2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Üç Duygusal Beceri: Duygusal Zeka,aleksitimi,empati
MAKALE #16513 © Yazan Dr.Psk.Şükriye VAROL | Yayın Nisan 2016 | 5,817 Okuyucu
ÜÇ DUYGUSAL BECERİ: DUYGUSAL ZEKA (EQ), ALEKSİTİMİ ve EMPATİ

İnsan, düşünceleri, duyguları ve bunları sözel olarak ifade edebilmesiyle, doğadaki diğer tüm canlılardan daha üstün ve onlardan farklı bir konuma sahip olan bir canlıdır. Duygular insan yaşamının nerdeyse tümümü etkileyebilecek bir önemde olup, insan yaşamının anlamını, tadını ve hatta amacını oluşturabilecek bir özellik taşımaktadır. Bu nedenle duyguların, insan yaşantısının merkezinde bir yerde ve önemde olduğu söylenebilir.
Çağımız iletişim çağı olmasına rağmen, insan insana yaşanan çatışmaların temelinde düşüncelerin olduğu kadar, duyguların da ifade edilmemesinin/edilememesinin yattığı görülmektedir. Duyguların ifade edilebilmesi için,her şeyden önce bireylerin duygularını tanıması,ayırt edebilmesi ve onlara yakın olması gerekir.Düşüncelerini,duygularını ve bir bütün olarak kendini tanıyan birey,ancak böylelikle başkalarını da tanıyabilecek,duygularını ifade edebilecek ve ilişkileri de daha sağlıklı olabilecektir.

Psikolog Dr.Daniel Goleman’a göre Duygusal Zeka tanımı,kişinin kendi duygularını anlayabilme ve farkında olabilme,öfkesini ve eğilimlerini kontrol edebilme,mantıklı davranabilme, karşılaştığı sorunlar karşısında iyimser ve sakin kalabilme ve duygusal olgunluk anlamını kapsamaktadır.Duygusal zekanın temel becerisi ÖZ BİLİNÇ tir. Bu nedenle, Duygusal zekası yüksek olan bireyler daha iyi iletişim kurabilmektedirler.
ALEKSİTİMİ ilk defa P.Sifneos tarafından 1972 yılında yılın da Avrupa Konferansında kullanılmış bir terimdir. Sifneos Aleksitimiyi yunanca köklerden türetmiştir.Dilimizdeki karşılığı “duygular için söz yokluğu(no words for mood)”dur.Aleksitimi temelde üç önemli özelliği kapsamaktadır.Bunlardan biri,duyguları ayırt etme ve söze dökme zorluğudur.Aleksitimikler,içimizi alt üst eden duyguların bize ne hissettirdiğini bilemezler ve en önemlisi söze dökerek ifade edemezler.Yani Aleksitimikler,Duygusal Zekanın temel becerisi olan öz bilinçten yoksundurlar.Oysa Henry Roth ”Ancak ne hissettiğini kelimelere dökersen o senin olur” demektedir.Dolayısıyla Aleksitimikler,hem duygularının farkında olup,ayırt edemiyorlar ve hem de kelimelere dökerek ifade edememektedirler.Literatürde,duygularını ve duygusal çatışmalarını sözel olarak ifade edemeyen bireylerin,stres altında özellikle kızgınlık,öfke gibi olumsuz duygularını bedensel olarak dışa yansıttıklarını(somatize ettiklerini)ortaya koyan çok sayıda araştırma bulunmaktadır.

EMPATİ de iletişimde önemli bir özelliktir. Yunancada “Empatia; içinde hissetmek” teriminden gelir. Empati ve empatik yaklaşım, kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak söylenenleri anlamlandırma, diğer kişinin hissettiği ve düşündüğü fakat söyleyemediği şeyleri yakalama ve hissetme, içinde bulunduğu koşulları anlayabilme çabasıdır, bireylerin aynı duygulara sahip olması, birbirlerine hak,onay ya da taviz vermesi demek değildir. Empati, başkalarını gözleme ve anlama da, bir başkasıyla sevgiye dayalı ilişkilerin kurulmasında ve bireylerin psikolojik sağlığında çok önemli ve gerekli bir beceridir. Empatinin kökenini de ÖZ BİLİNÇ oluşturmaktadır.

Görüldüğü üzere, insan yaşamında çok sık yer alan bu üç kavram da, ortak olan temel beceri ÖZBİLİNÇ tir. O halde, Duygusal Zeka, Aleksitimi ve Empatinin, bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve genel olarak yaşam başarılarının oluşmasını belirleyen beceriler olduğu söylenebilir. Böylece, bireyin kendisinin ve diğerlerinin duygularını tanıması ve sağlıklı ilişkiler geliştirmesinde ÖZ BİLİNÇ gelişiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu üç duygusal beceri, diğer duygusal beceriler gibi doğuştan sahip olunan ve sonradan deneyimlerle geliştirilebilir yeteneklerdir. Buradan hareketle, çocuklarda ve gençlerde, Duygusal Zeka, Aleksitimi ve Empati becerilerinin gelişiminde, öncelikle anne ve babalar olmak üzere çocuk gelişimi ve eğitiminde yer alan herkesin önem vermesi ve dikkate alması gerektiği söylenebilir.Aşağıda, anne-babalara ve öğretmenlere, bu üç duygusal becerinin gelişiminde yardımcı olabileceği düşünülen bazı örnek yaklaşımlar sunulmaktadır.

Aile bireyin sağlıklı bir psikolojik yapı ve kimlik geliştirmesinde önemli bir güçtür. Ailenin çocuk üzerindeki etkisi, yaşamın ilk yıllarında başlamakta ve yetişkinlik yıllarında da sürmektedir. Böylece çocukta öz bilincin gelişimi, aile ortamında anne-babanın tutumu, davranışı ve iletişim biçiminin çocuk tarafından benimsenmesi ile başlamakta ve devam etmektedir.

Çocuğun eğitiminde, anne-babaların ne söylediğinin yanında nasıl davranabildiklerinin önemi daha da büyüktür. Bu bakımdan anne-babalar, olaylar karşısında kendi duygu ve hislerini ifade ederek ve paylaşarak çocuklarına örnek olmalıdır. Anne-babasının kızdığında, üzüldüğünde, mutlu olduğunda, neşelendiğinde, öfkelendiğinde, duygularını dışarıya nasıl ifade ettiğini ve yansıttığı görerek büyüyen bir çocuğun, böylelikle duygularına daha yakın ve ifade edebilen biri olarak yetişeceği söylenebilir.
alar özellikle kişiliğin oluşmaya başladığı yaşamın ilk yıllarında, çocuğun dil gelişimini artıran, hayal kurmasını işleten etkinliklerde bulunmasını sağlamalı ve desteklemelidir. Örn: Bu dönemde, çocuğun gelişim düzeyine uygun, eğitici değeri yüksek olan masalların anlatılması ya da her gün kitap okunması, onun hayal dünyasının zenginleşmesini, benzer hayaller kurmasını artırır.Anne babalar,çocuğun okunan masallarda ve kendi hayal dünyasında kurguladığı hikaye kahramanlarının yaşadığı olaylar karşısındaki duygularını ifade etmesini sağlayabilir.

Anne-babalar, hangi gelişim düzeyinde olursa olsun çocuklarına duygu, düşünce, tavır ve hareketlerini anlayabilecek ölçüde yakın olmalı, onları hissedebilmeli ve hissettiklerini yansıtabilmelidir. Anne-babalar, çocuklarını olumlu, olumsuz tüm duygu ve düşüncelerini ifade edebilecek bir ortamı içinde yetiştirebilmelidir. Çocuklarının kendi duygularını ifade etmesine(emotional self-expression)izin vermeli ve desteklemelidir. Çocuklarının, çeşitli durumlara ilişkin yaşadıkları öfke, kızgınlık,sevgi,güven-güvensizlik, suçluluk vb. duygularını ifade etmelerini engellememelidir Anne ve babalarıyla, duygu ve düşlemlerini paylaşması desteklenen çocuklar, başkalarıyla da duygulu bir ilişkiye girebilme becerisini geliştirmiş olacaklardır.Bu paylaşım erken yaşlardan itibaren yapılmalıdır.Örn;12-24 aylık bir çocuğa farklı yüz ifadelerini göstermek ya da yüz ifadelerinin resmini çizerek, resimdeki duygular hakkında konuşmak ve çocuğun o duyguları taklit etmesini sağlamak, onun kendi duygu ve hislerine farkındalığını ve onları ifade etmesini geliştirici bir etkinlik olarak uygulanabilir.Yine, örneğin çocuk üzgün olduğunda,ona bir ayna verip kendisine bakmasını sağlamak, çocuk aynada kendine bakarken,duyguları ve neler hissettiği hakkında onunla konuşmak,öz bilincin gelişmesinde etkili olabilir bir yaklaşım olabilir.

Çocukların gelişim sürecinde, okul öncesi kurumlar da dahil olmak üzere, bütün eğitim-öğretim kurumlarının önemi büyüktür. Çocuk/öğrenci, evden sonra zamanının önemli bir bölümünü okulda, arkadaşları ve öğretmenleriyle birlikte geçirmekte, anne-babalarından sonra en çok onlarla birlikte olmaktadır.Bu nedenle okulların, verilen öğretimin yanında çocukta, duygulanım sürecini de kapsayan kişiliğin bütün yönlerinin ve öz bilinç’in gelişmesinde ki etkisinin önemli olduğu söylenebilir.

Kreş,ana okulu gibi okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan eğitimciler, çocukların çeşitli oyun ve serbest zaman etkilikleri içinde kendilerini, duygularını ve düşüncelerini ifade etmesini sağlamaya daha fazla önem vermelidir. Örneğin, şarkılar söylenirken, oyun oynanırken, bir yerden atlarken, değişik sesler çıkartılırken,şimşek çakıp-gök gürlerken,yüksek bir yerden düşüldüğünde,öğretmen “aferin” dediğinde vb. neler hissedilebileceği ve bunu yüz ifadelerinden nasıl anlayabilecekleri dramatize edilerek, duygulara farkındalık sağlanabilir.

Eğitimciler, öğrencide yaşanan duyguları bastırmak, engellemek yerine, bunların nedenlerine inebilmeli ve ifade edebilmelerini sağlamalıdır. Örn; herhangi bir nedenden dolayı ağlayan bir öğrenciye” güçlü çocuklar ağlamaz” demek, duyguyu bastırmak ve uygunsuz olduğu mesajını vermek demektir. Oysa bunun yerine ”ağlıyorsun, şu anda aklından neler geçiyor,seni ne duygulandırdı,neler hissediyorsun” demek,öğrenciye yaşadığı duygunun açığa çıkmasının doğal olduğu mesajını vermesinin yanında,öğrencinin duygusunu tanıması ve ifadesini kolaylaştıran bir yaklaşımdır.Çocukların ve gençlerin duygularını, düşüncelerini sözel olarak ifade etmeleri uygun ödüllerle pekiştirilmeli ve desteklenmelidir.

Arkadaşlarıyla ikili ya da çoklu ilişkilere girmede, duygusal etkileşimde bulunmada zorlukları olan öğrencilerin fark edilmesi önemlidir. Desteklenerek,bu öğrencilerin, bu sorunlarının giderilmesinde ilgi ve becerilerine göre, halk dansları, müzik korosu, tiyatro ve çeşitli sportif grup yaşantıları içinde yer alması; iletişim ve duygularını ifade etme becerilerinin geliştirilmesi bakımından önemli olabilir.Bu tür yaşantıların, öğrencilerin öz bilinç kapasitesinin gelişmesinde yararlı olacağı söylenebilir .

Kendi duygularına açık, farkında ve yakın olan bireylerin, başkalarının da duygularını anlamayı o kadar iyi becerebilir. Öğrenme yaşam boyu devam eden bir süreçtir.Kendimizde ve çocuklarımızda öz bilinç’in gelişmesi yönünde duyarlı olmalı ve öğrenmeyi sürdürmeliyiz.

Yrd.Doç.Dr.Şükriye Varol/Psikolog

Bu yazılı ilgili makalelerden yararlanılarak yazılmıştır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Üç Duygusal Beceri: Duygusal Zeka,aleksitimi,empati" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Şükriye VAROL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Şükriye VAROL'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şükriye VAROL Fotoğraf
Dr.Psk.Şükriye VAROL
Samsun
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi66 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Şükriye VAROL'un Yazıları
► Duygusal Zeka Psk.Bahar ERDEN
► Duygusal Zeka Nedir? Psk.Gözde EMİK AKSOY
► Bizim Zamanımızda Duygusal Zeka mı Vardı? Psk.Dnş.Tuğçe ALTUNBAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Üç Duygusal Beceri: Duygusal Zeka,aleksitimi,empati' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aleksitimi-Alexithymia Mayıs 2017
► Sınava Doğru Mart 2016
◊ Affetmek Mayıs 2017
◊ Emdr ve Bir Vak'a Mayıs 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:38
Top