Çocuk Eğitiminde Doğru Olarak Bilinen Yanlışlar
MAKALE #13852 © Yazan Uzm.Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR | Yayın Aralık 2014 | 3,100 Okuyucu
ÇOCUK EĞİTİMİNDE DOĞRU OLARAK BİLİNEN YANLIŞLAR
Yeni nesil olarak değerlendirilen ebeveyn modelinde çoğunlukla çocuklara sınırlar öğretilirken tutuk davranılıyor ve kesin ifadelerle “DUR” denilemiyor. Bunun sonucunda çocuğuna “hayır” diyemeyen ebeveynlerle karşılaşabiliyoruz. Sağlıklı çocuk yetiştirildiği düşünülürken sadece “ben” diyen bir nesil yetiştiği de unutulmamalıdır. Sınırların net koyulmadığı, benmerkezci, sadece kendisini önemseyen çocukların yetiştiği bir toplum olarak anne babaların yaptıkları doğru olarak kabul gören yanlışlar üzerinde duralım.
Çocuk her koşulda özgüven sahibi olmalı. Yanlış…
“Özgüvenin her koşulda iyi olması” bilgisi 1980 – 1990 yıllarında Amerika ve Avrupa’da “yeni çocuk yetiştirme modeline” psikoloji biliminin katkısı olarak görülmekteydi. Yıllar geçtikçe bu bilginin geçerliği gitmiş, birçok araştırmacı ve kuramcı tarafından çocuklara özgüven pompalamasının katkıdan çok zarar getirmeye başladığı vurgulanmıştır.
Çocuğa sık verilen “sen özelsin ve farklısın” mesajı erken yaşta aşırıya kaçan bir benlik algısına yol açacaktır.
Çocuklarla asla yüksek ses tonu ile konuşulmaz. Yanlış…
Yüksek ses tonu ile konuşmanın ya da çocuklara kızmanın onların psikolojik olarak kötü etkileneceği genellemesi yanlıştır. Bazen çocukların net ve sert yönlendirmelere ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır. Örneğin bir toplulukta istediği yapılmadığı için annesine vurmaya çalışan bir çocuğa “Yaptığın doğru bir şey değil.” açıklaması yersiz ve yetersiz olacaktır. Bunun yerine sert bir tonda uyarılması ve yüz ifadesinin de aynı şekilde sert olması onu durduracaktır. İlk yöntem uygulandığında, çocuk şiddet olgusunu normal kabul ederek her defasında bu davranışını artırarak yineleyecektir. İkinci uygulanan yolda ise çocuk net bir şekilde sınırlarını görecek ve her zaman her koşulda onun istediğinin olmayacağını da anlayacaktır.
Küçük yaşlardan itibaren çocuk eğitiminde sınırların konulmasında ve kuralların uygulanmasında anne-baba aynı dili konuşmalıdır. Birinin hayır dediği şey diğer ebeveyn için de hayır olmalıdır.
Başkalarının çocuklarına asla müdahale edilmemelidir. Yanlış…
Eskiden anne ya da babasını zor durumda bırakan çocuğa müdahale eden teyzelerimiz vardı. Ancak şimdilerde çocuk her tarafı birbirine de katsa kimseden ses çıkmaz oldu. Aksine hafif gülümsemelerle bile karşılar olduk.
Belki anne-babanın vereceği tepkiden çekinildiği için sessizlik ağır basmaktadır. Aslında anne-babayı rencide etmeden yapılan uyarılar, çocuğa çevresine yaşattığı rahatsızlığın farkında olması mesajını verecektir.
Başkalarının yanında çocuk uyarılmamalıdır. Yanlış…
Çocuk anne ve babasının kendisini dışarıda kalabalık bir ortamda uyaramayacağını bildiği anda, tüm sınırları zorlayacaktır. Anne-babanın ne kadar zor durumda kaldığı ya da yalnız kaldıklarında ne olacağı onu ilgilendirmiyordur artık. Çünkü her şeyi yaptırabileceği sadece “ben” dediği bir andadır. Oysa anne-baba, çevreye de rahatsızlık verdiğinin farkında olmayan çocuklarına sınırları öğretecek kişilerdir. Sınırları ihlal eden çocuğa o anda müdahale edilerek net yönlendirmelerle “dur” denilebilmelidir.
Her şeyi merak eden çocuğun her merakı giderilmelidir. Yanlış…
Çocuğun her sorusuna verilen ayrıntılı yanıtlar onun hayal dünyasını zayıflatacaktır. Hayal gücü yetişkin cevaplarıyla sınırsızca karşılık bulan çocuk, bir süre sonra sorularına yetişilemeyen çocuk haline gelecektir. Unutulmamalıdır ki bazı soruların cevabını çocuk kendi hayal gücü ile bulabilir ve tamamlayabilir. Her sorusunun cevaplanması düşünce hızını ve konuşma miktarını kontrolsüz hale getirebilir. Bu durum çocuğu kaygı düzeyini artırarak yetişkin gibi davranan, yetişkin dili kullana biri durumuna getirebilir.
Her seslenişinde cevap verilmelidir. Yanlış…
Genellikle özellikle annelerin yaşadığı bir sorundur tam iki yetişkin sohbet ederken çocuğun araya girip bir şeyler istemesi. Her seslenişinde karşılık alan çocuk, bunu alışkanlık haline getirerek sınır problemi yaşayacaktır. Anne-babanın konuşmalarını bölen ya da yapılan bir etkinlik sırasında kendisiyle ilgilenilmesini isteyen çocuğa her seferinde yanıt verilmesi ona sadece benim için “sen” önemlisin mesajını verecektir. Bu mesajla yetişen çocuk için yetişkinlik döneminde de ben ve diğerleri ayrımı keskin bir şekilde çizilecektir.
Alınan her karar çocuğa sorulmalıdır. Yanlış…
Doğru olarak kabul edilen bu bilgi 5 yaşında tatile nereye gidileceğine karar vermesi istenen, 9 yaşında eve alınacak mobilyayı seçen, 6 yaşında her akşam mönüsü onun isteğine göre düzenlenen çocuklara işaret etmektedir. Çocukların bir birey olarak kabul edilmesi gerekliliği her zaman uzmanlarca vurgulanır. Ancak bu onların her şeyde söz hakları olduğu anlamına gelmeyecektir. Bazı kararların sadece yetişkinler tarafından verilmesi gerektiği çocuk tarafından bilinmelidir. Her karara çocuğu dahil etmek hatta onun yönlendirmesini sağlamak çocukta ego problemlerine neden olacaktır.
Yukarıda belirtilen doğru olarak benimsenen yanlışların sürekli uygulandığında yanlış sonuçlar doğurabileceğinin altını çizmek gerekir. Her anne-baba, çocuğunu kendine güvenen, kendisini iyi ifade eden bir birey olarak yetiştirmek ister. Ancak sınırlar net bir şekilde çizilmezse, hem çocukluk hem de yetişkinlik döneminde ciddi problemlerle karşılaşılabilir.
Çocuklarımız…
Küçük yaşlardan itibaren ebeveyn olarak yapacağımız bir takım şeyler onların geleceği için oldukça fazla önem teşkil ediyor.
· “Teyze kızar şimdi, garson amca çok kızacak.” Diyerek herkes sana kızabilir imajı yaratılmamalıdır.
· Kalabalık araçlarda “Teyzenin kucağına otur, amcanın yanına sıkış.” Diyerek yabancılarla bağ kurması sağlanmamalıdır.
· Akrabanız dahi olsa çocuğunuzun tuvalet ihtiyacını sizinle karşılamasına önem verin.
· Eğer kendisini öptürmek istemiyorsa, bir kerecik öpsün diyerek onu zorlamayın.
· O istemedikçe ona kimsenin dokunamayacağını mutlaka öğretin.
· Yol boşken kırmızı ışıkta çocuğunuzun yanında asla geçmeyin. (Çocuğunuz olmasa da geçmeyin)
· ,gazlı içecekleri içip sonra da bunlar çok zararlı diyerek onun içmesini engelleyeceğinizi düşünmeyin. Sadece inandırıcılığınızı kaybettiğinizi unutmayın.
· Kitap okumuyorsanız ondan da kitap okumasını beklemeyin. Okuma alışkanlığının genetik değil, görerek model alarak oluştuğunu unutmayın.
· Sen bunu yapamazsın, senin yerine ben yaparım demek yerine “DENEMEK İSTER MİSİN?” deyin.
· Onunla arkadaş olmaya çalışmayın. Sadece anne ve baba olun.
· Onun anlayabileceği şekilde zararlı olan şeyleri ona anlatın. “Cıss” yapma demeyin. Korkutarak değil açıklama yaparak öğretici olmaya çalışın.
· Neyi soruyorsa ona yanıt verin. Sizden desten dinlemek istemediğini unutmayın.
· Onunla konuşurken göz teması kurun. Aynı hizada olmaya özen gösterin.
· Çocuğunuzu koşulsuz sevin. Onun bunu her koşulda hissetmesini sağlayın. Çocuğunuza her fırsatta sarılın. Temas iletileri ebeveyn-çocuk arasındaki en güçlü iletilerdir.
· Asla çocuklarınıza isim takmayın ya da onları etiketlemeyin. Olumlu ya da olumsuz her etiket onda sadece baskı oluşturacaktır.
Uzm. Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR
Kaynak:
Ana-baba Okulu – Remzi Kitapevi.(1998)
Yeni nesil olarak değerlendirilen ebeveyn modelinde çoğunlukla çocuklara sınırlar öğretilirken tutuk davranılıyor ve kesin ifadelerle “DUR” denilemiyor. Bunun sonucunda çocuğuna “hayır” diyemeyen ebeveynlerle karşılaşabiliyoruz. Sağlıklı çocuk yetiştirildiği düşünülürken sadece “ben” diyen bir nesil yetiştiği de unutulmamalıdır. Sınırların net koyulmadığı, benmerkezci, sadece kendisini önemseyen çocukların yetiştiği bir toplum olarak anne babaların yaptıkları doğru olarak kabul gören yanlışlar üzerinde duralım.
Çocuk her koşulda özgüven sahibi olmalı. Yanlış…
“Özgüvenin her koşulda iyi olması” bilgisi 1980 – 1990 yıllarında Amerika ve Avrupa’da “yeni çocuk yetiştirme modeline” psikoloji biliminin katkısı olarak görülmekteydi. Yıllar geçtikçe bu bilginin geçerliği gitmiş, birçok araştırmacı ve kuramcı tarafından çocuklara özgüven pompalamasının katkıdan çok zarar getirmeye başladığı vurgulanmıştır.
Çocuğa sık verilen “sen özelsin ve farklısın” mesajı erken yaşta aşırıya kaçan bir benlik algısına yol açacaktır.
Çocuklarla asla yüksek ses tonu ile konuşulmaz. Yanlış…
Yüksek ses tonu ile konuşmanın ya da çocuklara kızmanın onların psikolojik olarak kötü etkileneceği genellemesi yanlıştır. Bazen çocukların net ve sert yönlendirmelere ihtiyaç duydukları unutulmamalıdır. Örneğin bir toplulukta istediği yapılmadığı için annesine vurmaya çalışan bir çocuğa “Yaptığın doğru bir şey değil.” açıklaması yersiz ve yetersiz olacaktır. Bunun yerine sert bir tonda uyarılması ve yüz ifadesinin de aynı şekilde sert olması onu durduracaktır. İlk yöntem uygulandığında, çocuk şiddet olgusunu normal kabul ederek her defasında bu davranışını artırarak yineleyecektir. İkinci uygulanan yolda ise çocuk net bir şekilde sınırlarını görecek ve her zaman her koşulda onun istediğinin olmayacağını da anlayacaktır.
Küçük yaşlardan itibaren çocuk eğitiminde sınırların konulmasında ve kuralların uygulanmasında anne-baba aynı dili konuşmalıdır. Birinin hayır dediği şey diğer ebeveyn için de hayır olmalıdır.
Başkalarının çocuklarına asla müdahale edilmemelidir. Yanlış…
Eskiden anne ya da babasını zor durumda bırakan çocuğa müdahale eden teyzelerimiz vardı. Ancak şimdilerde çocuk her tarafı birbirine de katsa kimseden ses çıkmaz oldu. Aksine hafif gülümsemelerle bile karşılar olduk.
Belki anne-babanın vereceği tepkiden çekinildiği için sessizlik ağır basmaktadır. Aslında anne-babayı rencide etmeden yapılan uyarılar, çocuğa çevresine yaşattığı rahatsızlığın farkında olması mesajını verecektir.
Başkalarının yanında çocuk uyarılmamalıdır. Yanlış…
Çocuk anne ve babasının kendisini dışarıda kalabalık bir ortamda uyaramayacağını bildiği anda, tüm sınırları zorlayacaktır. Anne-babanın ne kadar zor durumda kaldığı ya da yalnız kaldıklarında ne olacağı onu ilgilendirmiyordur artık. Çünkü her şeyi yaptırabileceği sadece “ben” dediği bir andadır. Oysa anne-baba, çevreye de rahatsızlık verdiğinin farkında olmayan çocuklarına sınırları öğretecek kişilerdir. Sınırları ihlal eden çocuğa o anda müdahale edilerek net yönlendirmelerle “dur” denilebilmelidir.
Her şeyi merak eden çocuğun her merakı giderilmelidir. Yanlış…
Çocuğun her sorusuna verilen ayrıntılı yanıtlar onun hayal dünyasını zayıflatacaktır. Hayal gücü yetişkin cevaplarıyla sınırsızca karşılık bulan çocuk, bir süre sonra sorularına yetişilemeyen çocuk haline gelecektir. Unutulmamalıdır ki bazı soruların cevabını çocuk kendi hayal gücü ile bulabilir ve tamamlayabilir. Her sorusunun cevaplanması düşünce hızını ve konuşma miktarını kontrolsüz hale getirebilir. Bu durum çocuğu kaygı düzeyini artırarak yetişkin gibi davranan, yetişkin dili kullana biri durumuna getirebilir.
Her seslenişinde cevap verilmelidir. Yanlış…
Genellikle özellikle annelerin yaşadığı bir sorundur tam iki yetişkin sohbet ederken çocuğun araya girip bir şeyler istemesi. Her seslenişinde karşılık alan çocuk, bunu alışkanlık haline getirerek sınır problemi yaşayacaktır. Anne-babanın konuşmalarını bölen ya da yapılan bir etkinlik sırasında kendisiyle ilgilenilmesini isteyen çocuğa her seferinde yanıt verilmesi ona sadece benim için “sen” önemlisin mesajını verecektir. Bu mesajla yetişen çocuk için yetişkinlik döneminde de ben ve diğerleri ayrımı keskin bir şekilde çizilecektir.
Alınan her karar çocuğa sorulmalıdır. Yanlış…
Doğru olarak kabul edilen bu bilgi 5 yaşında tatile nereye gidileceğine karar vermesi istenen, 9 yaşında eve alınacak mobilyayı seçen, 6 yaşında her akşam mönüsü onun isteğine göre düzenlenen çocuklara işaret etmektedir. Çocukların bir birey olarak kabul edilmesi gerekliliği her zaman uzmanlarca vurgulanır. Ancak bu onların her şeyde söz hakları olduğu anlamına gelmeyecektir. Bazı kararların sadece yetişkinler tarafından verilmesi gerektiği çocuk tarafından bilinmelidir. Her karara çocuğu dahil etmek hatta onun yönlendirmesini sağlamak çocukta ego problemlerine neden olacaktır.
Yukarıda belirtilen doğru olarak benimsenen yanlışların sürekli uygulandığında yanlış sonuçlar doğurabileceğinin altını çizmek gerekir. Her anne-baba, çocuğunu kendine güvenen, kendisini iyi ifade eden bir birey olarak yetiştirmek ister. Ancak sınırlar net bir şekilde çizilmezse, hem çocukluk hem de yetişkinlik döneminde ciddi problemlerle karşılaşılabilir.
Çocuklarımız…
Küçük yaşlardan itibaren ebeveyn olarak yapacağımız bir takım şeyler onların geleceği için oldukça fazla önem teşkil ediyor.
· “Teyze kızar şimdi, garson amca çok kızacak.” Diyerek herkes sana kızabilir imajı yaratılmamalıdır.
· Kalabalık araçlarda “Teyzenin kucağına otur, amcanın yanına sıkış.” Diyerek yabancılarla bağ kurması sağlanmamalıdır.
· Akrabanız dahi olsa çocuğunuzun tuvalet ihtiyacını sizinle karşılamasına önem verin.
· Eğer kendisini öptürmek istemiyorsa, bir kerecik öpsün diyerek onu zorlamayın.
· O istemedikçe ona kimsenin dokunamayacağını mutlaka öğretin.
· Yol boşken kırmızı ışıkta çocuğunuzun yanında asla geçmeyin. (Çocuğunuz olmasa da geçmeyin)
· ,gazlı içecekleri içip sonra da bunlar çok zararlı diyerek onun içmesini engelleyeceğinizi düşünmeyin. Sadece inandırıcılığınızı kaybettiğinizi unutmayın.
· Kitap okumuyorsanız ondan da kitap okumasını beklemeyin. Okuma alışkanlığının genetik değil, görerek model alarak oluştuğunu unutmayın.
· Sen bunu yapamazsın, senin yerine ben yaparım demek yerine “DENEMEK İSTER MİSİN?” deyin.
· Onunla arkadaş olmaya çalışmayın. Sadece anne ve baba olun.
· Onun anlayabileceği şekilde zararlı olan şeyleri ona anlatın. “Cıss” yapma demeyin. Korkutarak değil açıklama yaparak öğretici olmaya çalışın.
· Neyi soruyorsa ona yanıt verin. Sizden desten dinlemek istemediğini unutmayın.
· Onunla konuşurken göz teması kurun. Aynı hizada olmaya özen gösterin.
· Çocuğunuzu koşulsuz sevin. Onun bunu her koşulda hissetmesini sağlayın. Çocuğunuza her fırsatta sarılın. Temas iletileri ebeveyn-çocuk arasındaki en güçlü iletilerdir.
· Asla çocuklarınıza isim takmayın ya da onları etiketlemeyin. Olumlu ya da olumsuz her etiket onda sadece baskı oluşturacaktır.
Uzm. Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR
Kaynak:
Ana-baba Okulu – Remzi Kitapevi.(1998)
Yazan
Uzm.Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuk Eğitiminde Doğru Olarak Bilinen Yanlışlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.