2007'den Bugüne 92,333 Tavsiye, 28,225 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygusal Açlık
YAZI #107 © Yazan Psk.Treysi KAZMİRCİ | Yayın Eylül 2008
Açlığınız Fizyolojik Mi Psikolojik Mi?

Yapılan araştımalar gösteriyor ki çoğu insanın normalin üstünde yemek yemelerinin sebebi, %75 duygusal duruma bağlı yemek yeme. Yani başka bir deyişle duygularla başa çıkmak için yemeği kullanma. Yemek yemek kolay ama geçici bir duygusal koltuk değneği olarak kullanılıyor çoğu zaman. Yemeğin yarattığı iyi duygular genellikle kısa sürelidir ve sonuçta kilo aldırdığı için üzüntü, mutsuzluk, stres, kaygı, pişmanlık gibi daha fazla olumsuz duyguların hissedilmesine sebep olur.
Önemli olan fizyolojik açlikla psikolojik açlığı ayırt edebilmektir. Fizyolojik açlık mide tarafından beyine yemek yeme zamanı olduğuna dair sinyal gönderdiği zaman hissedilir. Fiziksel açlik semptomlarından bazıları midede kazınma hissi, gurultu ve hafif başdönmesidir. Psikolojik açlıkta ise bu işaretlerden hiçbirisi yoktur. Duyguları beslemek için yemek yenildiği zaman, yemek bir teselli olarak kullanılmaktadır, dolayısıyla böyle durumlarda kişi “teselli yemekleri”ne yönelir. Bu yemekler genellikle sağlıklı yemekler değillerdir. Daha çok yağ ve şeker oranı yüksek yemekler tercih konusudur.
Duyguya bağlı yemek yeme sendromundan kurtulmanın en önemli anahtarı farkındalıktır. Bu farkındalığı kazanmak için kişinin kendini tanıması, hangi duyguların yemek yeme ihtiyacına sebep olduğunu anlaması gerekir. Buna yardımcı olmak için şimdi fizyolojik açlıkla karıştırılan 16 duygudan bahsedelim.
Kızgınlık/öfke fazla yemeye en sık sebep olan duygudur. Özellikle bastırıldığı zaman cok huzursuz edicidir ve bu huzursuzluk açlıkla karıştırılır. Yorgunluk/bitkinlik de ikinci sırayı alır. Özellikle gece geç saatte yeme eğilimini gösterenler bunu yorgun hissettikleri için ve enerji seviyelerini arttırmak için yaparlar. Bazılarıysa yorgunluğun sebep olduğu gerginliği azaltmak için yemeğe başvururlar. Depresyondayken, hayat gri ve kasvetli gözükmeye basladığı zaman yemek daha iyi hissettirecekmiş gibi gelir. Depresyon yüzünden yiyen kişiler genellikle süt ürünlerine yönelirler (dondurma, çikolata, peynir gibi). Çünkü süt ürünleri kimyasal yapıları nedeniyle antidepresan ilaçlarla aynı nörolojik etkiyi yaparlar. Yalnızlık yüzünden yiyen kişiler kendilerini yeni insanlarla tanışmaya zorlamalı daha çok dışarı çıkmalıdır. Güvensizlik/yetersizlik, “yeterince iyi hissetmemek” boşluğa yol açan bir duygudur. Birçok kişi bu durumda midesinin ortasındaki o kara deliği yemekle doldurmaya çalışır. Halbuki yetersiz hissetmenin de “normal” olduğunu kabullenmek gerekir. Kimse herşeye yetişemez! Suçluluk da yemeğe yönlendiren bir başka duygudur. Herkesin mutluluğundan sorumlu olmadığınızı, başkalarının nasıl davrandığını ya da düşündüğünü kontrol edemeyeceğinizi anlamak boşuna hissettiğiniz suçluluk hissini ve buna bağlı olan yeme sorununuzu büyük ölçüde çözecektir. Kıskançlık hissi yemeyle bağdaştırılmasa da aslında kendini başkalarıyla karşılaştıran birçok insanı yemeğe yönlendirir. Başkalarının dış görünüşüne aldanıp onların “mükemmel” hayatları olduğunu düşünerek boşuna kıskançlığa

kapılmayın. Unutmayın, hiçbirşey dışardan gözüktüğü gibi değildir. Mutluluk da her ne kadar negatif bir duygu olmasa da psikolojik yemeye yol acan bir duygudur. “Mutlu yiyiciler” ikiye ayrılırlar. Bir kısmı yemekten zevk aldıkları için duydukları mutluluğu daha da artırmaya çalışırlar. Mutluluğu her an bitebilecek sınırlı bir kaynak olarak görürler ve olabildiğince kısa zamanda olabildiğince çok depolamaya çalışırlar. Geri kalanıysa kendine güven eksikliğinden dolayı mutluluğu haketmediklerine inanırlar ve fiziksel görüntülerini daha kötü hale getirerek kendilerini sabote etmeye çalişirlar. Kaygı/asabiyet yüzünden yiyenler az az ama sürekli yedikleri için toplamda yenilen miktar çok fazladır. Sanki trasntaymışçasına kaygı hissini yemekle sakinleştirmeye çalışırlar. Hayalkırıklığı/incinmişlik, insanı yalnız ve gelecek hakkında umutsuz hissettirir. Bu da kişinin kendine olan ilgisini kaybetmesine ve belki de kilosunu umursamamasına yol açar. Her insanın hayatında mutlaka gerçekleştirmek istediği tutkuları, hayalleri vardır. Büyük hedefinizi küçük adımlara bölüp, hedefinize doğru yavaş yavaş ilerleyin. Hayalinize ulaşamamanın verdiği boşluk hissini yemekle doldurmaya çalışanlardan biri olmayın. Bastırılmış üzüntü/keder farkedilip başa çıkılmadığı sürece sebebini bilmeden yemek yemenize yol acar. Geçmişteki kayıpları düşündüğünüzde hala göğsünüzde bir baskı hissediyorsanız, gözleriniz doluyorsa, hemen düşüncenizi başka yöne çevirmeye çalışıyorsanız henüz bitmemiş bir yas süreciniz var demektir. Acınıza odaklanmak yeme probleminizin çözümü olabilir. Erteleme huyuna sahip kişiler için yemek harika bir çözümdür. Yemek yemek zaman öldürmek için çok iyi bir yöntemdir. Çalışmanız gereken bir sınav mı var? Ya da yetiştirmeniz gereken bir rapor? Etmeniz gereken bir telefon? Yemek yemeyi bırakıp yapmanız gerekeni yapın! Korku genellikle tedirginliğe yol açar, ve tedirginken en sık yapılan şey sürekli atıştırmadır. Sıkıntıdan yiyenlerin genellikle zamanlarını iyi planlayamamalarından doğan bir boş zaman sorunları vardır. Birşey yapmadıkları zaman kendilerini kötü hissettikleri için bu zamanı, “birşey yaparak” yani yemek yiyerek doldururlar. Utancin kaynaği farkedilmeme beklentisidir, çünkü insanların negatif düşüncelerinden çekinilir. Bu gerçekçi olmayan beklenti her zaman karşılanamayacağı için sonunda yemeğe yönelinmesine sebep olur.


Başa çıkmak için:
I. Bir yemek günlüğü tutun. Ne zaman ve ne yediğinizle beraber, yemeyi canınızın çektiği sıradaki duygunuzu da yazın.
II. Duygularınızı ve düşüncelerinizi rahatça yazıya dökebileceğiniz bir zaman dilimi ayırın kendinize. Duygularınızı içinize gömmediğiniz zaman onları yemekle bastırmanıza da gerek kalmayacaktır.
III. Arkadaşlarınızla ve/veya ailenizle daha çok zaman geçirin. Onlarla konuşun, paylaşın. Günlükle aynı görevi görmekle beraber, bazen paylaşmak ve bir cevap almak daha rahatlatıcıdır.
IV. Kendinize zaman ayırın. Meditasyon veya sizin icin meditatif etkisi olan başka bir aktiviteyi hergün veya iki günde bir tekrarlayın.
V. Spor yapın. Spor yapınca ne kadar iyi hissettiğinizi ve çikolataya ihtiyaç duymadığınızı görünce siz de şaşıracaksınız.
VI. Buzdolabı (veya erzak dolabı, ilk yöneldiğiniz hangisiyse) kapısına kendinize hatırlatma niteliğinde bir yazı asın.
VII. Telefonunuzu daha çok kullanın. Canınız yemek istediğinde önce bir arkadaşınızla konuşun, o sıradaki hislerinizi paylaşın. Bakalım kapadığınızda aklınızda hala yemek olacak mı?
VIII. Evde hazırda sizi kışkırtan yiyecekleri bulundurmayın. Yemesem de bulunsun diyerek onları satın almak, onları yemek için yaptığınız hazırlığın ilk adımıdır!

Treysi Kazmirci
Uzman Psikolog
     9 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Treysi KAZMİRCİ'nin Yazıları
► Duygusal Yeme Psk.Handan ERGÜN HOŞRİK
► Duygusal Boğulma Psk.Namık ACAR
► Duygusal Yeme Psk.Handan ERDOĞAN
► Duygusal Yoğunluk Psk.Mesut KARTAL
► Duygusal Yorgunluk Psk.Namık ACAR
► Duygusal Maskeler Psk.Hasan ARSLAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Duygusal Açlık' başlığıyla benzeşen toplam 28 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ İyi Olma Sendromu Eylül 2008
◊ Kış Depresyonu Eylül 2008
◊ Olumlu İfadeler Eylül 2008
◊ Stres Eylül 2008
◊ Kendini Sevmek ÇOK OKUNUYOR Eylül 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:49
Top