Çocuklarda Sorumluluk Duygusu Nasıl Geliştirilir?
Çocuklarda sorumluluk duygusu nasıl geliştirilir?
Sorumluluk Nedir ?
Sorumluluk, erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun olarak görevlerini yerine getirmesidir.
Sorumluluk sahibi çocuklar: Kendi kararlarını verebilen, Karar alırken ellerindeki kaynakları kullanabilen, Değer yargılarını gözeten, Bağımsız davranabilen, Kendine güvenli, Başkalarının haklarını çiğnemeden kendi ihtiyaçlarının karşılayabilen çocuklardır.
Çocuklara sorumluluk duygusu kazandırabilmek için önce, ebeveynler kendilerini ve çocuklarını tanımaları gerekmektedir. Ebeveynlerin verdiği sorumluluk hissi büyümenin bir parçasıdır. Çocukların büyüyebilmeleri için; onların yaşlarına, fiziki yapılarına, yetenek ve ilgilerine, kapasitelerine uygun görev ve sorumluluklar verilmesi gerekir.
Sorumluluk kazandırmanın en uygun olduğu belli bir yaş yoktur, ama çocuğun kendi başına bir işi yapmaya istekli ve hazır olduğu zamanlar vardır, bu zamanlarda ona gerekli imkanlar hazırlanmalıdır.
Sorumluluğu öğretmek için sorumluluk vermeye istekli olmalısınız. Nutuk çekerek sorumluluk öğretemezsiniz. Bir ana baba olarak, biraz gerisinde durup bir şeylerin olmasına izin verme yürekliliğini göstermelisiniz. Sorumluluk aldıkça, olumsuz sonuçlarına katlandıkça ve olumlu sonuçları ödüllendirdikçe çocuğunuz sorumluluklarını öğrenir.
Sorumluluk erken çocukluk yıllarından başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun görevler vermekle gelişmeye başlar. Örn; Üç yaşındaki çocuğunuz çamaşır işinde size yardımcı olmak istiyor. Ama inanın, 13-14 yaşlarında bu işleri yapmak istemeyecektir. Bu yüzden bu deneyimi eğlenceli hale getirerek ona, yardım etmeyi öğretmek gerekir. Böylece işbirliği alışkanlığını kazandırır ve sorumluluk duygusunu geliştirirsiniz.
Ebeveynler çocuklarındaki sorumluluk duygusunun gelişmesini istiyorsa, becerilerinin gelişmesine fırsat vermelidirler. Onlara her şeyi hazır olarak vermemeleri lazım. Aksi takdirde sürekli yardım bekleyen, kendi beceri ve yeteneklerine güvenmeyen özgüvensiz çocukları olur.
Sorumluluğu öğrenmek de diğer beceriler gibidir, çocuk ne kadar çok denerse bu konuda o kadar başarılı olur. Bunun için öncelikle evde bazı sorumluluklara sahip olması, onun okuldaki sorumluluklarını da üstlenmesine yardımcı olur.
Aşırı şefkatli, iyi niyetli ebeveyn olunmamalıdır. Çocuklarının her işini yapmamalıdırlar. Çocuklarının sabah kalkışından itibaren, giyinmesinden, taranmasına, ayakkabılarını giymeye kadar , çantasını, kitaplarını hazırlamaya kadar her işini çocuk yaşına göre kendisi yapmalıdır. Aşırı şefkatli, iyi niyetli anne babalar çocuklarının yapmaları gereken görev ve sorumlulukları onların adına kendileri yaparlar. Çocuklarının becerilerinin gelişmesine fırsat ve olanak vermezler.
Çocuklarınızı sürekli eleştirmeyiniz. Sürekli eleştiriye maruz kalan çocuklarda başarısızlık korkusu ve özgüven sorunu oluşur. Fazla eleştiri ve orantısız eleştiri güvensizliğin belirtisidir.
Çocukların en çok rol model aldıkları, en çok etkilendikleri kişiler ilk başlarda anne ve babalarıdır. En etkili yol göstericiler de onlar olmalıdır. Risk almak, başarısızlığa uğramak ve reddedilmekten ne kadar etkileneceklerini belirleyen şey genellikle yetiştirilme tarzıdır. Bir çocuğa bağırdığınızda, onu yerin dibine soktuğunuzda ya da kişiliğine saldırdığınızda çocukta bir daha yeni bir şey deneme arzusu ve merakı, risk alma yürekliliği kalmayacaktır.
Çocuklar başarıları ya da başarısızlıkları ne olursa olsun, anne- babalarının onları koşulsuzca sevdiğini ve kabul edildiklerini bilmek, hissetmek isterler. Koşulsuz sevgi, çocukların aynı zamanda temel ihtiyaçlarından biridir. Koşulsuzca sevilmek, kabul görmek çocuklarda önemli bir fark oluşturur. Çocukları koşulsuz seversek, kabul edersek, zamanla kişilik sahibi olmalarını da sağlamış oluruz.
Kurdukları ilişkilerde çocukların hata yapmalarına izin vermeliyiz. Yapacakları yanlışlıklara hazırlıklı olmalı, yaptıkları hatalardan ders almalarını sağlamalıyız. Benim çocuğum hata yapmaz, kusur işlemez demeyelim. Böylece hata yaptıklarında da çok fazla moralimiz bozulmamış olur. Benim çocuğum da hata yapabilir diyebilmeliyiz. Böyle bir anlayış olduğunda anne- babanın çocuğuyla kuracağı ilişki daha sağlıklı olacaktır.
Çocuklarımızın nasıl davranması gerektiği üzerine katı, kişisel kurallar oluşturmamalıyız. Çocuğa kendi olma hakkı tanımalıyız. Böylece kendine olan güvenini artırmış oluruz. Her yaptığımızı yapmasını ve her beğendiğimizi beğenmesini beklememeliyiz. Yanımızdayken bize olan saygısını tamamen yitirmeden rahatlamasını sağlamalıyız.
Çocuğumuzun onaylayacağımız bir yönünü aramalıyız. Onayladığımız davranışları bilirse yeni davranışlar için bizden destek almış olur. Beğendiğimiz davranışlar üzerine kendisini değiştirmeye, bu değişimleri fark etmeye başlamış olur.
Çocuğun yaşı ve kapasitesi dışında davranışlar beklememek gerekir. Çocuktan beklentilerin belirlenmesinin en önemli şartlarından birisi onun yeterince tanınmış olmasıdır. Kabiliyet, mizaç, kişilik özellikleri, ders başarısı v.b. özelliklerini bilmemiz gerekir. Çok yüksek beklentiler karşısında çocuk, ben nasıl olsa yetiştiremem, yapamam diye düşünür. Matematik dersini sevmeyen, başaramayan bu dersten yerlerde sürünen çocuğuna ebeveyni bu yıl matematik dersinden doksandan aşağı not getirmeyeceksin uyarısında bulunursa bu istek ne kadar yerine getirilebilir?
Çocuğa tek tip insan olma konusunda baskı uygulanmamalıdır. Sağlıklı bir kimlik arama ve bulma döneminde olduğu için anne- baba baskı uygulamamalıdır. Çocuklar çok farklı kimlikler üzerinde deneme yaparlar. Sürekli kimlik ve model değiştirirler. İletişim kurdukları, etkilendikleri kişiler gibi giyinmeler, davranmaları, oturmaları, kalkmaları, yürümeleri inançlarını, dünya görüşlerini ve düşüncelerini hem değiştirir hem de geliştirir.
Başarılı olacağı alan içinde çocuğa fırsatlar verilmelidir. Yetenek ve ilgileri, kabiliyetleri dışında çocuklar zorlanmamalıdır. Çocuk buna zorlanır ve başarısız olursa hayal kırıklığı yaşar kendisini tamamen geri çekebilir.
Çocuklara idealler verilmelidir. Sorular sorarak ideallerini tanımlaması sağlanmalıdır. İleride (büyüyünce) ne olmak istiyorsun? Hangi mesleği yapmak istiyorsun? V.b sorular onların hoşlarına gider.
Arkadaşlık ihtiyacı göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuğunuzun olumlu yönden etkileneceği arkadaşlarına saygı göstermeliyiz. Arkadaşlık ilişkileri, çocuğun sosyal becerilerini ve insani ilişkilerini güçlendirir.
Sorumlulukla ilişkili özgürlük alanı verilmelidir. Risk alıcı, heyecan ve karar verici, maceracı aktiviteleri dengeli olarak çocuklara sağlamalıyız.
Çocuğun kendisine ait bir odası olmalıdır. Kimliğinin, kişiliğinin, cinselliğinin sağlıklı gelişmesinde kişisel mekan çok önemlidir. Odasına saygının göstergesi olarak kapısı çalınmadan girilmemeli, eşyaları kesinlikle izinsiz kurcalanmamalıdır.
Onlara daima yardıma hazır olduğumuzu göstermeliyiz. Bize yardımcı olduklarında teşekkür etmeliyiz.
Çocuklarımıza özel muamele göstermeliyiz. Bir çocuk, bir insan için en gurur kırıcı, en yıpratıcı şeylerden birisi sıradan muamelesi görmektir.
Çocuklara bir şey öğretirken sevgi dolu ve kibar davranmalıyız. Eğer baskı yöntemini uygularsak; çocuğu sınırlamış, saldırgan ve düşmanca hareket etmeye zorlamış oluruz. Ne kadar anlayışlı ve uyanık olursak, o derece istenilen sonuçları elde edebiliriz.
Çocuğa sorumluluk vermek, kişilik gelişimini pozitif yönde etkileyen ve hızlandıran bir unsurdur. Uygun dozda yüklenen sorumluluk, çocuğun kendine güvenini artırır, paylaşma ve başarma duygularını tatmin etmektedir. Bu amaçla, yapılan araştırmada annelerin evde çocuklarına ne tip sorumluluklar yüklediklerine bakılmıştır.
1. Sofra toplama
2. Oyuncak toplama
3. Yatak toplama
4. Kardeşe bakma
5. Basit ev işlerine yardım etme.
6. Çocuğun yaşına göre market alışverişi, ekmek alma v.b işler için görevler ve sorumluluklar verebiliriz.
Sonuç önemli değil, önemli olan çabadır. Çocuğun çabasını övmeli ve onu cesaretlendirmeliyiz. Çocuğun çabası sürdüğü müddetçe sonuç ta iyiye doğru gidecektir.
Çocuk, sınavdan iyi not almış veya aldığı notu anne-babasına anlatıyorsa, karnesini gösteriyorsa onu önemseyip, aferin sana demeli, onu onore etmeliyiz. Bu durum çocuğa bir şeyler başarabildiğini gösterecek ve çocuğun kendine güven duymasını sağlayacaktır.
Çocuğa söz hakkı, konuşma hakkı tanımalıyız. Kendisini ilgilendiren, aileyi ilgilendiren konularda çocukla istişare yapılmalıdır. Çocuğun görüşü alınmalıdır. Böylece çocukla sağlıklı bir iletişim kurma yoluna girmiş oluruz. Söz hakkı tanınan çocuk, ileriki yaşlarında bağımsız, sorumluluk sahibi, üretken, özgüvenli bir birey olarak topluma kazandırılır.
Çocuğun sorumluluğunda olan ve kendisinin yapması gereken işleri kesinlikle anne- babalar yapmamalıdır. Çocuk, yaşına göre sorumluluk alırsa, kendi başına ayakta durabilir, hayatta her şeye karşı koyabilecek gücü elde etmiş olur.
Çocuğa sorumluluk vermek, kişilik gelişimine pozitif yönde etkileyen ve hızlandıran bir unsurdur. Uygun dozda (yaşına, cinsiyetine, fizik gücüne uygun) yüklenen sorumluluk; çocuğun kendine güvenini arttırır, paylaşma ve başarma duygularını tatmin eder, çevresini ve kendini organize ve kontrol etme becerilerini geliştirir. Çocuğun özgüvenli olması demek; kendisine yönelik iyi duygular geliştirmesi sonucu kendisini iyi hissetmesi demektir. Başka bir deyişle kendisi olmaktan memnun olması ve bunun sonucu kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir.
Çocuğa kendine yetmeyi ve kendi kendini yönetmeyi öğretin. Öyle bir özgür ortam hazırlayın ki, ayakları üzerinde durmayı, kendi kanatlarıyla uçmayı öğrenebilsin.
Çocuğa yaşına ve gelişim düzeyine uygun görev ve sorumluluklar verin.
Sorumluluk alma konusunda çocuğun gösterdiği çabalara saygı duyun.
Onu görev ve sorumluluklarıyla baş başa bırakın.
Onun adına düşünmek yerine, kendi başına düşünmesini sağlayın. Sorununu çözmek yerine, kendi sorununu çözmesine fırsat vermeniz, çocuğunuzun sorumluluk duygusunu geliştirecektir.
Çocuğunuza sevildiğini, istendiğini ve sizin için önemli olduğunu hissettirin.
Çocuğunuza iyi davranmanız ve yumuşak bir sesle konuşun.
Çocuğunuzun deneyim ve girişimlerindeki yanlış sorunları kırcı biçimde eleştirmeyin.
Evde net kurallarınız olsun ve bunlar duruma, olaylara ve sizin içinde bulunduğunuz psikolojik duruma göre değişmesin.
Toparlayacak olursak;
• Çocuğunuz için yaşına uygun sorumluluklar listesi hazırlayın ve uygulayın,
• Çocuğun seçim yapmasına izin verin,
• Onun adına düşünmeyin, onun adına iş yapmayın,
• Kırıp dökmesine izin verin,
• Ona yardım edeyim derken sorumluluklarının gelişmesine engel olmayın,
• Çocuğunuzun size çok bağımlı olduğunu düşünüyorsanız koruyuculuktan vazgeçin,
• Hiç bir zaman çocuğunuzun sizin kadar sorumlu olmasını beklemeyin.
Sorumsuzluğunun sonuçlarına katlanmasına, yanında götürmediği ödevlerden sıfır almasına izin vermelisiniz. Ev işlerine yardım etmesi, zaman ve etkinliklerini planlaması, giyecek ve yiyecek seçimi yapması, çocuğunuza sorumluluk alma ve uygulama fırsatı verecektir. Yaşına uygun olarak küçük şeylerle sorumluluk vermeye başlayabilirsiniz.
Erol AKDAĞ
Klinik Psikolog
Sorumluluk Nedir ?
Sorumluluk, erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun olarak görevlerini yerine getirmesidir.
Sorumluluk sahibi çocuklar: Kendi kararlarını verebilen, Karar alırken ellerindeki kaynakları kullanabilen, Değer yargılarını gözeten, Bağımsız davranabilen, Kendine güvenli, Başkalarının haklarını çiğnemeden kendi ihtiyaçlarının karşılayabilen çocuklardır.
Çocuklara sorumluluk duygusu kazandırabilmek için önce, ebeveynler kendilerini ve çocuklarını tanımaları gerekmektedir. Ebeveynlerin verdiği sorumluluk hissi büyümenin bir parçasıdır. Çocukların büyüyebilmeleri için; onların yaşlarına, fiziki yapılarına, yetenek ve ilgilerine, kapasitelerine uygun görev ve sorumluluklar verilmesi gerekir.
Sorumluluk kazandırmanın en uygun olduğu belli bir yaş yoktur, ama çocuğun kendi başına bir işi yapmaya istekli ve hazır olduğu zamanlar vardır, bu zamanlarda ona gerekli imkanlar hazırlanmalıdır.
Sorumluluğu öğretmek için sorumluluk vermeye istekli olmalısınız. Nutuk çekerek sorumluluk öğretemezsiniz. Bir ana baba olarak, biraz gerisinde durup bir şeylerin olmasına izin verme yürekliliğini göstermelisiniz. Sorumluluk aldıkça, olumsuz sonuçlarına katlandıkça ve olumlu sonuçları ödüllendirdikçe çocuğunuz sorumluluklarını öğrenir.
Sorumluluk erken çocukluk yıllarından başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun görevler vermekle gelişmeye başlar. Örn; Üç yaşındaki çocuğunuz çamaşır işinde size yardımcı olmak istiyor. Ama inanın, 13-14 yaşlarında bu işleri yapmak istemeyecektir. Bu yüzden bu deneyimi eğlenceli hale getirerek ona, yardım etmeyi öğretmek gerekir. Böylece işbirliği alışkanlığını kazandırır ve sorumluluk duygusunu geliştirirsiniz.
Ebeveynler çocuklarındaki sorumluluk duygusunun gelişmesini istiyorsa, becerilerinin gelişmesine fırsat vermelidirler. Onlara her şeyi hazır olarak vermemeleri lazım. Aksi takdirde sürekli yardım bekleyen, kendi beceri ve yeteneklerine güvenmeyen özgüvensiz çocukları olur.
Sorumluluğu öğrenmek de diğer beceriler gibidir, çocuk ne kadar çok denerse bu konuda o kadar başarılı olur. Bunun için öncelikle evde bazı sorumluluklara sahip olması, onun okuldaki sorumluluklarını da üstlenmesine yardımcı olur.
Aşırı şefkatli, iyi niyetli ebeveyn olunmamalıdır. Çocuklarının her işini yapmamalıdırlar. Çocuklarının sabah kalkışından itibaren, giyinmesinden, taranmasına, ayakkabılarını giymeye kadar , çantasını, kitaplarını hazırlamaya kadar her işini çocuk yaşına göre kendisi yapmalıdır. Aşırı şefkatli, iyi niyetli anne babalar çocuklarının yapmaları gereken görev ve sorumlulukları onların adına kendileri yaparlar. Çocuklarının becerilerinin gelişmesine fırsat ve olanak vermezler.
Çocuklarınızı sürekli eleştirmeyiniz. Sürekli eleştiriye maruz kalan çocuklarda başarısızlık korkusu ve özgüven sorunu oluşur. Fazla eleştiri ve orantısız eleştiri güvensizliğin belirtisidir.
Çocukların en çok rol model aldıkları, en çok etkilendikleri kişiler ilk başlarda anne ve babalarıdır. En etkili yol göstericiler de onlar olmalıdır. Risk almak, başarısızlığa uğramak ve reddedilmekten ne kadar etkileneceklerini belirleyen şey genellikle yetiştirilme tarzıdır. Bir çocuğa bağırdığınızda, onu yerin dibine soktuğunuzda ya da kişiliğine saldırdığınızda çocukta bir daha yeni bir şey deneme arzusu ve merakı, risk alma yürekliliği kalmayacaktır.
Çocuklar başarıları ya da başarısızlıkları ne olursa olsun, anne- babalarının onları koşulsuzca sevdiğini ve kabul edildiklerini bilmek, hissetmek isterler. Koşulsuz sevgi, çocukların aynı zamanda temel ihtiyaçlarından biridir. Koşulsuzca sevilmek, kabul görmek çocuklarda önemli bir fark oluşturur. Çocukları koşulsuz seversek, kabul edersek, zamanla kişilik sahibi olmalarını da sağlamış oluruz.
Kurdukları ilişkilerde çocukların hata yapmalarına izin vermeliyiz. Yapacakları yanlışlıklara hazırlıklı olmalı, yaptıkları hatalardan ders almalarını sağlamalıyız. Benim çocuğum hata yapmaz, kusur işlemez demeyelim. Böylece hata yaptıklarında da çok fazla moralimiz bozulmamış olur. Benim çocuğum da hata yapabilir diyebilmeliyiz. Böyle bir anlayış olduğunda anne- babanın çocuğuyla kuracağı ilişki daha sağlıklı olacaktır.
Çocuklarımızın nasıl davranması gerektiği üzerine katı, kişisel kurallar oluşturmamalıyız. Çocuğa kendi olma hakkı tanımalıyız. Böylece kendine olan güvenini artırmış oluruz. Her yaptığımızı yapmasını ve her beğendiğimizi beğenmesini beklememeliyiz. Yanımızdayken bize olan saygısını tamamen yitirmeden rahatlamasını sağlamalıyız.
Çocuğumuzun onaylayacağımız bir yönünü aramalıyız. Onayladığımız davranışları bilirse yeni davranışlar için bizden destek almış olur. Beğendiğimiz davranışlar üzerine kendisini değiştirmeye, bu değişimleri fark etmeye başlamış olur.
Çocuğun yaşı ve kapasitesi dışında davranışlar beklememek gerekir. Çocuktan beklentilerin belirlenmesinin en önemli şartlarından birisi onun yeterince tanınmış olmasıdır. Kabiliyet, mizaç, kişilik özellikleri, ders başarısı v.b. özelliklerini bilmemiz gerekir. Çok yüksek beklentiler karşısında çocuk, ben nasıl olsa yetiştiremem, yapamam diye düşünür. Matematik dersini sevmeyen, başaramayan bu dersten yerlerde sürünen çocuğuna ebeveyni bu yıl matematik dersinden doksandan aşağı not getirmeyeceksin uyarısında bulunursa bu istek ne kadar yerine getirilebilir?
Çocuğa tek tip insan olma konusunda baskı uygulanmamalıdır. Sağlıklı bir kimlik arama ve bulma döneminde olduğu için anne- baba baskı uygulamamalıdır. Çocuklar çok farklı kimlikler üzerinde deneme yaparlar. Sürekli kimlik ve model değiştirirler. İletişim kurdukları, etkilendikleri kişiler gibi giyinmeler, davranmaları, oturmaları, kalkmaları, yürümeleri inançlarını, dünya görüşlerini ve düşüncelerini hem değiştirir hem de geliştirir.
Başarılı olacağı alan içinde çocuğa fırsatlar verilmelidir. Yetenek ve ilgileri, kabiliyetleri dışında çocuklar zorlanmamalıdır. Çocuk buna zorlanır ve başarısız olursa hayal kırıklığı yaşar kendisini tamamen geri çekebilir.
Çocuklara idealler verilmelidir. Sorular sorarak ideallerini tanımlaması sağlanmalıdır. İleride (büyüyünce) ne olmak istiyorsun? Hangi mesleği yapmak istiyorsun? V.b sorular onların hoşlarına gider.
Arkadaşlık ihtiyacı göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuğunuzun olumlu yönden etkileneceği arkadaşlarına saygı göstermeliyiz. Arkadaşlık ilişkileri, çocuğun sosyal becerilerini ve insani ilişkilerini güçlendirir.
Sorumlulukla ilişkili özgürlük alanı verilmelidir. Risk alıcı, heyecan ve karar verici, maceracı aktiviteleri dengeli olarak çocuklara sağlamalıyız.
Çocuğun kendisine ait bir odası olmalıdır. Kimliğinin, kişiliğinin, cinselliğinin sağlıklı gelişmesinde kişisel mekan çok önemlidir. Odasına saygının göstergesi olarak kapısı çalınmadan girilmemeli, eşyaları kesinlikle izinsiz kurcalanmamalıdır.
Onlara daima yardıma hazır olduğumuzu göstermeliyiz. Bize yardımcı olduklarında teşekkür etmeliyiz.
Çocuklarımıza özel muamele göstermeliyiz. Bir çocuk, bir insan için en gurur kırıcı, en yıpratıcı şeylerden birisi sıradan muamelesi görmektir.
Çocuklara bir şey öğretirken sevgi dolu ve kibar davranmalıyız. Eğer baskı yöntemini uygularsak; çocuğu sınırlamış, saldırgan ve düşmanca hareket etmeye zorlamış oluruz. Ne kadar anlayışlı ve uyanık olursak, o derece istenilen sonuçları elde edebiliriz.
Çocuğa sorumluluk vermek, kişilik gelişimini pozitif yönde etkileyen ve hızlandıran bir unsurdur. Uygun dozda yüklenen sorumluluk, çocuğun kendine güvenini artırır, paylaşma ve başarma duygularını tatmin etmektedir. Bu amaçla, yapılan araştırmada annelerin evde çocuklarına ne tip sorumluluklar yüklediklerine bakılmıştır.
1. Sofra toplama
2. Oyuncak toplama
3. Yatak toplama
4. Kardeşe bakma
5. Basit ev işlerine yardım etme.
6. Çocuğun yaşına göre market alışverişi, ekmek alma v.b işler için görevler ve sorumluluklar verebiliriz.
Sonuç önemli değil, önemli olan çabadır. Çocuğun çabasını övmeli ve onu cesaretlendirmeliyiz. Çocuğun çabası sürdüğü müddetçe sonuç ta iyiye doğru gidecektir.
Çocuk, sınavdan iyi not almış veya aldığı notu anne-babasına anlatıyorsa, karnesini gösteriyorsa onu önemseyip, aferin sana demeli, onu onore etmeliyiz. Bu durum çocuğa bir şeyler başarabildiğini gösterecek ve çocuğun kendine güven duymasını sağlayacaktır.
Çocuğa söz hakkı, konuşma hakkı tanımalıyız. Kendisini ilgilendiren, aileyi ilgilendiren konularda çocukla istişare yapılmalıdır. Çocuğun görüşü alınmalıdır. Böylece çocukla sağlıklı bir iletişim kurma yoluna girmiş oluruz. Söz hakkı tanınan çocuk, ileriki yaşlarında bağımsız, sorumluluk sahibi, üretken, özgüvenli bir birey olarak topluma kazandırılır.
Çocuğun sorumluluğunda olan ve kendisinin yapması gereken işleri kesinlikle anne- babalar yapmamalıdır. Çocuk, yaşına göre sorumluluk alırsa, kendi başına ayakta durabilir, hayatta her şeye karşı koyabilecek gücü elde etmiş olur.
Çocuğa sorumluluk vermek, kişilik gelişimine pozitif yönde etkileyen ve hızlandıran bir unsurdur. Uygun dozda (yaşına, cinsiyetine, fizik gücüne uygun) yüklenen sorumluluk; çocuğun kendine güvenini arttırır, paylaşma ve başarma duygularını tatmin eder, çevresini ve kendini organize ve kontrol etme becerilerini geliştirir. Çocuğun özgüvenli olması demek; kendisine yönelik iyi duygular geliştirmesi sonucu kendisini iyi hissetmesi demektir. Başka bir deyişle kendisi olmaktan memnun olması ve bunun sonucu kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir.
Çocuğa kendine yetmeyi ve kendi kendini yönetmeyi öğretin. Öyle bir özgür ortam hazırlayın ki, ayakları üzerinde durmayı, kendi kanatlarıyla uçmayı öğrenebilsin.
Çocuğa yaşına ve gelişim düzeyine uygun görev ve sorumluluklar verin.
Sorumluluk alma konusunda çocuğun gösterdiği çabalara saygı duyun.
Onu görev ve sorumluluklarıyla baş başa bırakın.
Onun adına düşünmek yerine, kendi başına düşünmesini sağlayın. Sorununu çözmek yerine, kendi sorununu çözmesine fırsat vermeniz, çocuğunuzun sorumluluk duygusunu geliştirecektir.
Çocuğunuza sevildiğini, istendiğini ve sizin için önemli olduğunu hissettirin.
Çocuğunuza iyi davranmanız ve yumuşak bir sesle konuşun.
Çocuğunuzun deneyim ve girişimlerindeki yanlış sorunları kırcı biçimde eleştirmeyin.
Evde net kurallarınız olsun ve bunlar duruma, olaylara ve sizin içinde bulunduğunuz psikolojik duruma göre değişmesin.
Toparlayacak olursak;
• Çocuğunuz için yaşına uygun sorumluluklar listesi hazırlayın ve uygulayın,
• Çocuğun seçim yapmasına izin verin,
• Onun adına düşünmeyin, onun adına iş yapmayın,
• Kırıp dökmesine izin verin,
• Ona yardım edeyim derken sorumluluklarının gelişmesine engel olmayın,
• Çocuğunuzun size çok bağımlı olduğunu düşünüyorsanız koruyuculuktan vazgeçin,
• Hiç bir zaman çocuğunuzun sizin kadar sorumlu olmasını beklemeyin.
Sorumsuzluğunun sonuçlarına katlanmasına, yanında götürmediği ödevlerden sıfır almasına izin vermelisiniz. Ev işlerine yardım etmesi, zaman ve etkinliklerini planlaması, giyecek ve yiyecek seçimi yapması, çocuğunuza sorumluluk alma ve uygulama fırsatı verecektir. Yaşına uygun olarak küçük şeylerle sorumluluk vermeye başlayabilirsiniz.
Erol AKDAĞ
Klinik Psikolog
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuklarda Sorumluluk Duygusu Nasıl Geliştirilir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Erol AKDAĞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Erol AKDAĞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
15 Beğeni
Yazan Uzman
|
sorumluluk, sorumluluk bilinci, sorumluluk eğitimi, anne baba nasıl sorumluluk kazandırır, çocukta sorumluluk, çocuklarda sorumluluk, çocuklarda sorumluluk duygusu
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.