Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu ve Tedavisi
Kişilik; kişinin içgüdüleri ve ahlaki talepleri ile dışsal gerçeklikleri arasında uzlaşma sağlayabilmek için kullandığı benlikle uyumlu, sürekli ve oldukça kestirilebilir önlemler toplamıdır (Akhtar, S.2009).
Borderline kişilik bozukluğunun temel özellikleri, değişken bir kimlik, duygulanımda değişkenlik ve ülküleştirme ile değersizleştirme uçları arasında salınan yoğun insan ilişkileridir. Eyleme dökmeye yatkın, itkisel davranan ve kendine zarar verme eğilimli kişilerdir. En önemlisi bütüncül bir kendilik duyumları yoktur. Kronik depresyon ve boşluk duygusu nedeniyle sık sık intihar girişimlerinde bulunurlar yada kendilerine zarar verirler. Kendilik algıları tutarsız ve değersizdir. Bazen kendilerini ve çevreyi kötü ve bazen ise mazlum olarak değerlendirirler. Belirsiz ve birbiriyle çelişen yaşam hedefleri, kırılgan cinsel kimlikleri ve dehşetli bir boşluk duygusuna yatkınlıkları vardır. İnsan ilişkileri yoğundur. Onların ayrı bir birey olarak varlığını göremezler. Aşk ve cinsellik alanlarında, sık ve yoğun baştan çıkarma eylemlerine yatkındırlar ve çoğunlukla rastgele cinsel ilişki kurarlar ancak ilişkilerini sürdüremezler.
Ahlaki değerler ve doğruluğa çok hevesli görünürler ama kolayca çoğul standart sergilerler. Sıklıkla karizmatik konuşmacılara ve kapalı grup inançlarına yenik düşerler. Suçluluğu içten yaşayabilme yetileri zayıftır ve davranışlarına yönelik içsel engelleri utanç, korku ve paranoid düzeyde bir teşhir edilme korkusu temelinde örgütlenmiştir.
Bilişsel tarzları, her şeyi siyah-beyaz görürler. Düzensizlik durumlarında birincil süreç düşünceye kayarlar. Eğilimleri iyi yönetilirse sanatsal ve şiirsel yaratıcılığa yol açabilir. Kontrol edilmediğinde, kişinin kısa ve geçici psikotik dönemler yaşamasına sebep olabilir.
Sınır kişilik bozukluğunun etiyolojisine bakıldığında; ailenin tutarsız bir şekilde sevgi ve ilgi göstermesi, ya da başarıları ödüllendirmesine rağmen, duygusal destek ve sıcaklık vermemesi güvensiz bir benlik geliştirmesine neden olur (Kernberg, 1985). Sınır kişiler annelerinden çok az düzeyde bakım almışlardır (Patric, Hobson ve Dastia, 1994). Dürtüsellikleri ile frontal loblarındaki glikoz düzeyinin düşüklüğü arasında ilişki vardır (Hollander ve ark., 1993).
Ergenlik döneminde başlar. Yaygınlık oranı %1-2, kadınlarda erkeklerden daha yaygındır.
Histeriyonik, narsisistik, bağımlı, çekingen ve paranoid kişilik bozukluklarıyla da beraber görülebilir.
Borderline kişilik bozukluğunun tedavisinin ortalama 1-4 yıl sürdüğü söylenebilir. Bozukluğun tedavisinde kişinin öfkesi ve dürtü kontrol bozukluklarının olabilmesi durumunda ilaca yönelik biyolojik tedaviler kullanılmaktadır. Kişilik bozukluklarının erken çocukluk döneminden itibaren geliştiği, genetik kökenleri olduğu, ergenlik döneminde alevlendiği dikkate alındığında, tedavisinin uzun yıllar süreceği açıktır.
Psikolojik tedavide, psikoterapist hastanın geçmişini dinlerken ego işlevselliğini savunmaları değerlendirir. Borderline hasta terapiye başladığı zaman birincil motivasyonu iyileşme değil kendisini iyi hissetmesine yardımcı olacak bir terapist bulmaktır. Borderline hastayla bir terapötik ittifak kurmak için kullanılması gereken terapötik yaklaşım hastanın kendisine zarar veren uyumsuz savunmaları ile ilgili yüzleştirme yapmaktır. Hatıralar ortaya çıktıkça yorumlama yapmak gerekir. (Terk depresyonu hatıraları).
Borderline kişilik bozukluğu hem hasta hem de hasta yakınları için stres vericidir. Tedavi sürecinde ailelerin sabırlı, anlayışlı ve destekleyici olmaları önemlidir. Özellikle tedavi sürecinde sık sık uzman değiştirilmemesi ve ailelerin hekim ve psikoloğu, tedavi ekibi ile işbirliği içerisinde ortak çalışılması tedavide önemli bir basamağı teşkil etmektedir.
Borderline kişilik bozukluğunun temel özellikleri, değişken bir kimlik, duygulanımda değişkenlik ve ülküleştirme ile değersizleştirme uçları arasında salınan yoğun insan ilişkileridir. Eyleme dökmeye yatkın, itkisel davranan ve kendine zarar verme eğilimli kişilerdir. En önemlisi bütüncül bir kendilik duyumları yoktur. Kronik depresyon ve boşluk duygusu nedeniyle sık sık intihar girişimlerinde bulunurlar yada kendilerine zarar verirler. Kendilik algıları tutarsız ve değersizdir. Bazen kendilerini ve çevreyi kötü ve bazen ise mazlum olarak değerlendirirler. Belirsiz ve birbiriyle çelişen yaşam hedefleri, kırılgan cinsel kimlikleri ve dehşetli bir boşluk duygusuna yatkınlıkları vardır. İnsan ilişkileri yoğundur. Onların ayrı bir birey olarak varlığını göremezler. Aşk ve cinsellik alanlarında, sık ve yoğun baştan çıkarma eylemlerine yatkındırlar ve çoğunlukla rastgele cinsel ilişki kurarlar ancak ilişkilerini sürdüremezler.
Ahlaki değerler ve doğruluğa çok hevesli görünürler ama kolayca çoğul standart sergilerler. Sıklıkla karizmatik konuşmacılara ve kapalı grup inançlarına yenik düşerler. Suçluluğu içten yaşayabilme yetileri zayıftır ve davranışlarına yönelik içsel engelleri utanç, korku ve paranoid düzeyde bir teşhir edilme korkusu temelinde örgütlenmiştir.
Bilişsel tarzları, her şeyi siyah-beyaz görürler. Düzensizlik durumlarında birincil süreç düşünceye kayarlar. Eğilimleri iyi yönetilirse sanatsal ve şiirsel yaratıcılığa yol açabilir. Kontrol edilmediğinde, kişinin kısa ve geçici psikotik dönemler yaşamasına sebep olabilir.
Sınır kişilik bozukluğunun etiyolojisine bakıldığında; ailenin tutarsız bir şekilde sevgi ve ilgi göstermesi, ya da başarıları ödüllendirmesine rağmen, duygusal destek ve sıcaklık vermemesi güvensiz bir benlik geliştirmesine neden olur (Kernberg, 1985). Sınır kişiler annelerinden çok az düzeyde bakım almışlardır (Patric, Hobson ve Dastia, 1994). Dürtüsellikleri ile frontal loblarındaki glikoz düzeyinin düşüklüğü arasında ilişki vardır (Hollander ve ark., 1993).
Ergenlik döneminde başlar. Yaygınlık oranı %1-2, kadınlarda erkeklerden daha yaygındır.
Histeriyonik, narsisistik, bağımlı, çekingen ve paranoid kişilik bozukluklarıyla da beraber görülebilir.
Borderline kişilik bozukluğunun tedavisinin ortalama 1-4 yıl sürdüğü söylenebilir. Bozukluğun tedavisinde kişinin öfkesi ve dürtü kontrol bozukluklarının olabilmesi durumunda ilaca yönelik biyolojik tedaviler kullanılmaktadır. Kişilik bozukluklarının erken çocukluk döneminden itibaren geliştiği, genetik kökenleri olduğu, ergenlik döneminde alevlendiği dikkate alındığında, tedavisinin uzun yıllar süreceği açıktır.
Psikolojik tedavide, psikoterapist hastanın geçmişini dinlerken ego işlevselliğini savunmaları değerlendirir. Borderline hasta terapiye başladığı zaman birincil motivasyonu iyileşme değil kendisini iyi hissetmesine yardımcı olacak bir terapist bulmaktır. Borderline hastayla bir terapötik ittifak kurmak için kullanılması gereken terapötik yaklaşım hastanın kendisine zarar veren uyumsuz savunmaları ile ilgili yüzleştirme yapmaktır. Hatıralar ortaya çıktıkça yorumlama yapmak gerekir. (Terk depresyonu hatıraları).
Borderline kişilik bozukluğu hem hasta hem de hasta yakınları için stres vericidir. Tedavi sürecinde ailelerin sabırlı, anlayışlı ve destekleyici olmaları önemlidir. Özellikle tedavi sürecinde sık sık uzman değiştirilmemesi ve ailelerin hekim ve psikoloğu, tedavi ekibi ile işbirliği içerisinde ortak çalışılması tedavide önemli bir basamağı teşkil etmektedir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu ve Tedavisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.H. Fatih DANE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.H. Fatih DANE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
![](/images/kalpbeyaz.png)
![Facebook'ta paylaş](images/share_facebook-min.png)
![Twitter'da paylaş](images/share_tweeter-min.png)
![Linkin'de paylaş](images/share_linked-min.png)
![Pinterest'de paylaş](images/share_pinterest-min.png)
![Epostayla Paylaş](images/share_mail-min.png)
Yazan Uzman
|
borderline kişilik bozukluğu, sınır kişilik bozukluğu, kişilik bozuklukları, terk depresyonu, boşluk depresyonu
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.