2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu: Senden Nefret Ediyorum, Ne Olur Beni Terk Etme
MAKALE #21976 © Yazan Psk.Ceren TATAR | Yayın Aralık 2020 | 2,752 Okuyucu
Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler, süreğen olarak bir boşluktaymış duygusu yaşamanın güçlüğü içindedir. Bu boşluk hissinin doluşunu dış dünyada insanlarla (nesne) oluştururken derinden terk edilme, reddedilme, ilgisiz bırakılma gibi kaygının getirdiği çatışmalar nedeniyle genellikle insani ilişkilerin başında karşısındaki kişiyi yücelterek çok iyi hissettirir ama karşısındakinin eğer onu bırakıp gideceği, reddedeceği ya da hayali bir terk edilmeden kaygısı ile terk depresyonuna düşerse bu sefer yerin dibine sokacağı için aslında hiçbir zaman bu boşluk duygusunu istediği şekilde dolduramaz. Çoğu kez sevdikleri kişinin kendilerine gereken önemi vermediğini, kendilerini savsakladığını, bırakıp gitmeye yeltendiğini düşündükleri zaman öfkeli davranırlar. Bir çok kişi değer verdiği insanlar tarafından terk edileceğini hissettiği zaman bu duyguya kapılabilir ancak borderline kişi de bu şekilde bir durum olmadığı noktalarda da terk edilme kaygıları yaşar, insanlar ya çok iyidir ya da çok kötü. Bu nedenle de benliğini koruyabilmek için karşısındakini bıçak gibi keserek öfkeye ya da tam tersine terk edilmenin getireceği duygularla dağılacağından yapışma ile başa çıkmasına neden olur. Bu dolmayan boşluğu borderline, kendisini terk edemeyecek farklı nesnelerle doldurmaya başlar. Sorumsuzca para harcayacağı alışveriş, madde-alkol kötüye kullanımı, rastgele cinsel ilişkiler, tıkanırcasına yemek yeme, sık sık saç rengini değiştirme, bedenine faça-dövme gibi izler bırakma, hızlı araç kullanmak gibi dürtüsel davranışlarla yerine koymaya çalışır.

Kimler Daha Yatkın?

Cinsiyet dağılımına bakıldığında, borderline kişilik bozukluğu olan hastalarla yapılan 23 çalışmanın 14 meta-analizinde, olguların %77 oranında kadın olduğu belirtilmiştir (Aktar, Byrne, Doghramji, 1986; akt. Baykız, 2003).
Bir çok araştırmaya göre bu kişilerin çocukluk öykülerinde cinsel ya da duygusal istismar, anne-baba boşanması, ilgi eksikliği rastlanılan durumlardır. Bu kişilerin çocukluk çağında yaşadıkları dramatik ve travmatik olaylar kişiliğin şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Sıklıkla psikoterapiye biten bir romantik ilişkinin ya da hep bitme tehdidi içerisinde hissettiğinden yaşadığı kaygılar ile, bazen boşluk duygusundan kurtulmak adına gerçekleştirdikleri intihar girişimi sonucu acil servisten sonra psikiyatri yatışı ile gelirler. Terapiye gelmelerini sağlayan diğer bir neden ise borderline yapılanmalarının sonucunda ortaya çıkan diğer ruhsal bozuklukları içindir. Bu hastalar %90’ının başka bir psikiyatrik tanı daha almaktadırlar, %40’ının ise aldığı başka psikiyatrik tanı sayısı ikiden çoktur. Bu kişilerin ailelerinde duygudurum bozuklukları ile madde kullanımına ilişkin bozukluklar sık görülür. Annesinde böyle bir bozukluk olan kişilerin çocuklarında daha sık görülür (Akt. Köroğlu, 2007).


Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğunun Psikodinamiği


Sınırda kişiliğin, bireyin kişilik yapılanmasının oluştuğu gelişim basamaklarında 0-2 yaş döneminde 16-24. aylar arasında anneden ayrışma ve bireyleşme sürecinde bebeğin başa çıkamayacağı duygularla bırakılması ile bu evrede yaşanan kesintinin temeli olduğu bilinmektedir.

Bebek hayata gözlerini açtığı andan itibaren tüm güçlü hisseder. Her şey onun bir uzantısı gibidir, bir nevi dış dünyadaki her şey onun ve onun ihtiyaçlarını karşılamak için vardır. Sağlıklı bir gelişim de doğumdan itibaren bu aylara kadar anne bebeğin ihtiyaçlarını her an karşılamakta, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının tümünü (beslenme, temizlenme, emzirirken ağzı ile memeyle oynamasına, tensel temasa izin verme…) kapsamaktadır. Winnicott’un deyimi ile annenin ‘’iyi meme’’ olduğu bir dönemdir.

Bu evrenin devamında benlik oluşmaya, gerçeklik ilkesi devreye girmeye bakım vereni ile başlamıştır. Anne bebeği zaman zaman yalnız bırakması gerekir, işlerini yapar ama sonra geri döner. Bazen oda da oyuncakları ile korunaklı bir yer oluşturarak tek bırakırken mutfakta işini yapmakta, bebek ise yavaş yavaş annenin onun bir uzantısı olmadığını, hemen arzu ve isteklerinin doyumunu elde edemeyeceğini hissetmeye başlar ve kaygılanır. Anne, ihtiyaçlarını karşılamasa da belki de mutfaktan bebeğine seslenerek, sesi ile orada olduğunu, geleceğini ancak biraz beklemesi gerektiğini hissettirir. Yani anne (nesne) orada olmasa da onun sesi ile yatıştırabilmeyi, aslında yok olmadığını ve onu terk etmediğini fark etmesini; bebek ise arzu ve doyumlarını bazen ertelemeyi, bekleyebilmeyi ve nesne olmasa da geçiş nesneleri ile kaygı duygularını yatıştırabilmeyi öğrenir. Artık tüm güçlü değildir, annesi ve dış dünyada ki nesneler onun bir uzantısı değil ayrı birer nesnedir.

Anne artık tamamen onu besleyen iyi değildir; kötü olan, onu beslemeyen, arzu ve isteklerini hemen yerine getirmeyen bir yanı da vardır. Hepimizin geçtiği bu gelişimsel basamakta önemli olan annenin bu dengeyi sağlayarak, bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını hemen olmasa da karşılayacağını, kaygılarının yatışacağını ve onu aslında terk etmediğini hissettirirken bebeğinde doyum ve arzuyu erteleyebilmeyi her istediği anda olamayacağını bilinçdışında gördüğü bir süreçtir.

Sevilen nesne için büyük bağlılığı, büyük bağımlılığının artık kaybolduğunu anlamaya başlayan bebek, artık büyük bir öfke de hissediyor ama onu kaybetmekten de korkuyor. Bu nedenle de hayatında büyük bir ambivalans oluşturmak zorunda kalıyor. İyi anneyi bebek içselleştirmek, kötü anneyi de öfke ile dışarıya atmak ve bırakma istiyor.

Borderline kişiliklerde ise bebeğin bu çatışmalı ambivalan duyguları anne tarafından yatıştırılmamış ve bebek bu kaygılarla kalmıştır. Bebek için anne geledebilir gelmeyedebilir, anne artık bebek için ikircikli bir nesnedir ve her seferinde geri dönmeyeceği, onu terk edeceği kaygısı ile duygularını yaşar. Bu ruhsal çatışma ile benliğini koruyabilmek adına ya anne geldiğinde onsuz yapamaz, ayrılmayarak yapışır ya da anneye (nesne) karşı bu duygular öfke ve saldırgan arzulara dönüşür. Annenin temsillerini ruhsallığında bir nevi iyi ve kötü olarak böler. İyi olanı içine alır, kötü olanı ise dışarı atar ve ikisini birlikte geri birleştiremez, içinde tutamaz, iki çelişkili şekilde algılar; ilki ihtiyacını karşılayarak onu terk etmeyen, ikincisi ona beklenmedik terk etme kaygısı yaratarak cezalar veren iyi olmayan anne.
Kabataslak size anlatmaya çalıştığım bu gelişim basamağının kusursuzlukla tamamlanması diye bir şey kimse için yoktur. Yeterince iyi vardır ve eğer böyleyse bebek, nesnenin hem iyi hem de kötü yanlarını bir bütün olarak içinde tutar. Öfkesi de sevgisi de birliktedir ve bir kişiye aittir. Nefret varsa onu iyileştirecek olan sevgidir. ‘’Senin ölmeni istiyorum, ama ne olur beni de terk etme, çünkü hayatta kalmak için sana ihtiyacım var’’.

Yetişkin Borderline’ da ilk nesneden (anne) sonra dolmayan bu boşluğun yerine koyduğu nesneleri özellikle romantik ilişkilerde de böyle devam edecektir: ‘’Senden nefret ediyorum, ne olur beni terk etme’’.

Ayrışma-Bireyleşmeden Yetişkinliğe Borderline (Sınırda) Kişilik

Öncelikle okuduklarınızı kendinizden çıkarsama yapabilirsiniz ancak bir kişinin Borderline ya da başka herhangi bir kişilik bozukluğu tanısı alması burada anlattığım birkaç tanı kriterine sadece bağlı değildir ya da Borderline, Narsisistik, Şizoid ve Bipolar Bozukluğa sahip bireyler klinik açıdan da bir çok ortak noktaya sahip, iç içe geçmiş şekilde çok benzer olabilir. Örneğin; yansıtmalı identifikasyon, bölme ve projeksiyon savunma düzenekleri Borderline’in da Narsisist’in de sıklıkla kullandığı bir ego savunmasıdır. Borderline da nesne (anne) çarpıkken, Narsisist de ise nesne genellikle yok varsa da onun uzantısı gibi. 3’ün de de benzer özellikler çok olsa da Borderline bir ilişkiyle tetiklenen, Bipolar ise kişinin her alanında görülen bir ruhsal bozukluk. Bunun bir nedeni de ortak olarak nesne (anne) ile bebek arasında ki gelişimsel süreçte zedelenmeler, eksiklikler, donukluklar ya da nesne ile arasında travmatik deneyimler söz konusudur.

Sınır kişiliklerin temelinde yoğun olan annenin geri dönmeyeceği kaygılarıyla bir nevi terk depresyonuna giren bebek; yetişkinlikte de ayrışmayı, terk edilmeyi, yalnız kalma gibi duyguları tolere edemez ve kendisi için önemli olan kişiler tarafından terk edilmekten yoğun kaygılar ile aslında bilinçdışı annenin kaybını tekrar tekrar yaşarlar. Başa çıkabilmek için; sevgi nesnesi olan kişilerin terk etmesi kaygılarına karşı ya kişiye yapışır ya da terk edilmeye olan hassasiyetleri onlara terk sinyali olarak geldiğinde bu duygularla başa çıkamayıp dağılacağı kaygısıyla nesneyi bölerek kötüye atar ve kendisi nesneyi terk eder. Bu nedenle de Borderline Kişilik yapılanmasına sahip kişileri, yapışmacı ve uzaklaşmacı borderline olarak 2’ye ayırmak gerek.

Yetişkin Borderline’ların Özellikleri

Her ikisinde de kurtulamadıkları ve dile getirdiği yoğun bir boşluk duygusuna sahip olduklarını ifade ederlerken, genellikle içsel dünyalarında hep bir kriz halinde hissetmektedirler. Kişinin kendini ve dış dünyayı algılayışı tutarsızdır. Bir borderline kişiliği anlamak zordur, çünkü bu kişilikler günlük hayatında kendilerini regüle ederken, sınır durumları bir ilişkiyle (aile,partner,arkadaş…) tetiklenirler.

Uzaklaşmacı Borderline’da, genellikle bu kişilerin partnerleri terapiye geldiklerinde: ‘’Anlamıyorum, beni seviyor bunu biliyorum ama bazen kızgın olduğunda öyle bir oluyor ki bana yabancıymışım gibi duygusuzca bakıyor onun için hiçbir anlamım yok gibi, sanki içinde iki farklı kişi var’’ der. Bu çok güzel bir tarif. Çünkü Borderline’ da bebeklikten beri annesinin ne yapacağını kestiremiyor sanki 2 anne var gibi hissediyordu ve bu 2 anneden iyi onu besleyenin mi yoksa cezalandırarak onu yokluğu ile bırakanın mı çıkacağı da belli değildi. Bu nedenle dış dünyadaki nesneleri de annesi gibi terk edilme kaygılarını tetiklediklerinde iyi ya da kötü olarak bölerler. Tabi burada ki bölme narsisistik bireylerden daha farklıdır. Narsisistik kişi böldüğünde, eğer nesneden beslenmeye devam edebileceği bir durum varsa bir şekilde nesneyi kendi içinde devalüe eder, değersizleştirir ama tekrardan kendine bağlar. Borderline ise bölerek kişiyi kötüye attıktan sonra tekrardan nesneyi oradan almak istese dahi alamaz.

Yapışmacı Borderline’da ise durum çok daha farklı. Bu kişiler de ise ortak duygunun gerçeklik ya da gerçekliğin dışında bir terk edilme tehdidi hissettiğinde bu sefer öteki olmadan var olamıyormuş gibi hisseder, aynı eğer annesi onu terk ettiyse kendisinin yaşayamayacağı duygusu gibi ve bu nedenle de nesneye yapışır. Yapışmacı Borderline kişiler de eğer bu nesnenin tarafından yoğun terk duygularına bırakıldığında yetişkinliğinde de eş/romantik ilişkilerde boşanma ayrılık gibi durumlarda intihar eğilimleri bu nedenle yapılan bir çok araştırma da yüksek bulunmuştur.

Uzaklaşmacı Borderline ise yine bu gerçek ya da hayali terk kaygısının regule edemediğinden bu tehdidi hissettiğinde nesneyi bölerek, kötüye atar ve nesneden tamamen uzaklaşır. Genellikle de ilişki kurmamaya başlarlar. Kendilerini işlerine vererek, işini nesne haline getirmeye başlar. Çünkü ilişki de terkedilebilir ama iş edilemez ve bir şekilde devam eder.

Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu Tedavisi

Tüm kişilik bozukluklarında olduğu gibi Borderline kişiler de çoğunlukla bu yapılanmanın sızıntısı olarak ortaya çıkan majör depresyon, kaygı bozuklukları, alkol-madde kötüye kullanımı, dürtüsel davranışların sonucunda yaşadığı bir problem veya en istemediğimiz ihtimal olan intihar girişimi gibi başka nedenlerle tedaviye başvururlar. İlaç tedavisi gerektiğinde bu noktalar için etkin olsa da, kişinin bu semptomlarının altında yatan yapılanma çalışılmadığı sürece, borderline bu boşluk duygusundan kaçamayacaktır. Bu nedenle de kişilik bozukluklarının tümünde mutlak tedavi psikanalitik yönelimli psikoterapilerdir, borderline kişiler çevresindeki diğer nesneleri yüceltme ya da bir anda değersizleştirme durumu psikoterapisti üzerinden aktarımsal yaşayacak ve terapi süreci uzun yıllar sürebilir ancak kişi terapi de yutulma ve terk depresyonunu getiren bilinçdışı süreçler çalışılmadan da kişi bu yapılanmanın getirdiği duygular, savunma düzeneklerini de hiçbir zaman bırakamayacaktır.

Uzman Klinik Psikolog & Psikoterapist
Ceren TATAR


KAYNAKÇA
Aktar, S., Byrne, J.P., Doghramji, K. (1986). The demographic profile of borderline personality disorder. J. Clin Psychiatry, 47: 196-8. 22.11.2009.
Köroğlu, E., Bayraktar, S. (2007). Kişilik bozuklukları, Ankara HYB Basım Yayın.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu: Senden Nefret Ediyorum, Ne Olur Beni Terk Etme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ceren TATAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ceren TATAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ceren TATAR Fotoğraf
Psk.Ceren TATAR
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi11 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ceren TATAR'ın Makaleleri
► Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu Dr.Psk.Dnş.Ayavar Cem KEÇE
► Sınır Kişilik Bozukluğu Psk.Dnş.Seba Nur SARAL
► Sınır Kişilik Bozukluğu Nedir? Psk.Alpaslan KESKİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu: Senden Nefret Ediyorum, Ne Olur Beni Terk Etme' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Eyvah! Panik Atak Geliyor Aralık 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:59
Top