2007'den Bugüne 92,333 Tavsiye, 28,225 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İyi Olma Sendromu
YAZI #106 © Yazan Psk.Treysi KAZMİRCİ | Yayın Eylül 2008
ŞİŞMANLIK TEDAVİSİNDE PSİKOLOJİK DESTEK VE İYİ OLMA SENDROMU

Kilolu bireylerin sayısındaki artış dikkat çekici ve obezitenin kronik bir hastalık . Bu kronik hastalığın tedavisinde davranış değişikliği yaratılmazsa veya yemek yemeye asıl neden olan temelde yatan psikolojik sebep bulunmaz ve tedavi edilmez ise kilo verme dönemi sonrasında tüm kilolar geri alınıyor. Tekrarlayan bu kısır döngü kişileri daha da mutsuz edebiliyor. Bu şekilde yenilgiye boyun eğip iyi insan olarak varlığını sürdürme çabası dikkat çekici. Şişmanlığı tedavi etme etme yolu olarak tek başına diyet listesi çoğu zaman tek başına yeterli sonucu sağlamıyor. Bizim önerimiz mutlaka doktor, diyetisyen, psikolog üçlüsünü bir arada çalışması ve egzersiz uzmanından destek alınması. Yeni yapılan çalışmalar ve öneriler de “tedaviden terapiye” doğru geçişi destekler yönde ve daha etkili olduğu yönünde görüş bildiriyor

Vücut ağırlığı normalden fazla olan kişilerdeki “iyi olma sendromu” aslında özgüvenlerine bağlı olarak görülebilmektedir. Vücut ağırlığı görünen sebeptir. Her kendine güveni az olan kişi gibi, dış görüntüsünden memnun olmayan kişiler de kendilerini kabul ettirmek için zaman zaman fazladan çaba gösterme ihtiyacı hissederler. Fazla kilolarını adeta özür dilenmesi gereken bir durummuş gibi görerek öyle davranma eğiliminde olurlar.
Dış görüntülerini insanların onları sevmemesi ya da kabul etmemesi için geçerli bir sebepmiş gibi düşünebiliyorlar ve ardından da , bazen normal koşullarda olacağından çok daha iyi davranabiliyorlar. Normalde verecekleri tepkileri vermeyip öfkelerini, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, hüsran ve hayal kırıklıklarını karşısındakini kaybetmemek uğruna dile getirmeyebilirler. Ne yazık ki bu duyguları bastırmanın onlara nasıl zarar verdiğini ve onlara daha fazla kilo olarak döndüğünü de farketmezler. İfade edilemeyen duygular herkeste olabileceği gibi onlarda da yemek yeme dürtüsüne yol açarak sağlıksız bir fazla yeme durumuna sebep olur. Rahatsız edici ortamda gülümseyerek ve alttan alarak geçiştirilen durum, yalnız kalınca yemeğe saldırma tepkisine dönüşür.

Başkalarını kırmamak, sevgilerini kaybetmemek uğruna yalnız kaldıklarında yiyerek kendilerine zarar verirler. Oysa ki gerçek arkadaşlık, gerçek sevgi ve ilişkilerin böyle olmaması gerektiğinin farkında olamıyabilirler. Yapıcı şekilde dile getirilen kırgınlığın, içinde oldukları ilişkiyi geliştireceğini farketmeyip üzüntülerini hep içlerine atmaya meyillidirler. Halbuki gerçek anlamda iletişim kurulduğu zaman onlar kendilerini rahatlamış hissedecekleri gibi karşılarındaki kişiler de kendilerinden ne beklendiğini bilirler, hata yaptıklarında fark edip davranışlarını değiştirme şansına sahip olurlar. Çünkü çoğu insan karşılarındaki kişinin tepkilerine göre kırıcı hareketlerde bulunmaya çalışmaktan kaçınırlar. Fakat olumsuz bir tepki verilmediği zaman sebep oldukları duyguları bilemez ve davranışı tekrarlayabilirler. En yaygın örnek kilolu kişilerin etraflarındaki insanların sürekli kilolarıyla ilgili yorum yapmaları veya soru sormalarından rahatsız olmalarına rağmen kibarca cevap vermeye çalışmalarıdır. Dolayısıyla insanlar rahatsızlık verdiklerini bilmeden, kendilerince iyi niyetle ısrarla soru sormaya ve yorum yapmaya devam ederler. Halbuki “zayıflamışsın”, “kilo vermiş görünüyorsun” gibi genellikle iltifat kategorisinde görülen cümleler bile çoğu zaman duymak istemedikleri cümlelerdendir. Ama bunu ifade etmedikleri sürece duymaya devam etmeleri kaçınılmazdır. Bu döngüyü bir noktada kırmaları ve kendilerine zarar vermektense karşılarındakinin ne hissettiklerini bilmelerini tercih etmeye başlamaları gereklidir.

Bir başka çok karşılaşılan durum ise sürekli hediyeler vermektir. Karşılarındaki insanı mutlu etmek uğruna bazen kendilerini yıpratabilir dış görünüşünden memnun olmayan kişiler. Bu iyi niyetleri genellikle sömürüye açıktır. Ve sonucunda hediyelere rağmen uzaklaşan kişiler geride yine kırgın, kullanılmış hisseden ama bunu dile getirememiş ve aynı döngüye giren insanlar bırakırlar.

Başkalarına gösterdiğimiz özeni öncelikle kendimize göstermeyi, başkalarina hediye aldığımız kadar kendimize hediye vermeyi öğrendiğimiz zaman daha mutlu bireyler haline gelebiliriz.

“İyi olma sendromu” ile vücut ağırlığı arasındaki bağlantı doğrudan değildir, kendine güven eksikliğinden geçer. Kendine güven eksikliği yaşayan kişilerin bir kısmında kendini kabul ettirebilmek, sevdirebilmek için insanlara iyi davranması gerektiği yanılgısı doğabilir. Ancak burdan her vücut ağırlığı fazla olan kişinin kendine güven eksikliği olduğu, ya da her kendine güven eksikliği olan kişinin bu şekilde bir inanış geliştirdiği sonucuna varılmamalıdır.
Böyle bir durum söz konusu olduğunda terapi sırasında ilk adım kişinin bu eğilimiyle ilgili farkındalık kazanmasını sağlamaktır. Bunu değiştirip değiştirmemek ise tamamen kişisel bir seçimdir. Önemli olan aynı davranış sürdürülecek ise bilinçli ve farkında olarak sürdürülmesidir. Çünkü bastırılan duygular duygusal yemek yemeye yol açarak istenmeyen sonuçlar doğurabilir. En azından farkındalıkla devam eden iyi davranma durumunda danışanın duygularını farkli yöntemlerle sisteminden çıkarması için yollar aranabilir. Davranış değişikliği istenen durumlardaysa, duyguların yapıcı şekilde dile getirilmesi egzersizlerine başvurulur. Çünkü bu danışan için olduğu kadar çevresi için de bir değişim süreci olacaktır. Her ne kadar danışan doğal bir şekilde aslında baştan yapmaya hakkı olanı, duygularını ifade etmeye başlayacaksa da, buna alışmamış olan yakın çevre için bu kabul etmesi, alışması zor bir durum olacaktır. Danışanın ilişkilerinin bozulması istenmeyen bir durum olduğundan dolayı bu da göz önüne alınmalıdır. Ancak elbette ki danışanın çevresinde sadece iyi davrandığı sürece bulunmaya meyilli kişiler var ise, o zaman danışanın bu konudaki hisleri ve nasıl davranmak istediği gündeme gelir.
Bu kolay bir süreç değildir elbette. Çünkü bütün bu davranış şekli, küçüklükten yerleşen, “İnsanların beni sevmesi kabullenmesi için hep iyi davranmalıyım” ya da “Herkes beni sevmeli” gibi bir takım temel inanışlara dayanır. “İyi olma sendromu”ndaki davranış şekli ise kendi kendini sürekli doğru çıkarmaya yöneliktir. Çünkü kişi herkese hep fazlaca iyi davrandığından dolayı, etrafında onu seven kişiler olduğunda temel inancının doğru olduğu, yani iyi davrandığı için sevildiği kanısına kapılır. Reddedildiğini düşündüğü durumlarla karşılaştığında ise, “O kadar sevilmeyecek bir insanim ki, bu kadar iyi davranmama rağmen yine de kabul edilmedim” düşüncesi doğar. Dolayısıyla risk alınmadıkça; bu durumda risk, gereken yerde hakkını aramak, kırgınlığını, kızgınlığını, hayalkırıklığını kısaca olumsuz duygularını dile getirmek gibi davranışlardır; temel inanışın yanlış çıkması da mümkün değildir. Dolayısıyla verilen egzersizler yoluyla, duyguların yapıcı şekilde ifadesi sonucunda da insanlar tarafından kabul edilebileceğini görmesi sağlanır. Ayrıca herkes tarafından kabul edilme isteği üzerine de eğilinir. Biri tarafından sevilmediği, ya da reddedildiği zaman bunun uyandırdığı duygular, bu duygularla başa çıkma üstünde durulur. Eşzamanlı olarak terapi sırasında danışanın kendine güvenini arttırıcı, daha doğrusu kendini kabullenmesine yönelik de çalışılır. Önemli olan danışanın istediği kiloya ulaştığında ya da ulaşırsa kendini kabul etme ve sevme şartı koyması değil, olduğu şekilde de kendine saygı duyması ve kendini koşulsuz sevmesidir.

Treysi Kazmirci
Uzman Psikolog
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Treysi KAZMİRCİ'nin Yazıları
► Başkası Olma Kendin Ol Psk.Kübra Nur ASLAN
► Çözüm Odaklı Olma Psk.Namık ACAR
► Korkulara Esir Olma Psk.Namık ACAR
► Kendin Olma Cesareti Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Mutlu Olma Takıntısı Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU
► Var Olma Yolunda Hiçlik! Psk.Damla ALKOÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'İyi Olma Sendromu' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Duygusal Açlık Eylül 2008
◊ Kış Depresyonu Eylül 2008
◊ Olumlu İfadeler Eylül 2008
◊ Stres Eylül 2008
◊ Kendini Sevmek ÇOK OKUNUYOR Eylül 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:11
Top