da top¬lumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlev¬sellikte düşmeye neden olur.
PANİK BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ
1. Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp hızının artması.
2.
3. Titreme ya da sarsılma.
4. Soluğun daraldığı ya da boğuluyor gibi olma duyumu.
5. Soluğun tıkandığı duyumu.
6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma.
7. Bulantı ya da karın ağrısı.
8. Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma duyumu.
9. Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basması duyumu.
10. Uyuşmalar (duyumsuzluk ya da karıncalanma duyumları).
11. Gerçekdışılık (“derealizasyon”, gerçekdışı olma duyumu) ya da ken¬dine yabancılaşma (“depersonalizasyon”, kendinden kopma duyu¬mu).
12. Denetimini yitirme ya da “çıldırma” korkusu.
13. Ölüm korkusu.
14. Başka panik ataklarının olacağı ya da bunların olası sonuçlarıyla (Örneğin, denetimimi yitirme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) ilgili olarak sürekli bir kaygı duyma ya da tasalanma.
15. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış değişiklikleri (Örneğin, spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan durumlardan ka¬çınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davra¬nışlar) gösterme.
AGORAFOBİ BELİRTİLERİ
1. Toplu taşıma araçlarını kullanma (Örneğin, otomobiller, otobüsler, trenler, gemiler, uçaklar).
2. Açık yerlerde bulunma (Örneğin, otoparklar, alışveriş merkezleri, köprü¬ler).
3. Sırada bekleme ya da kalabalık bir yerde bulunma.
4. Tek başına evin dışında olma.
5. Kişi, kaçmanın güç olabileceğini ya da panik benzeri ya da yetersizleştiren ya da utanç veren (Örneğin, yaşlılarda düşme korkusu; altına kaçırma korkusu) diğer belirtilerin olması durumunda yardım alamayabileceğini düşündüğü için bu tür durumlardan korkar ya da kaçınır.
6. Agorafobi kaynağı durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı do¬ğurur.
7. Agorafobi kaynağı durumlardan etkin bir biçimde kaçınılır, bir eşlikçiye gereksinilir ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.
8. Duyulan korku ya da kaygı, agorafobi kaynağı durumların yarattığı gerçek tehlikeye göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
9. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer.
10. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da top¬lumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlev¬sellikte düşmeye neden olur.
MADDENİN/İLACIN YOL AÇTIĞI KAYGI BOZUKLUĞU
1. Klinik görünüme panik atakları ya da kaygı egemendir.
2. Öykü, fizik muayene ya da laboratuvar bulgularından elde edilen kanıtlar (1) ve (2)’nin varlığını gösterir:
3. tanı ölçütündeki belirtiler, madde esrikliği (entoksikasyonu) ya da yoksunluğu sırasında ya da az bir zaman sonrasında ya da bir ilaç aldıktan sonra gelişmiştir.
4. Söz konusu madde/ilaç, 1. tanı ölçütündeki belirtileri ortaya çıkarabi¬lir.
5. Bu bozukluk, maddenin/ilacın yol açmadığı bir kaygı bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz. Ayrı bir kaygı bozukluğu olduğunun kanıtları şunlar ola¬bilir:
Belirtiler, madde/ilaç kullanımından önce de vardır; belirtiler, akut yoksunluğun ya da ağır esrikliğin bitmesinden sonra önemli bir süre (Örneğin, yaklaşık bir ay) kalıcı olmuştur ya da ayrı bir maddenin/ilacın yol açmadığı kaygı bozukluğunun başka kanıtları vardır (Örneğin, maddenin/ ilacın yol açmadığı yineleyici dönemlerin olduğuna ilişkin bir öykü).
6. Bu bozukluk yalnızca deliryumun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.
7. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
BAŞKA BİR SAĞLIK DURUMUNA BAĞLI KAYGI BOZUKLUĞU
1. Klinik görünüme panik atakları ya da kaygı egemendir.
2. Öykü, fizik muayene ya da laboratuvar bulgularında, bu bozukluğun, baş¬ka bir sağlık durumunun doğrudan patofizyoloji ile ilgili bir sonucu olduğu¬na ilişkin kanıtlar vardır.
3. Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
4. Bu bozukluk yalnızca deliryumun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.
5. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
TANIMLANMIŞ DİĞER BİR KAYGI BOZUKLUĞU
Klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olan, kaygı bo¬zukluğunun belirti özelliklerinin baskın olduğu, ancak bunların kaygı bozukluk¬ları tanı kümesindeki herhangi birinin tanısı için tanı ölçütlerini tam karşılama¬dığı durumlarda bu kategori kullanılır. Tanımlanmış diğer bir kaygı bozukluğu kategorisi, kaygı bozukluklarından herhangi özgül biri için tanı ölçütlerini kar¬şılamamanın özel nedeni klinisyenlerce tartışılmak istendiğinde kullanılır. Ya¬zarken, “tanımlanmış diğer bir kaygı bozukluğu” diye yazmanın ardından özel neden yazılır (Örneğin, “çoğu günde ortaya çıkmayan yaygın kaygı”).
“Tanımlanmış diğer bir” adı kullanılarak belirlenebilecek görünümler için örnekler şunlardır:
1. Sınırlı belirtili ataklar
2. Çoğu günde ortaya çıkmayan yaygın kaygı
TANIMLANMAMIŞ KAYGI BOZUKLUĞU
Klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olan, kaygı bo¬zukluğunun belirti özelliklerinin baskın olduğu, ancak bunların kaygı bozukluk¬ları tanı kümesindeki herhangi birinin tanısı için tanı ölçütlerini tam karşılamadığı durumlarda bu kategori kullanılır. Tanımlanmamış kaygı bozukluğu kategorisi, kaygı bozukluklarından herhangi özgül biri için tanı ölçütlerini karşılamamanın özel nedeni klinisyenlerce belirlenmek istenmediğinde ve daha özgül bir tanı koymak için yeterli bilgi olmadığı durumlarda (Örneğin, acil servis koşullarında) kul¬lanılır.
Yazımızı burada bitirirken Anksiyete bozukluğu konusunda Psikolog arıyorum diyenlere bir an önce bu konuda gerekli adımları atmalarını tavsiye ederiz. Sorunlar, ötelenerek, kaçarak, kaçınarak veya görmezden görerek çözüme kavuşmaz. Sorunlarınızın çözümü için her şeyden önce sizin güçlü bir irade ortaya koymanız gerekmektedir. Selamlar.
Hakan TOKGÖZ
Klinik Psikolog – Konya
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anksiyete – Kaygı Bozukluğu Üzerine – Nedenleri – Belirtileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hakan TOKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hakan TOKGÖZ'ün Yazıları
► Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Psk.İshak BÜYÜKYILDIRIM
► Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Psk.Eylem ESEN
► Kaygı (Anksiyete) Bozukluğu Nedir? Psk.Betül ÖZDEMİR
► Sosyal Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Psk.Çiğdem KINIK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Anksiyete – Kaygı Bozukluğu Üzerine – Nedenleri – Belirtileri' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:36
Top