Şişmanlığın Psikolojik Etkileri ve Psikolojik Destek
Şişmanlığın Psikolojik Etkileri
Kilolu olmak bir suç gibi algılanır çoğu zaman… Yediği suç, içtiği suç, giydiği suç. Sürekli bir hissedilen bir “suçluluk” duygusu. Peki bu duyguya sebep olan nedir, kişinin kendi algısı mı? Toplum mu yoksa koşullar mı?
Kilo artışlarının ilk nedeni bağımlılıkla ilişkilendiriliyor. Açlık dürtüsü, sürekli yeme alışkanlığı, bir süre sonra yeme bağımlılığına dönüşüyor. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi, bu bağımlılığın da altında yatan bir çok sebep bulunuyor.
Genellikle kilolu veya obez kişiler bebeklik dönemi itibariyle, ihtiyaçtan fazla besin tüketme alışkanlıkları ile yetiştirildikleri için, bir süre sonra bu yaşam biçimi haline geliyor. Doyduğu halde bebeğe zorla yedirilen yemekler, çocukluktan itibaren çocuğunun tabağına yiyebileceğinden fazlasını koyan ve onların bitmesi için zorlayan anneler, kontrolsüz abur-cubur, fast-food tüketimi. Her biri yeme alışkanlıklarının gelişmesinde rol oynayan faktörler.
Yiyeceklerin içindeki yapay katkı maddeleri de yeme bağımlılığında oldukça etkili. Yendikten sonra bile yapay açlık hissi yaşatan bu maddeler, kişiyi sürekli aç ve tatminsiz hissettirebiliyor. Tüketilen yiyecek, hem yendiği için kişide suçluluk hissi yaratıyor, hem de bir süre sonra yarattığı yapay açlık sebebi ile hiç yenmemiş hissi veriyor.
Madde bağımlılığındaki gibi, alınan madde nasıl ki kısa süreli rahatlama yaratıyor fakat sonrasında ise suçluluk duygusu ortaya çıkıyorsa; obez ya da kilolu kişilerde de aynı duygu yer alıyor. Tüketilen yiyeceğin yarattığı tokluk hissi bedeni rahatlatırken bir süre sonra “keşke yemeseydim” düşüncesi ile kişi kendisini suçlar hale geliyor.
Kilo almanın diğer sebeplerinden bir tanesi ise, günlük yaşam sorunları. Genellikle birlikte olunan eş ile ilgili olarak yaşanan cinsel problemlerin tatminsizlik duygusu yaratmasıyla, kadınlarda sık yemek yeme eğilimi görülüyor. Öfke kontrolü sağlayamayan, sinirli, gergin kişilerde de yine yemek yemek bir tür ‘sinir giderme, rahatlama’ yöntemi gibi. Aynı zamanda çeşitli hastalıkların tedavileri için kullanılan ilaçlar da kişilerde kilo problemlerine yol açıyor. İştah açıcı niteliği olan, kilo yapan ilaçlar hastalığın tedavisi için gerekliysen, kilo açısından kişide problem yaratıyor.
Kilo yapan problemlerden bir diğeri ise hormonal denge bozukluklarıdır. Aynı zamanda bağırsak tembelliği, hazımsızlık problemleri de kilolu olmaya sebebiyet vermektedir.
Düzensiz yeme alışkanlıkları, bilgisayar başında yenen atıştırmalar, çok sık fast food tüketimi, misafir olarak gidilen evlerde karşı koyulamayan ikramlar, spor/egzersiz alışkanlıklarının olamayışı da yine farkında olmadan kilo almaya sebep olmaktadır.
“Sen son zamanlarda kilo mu aldın?
Günlük yaşamın en sık rastlanan cümlelerinden bir tanesidir : “Sen son zamanlarda kilo mu aldın?”. Kilo almak istemeyen, diyetteki bir insan için bu cümle çok şey ifade etmektedir. Yaz mevsiminin yaklaştığı günlerde, diyet yapan kişilerin sayısı artmaktadır. Yapılan bilinçsiz diyetler, uzman desteği olmaksızın yapılan diyetler bazen sadece ‘aç bırakmaktadır.’
Diyeti sürdürmek, başlamak kadar zordur çoğu zaman…
Toplumumuz tarafından insanlar hasta oldukları zaman genellikle, sevgiyle kucaklanır. Ailesi, çevresi tarafından sürekli ilgi görür; iyileşmesi için gerekli görülen ilacı, çorbası, en yakınında kim varsa onun tarafından sağlanır. Hiç kimse ona neden hasta oldun diye sormaz, bu sebepten dolayı kızmaz.
Oysa söz konusu obezite olunca durum farklılaşır…
Kilolu kişi çevresi tarafından sürekli eleştiri yağmuruna tutulur, “Bak yedin yedin sonunda ne oldu, yarım dünya gibi olmuşsun.”, “Bu kadar kiloyla o kıyafete biraz zor sığarsın”, “Yakında kapıdan zor sığacaksın.”gibi. Diyete başlayarak bir adım atmaya çalışan kilolu insanlar ise genellikle destek görmez, yalnız savaşırlar.
Diyet süreci irade gerektirdiği için zorlu bir süreçtir. Düzenli bir yaşamı gerektirir. Yapılacak egzersizler, saatinde yenmesi gereken yiyecekler, dikkat edilmesi gereken kalori hesapları… Bu süreçte kilo vermek isteyen kişilerin en belirgin ihtiyaçlarından bir tanesi çevrelerinin desteğidir.
Fazla Kiloların Yol Açtığı Psikolojik Sorunlar
Medyada ve gazetelerde verilen, ‘zayıf kadın güzeldir’ imajı ile birlikte, belli bir kilonun üzerinde olmak genellikle herkesi rahatsız eden bir durum halini almakta hatta psikolojik sorunlara yol açmaktadır. “Ben kilolarımla barışığım.”diyen kişiler de dahi kilolu olmak bir problem haline gelmektedir.
Kilo vermek isteyen ve diyete başlayan kişiler ise genellikle kendilerini sevdikleri şeylerin çoğundan mahrum bırakılmış hissederler. Bu da onlar için yapılmış bir haksızlık gibidir. Sürekli bir kıyas hali vardır. ‘Neden ben?’ duygusu oluşur.
Fazla kilo problemi sadece yetişkinleri değil çocukları ve ergenleri de olumsuz yönde etkilemektedir. Kilolu çocuklara yaşıtları tarafından sürekli lakaplar takılması, yapılan beden eğitimi derslerinde faaliyetlere katılırlarken zorlanmaları, oyunlarda dışlanmaları onları derinden etkilemektedir. Ergenlik çağına gelindiğinde artan görünüş kaygısı, kilo problemi olan çocuklara sorun yaşatmaktadır.
Kilolarından şikayetçi olan, çoğu zaman sürekli diyet yaptığı halde kilo veremeyen, verdiği kiloları hızla alan kişilerin kendilerini mutlu hissetmedikleri bilinmektedir. Sürekli aldıkları kiloları düşünerek, insanların olumsuz düşüncelerine maruz kalacakları endişesi ile rahat hareket edememekte, genellikle içlerine kapanmaktadırlar. Alay konusu olmaktan çekindikleri için, sosyal ortamlardan uzak durmayı tercih etmektedirler.
Obezite ve Kilo Problemlerinde Nasıl Bir Psikolojik Destek Uygulanıyor?
Genellikle kilo vermek isteyen kişilerin ilk başvurdukları yöntem, diyet yapmaktır. Kimi zaman yapılan yanlış diyetlerle, kişi sadece aç kalır. Kilo vermek için düzenli bir programa ihtiyaç vardır. Kilo problemi olan kişiler psikolojik destek almak istediklerinde genellikle, Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanır.
Bilişsel Davranışçı Terapi ile, kilo sorunu yaşayan kişilerin, yeme düzenleri tanımlanır, olumsuz düşüncelerinin yerini olumluları ile değiştirmesi sağlanır.
Zihinde yer edinen duygu ve düşüncelerin kilo problemi ve obeziteye sebebiyet verdiği bilinmektedir. Aşırı yemek yeme (yemek bağımlılığı) bu duygu ve düşüncelerin davranışa yansımasıdır. Bilişsel Davranışçı Terapi, kilo almaya, obeziteye, sürekli yemek yemeye sebebiyet veren bu duygu ve düşüncelerin tanımlanmasına yardımcı olur. Kişiler genellikle zihinde yer alan otomatik düşünce kalıplarının farkında olmazlar. Bilişsel Davranışcı Terapi yöntemi ile bu düşüncelerin farkındalığı sağlanır.
Bilişsel Davranışçı Terapi, kilo verme sürecinde kişilere motivasyon da sağlayarak daha sağlıklı bir şekilde kilo vermelerine yardımcı olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi ile Kilo Vermek
Kilo vermek isteyen kişilerin en büyük engellerinden bir tanesi, kendilerini tutamamak ve diyeti bozmaktır. Başlanılan her diyet yarım kalıyorsa, pazartesi başlayan diyetlere hafta sonuna dek dayanılamıyorsa… Kişide kendine hakim olamama problemi var demektir.
Diyet yapmak, her şeyden önce ‘kendine hakim olma’yı gerektirir. Çoğu zaman uzman tarafından verilen diyet listeleri, yapılan kalori hesapları kağıt üzerinde birkaç ayda kişiyi istenen kiloya ulaştırmaktadır. Fakat hakim olunamayan yeme dürtüsü, diyet yapacak olan kişinin kendine verdiği sözleri tutamaması kişiyi zayıflatmak yerine, moralini bozmakta, kendine olan güvenini azaltmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Terapi kişiye kilo vermede nasıl yardımcı oluyor?
Bilişsel davranışçı terapi ile stres, açlık ve negatif duygularla nasıl başa çıkılacağı öğretiliyor ve düşünceler değiştirilerek istenilen hedefe ulaşılması sağlanıyor.
Bilişsel davranışçı terapi ile psikologlar, danışanlara problemlerin nasıl çözüleceğini öğretiyor. Öncelikle yavaş ve oturarak yeme, her ısırıktan zevk alma, atıştırmaları düzenli sayılarda tutma gibi ihtiyaç duyulan bu davranışların öğrenilmesi gerekiyor. Daha sonra ise düşüncelerin değişimi ve davranışa yansıtılması aşamalarına geçiliyor.
Kilolu olmak bir suç gibi algılanır çoğu zaman… Yediği suç, içtiği suç, giydiği suç. Sürekli bir hissedilen bir “suçluluk” duygusu. Peki bu duyguya sebep olan nedir, kişinin kendi algısı mı? Toplum mu yoksa koşullar mı?
Kilo artışlarının ilk nedeni bağımlılıkla ilişkilendiriliyor. Açlık dürtüsü, sürekli yeme alışkanlığı, bir süre sonra yeme bağımlılığına dönüşüyor. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi, bu bağımlılığın da altında yatan bir çok sebep bulunuyor.
Genellikle kilolu veya obez kişiler bebeklik dönemi itibariyle, ihtiyaçtan fazla besin tüketme alışkanlıkları ile yetiştirildikleri için, bir süre sonra bu yaşam biçimi haline geliyor. Doyduğu halde bebeğe zorla yedirilen yemekler, çocukluktan itibaren çocuğunun tabağına yiyebileceğinden fazlasını koyan ve onların bitmesi için zorlayan anneler, kontrolsüz abur-cubur, fast-food tüketimi. Her biri yeme alışkanlıklarının gelişmesinde rol oynayan faktörler.
Yiyeceklerin içindeki yapay katkı maddeleri de yeme bağımlılığında oldukça etkili. Yendikten sonra bile yapay açlık hissi yaşatan bu maddeler, kişiyi sürekli aç ve tatminsiz hissettirebiliyor. Tüketilen yiyecek, hem yendiği için kişide suçluluk hissi yaratıyor, hem de bir süre sonra yarattığı yapay açlık sebebi ile hiç yenmemiş hissi veriyor.
Madde bağımlılığındaki gibi, alınan madde nasıl ki kısa süreli rahatlama yaratıyor fakat sonrasında ise suçluluk duygusu ortaya çıkıyorsa; obez ya da kilolu kişilerde de aynı duygu yer alıyor. Tüketilen yiyeceğin yarattığı tokluk hissi bedeni rahatlatırken bir süre sonra “keşke yemeseydim” düşüncesi ile kişi kendisini suçlar hale geliyor.
Kilo almanın diğer sebeplerinden bir tanesi ise, günlük yaşam sorunları. Genellikle birlikte olunan eş ile ilgili olarak yaşanan cinsel problemlerin tatminsizlik duygusu yaratmasıyla, kadınlarda sık yemek yeme eğilimi görülüyor. Öfke kontrolü sağlayamayan, sinirli, gergin kişilerde de yine yemek yemek bir tür ‘sinir giderme, rahatlama’ yöntemi gibi. Aynı zamanda çeşitli hastalıkların tedavileri için kullanılan ilaçlar da kişilerde kilo problemlerine yol açıyor. İştah açıcı niteliği olan, kilo yapan ilaçlar hastalığın tedavisi için gerekliysen, kilo açısından kişide problem yaratıyor.
Kilo yapan problemlerden bir diğeri ise hormonal denge bozukluklarıdır. Aynı zamanda bağırsak tembelliği, hazımsızlık problemleri de kilolu olmaya sebebiyet vermektedir.
Düzensiz yeme alışkanlıkları, bilgisayar başında yenen atıştırmalar, çok sık fast food tüketimi, misafir olarak gidilen evlerde karşı koyulamayan ikramlar, spor/egzersiz alışkanlıklarının olamayışı da yine farkında olmadan kilo almaya sebep olmaktadır.
“Sen son zamanlarda kilo mu aldın?
Günlük yaşamın en sık rastlanan cümlelerinden bir tanesidir : “Sen son zamanlarda kilo mu aldın?”. Kilo almak istemeyen, diyetteki bir insan için bu cümle çok şey ifade etmektedir. Yaz mevsiminin yaklaştığı günlerde, diyet yapan kişilerin sayısı artmaktadır. Yapılan bilinçsiz diyetler, uzman desteği olmaksızın yapılan diyetler bazen sadece ‘aç bırakmaktadır.’
Diyeti sürdürmek, başlamak kadar zordur çoğu zaman…
Toplumumuz tarafından insanlar hasta oldukları zaman genellikle, sevgiyle kucaklanır. Ailesi, çevresi tarafından sürekli ilgi görür; iyileşmesi için gerekli görülen ilacı, çorbası, en yakınında kim varsa onun tarafından sağlanır. Hiç kimse ona neden hasta oldun diye sormaz, bu sebepten dolayı kızmaz.
Oysa söz konusu obezite olunca durum farklılaşır…
Kilolu kişi çevresi tarafından sürekli eleştiri yağmuruna tutulur, “Bak yedin yedin sonunda ne oldu, yarım dünya gibi olmuşsun.”, “Bu kadar kiloyla o kıyafete biraz zor sığarsın”, “Yakında kapıdan zor sığacaksın.”gibi. Diyete başlayarak bir adım atmaya çalışan kilolu insanlar ise genellikle destek görmez, yalnız savaşırlar.
Diyet süreci irade gerektirdiği için zorlu bir süreçtir. Düzenli bir yaşamı gerektirir. Yapılacak egzersizler, saatinde yenmesi gereken yiyecekler, dikkat edilmesi gereken kalori hesapları… Bu süreçte kilo vermek isteyen kişilerin en belirgin ihtiyaçlarından bir tanesi çevrelerinin desteğidir.
Fazla Kiloların Yol Açtığı Psikolojik Sorunlar
Medyada ve gazetelerde verilen, ‘zayıf kadın güzeldir’ imajı ile birlikte, belli bir kilonun üzerinde olmak genellikle herkesi rahatsız eden bir durum halini almakta hatta psikolojik sorunlara yol açmaktadır. “Ben kilolarımla barışığım.”diyen kişiler de dahi kilolu olmak bir problem haline gelmektedir.
Kilo vermek isteyen ve diyete başlayan kişiler ise genellikle kendilerini sevdikleri şeylerin çoğundan mahrum bırakılmış hissederler. Bu da onlar için yapılmış bir haksızlık gibidir. Sürekli bir kıyas hali vardır. ‘Neden ben?’ duygusu oluşur.
Fazla kilo problemi sadece yetişkinleri değil çocukları ve ergenleri de olumsuz yönde etkilemektedir. Kilolu çocuklara yaşıtları tarafından sürekli lakaplar takılması, yapılan beden eğitimi derslerinde faaliyetlere katılırlarken zorlanmaları, oyunlarda dışlanmaları onları derinden etkilemektedir. Ergenlik çağına gelindiğinde artan görünüş kaygısı, kilo problemi olan çocuklara sorun yaşatmaktadır.
Kilolarından şikayetçi olan, çoğu zaman sürekli diyet yaptığı halde kilo veremeyen, verdiği kiloları hızla alan kişilerin kendilerini mutlu hissetmedikleri bilinmektedir. Sürekli aldıkları kiloları düşünerek, insanların olumsuz düşüncelerine maruz kalacakları endişesi ile rahat hareket edememekte, genellikle içlerine kapanmaktadırlar. Alay konusu olmaktan çekindikleri için, sosyal ortamlardan uzak durmayı tercih etmektedirler.
Obezite ve Kilo Problemlerinde Nasıl Bir Psikolojik Destek Uygulanıyor?
Genellikle kilo vermek isteyen kişilerin ilk başvurdukları yöntem, diyet yapmaktır. Kimi zaman yapılan yanlış diyetlerle, kişi sadece aç kalır. Kilo vermek için düzenli bir programa ihtiyaç vardır. Kilo problemi olan kişiler psikolojik destek almak istediklerinde genellikle, Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanır.
Bilişsel Davranışçı Terapi ile, kilo sorunu yaşayan kişilerin, yeme düzenleri tanımlanır, olumsuz düşüncelerinin yerini olumluları ile değiştirmesi sağlanır.
Zihinde yer edinen duygu ve düşüncelerin kilo problemi ve obeziteye sebebiyet verdiği bilinmektedir. Aşırı yemek yeme (yemek bağımlılığı) bu duygu ve düşüncelerin davranışa yansımasıdır. Bilişsel Davranışçı Terapi, kilo almaya, obeziteye, sürekli yemek yemeye sebebiyet veren bu duygu ve düşüncelerin tanımlanmasına yardımcı olur. Kişiler genellikle zihinde yer alan otomatik düşünce kalıplarının farkında olmazlar. Bilişsel Davranışcı Terapi yöntemi ile bu düşüncelerin farkındalığı sağlanır.
Bilişsel Davranışçı Terapi, kilo verme sürecinde kişilere motivasyon da sağlayarak daha sağlıklı bir şekilde kilo vermelerine yardımcı olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi ile Kilo Vermek
Kilo vermek isteyen kişilerin en büyük engellerinden bir tanesi, kendilerini tutamamak ve diyeti bozmaktır. Başlanılan her diyet yarım kalıyorsa, pazartesi başlayan diyetlere hafta sonuna dek dayanılamıyorsa… Kişide kendine hakim olamama problemi var demektir.
Diyet yapmak, her şeyden önce ‘kendine hakim olma’yı gerektirir. Çoğu zaman uzman tarafından verilen diyet listeleri, yapılan kalori hesapları kağıt üzerinde birkaç ayda kişiyi istenen kiloya ulaştırmaktadır. Fakat hakim olunamayan yeme dürtüsü, diyet yapacak olan kişinin kendine verdiği sözleri tutamaması kişiyi zayıflatmak yerine, moralini bozmakta, kendine olan güvenini azaltmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Terapi kişiye kilo vermede nasıl yardımcı oluyor?
Bilişsel davranışçı terapi ile stres, açlık ve negatif duygularla nasıl başa çıkılacağı öğretiliyor ve düşünceler değiştirilerek istenilen hedefe ulaşılması sağlanıyor.
Bilişsel davranışçı terapi ile psikologlar, danışanlara problemlerin nasıl çözüleceğini öğretiyor. Öncelikle yavaş ve oturarak yeme, her ısırıktan zevk alma, atıştırmaları düzenli sayılarda tutma gibi ihtiyaç duyulan bu davranışların öğrenilmesi gerekiyor. Daha sonra ise düşüncelerin değişimi ve davranışa yansıtılması aşamalarına geçiliyor.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Şişmanlığın Psikolojik Etkileri ve Psikolojik Destek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
11 Beğeni
Yazan Uzman
|
şişmanlığın psikolojik etkileri, obezitede psikolojik destek, şişmanlık ve psikoloji, obezitede psikoloji, fazla kilo psikolojisi, kilo vermede psikoloji
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.