2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Eğitim mi Öğretim mi?
MAKALE #5438 © Yazan Ebru KALAY SULAR | Yayın Eylül 2010 | 7,251 Okuyucu
Eğitim denince birçoğumuzun aklına yalnızca akademik başarı gelir. Derslerinde başarılı olan, tüm derslerinden 5 üzerinden 5 alan çocuk iyi bir eğitim alıyor diye düşünülür. Oysa, eğitim okulla mı sınırlıdır sadece? Veli toplantılarında, anne babaların göğsünü kabartacak notların alındığını duymak yeterli midir acaba?
Gerçekte eğitim daha çocuğun doğumuyla başlayan bir süreçtir. Çocuğunuz yazılmaya hazır boş bir sayfa gibidir. İlerleyen yıllar içinde çocuğunuzda gözlemlediğiniz hemen hemen her davranış ve her alışkanlık sizin bir çeşit yansımanız olacaktır. Sürekli reddedilen bir çocuğun hırçınlaşması gibi her istediği yapılan bir çocuğun doyumsuz olması da kaçınılmaz olacaktır. Bu da, ilk karşılaştığı sosyal çevre olan okulda uyumsuzluklar ve başarısızlıkları beraberinde getirebilir. Bununla beraber, ders çalışma, ödev yapma alışkanlıklarının kazandırılmasında ve sorumluluk kazandırılmasında ciddi sorunlar da yaşanabilir. Konuya bu şekilde bakınca, ailenin okul çağına kadar olan eğitim sürecinde ne kadar aktif olması gerektiği de anlaşılıyor. Sözünü ettiğimiz aktiflik onun yerine sorumluluklarını almak, onun yerine ödev yapmak değil tabi… Çocuğun sergilediği, doğru davranışlar minik ödüllerle desteklenirken, yanlışlar da bazen görmezden gelinerek, bazen de küçük cezalarla engellenmelidir. Ödül ve ceza arasındaki denge çok iyi kurulmalıdır. Verilen ödüller bir rüşvete dönüşmemelidir. Gösterdiği her olumlu davranışın sonunda her defasında sanki bir hediye almalıymış gibi bir izlenim yaratılmamalıdır. Ya da cezaların çocuğun gözünde sürekli eleştiriliyor, beğenilmiyor ve istenmiyormuş gibi bir hal almamasına dikkat edilmelidir. Çünkü bu dengenin iyi kurulmaması bir takım sıkıntıları da beraberinde getirebilir. Çocuğunuz karşılığında bir şey alamayacağı durumlarda olumlu davranış sergilemeyebilir veya cezalar sürekli eleştiriye dönüştüyse kendine olan güvenini yitirerek başarısız olduğu düşüncesine kapılmasına neden olabilir. Çoğu zaman, bu önemli süreç bir uzman desteğiyle daha başarılı atlatılabilir.
Çocuğun okul başarısından daha önemlisi öncelikle huzurlu bir aile içinde bulunmasıdır. Evde sürekli tenkit edilen, eleştirilen çocuklar da çok zaman, ‘nasılsa başarılı olsam da olmasam da beğenilmeyecek’ düşüncesiyle derslerden uzaklaşabiliyorlar. Burada ailenin ne çok kayıtsız ne de çok eleştirici bir tavır geliştirmemesi gerekiyor. Eğitim ve öğretim hayatının uzun soluklu bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Bu süre içinde mutlaka inişler ve çıkışlar olacaktır. Bizlerin ebeveyn olacak yapması gereken, çocuğumuzun yaşadığı düşüşler sırasında onun elinden tutarak toparlanmasını sağlamaktır. ‘‘Sen ne tembel çocuksun, her defasında böyle oluyor. Bak yine zayıf aldın. Arkadaşın senden iyi not aldı…’’ demek çok defasında, çocuğunuzun daha çok çalışarak başarılı olmasına değil, motivasyonunu ve kendine olan özgüvenini kaybederek derslerden ve çalışmadan uzaklaşmasına neden olur.
Çocuklarından mükemmel sonuçlar bekleyen ailelerde de, öğrenci yanlış yapmamak için hiçbir şey yapmamayı seçebiliyor. Çünkü o kadar başaramayacağına inanıyor ki başarmayı denese bile başarısız olabiliyor. Burada notlardan, sınavlardan daha önemlisi çocuklarımızın sağlıklı bir ruh haline sahip, ahlaki değerleri almış ve iyi yetişmiş gençler olduklarını görmektir. Tüm bu anlattıklarımızdan öğretimin ikinci planda olduğu fikri edinilmemelidir. Burada velilere düşen, çocuğun kişisel eğitimini tamamlayıp, ayakları üzerinde durabilen, ne istediğini bilen ve sorumluluklarının ayrımına varmış bir genç yetiştirmektir.
Aslında konuya biraz daha geniş bakılmalı. Eğitim ve Öğretim sistemimizin gerektirdiği ve iyi bir kariyer, iyi bir iş edinmenin birinci koşulu olan bir takım sınavlarımız var. Çocuğunuz bu sınavlara gerçekten neden girdiğini biliyor mu? Ebeveynlerden ayrı olarak çocuklara ‘’sınavlarda neden başarılı olmalısınız?’’ sorusu sorulduğunda, Çocukların büyük bir bölümü benzer cevaplar veriyor. ‘’Çünkü, annem / babam öyle istiyor’’, ‘’Onlar mutlu olsun diye’’, ‘’Bunun için çok para harcadılar’’… Ama gerçekte, çocuklarımız bu sınavları kazandıklarında elde edeceklerini ya da edemeyeceklerini bilmiyor. Bu sınavların hayati olmadığını, ancak kazandığında yaşamlarının ne yönde etkileneceğinin somut örneklerle çocuklara anlatılması gerekir. Çok acı bir durum yaşıyoruz her karne döneminde… Karnesini ailesine göstermeye korktuğu için intihar eden çocuklarımız ar bizim. Yine aynı şekilde sınavı kazanamazsa evde şiddete maruz olacağını bilen ve bunun korkusuyla evden kaçan çocuklarımız var… Bu sınavlar gerçekten iyi bir eğitim almanın ön koşulları ama çocuklarımızı kaybedecek ya da sokaklara emanet edecek kadar da önemli mi acaba? Evet olmazsa olmaz bu sınavlar birinci yılda olmazsa ne olur? Ya ikinci yılda? Asıl soru da bu işte.
İnsan hayatının ortalama 70 yıl olduğu ve bundan sonra ki yaklaşık 50 yılın, 18 yaşında yapılan bir seçime ve girilen bir sınava bağlı olduğu düşünülürse, öğrencinin bundan sonraki hayatını sevdiği bir mesleği yapması için harcayacağı bir, iki , üç, beş senelerin çok da önemli olmadığı görülür. Çocuklarımızın yaşamında daha çok erken yaşlarda sınavlar başlıyor. Maalesef, istesek de istemesek de bizler de veli olarak bu çarkın içinde var olmak ve sınav hazırlıkları sırasında bu yarışa dahil olmak zorunda kalıyoruz. Yine bu dönem içinde veliler ve öğrenciler tamamiyle yaşamdan soyutlanarak yalnızca ders odaklı bir hale geliyorlar. Dershaneler, etütler, özel dersler arasında koşuştururken hem ebeveynler olarak bizler hem de çocuklarımız yıpranıyor. Oysa, her senenin birincileri ile yapılan röportajlar farklı bir tablo koyuyor önümüze. Sınavda başarılı olan çocukların çok büyük bir kısmını, düzenli ders çalışma alışkanlığına sahip olanların ve ders çalışmayı zamana yayarak sistemli olan ve sorumluluğunu üslenmiş olanların oluşturduğunu görüyoruz. Üstelik bu çocukların yine çok büyük bir kısmı mutlaka bir spor dalı ile uğraşıyor ya da bir müzik aleti çalmayı biliyor. Buradan da anlaşılan, başarıya giden yolun kesintisiz ve soluksuz ders çalışmak olmadığı görülüyor. Hatta yapılan bir takım araştırmalar, bu tip nefes alma zamanlarının, çocuğun derse olan konsantrasyonunu daha çok artırdığını ve başarı yolunda motive olmasını sağladığını doğruluyor. Müzik ve sporun öğrenme güçlükleri üzerinde de oldukça olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Ayrıca, sadece ders ve sınav odaklı yaşayan çocuklarda eğitim öğretim yılının ortalarına doğru çok ciddi performans düşüklükleri yaşanmakta ve yine bu durumun tetiklediği sınav kaygı görülmektedir. Yine bazı durumlarda çocuklar bir takım takıntılar geliştirebilmektedir.
Gerçekte olması gereken, yorucu bir tempoyla çalışmak değil, kontrollü ama çok yorucu olmayan sürekli bir çalışma şekli belirlenmelidir. Mutlaka arkadaşlarıyla zaman geçirmesi konusunda teşvik edilmeli, mümkünse bir spor aktivitesi (grup sporları tercih edilebilir) içinde yer alması ya da müzikle ilgilenmesi sağlanmalıdır.
Bir başka konu da, tüm bu sıkıntılı sınav hazırlıkları ve sınav dönemleri ergenlik dönemiyle de çakışmaktadır. Zaten, ergenlikle beraber gerek bedensel olarak gerekse psikolojik olarak çok ciddi değişimler yaşayan çocuğunuzun bu dönemde size her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacaktır. Önemli olan, yaşanmakta olan bu çalkantılı dönemde çocuğunuzu anladığınızı ona hissettirmek ve yanında olabilmektir. Çünkü, çocuğunuzun yaşamından dersler ve bir dolu sınavlar gelip geçecek. Sonrasında geçtiğiniz yollardan geriye baktığınızda çocuğunuzla aranızda dağlar yaratmış olmamalısınız. Zaman zaman sarsıcı olabilen bu dönemde bir uzman yardımı almak oldukça faydalı olabilir.

Sonuç olarak, çocuklarımız en değerli varlıklarımız. Öğretim onların iyi bir yaşam sürebilmeleri için çok önemli. Bunu biz biliyoruz. Ancak onlar, bugünkü tecrübeleriyle hiç de durumun ciddiyetinin farkında olmayabilirler. Bizim ebeveyn olarak yapabileceğimiz, sahip olmaları gereken sorumlulukları kazandırmak, derslerinde başarılı olmanın ya da olmamanın yaşamlarını nasıl etkileyeceğini göstererek anlatmaktır. Onlar verdiğiniz öğütler ve onlar için ne kadar fedakarlık yaptığınızı anlatan konuşmalardan hiçbir şey almayacaklardır. Çünkü, onların yaşamakta olduklarını biz seneler önce yaşadık ama henüz onlar bizim yaşadıklarımızı yaşamadılar. Dolayısıyla, kimi zaman yaptıkları sorumsuzluklar karşısında, ders çalışmadıklarında karşılaşacakları olumsuz sonuçları yaşamalarına izin verin. Onların adına öğretmenleriyle görüşmek, onları kollamak, ödevlerine yardım etmek, okul malzemelerini hazırlamak çocuğunuza iyilik yapmak olmayacaktır. Aksine, nasılsa onun yerine sorumluluklarını üslenen biri olduğu için, çocuğunuz sorumluluk almayacak ve bu böyle devam edecektir. Kimi zaman kendi isteklerimiz öne çıkabilir. Önemli olan bu noktada kontrolü kaybetmemektir.
Öncelikli olan sağlıklı bir bedende iyi eğitim almış çocuklar yetiştirmek. Öğrenim doğumdan ölüme kadar olan süre boyunca devam ediyor. Eğitimde geç kalabilirsiniz, ancak öğretimde geç diye bir şey yoktur.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Eğitim mi Öğretim mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ebru KALAY SULAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Ebru KALAY SULAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ebru KALAY SULAR Fotoğraf
Ebru KALAY SULAR
İstanbul
Kimyager - Sağlık Kurumları İşletmeciliği
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Ebru KALAY SULAR'ın Yazıları
► Evlilik Öncesi Eğitim Başar AKÇAGÖZ
► Çocukta Cinsel Eğitim Habibe AYKAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Eğitim mi Öğretim mi?' başlığıyla benzeşen toplam 96 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Cilt Tipleri ve Bakımı Şubat 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:55
Top