2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kültür'ün Ruh Sağlığına Etkisi: Bir Şizofreni Vakası
MAKALE #22601 © Yazan Psk.Mehmet KEŞAN | Yayın Aralık 2021 | 1,679 Okuyucu
Öz
Kültür ve ruh sağlığı birbirini etkileyen, doğduğumuz andan itibaren, yaşam biçimimize şekil veren ayrılmaz ikilidir. Yeme alışkanlığı olan topluluklular, kültürler, gezme alışkanlığı olan kültürler, töre, örf, adet gibi toplumun temel kuralları da kültürden sayılmakla birlikte yüzyıllardır ruhumuzu takip eder bir vaziyette bizim ile birlikte yaşamaktadır. Davranışlarımızın en temelinde ise yine kültürümüz yatmaktadır. Çünkü kültür, toplum tarafından uyulması gereken, uyulmazsa olumsuz sonuçlar doğuran, kuralların oluşturduğu bir bütündür. Ruhsal bozukluklar ise DSM’ de (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders- Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) evrensel olmaya özen göstermiştir. Ancak bazı noktalar da DSM tanı kriterleri el kitabı da yetersiz kalmıştır. Geçmişte de bazı kültürler ruhsal bozukluğu olan bireylere, dini inançlarının onlara yapmış olduğu baskı neticesinde, şeytan olarak suçlamışlar ve onları kabul etmemişler, ayrıca işkenceye maruz bırakmışlardır. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, ruhsal bozukluklar ve kültürün, birbiri içerisinde anlamlı ilişkilerinin bulunduğunu ve birbirlerinden kaçınılmaz biçimde etkilediklerini söylemek mümkün olacaktır.


Kültür ve Psikoloji


Kültürün bir çok konuda insanı ve onun ruhunu etkilediği bir çok araştırma ve makalede görülmektedir. Kültür toplumun aynası olduğu gibi, aynı zamanda bireyin de aynasıdır. Toplum tarafından kabul gören ve görmeyen davranışlarımız, bizi o toplumun kalıbını almaya zorlar ve kültürel olarak bunu yapma eğilimine gireriz. Bu yapma eğilimi, bizim davranışlarımızı etkiler, doğal olarak düşünce ve duygularımızda bundan etkilenir. Bunun olumlu ve olumsuz etkenleri vardır. Bazen , özellikle eski toplumlarda, bazı simgelerin , dinsel objelerin , belirli ritüellerin, bir çok problemin çözümünde kullanıldığını biliyoruz. Şaman kültürüne sahip, bazı milletler , hala bu inanışı devam ettirmektedir. Afrika’yı buna örnek bir ülke olarak gösterebiliriz. Buna verilebilecek bir diğer örnek ise batı toplumlarında sıkça görülen ve yeme bozuklukları kategorisine giren anoreksiya nevroza hastalığıdır. Yapılan araştırmalar batı toplumlarının, kültürel olarak dış görünüşe aşırı önem verdiğini ve kadın vücudunun ideal kilolarda olması gerektiği anlayışına sahiptir. Bu sebeple bu kültürlerde ideal beden algısı, kadın görümün ince ve zarif olması düşüncesi, toplumda ki bazı kadınların bilişlerinde, duygularında ve düşüncelerinde hatta bunu işlemlemesinde sorunlar çıkarmıştır. Bu durum ruhsal bozuklukların kültürden etkilendiğinin bir göstergesidir. Türk toplumlarında ise yine benzer bilişsel çarpıtmalar mevcuttur. Geçmişten şimdiye kadar savaş ve toprak konularında mücadele veren Türk insanı ataerkil bir kültüre sahiptir. Bazı araştırmalar gösteriyor ki baba otoritesi geçmişten gelen savaşçı insan ile özdezleştirilmiştir. Özellikle Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde bu kültürün etkisi hala devam etmekte ve baba çocuklar baba figürüne, sert mizaçtan dolayı duygularını ifade edememektedir. Bu ifade edememe, çocuklarda ve korku duyguları çocukların duygularını bastırmalarına neden olur. İleride bastırlımış duygular, çevresel, ekonomik , sosyal veya kültürel öğelerden dolayı ortaya çıkmak istediği zaman, çatışma ve kaostan doğan bir çok psikolojik problem ortaya çıkar. Bu yetişkin çağda depresyon, panik atak veya OKB gibi patolojik sorunlara yol açabilir.


Kültürün İnsan Kişiliğine Etkisi


İnsanın kişilik yapısında yaşadığı toplumun kültürel etkisi vardır. Buna dayanarak şu cümleyi söylemek mümkündür. ‘’İnsanı anlamak istiyorsak, o insanın yaşadığı kültürü anlamak gerekir.’’ SAPİR ise buna ek olarak ‘’kültür varlığımızın yapısını belirleyen , sosyal süreçlerden geçen, uygulama ve inançların maddi ve manevi bütünüdür.’’ der. Bu bağlamda, bebekken anneden emilen süt ve emiş tarzı, veya kundaklama biçimi dahil olmak üzere adet olarak yapılan her şey, kişiliğin üzerinde bir etkiye sahiptir. Kültürün kişiliği etkilediği bir diğer konu ise cinsel kimlik sürecidir. Bugün dünya üzerinde bir çok ırk veya kültür, kadının yapacağı işi ve erkeğin yapacağı işi ayırmıştır. Bu kalıplar doğrultusunda temizlik yemek, gibi işleri kadın yaparken, erkek ise daha çok yük ve kas gücü gerektiren işlere göre şartlanmıştır. Kültürün bunda etkisinin olduğunu biliyoruz, ancak buda kültürün kültüre etkisi yani evrimsel psikolojinin bize açıklamış olduğu bir kuramdır. İnsanoğlu avcılık ve toplayıcılık zamanlarından bu yana, kadınlar daha çok mağara da kalıp orayı temiz tutmak veya ağaç üzerinde oluşan meyveleri almak için uğraşır iken erkekler ise silahları ile avlanmak ve evine eti olan bir canlı getirmek zorundaydı. İşte kültürün kültürü dediğimiz kısım tam olarak burada ortaya çıkıyor. Yani binlerce yıl öncesinin kültüründen, şimdiye kadar bakacak olursak değişen pek fazla bir şey olmamakla birlikte geçmişte ki kültürün etkisini hala yaşamakta ve devam ettirmekte olduğumuz söylenebilir. Toplumda kategorize olmak bile kültürden kaynaklı bir düşünce olabilir. Kadın ve erkek gibi…


Farklı İki Kültürün Bakış Açısı


Literatürde yapılan araştırmalar gösteriyor ki , psikolojik rahatsızlıkların anlaşılmasında, Ruh sağlığı uzmanlarının, psikologların, psikiyatrların veya Avrupa da sosyal hizmet uzmanlarının kültürel öğeleri bilmesi ve buna göre analiz yapması gerekmektedir. Yine literatür de geçen bir vaka örneğinde, Almanya’ da dini inanç gereği itikaf (yaratıcının rızasını kazanmak için kendini eve veya camiye kapatmak, az uyumak, az konuşmak , çok ibadet etmek) yapmak istediği için ramazanın son on gününde kendi evine kapanan bir bireyi Alman eşi iyi değil diyerek şikayette bulunmuş ve akıl sağlığının iyi olup olmadığını sorgulatmak istemiştir. Çok fazla almanca bilmeyen birey tercüman vasıtasıyla, her ne kadar bunun dininin bir gereği olarak anlattıysa da, hekim ve psikologlar ikna olmamıştır. Gerekli testler ve yaşam öyküsü alındıktan sonra şahısa ‘’şizofreni’’ teşhisi konulmuş, psikotik ilaçlar verilmiş ve hasthaneye kapatılmıştır. Uzun zaman hastane de yatan bireyin çıkışı verilmiş tabucu olmuştur. Birkaç yıl sonra, Türkiye’ye giden birey kendinden emin olmak adına, kendi isteği ile bir kliniğe başvurmuştur. Alınan anemnez ve geçmiş hastalık öyküsü alındığında, şunlar görülmüştür ; Yerinde duramama, alçak sesle konuşma, kaygılı ve huzursuz olma belirtileri görülmüştür.Hastaya MMPI uygulanmış, depresyon ve histeri skalaları yüksek bulunmuştur. Muayene bulgularına bakıldığında ,sosyal öykü alındığında , psikolojik test sonuçları ve yirmi günlük bir klinik gözlem bulguları, bir araya getirilince, hastada sosyal geri çekilme ve garip davranış olarak nitelendirilen eve kapanmanın ibadet amacıyla olduğu göz önüne alınarak, bunun hastanın dinsel kültürüyle uyumlu olduğuna, şizofreni tablosu olmadığına karar verildi.Yatışının 20. günü, antipsikotik ilaçları kesilmiştir. Tüm bunlar göz önüne alındığında, kültürün ruh sağlığı sınıflandırmasına, psikolojik sorun olarak görülen bazı problemlerin sadece kültürel öğe olduğuna, psikologların, psikiyatristlerin ve sosyal hizmet uzmanlarının bunları göz önüne almadan teşhis koymamaları gerekmektedir. Bu örnekte Almanya kültürünün, çok alışık olmadığı, ya da bilmediği bir olayın yansıması görülmektedir. Şizofreni tanı kriterleri DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders- Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) de belirli iken, Alman klinisyenler, kültür öğesini dikkatte almamış, ve hasta diye tabir ettiği bireye, şizofreni teşhisini koymuştur. Aynı birey , Türkiye şartlarında, kliniğe kendi isteği ile gelip sorunu çözüme kavuşmak ve psikolojik olarak iyi olmak istemiştir. Türk- İslam kültürünü göz önüne alan hekimler, psikologlar ve diğer ruh sağlığı uzmanları soruna kültürel yaklaşmış ve herhangi bir şizofreni belirtisi olmadığını, danışana aktarmıştır.

SONUÇ

Farklı kültürlerin şekil, beden, imaj, dinsel, geleneksel inançları , bireyi o kültürün şemasına sokmaktadır. Birey kendisini o kültüre ait hissetmekte, ve davranışlarını ona göre sergilemektedir. Psikiyatrik bozuklukların, hastanın tanısına göre kültürüne bağlı olarak değişebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Psikoloji burada önem kazanmaktadır. Yanlış konulan tanılar, danışanın veya hastanın herhangi bir sorun veya problem yok iken kendisini hastaymış gibi hissetmesine ve kendisini o psikolojiye sokmasına neden olmaktadır. Bu durum ileride geri dönülmez , sonuçlar doğurabilir. Örnek olarak verilen vakada da görüldüğü gibi , danışan kendisinden emin olabilmek için, kendi isteği ile kliniğe başvuru yapmıştır. Yanlış konulan bu tanı, danışan üzerinde olumsuz etki yaratmış ve buna bağlı depresif semptomlar göstermiştir. Ancak ruh sağlığı uzmanları bu durumun kültürel etkisini bilip, sağlam raporu verdikten sonra danışan kendisini daha iyi hissetmiştir. Bu ve benzeri örneklerin temelde verdiği mesaj açık ve net olmakla beraber aynı zamanda önemlidir. Batı kültürü ile Asya kültürü birbirinden farklıdır. Benzer şekilde her ırk, kavim , millet birbirlerinden farklıdır. Tanı kriterleri evrensel olsa dahi yeterince tamamlayıcı olmaz. Bura da en büyük görev ruh sağlığı uzmanlarına düşmektedir. Gelen danışanı kültürüne göre değerlendirmesi , bir çok açıdan daha tamamlayıcı, daha doğrusal ve daha realistik olacaktır.

KAYNAKÇA
Şen, M. (2014). Türkiye'de iç göçlerin neden ve sonuç kapsamında incelenmesi. Çalışma ve Toplum, 40(1), 231-256.

Özdoğan, B. (2019). BİREY, TOPLUM VE RUH SAĞLIĞI . Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES) , 9 (1) , 301-304 . DOI: 10.1501/Egifak_0000000449

Saruç, S. & Kılıç, A. K. (2015). TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZİNDEN HİZMET ALAN HASTALARIN SOSYAL PROFİLİ VE MERKEZDE VERİLEN HİZMETLER . Toplum ve Sosyal Hizmet , 26 (2) , 53-72 . Retrieved from

Korkmaz, Sezai . "Müslümanlar İçin Psikolojik Danışma Kültüre ve Dine Duyarlı Ruh Sağlığı Müdahaleleri". Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi / 29 (Haziran 2017): 321-327 .

Ersever, Ö. H. (2019). PSİKOLOJİK DANIŞMADA KÜLTÜREL FARKLARIN ÖNEMİ . Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES) , 24 (1) , 203-211 . DOI: 10.1501/Egifak_0000000731
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kültür'ün Ruh Sağlığına Etkisi: Bir Şizofreni Vakası" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mehmet KEŞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mehmet KEŞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Mehmet KEŞAN Fotoğraf
Psk.Mehmet KEŞAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mehmet KEŞAN'ın Yazıları
► Ekonominin Ruh Sağlığına Olan Etkisi Psk.Mine Didem ARULAT
► Psikoterapi ve Kültür Psk.Dnş.Abdurahman ÇAVDAR
► Depresyon ve Kültür Entegrasyonu Psk.Sümeyye ARSLAN
► Popüler Kültür ve Televizyon Psk.Mehmet CEYLAN
► Kültür ve İnsan İletişimine Dair Bir Araştırma Psk.Rümeysa Betül SEYİTHANOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Kültür'ün Ruh Sağlığına Etkisi: Bir Şizofreni Vakası' başlığıyla benzeşen toplam 35 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:49
Top