2007'den Bugüne 92,333 Tavsiye, 28,225 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Stres
YAZI #103 © Yazan Psk.Treysi KAZMİRCİ | Yayın Eylül 2008
İŞ HAYATI VE STRES
Stres günümüz insanının nasıl başa çıkacağını henüz tam olarak çözemediği en büyük sorunlarından biri.
Stresin insanlığın daha geçmiş zamanlarında yaşam içerisinde gerekliliği vardı. Stresin vücutta salgılanmasına neden olduğu hormonlar kişinin vahşi bir hayvanla karsılaştığında savaş ya da kaç (fight or flight) tepkisini vermesini sağlıyordu. Oysa günümüzde stres yaratan birçok durumda her iki tepkiyi de vermek mümkün değil. Örneğin önemli bir iş toplantısı söz konusu olduğunda patronla veya müşteriyle toplantıya katılmamak için kavga etmek (savaş) ya da toplantıdan koşarak çıkmak (kaç) gibi tepkiler verme şansınız yok. Dolayısıyla stres nedeniyle salgılanan hormonlar fonksiyonlarını yitirdiği için vücutta istenmeyen bir birikime sebep olup, yarardan çok zarar getiriyorlar.
İş hayatında profesyonel yöneticilerin en sık karşılaştıkları sorun aşırı ve sürekli stres, ve buna bağlı olarak gelen depresyon, anksiyete (kaygı) bozuklukları ve “tükenme” (burnout)dir. Anksiyete genellikle stresli bir durumda hissedilen bir duygudur. Az miktarlarda olduğu zaman yararlı bile sayılabilir, harekete geçirici bir etkisi vardır. Ancak çok uzun süreli veya aşırı miktarda hissedildiğinde, stresli bir durum harici hissedildiğinde veya çalışma, sosyal ortam gibi günlük hayatı engellediğinde normal boyutun üstüne çıkmış demektir. Anksiyetenin belirtileri:
• karın bölgesinde rahatsızlık hissi,
• ishal,
• ağız kuruluğu,
• kalp çarpıntısı,
• göğüste ağrı veya sıkışma,
• nefes almada güçlük,
• baş dönmesi, sıklıkla çiş yapma ihtiyacı hissedilmesi
• yutkunmada güçlük çekmedir.
Bu fiziksel semptomlar haricinde
• uykusuzluk,
• gerginlik/sinirlilik,
• konsantre olma güçlüğü,
• çıldırma korkusu,
• yabancılaşma/olayları başkası yönetiyormuş gibi hissetme de görülebilir.
Depresyonun anksiyeteyle bir arada görüldüğü olsa da tek başına depresyona sıklıkla rastlanır. Depresyonun belirtileri
• uzun süreli hissedilen üzüntü, veya sebepsiz ağlama nöbetleri,
• iştah ve uyku düzeninde ciddi değişiklikler (azalma veya artma şeklinde),
• asabiyet, kızgınlık, endişe, kaygı, telaş, kötümserlik, umursamazlık,
• enerji kaybı,
• suçluluk hissi, değersiz hissetmek,
• konsantre olma güçlüğü çekmek, kararsızlık,
• önceden zevk alınan aktivitelerden zevk alamamak,
• fiziksel kökeni olmayan ağrılar (sırt ağrıları gibi),
• sık sık ölüm veya intihar hakkında düşünmektir.
“Tükenme” (uzun süren yoğun çalışmadan sonraki psikolojik çöküntü) de sık karşılaşılan bir durumdur.
• Sürekli yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik hissetmek,
• talepte bulunanlara kızmak,
• isteklere boyun eğdiği için kendini eleştirmek,
• asabiyet, şüphecilik, kötümserlik,
• her yönden kuşatılmış gibi hissetmek,
• önemsiz gözüken şeylere gereksiz yere patlamak,
• sık sık duyulan başağrıları ve bağırsak problemleri,
• farkedilir miktarda kilo kaybı veya alımı,
• uykusuzluk ve depresyon,
• nefes darlığı,
• çaresiz hissetmek,
• eskisine göre daha fazla risk almak gibi durumlar “tükenme”nin belirtileridir.

Farketmiş olabileceğiniz gibi bahsedilen her üç durumda da birçok ortak his ve durum vardır. Bunları tam olarak birbirinden ayırt etmek güçtür. Ancak hepsi için geçerli olan tek birşey vardır ki, kendinizde veya bir meslektaşınızda bu belirtilerin bir kısmının oluşmaya başladığını farkederseniz bir uzman psikoloğa gitmek veya gitmeye ikna etmek gerektiğidir. En etkili çözüm sürekli kendinizi dinleyip, bu üç durumu da mümkünse başından farketmek ve ilerlemesini engellemek için kendinize daha çok vakit ayırmaya, rahatlamaya ve stresten uzak durmaya çalışmaksa da, bazen belli bir noktaya geldikten sonra istense de birşey yapılamayacak kadar çaresiz, umutsuz veya isteksiz hissedilebilir. Bu noktada profesyonel yardım gereklidir.
Kendinizi bütün bunlardan oluşmadan korumanın yolu işteki stresle başa çıkmayı öğrenmekten geçer. Hatırlanması gereken ilk nokta stresin daha çok iş yapmanıza yardımcı olmadığı hatta tam tersi fazla stresin sizi verimli olmaktan alıkoyduğudur. Çünkü her ne kadar stres nedeniyle salgılanan hormonlar başta konsantrasyonunuzu artırsa da kısa süre içinde de oldukça azaltırlar. Stresle başa çıkmanın en iyi yolu sık sık ara vermektir. Tabii ki bu aralar erteleme güdünüzü besleyip sonuçta zaman problemi yaşayarak daha çok stres olmanıza sebebiyet vermeyecek bir sıklıkta verilmelidir. Eğer odaklanma güçlüğü çekerseniz 15 dakikada bir gözlerinizi uğraştığınız işten (dosya veya bilgisayar ekranı) uzaklaştırıp sandalyenizde gerinmeyi deneyebilirsiniz. Her saat başıysa masanızdan kalkarak biraz uzaklaşın. Bu sırada işle ilgili herhangi birşeyle uğraşmayın. Bu arayı gidip bir içecek almak, lavaboya gitmek veya sadece koridorda birkaç dakika yürümek için kullanabilirsiniz. Bu araları vermediğiniz zaman zihniniz kendi kendine ara vermeye başlar ve “dalmaya” başlarsınız. Bu da stres yaratan bir durumdur. Masanızdan kalkmadan rahatlamanın en iyi yoluysa gözlerinizi kapatarak derin nefes almaktır. Önemli nokta bu sırada iş düşünmemektir. Eğer nefes alıp verişinize odaklanırsanız zihninizi boşaltmanızın çok daha kolay olduğunu göreceksiniz.
İş stresiyle ilgili hatırlamanız gereken en önemli nokta bununla ilgili endişelenip kendinize daha çok stres yaratmamaktır. Göreceksiniz ki vücudunuzu dinleyip dinlenmeye ihtiyacı olduğunda dinlendiğiniz zaman endişelenecek bir durum da kalmayacak.

Yapılan araştırmalara göre zaman yönetiminde yaşanan sorunlar da stresi oldukça arttıran bir faktör. Peki bu konuda ne yapmalı? Zaman yönetiminde yapılan en büyük hata insanların ne kadar çok vakit kaybettiklerini farketmemeleridir. Aslında zaman yönetimi kavramı bir bakıma yanlıştır. Zamanı değil kendimizi yönetebiliriz; elimizdeki zamanla ne yaptığımızı yönetebiliriz.
• Organizasyon eksikliği,
• belirsiz hedefler,
• kişisel telefon görüşmeleri,
• kopuk işlemler,
• iş programı yapmamak,
• zayıf planlama,
• erteleme,
• odaklanma güçlüğü,
• eğitim eksikliği
gibi şeyler hep vakitten çalan ve insanların yeterince vakti olmamasından şikayet etmesine sebep olan şeylerdir. Bu şekilde çalışmak stresi besleyici bir zemin oluşturur. Ertelemeyi engelleyecek şekilde işlemlerin bir rutine oturtulmaları gerekir. Program hazırlarken olabildiğince buna uymaya çalışmalı ama aynı zamanda esnekliğinizi de korumalısınız. Çünkü esneme payı bırakmamak, en küçük bir aksaklıkta yine stres yaşamanıza yol açacaktır.

Sosyal hayatınızla iş hayatınız arasındaki dengeyi sağlamak da stresinizi önemli ölçüde azaltacaktır ve “zaman yönetimi” konusunda size yardımcı olacaktır. Öncelikle limitlerinizi belirlemeyi ve onlara sadık kalmayı öğrenmelisiniz. Eğer işten ve özel yaşamınzdan gelen taleplere nasıl karşılık vereceğinizi bilirseniz kendinizi tutamayacağınız sözler vermekten alıkoyabilirsiniz. Öncelik listenizi belirleyin. Eğer neyin sizin için önce geldiğine karar verirseniz, seçim yapmanın ve limitlerinizi belirlemenin çok daha kolay olduğunu göreceksiniz. İş ve ev arasındaki en temel çatışma nedeni vakit gibi gözükse de aslında suçluluk hissi, baskı ve anksiyete gibi psikolojik içsel çatışmalar daha büyük sorun yaratır. Önceliklerinizi belirlemek ve bunlar doğrultusunda bir takım rollerinizin psikolojik önemini azaltmak yaşadığınız çatışmalardan doğacak olumsuz duygularınıza engel olacaktır. İş ve ev hayatınızı birbirinden ayırmayı da öğrenmelisiniz. Cep telefonunuzu, çağrı cihazınızı, bilgisayarınızı vb. evdeyken kapalı tutmak, aynı şekilde işteyken de özel hayatınızdan gelecek olan müdahaleleri en aza indirmek her iki alanda da tam anlamıyla var olmanızı ve en verimli şekilde sonuç almanızı sağlayacaktır.

Treysi Kazmirci
Uzman Psikolog
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Treysi KAZMİRCİ'nin Yazıları
► Stres ve Stres Kaynakları Psk.Ziya ÜNLÜTÜRK
► Stres ve Stres Yönetimi Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Stres' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Duygusal Açlık Eylül 2008
◊ İyi Olma Sendromu Eylül 2008
◊ Kış Depresyonu Eylül 2008
◊ Olumlu İfadeler Eylül 2008
◊ Kendini Sevmek ÇOK OKUNUYOR Eylül 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:11
Top