2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Karaciğerdeki Yağlanma Karın ve Bel Bölgesindeki Yağlanmadan Daha Tehlikelidir
MAKALE #5906 © Yazan Dyt.Berrin YİĞİT | Yayın Kasım 2010 | 5,538 Okuyucu
KARACİĞERDEKİ YAĞLANMA KARIN VE BEL BÖLGESİNDEKİ YAĞLANMADAN DAHA TEHLİKELİDİR

Son yıllarda karın ve bel bölgesinde toplanan yağlanmanın insülin direnci, şeker ve kalp hastalığı tehdidini artıran en tehlikeli obezite tablosu olduğu tartışılırken bugunlerde tartışılan en riskli yağlanmanın karaciğerde olduğu söylenmektedir. Obez bireylerde normal ve yağlanmış karaciğer karşılaştırıldığında metabolik risklerin karaciğerdeki yağlanmayla orantılı olduğu görülmüştür. Araştırmacılar hala neden bazı bireylerde trigliserid seviyelerinin daha fazla arttığı anlaşılamamıştır. Yağ asitlerinin kan dolaşımından diğer dokulara transfer edilmesinde sorumlu protein kontrol edilmelidir. Bu konuda 2 günlük dahi kalori kısıtlaması fayda sağlar. Buna göre kilo kaybı kaliteli yaşam, insülin duyarlılığında gelişme sağlamaktadır.

Sağlığınız için ideal kilonuza doğru yöntemler ve alışkanlıklar inin. Kalori bağımlısı haline gelip yediği her şeyin enerji değerini öğrenmeye çalışmak bir süre sonra ne yediğinizden çok sadece rakamlara bağlı yeme düzenine sahip olacağınızı gösterir. Oysa ki yediğiniz besinin kalorisinden çok vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak gerçek gıdaların alınmasıdır. Sıcak havaların göz kırptığı ve zayıflama telaşının baş gösterdiği şu günlerde dilerseniz metabolizmamızın çalışma sistemine göz atarak doğru yolda adım atmayı öğrenelim.

Vücudunuzu bir fabrikaya benzetirsek daha iyi verim almak için iyi bir lider denetiminde doğru elemanlar seçmeli, efektif çalışmaları için gerekli ortamı yaratmalı, kaliteli iş almak için yatırım yapmalısınız. Eğer fabrikanızda boş oturan, üretmeyen elemanlar çoğunluktaysa çalışma hızınızın dolayısıyla iş veriminizin düşeceği kesindir. Çalışkan işçiler her ne kadar canla başla çalışsalarda 1 kişiye 5 kişilik yüklenen ekstra işgücü bir süre sonra baş kaldırmalara ve verim düşüşüne neden olacaktır. Bunun için liderin dikkatli adım atıp tembel elemanları azaltması çalışkanları ise artırmak ya da aynı sayıyı koruyup iş dağılımını dengeleyerek 1 kişiye düşen görevi azaltması gerekir.

İnsan metabolizmasına da aynı mantıkla bakarsak, yağ kitleniz fabrikanızın tembel işçileriyken kas kitleniz ise çalışkanlardır. Eğer tembeller çalışkanlardan fazla ise metabolik hızınız yani çalışma gücünüz azalmış demektir. Yapmanız gereken ilk iş yağ analizi ile durum tespidi yaparak tembel kitleyi belirlemek, ne kadar yağ atmanız gerektiğine karar vermektir. Metabolik yağ azaldıkça, çalışkan grubun üzerine düşen iş yükü azalacağı için metabolizmanız hızlanmasa bile çok daha aktif çalışmaya başlayacaktır. İdeal ikinci ve elzem adım da çalışkan, iş ve enerji üretmenize yardımcı olan kas grubunu artırmaktır bu sayede rekabetçi iş ortamındaki koltuk kavgası gibi hem tembellerden daha çabuk kurtulur yağ kaybedersiniz, hem de daha az elemana karşın daha kaliteli verim alırsınız. İşte bu nedenle yağ kaybetmek için sadece kalori hesaplamaları ve ihtiyaçlara uygun dengeli diyet değil doğru fiziksel aktiviteyle kas kitlenizi de artırmalısınız.

Ancak unutulmaması gereken bir diğer husus da fabrika yönetimi dışında gelişen olayları değerlendirmektir. İstihdamınız ne kadar iyi olursa olsun enflasyon, devletin iç dış politikalarının piyasalara yansıttığı muhtemel krizler, kurlardaki ani oynamalar, yasa değişiklikleri, artan vergiler vb. faktörler üretici olarak elinizde olmayan nedenlerle çalışma hızınız ve karınızı etkileyebilir. Buna benzer metabolizmanız da hormonal dengesizlikler, menopoza hazırlık dönemleri, kullanılan ilaçlar, mevsimsel değişimlere bağlı kontrolü güçleşen iştah artışları gibi bazı dışsal faktörlerden de etkilenebilir bunun için yapılması gereken sabırlı olmak ve doğru yolu izlemek şartıyla devamlılık sağlamaktır.

Metabolizmamızın en sevmediği ortam artmış yağ kitlesi, dengesiz beslenme, uzun açlık süreleri, kıtlık durumları, hareketsizlik, bazı ilaçlar, değişken iklim şartlarıdır. Günümüzün hareketsiz yaşam şeklini, düzensiz beslenme, bol stresli değişken ruh hallerinde yaşayan toplumunda metabolizmalar adeta metamorfoza uğramaktadır. Bunun için düşmanı bilip bu negatif ortam ve şartları değiştirmeye gayret etmelisiniz.

Metabolizmanızı metamorfoza uğratmamak için kalori hesabı yaparken şunlara dikkat etmelisiniz:

Etiketleri doğru okumayı öğrenin, porsiyon kalorilerini hesaba katın. Paket üzerinde yazan enerji değerleri yanıltıcı olabilir. 100 gram için verilen kalori değerlerini tüketilen miktara göre çarpıp bölmeli, sadece kalori değeri değil aynı zamanda şeker ve yağ içeriklerini de kontrol etmelisiniz.

Tırtıkladığınız kalorileri de hesaba katın. Sofradakilerin yediklerini merak eden bir yapıdaysanız, bir çatal ondan iki çatal bundan yiyorsanız bunları da göz önünde bulundurun çünkü tırtıklanan yemekler de size kalori olarak geri dönecektir. Bu hataya çoğunlukla çocuklarının kalanlarını, bir gün önceden artan yemekleri tüketmeye çalışan anneler, ev hanımlar, ofiste arkadaşının getirdiği kurabiyenin ucundan kaçırın çalışanlar, sevgilisinin yemeğinden atıştıranlar maruz kalabilmektedir aman dikkat.

Kalorisi azaltılmış ürünleri dilediğiniz kadar yeme lüksüne sahip olmadığınızı unutmayın.
Light, hafif veya diyet adı altında satılan, her geçen gün raf genişliği artan düşük kalorili besinler diyetlerin yardımcısıdır ancak sadece bu besinleri tüketerek zayıflamaya çalışmak hatadır. Tüketilen besin her ne kadar enerji anlamında hafifletilmiş olsa da yine de ölçülü kullanılmalıdır aksi takdirde kilo dahi aldırabilir. Ayrıca tek tip diyetlere yönelten bu yaklaşım uzun vadede metabolizmayı monotonluğa sokabilir ve besin yetersizliklerine dahi neden olabilir. Ara öğünlerde minik atıştırmalar olarak kullanabileceğimiz bu besinleri amacının üstünde tüketmeyin lütfen.

Boş kalorilerden uzak durun. Besleyici özellikleri yok denecek kadar az olan, kişilerde bağımlılık yaratarak sürekli tüketime yol açan, mide kapasitesini genişletip iştahı artırabilen gazlı ve yüksek kalorili, yapay tatlardan oluşan abur cuburlar size yarar sağlamaktan çok kalori zengini olmanıza ve şişmanlamanıza yardımcı olur.

Kalabalık yemekler istenmeyen kalorin davetçisidir. Dışarıda yemek yemek sosyal hayatın vazgeçilmez zevklerindendir. Ancak diyet yapan kişiler için zor bir sınav gibidir. Büyük porsiyonlar, yüksek kalorili besinlerin servis edilip, atıştırmalıkların servis edildiği, tatlı ve alkolün de çoğu zaman eşlik ettiği zengin sofralar aklınızda olmayan miktar ve çeşitte besin tüketmeye yönlendirerek diyetinizi sabote edebilir. Bu gibi durumlarda yapılan en büyük hata ‘Bir kereden birşey olmaz’, ‘Uzun zamandır da yememiştim, özlemişim’ mantığıyla diyeti bozmak, yememeniz gerektiğini bilmenize rağmen yüksek kalorili gıdalar sipariş etmeye hak görmek bahanelerin kralıdır ve sizi tartıda şoke edebilir.

Alkol yüksek kalorisiyle sizi tuzağa düşürüp, diyet modundan çıkarabilir. Alkol metabolik stresi arttırıp yaşlanmayı hızlandırmaktadır bu nedenle alkollü içeceklerden de uzak durmaya çalışın. Fakat illaki alkol tüketmek istiyorsanız beyaz veya kırmızı şarap gibi daha az enerji sağlayan içecekleri tercih edin ve günde bayanlar için 1 erkekler için ise 2 kadehi geçmeyin.

Ara öğün kalorileri ana öğünde kısacaklarınızın habercisidir. Ara öğünlerde sağlıklı seçimler yapıp, doğru miktar ve kombinasyonlarda besinler seçerek bir sonraki ana öğünde daha makul tercihler yapmanıza yardımcı olabilir. Bunun için ara öğünü atlayıp daha az kalori almayı hesap ederek daha iyi kilo vermeyi beklemeyin. Özetle kahvaltı ve öğle, öğle ve akşam aralarındaki ve de akşam yemeği sonrası minik atıştırmaları pas geçmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.

Tv, bilgisayar karşısında aldığınız kalorileri kısıtlayın, bunun için günde 2 saatten fazla televizyon izlemeyin. Televizyon hayatın ritmini yavaşlatan, aile içi veya arkadaş/akraba çevremizle sosyalliği azaltan bir unsurdur. Yapılan çok güncel bir çalışmaya göre günde iki saatten fazla televizyon seyreden yetişkinlerin %7 daha fazla kalori aldığı ve bu ekstra enerjinin şekerli besinlerden geldiği gözlenmiştir. Bunun için kendinize hergün bir dizi ya da film izlemek gibi kotalar koymalısınız. Diğer yandan asla vazgeçemem diyenlere tavsiyem televizyon odalarına yürüyüş bandı veya bisiklet almaları ya da arada bir müzik kanalı açıp en az 4 şarkıda dans etmeyi hedeflemeliler.


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Karaciğerdeki Yağlanma Karın ve Bel Bölgesindeki Yağlanmadan Daha Tehlikelidir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Berrin YİĞİT'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Berrin YİĞİT'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Berrin YİĞİT Fotoğraf
Dyt.Berrin YİĞİT
İstanbul
Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi3 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Berrin YİĞİT'in Makaleleri
► Ekşi Mayalı Ekmek - Düz Bir Karın ÇOK OKUNUYOR Dyt.Reyhan ERİŞEN
► "Flat Belly" Düz Karın Diyeti Dyt.Canan DOĞAN
► 5 Adımda Yaza Daha Fit Girebilmek Dyt.Zehra GÖKTAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Karaciğerdeki Yağlanma Karın ve Bel Bölgesindeki Yağlanmadan Daha Tehlikelidir' başlığıyla benzeşen toplam 90 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Bayram Sonrası Beslenme Kasım 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:14
Top