Beyin Gelişimi Açısından İnternet ve Dijital Medya Kullanımı
Bebek ve çocuklarda beyin gelişimi en hızlı 7 yaşına kadar olur. Beynin gelişmesinde beslenme kadar çevre ile olan erken etkileşim de çok önemlidir. Ne kadar çok beyin bölgesi uyarılır ve ne kadar çok sinir hücresi arasında bağlantı kurulursa beyin o kadar hızlı gelişir. Ebeveynlerin sevgi dolu ilgisi, çocukların farklı fiziksel, zihinsel etkinliklere katılmaları bu gelişimin anahtarıdır. Ancak zeka sadece beynin hızlı kullanımını değil, deneyimlerin çoğalmasını ve problemlerin çözümünde etkin olarak kullanılmasını da kapsar. En hızlı öğrenme ve zeka gelişimi 0-7 yaş arasında olsa da zeka gelişimi ömür boyu sürer.
Son 10 yıldır hayatımızın neredeyse temel öğrenme ve sosyalleşme ortamları haline gelen televizyon, bilgisayar, mobil telefon gibi teknolojik aletlerin kullanımının beyni nasıl etkilediği ise artan kullanımla beraber yeni yeni araştırılmaktadır. Internet kullanarak çok geniş bir kitleyle sanal iletişimde bulunmanın ve teknolojik alet kullanım yaşının giderek düştüğü düşünülürse bu araştırmalar oldukça önemlidir. Teknoloji psikolojisi üzerine araştıran ve E-hastalıklar üzerine kitaplar yazan Dr Larry Rosen, küçük çocuklarda teknolojinin fazla kullanımı nedeniyle ebeveyn, kardeş ya da arkadaşlarla oynamanın, onlarla vakit geçirmenin azaldığını, okul ve ergenlik döneminde ise internet üzerinden kurulan ilişkilerde bedensel ipuçlarının olmadığını belirterek, sosyal ilişkilerde içinde bulunulan ortamı doğru okuyamama sorununun doğduğuna dikkat çekiyor.
Sürekli ve hızlı şekilde karar alıp eylemde bulunmaya dayalı bilgisayar ve internet ortamı, beynimizin default mode network (VARSAYILAN MOD AĞI) denen mekanizmasını devre dışı bırakır. Varsayılan mod ağı adlı mekanizmayı hayal kurarken, başıboş dolaşırken, zihni rahat bıraktığımızda kullanırız. Araştırmacılar, a-ha deneyimi denen yaratıcı buluşların bu düşünme modunda yaşandığını, beynin sürekli odaklanmış olmasının bunu engellediğini düşünmekte. Yine araştırmalara göre internette beynimiz daha aktif olmakta, örneğin ilk kez google arama motorunda araştırma yapan yaşlı kişilerde kitap okumaya kıyasla beyin daha aktif olarak gözlenmiş.
Beynin sürekli aktif ve çok fazla veri işler durumda olması beyni zorlayıcı olduğu için bazı uzmanlar, anne babalara 5 yaşa kadar çocukların teknoloji kullanımını günde yarım saatle sınırlamalarını, bu yarım saate karşılık da en az 2,5 saat (1 birim teknoloji kullanımına 5 birim farklı nitelikte etkinlikler) insanlarla sohbet etme, oyuncaklarla oynama, müzik dinleme, beyni boşaltma gibi beyni sakinleştiren etkinlikler öneriyor. Ergenlik öncesi bu oranın yarı yarıya olabileceğini, ergenlikte ise 5 birim teknoloji kullanımına en az 1 beyni sakinleştirici etkinliğin gerçekçi olacağını söylüyorlar.
Uyku çalışmalarından elde edilen bilgilere göre beynimiz uyurken ve uyanıkken 90 dakikalık döngülerle çalışmakta. Bu nedenle yetişkinler için de her 90 dakika teknolojik alet kullanımında en az 10 dakika zihin sakinleştirici etkinlikler öneriliyor. Dr. Richard Coyne ve meslektaşları doğa yürüyüşlerinin beyin aktivitelerini istemsiz dikkat denen sakinlik moduna getirdiğini gösterdi. Başka araştırmalar ise sanat eserlerine bakma, müzik dinleme ya da müzik aleti çalma, yabancı dil öğrenme, spor yapma, meditasyon, ılık bir duş alma, hatta bir arkadaşla yüz yüze ya da telefonda hoş sohbet etmenin beyni sakinleştirdiğini ortaya koyuyor. Tabi bu etkinlikler Default Mode Network’ü de etkinleştiriyor. Nörobilimcilerin de kabul ettiği ve pek çok kişinin belirttiği gibi birçok yaratıcı fikir, doğada başıboş dolaşırken ya da banyo yaparken doğuyor.
Beynin sürekli aktif olması, stresi tetikleyen beta beyin dalgalarının kullanılmasını gerekli kıldığından aslında bedensel olarak da kaygı bozukluklarına daha yatkın hale geldiğimiz düşünülmekte. Beynin uyanıkken kullandığı alfa dalgaları ise sakinlik ve huzur duygusu vermektedir.
Dolayısıyla çocuğumuzun ve kendimizin beynine, bebeklik dönemi dahil özen göstermeliyiz. Küçük yaşta teknoloji kullanımında onları yönlendirmeli, kendi hayatımızda da teknoloji kullanımı dışında yaratıcı ve sakinleştirici etkinlikler için fırsat yaratmalı, onlara örnek olmalı ve sevgi dolu bir ilişki ortamı sunmalıyız ki ileride sağlam iletişim ve düşünme becerilerine sahip, kendileriyle barışık insan olma konusunda onları desteklemiş olalım.
Son 10 yıldır hayatımızın neredeyse temel öğrenme ve sosyalleşme ortamları haline gelen televizyon, bilgisayar, mobil telefon gibi teknolojik aletlerin kullanımının beyni nasıl etkilediği ise artan kullanımla beraber yeni yeni araştırılmaktadır. Internet kullanarak çok geniş bir kitleyle sanal iletişimde bulunmanın ve teknolojik alet kullanım yaşının giderek düştüğü düşünülürse bu araştırmalar oldukça önemlidir. Teknoloji psikolojisi üzerine araştıran ve E-hastalıklar üzerine kitaplar yazan Dr Larry Rosen, küçük çocuklarda teknolojinin fazla kullanımı nedeniyle ebeveyn, kardeş ya da arkadaşlarla oynamanın, onlarla vakit geçirmenin azaldığını, okul ve ergenlik döneminde ise internet üzerinden kurulan ilişkilerde bedensel ipuçlarının olmadığını belirterek, sosyal ilişkilerde içinde bulunulan ortamı doğru okuyamama sorununun doğduğuna dikkat çekiyor.
Sürekli ve hızlı şekilde karar alıp eylemde bulunmaya dayalı bilgisayar ve internet ortamı, beynimizin default mode network (VARSAYILAN MOD AĞI) denen mekanizmasını devre dışı bırakır. Varsayılan mod ağı adlı mekanizmayı hayal kurarken, başıboş dolaşırken, zihni rahat bıraktığımızda kullanırız. Araştırmacılar, a-ha deneyimi denen yaratıcı buluşların bu düşünme modunda yaşandığını, beynin sürekli odaklanmış olmasının bunu engellediğini düşünmekte. Yine araştırmalara göre internette beynimiz daha aktif olmakta, örneğin ilk kez google arama motorunda araştırma yapan yaşlı kişilerde kitap okumaya kıyasla beyin daha aktif olarak gözlenmiş.
Beynin sürekli aktif ve çok fazla veri işler durumda olması beyni zorlayıcı olduğu için bazı uzmanlar, anne babalara 5 yaşa kadar çocukların teknoloji kullanımını günde yarım saatle sınırlamalarını, bu yarım saate karşılık da en az 2,5 saat (1 birim teknoloji kullanımına 5 birim farklı nitelikte etkinlikler) insanlarla sohbet etme, oyuncaklarla oynama, müzik dinleme, beyni boşaltma gibi beyni sakinleştiren etkinlikler öneriyor. Ergenlik öncesi bu oranın yarı yarıya olabileceğini, ergenlikte ise 5 birim teknoloji kullanımına en az 1 beyni sakinleştirici etkinliğin gerçekçi olacağını söylüyorlar.
Uyku çalışmalarından elde edilen bilgilere göre beynimiz uyurken ve uyanıkken 90 dakikalık döngülerle çalışmakta. Bu nedenle yetişkinler için de her 90 dakika teknolojik alet kullanımında en az 10 dakika zihin sakinleştirici etkinlikler öneriliyor. Dr. Richard Coyne ve meslektaşları doğa yürüyüşlerinin beyin aktivitelerini istemsiz dikkat denen sakinlik moduna getirdiğini gösterdi. Başka araştırmalar ise sanat eserlerine bakma, müzik dinleme ya da müzik aleti çalma, yabancı dil öğrenme, spor yapma, meditasyon, ılık bir duş alma, hatta bir arkadaşla yüz yüze ya da telefonda hoş sohbet etmenin beyni sakinleştirdiğini ortaya koyuyor. Tabi bu etkinlikler Default Mode Network’ü de etkinleştiriyor. Nörobilimcilerin de kabul ettiği ve pek çok kişinin belirttiği gibi birçok yaratıcı fikir, doğada başıboş dolaşırken ya da banyo yaparken doğuyor.
Beynin sürekli aktif olması, stresi tetikleyen beta beyin dalgalarının kullanılmasını gerekli kıldığından aslında bedensel olarak da kaygı bozukluklarına daha yatkın hale geldiğimiz düşünülmekte. Beynin uyanıkken kullandığı alfa dalgaları ise sakinlik ve huzur duygusu vermektedir.
Dolayısıyla çocuğumuzun ve kendimizin beynine, bebeklik dönemi dahil özen göstermeliyiz. Küçük yaşta teknoloji kullanımında onları yönlendirmeli, kendi hayatımızda da teknoloji kullanımı dışında yaratıcı ve sakinleştirici etkinlikler için fırsat yaratmalı, onlara örnek olmalı ve sevgi dolu bir ilişki ortamı sunmalıyız ki ileride sağlam iletişim ve düşünme becerilerine sahip, kendileriyle barışık insan olma konusunda onları desteklemiş olalım.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Beyin Gelişimi Açısından İnternet ve Dijital Medya Kullanımı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Fatma ZENGİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Fatma ZENGİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
beyin gelişimi, çocuklarda beyin gelişimi, internet kullanımı, dijital medya, internet ve beyin, dijital medya ve beyin gelişimi, dijital aletler ve beyin, teknolojik alet kullanımı, öğrenme, zeka gelişimi ve internet, zeka gelişimi ve dijital medya, teknoloji psikolojisi
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.