2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Karboksipunctur ile Zayıflama Haftada 2 Defa 2 Dakika
MAKALE #1724 © Yazan Dr.Fevzi ÖZGÖNÜL | Yayın Ekim 2008 | 22,378 Okuyucu
KARBOKSİPUNCTUR
Çok farklı bir görüş...
Haftada 2 defa 2 dakikada zayıflama
Aşağıdaki yazı tamamen benim şahsi düşüncem ve bugüne kadar zayıflama üzerine yaptığım çalışmalarımın bir sonucudur. Hiç bir yöntem ve doktoru hedef almamaktadır.

Çevrenize şöyle bir bakın, 2 değişik tipte kişilerle karşılaşacaksınız. Zayıflar ve şişmanlar.
Benim bir inancım var, öncelikle şişmanlık kaderiniz değildir ve şişmanlığın genetikle bir alakası yoktur. Çok zayıf bir kişi çok aşırı şişmanlayabilir veya çok şişman bir kişi aynı şekilde zayıflayabilir ve hayatı boyunca zayıf kalabilir. Bu değişime uğrayan kişilerin genetiği değişmediğine göre, ara sıra haberlerde yayınlanan şişmanlık geni bulundu gibi haberler de doğru olmasa gerek. Bu tamamen kişilerin davranış biçimiyle alakalıdır. Aynı işyerinde aynı şartlarda çalışan, aynı yemekhanede aynı yemekleri yiyen zayıf ve şişman kişilerle karşılaşabilirsiniz. Buradaki fark vücudun hangi mantıkla çalıştığıdır. Eğer vücudumuz depolama mantığı ile çalışırsa kilo alır veya kilo veremezsiniz. Eğer vücudumuz harcama mantığı ile çalışırsa zayıf kalırsınız. Aslında zayıflamak veya şişman kalmak tamamen elimizde. Klasik zayıflama anlayışını düşünürsek aldığımız kalori, harcadığımız kaloriden az olursa kilo vermeye başlarız. Bunu başarmak için belirli bir diyet programı ile kalorimizi ayarlamamız , fazla harcama yapmak için spor yapmamız gerekir. Bunu başarabilirsek zayıflarız. Bu şüphesiz ki uzun ve yorucu bir çaba ve sabır gerektirir.Bu çabayı sarfedebilenler ve yeterince sabırlı olanların bir kısmı bu mutlu sona ulaşır ve sonunda zayıflar kervanına katılır. Bir kısmı dedim çünkü istatistikler gösteriyor ki bu yöntemle zayıflayanların bir çoğu çeşitli nedenlerle, işlerinin yoğunluğu, damak zevki, psikolojik sorunlar, yaşam şartlarının değişmesi, bıkkınlık, korku, programa uyamama, hormonal nedenler, ilaç kullanımı vs vs nedeniyle programı yarıda bırakıp şişmanlıyor veya programı tamamlasa bile bazen hiçbir neden olmadan da tekrar şişmanlar kervanına katılıyor.

Pekala ya işin aslı böyle değilse ve biz hep hatalı düşünüyorsak ne olacak. Bu klasik yorum ya bir yanlıştan ibaretse.

Çevrenizde tanıdığınız şişman obur kişiler mutlaka vardır. Çok yemek yerler, o kadar çok yerlerki siz bile şaşırısınız. Fakat onları hep şişman görürsünüz. Bu kişiler şişmandırlar ama hiçbir zaman 1.000 kilo olmazlar. Aslında her yediğimiz yüksek kalori vücudumuzda yağ olarak depolanıyorsa neden bu kişiler aldıkları kalorilerinin hepsini depo etmezler. Hangi mekanizma devreye giriyor da, bu aşırı şişmanlamayı engelleyebiliyor. Yani nasıl oluyor da bu enerji vücudumuzdan atılabiliyor. 100 gram yağ eritebilmek veya 1.000 kalori verebilmek için ne kadar çok çabalamamız, hareket veya spor yapmak zorunda kaldığımızı bir düşünün. Aslında bu obur diye tabir ettiğimiz kişiler günde 9.000 kalori alıyorlar ama bunun büyük bir çoğunluğunu vücuda almadan veya aldıktan sonra yok edebiliyorlar. Demek ki vücudumuzda bir tetik mekanizması çalışıyor ve bu atımı gerçekleştirebiliyor.

Vücudumuz her zaman kendini korumakla meşguldür. Eğer alınan aşırı kalorilerin ona zarar verdiğini hissederse bu kalori alımını durdurur. Demek ki vücudumuzda otomatik bir diyet mekanizması var. Hepimizin hayatında dikkat etmesek bile, yani aldığımız ve harcadığımız enerjileri eşitlemesek bile uzun süre sabit kaldığımız kilolarımız vardır. Bu kilolar bizim direnç noktalarımızdır. Aynı borsada olduğu gibi bu direnç noktalarında merkez bankasının müdahalesi gibi vücudumuzda müdahalede bulunur ve daha çok kilo almamızı engeller. Zayıflama sırasında da aynı kilolarda zayıflalamız durur ve aynı mekanizma devreye girerek bizim daha çok zayıflamamızı engeller. Çevremizde bizim iki katımız yiyerek zayıf kalan ve biz şişman olanları kızdıran, kıskandıran kişiler vardır. İşte bu kişşilerin bu koruma mekanizmaları daha düşük seviyede çalışır ve onların hep zayıf kalmalarını sağlar. Aslında bu onlara verilmiş bir ödül değil, şişmanlık da bizim kaderimiz değildir.

Yazımın en başında bahsettiğim gibi aslında şişmanlık ve zayıflık vücudumuzun çalışma mantığına bağlıdır. Vücudumuz depolama mantığı ile çalışırsa enerji depolarız ve şişmanlarız , vücudumuz harcama mantığı ile çalışırsa fazla alınan enerjiyi harcar ve zayıf kalırız.

Bu mantığı nasıl değiştirebiliriz. Aslında en önemli zayıflama problemi budur. Vücudumuz haylaz bir çocuk gibidir. Ona ne verirseniz onu alır ve kullanır. Eğer ona kötü davranırsanız size karşı güvenini yitirir. Kötü davranmaktan bahsettiğim, eğer onu sürekli aç bırakırsanız yani günde sadece 1 öğün çok fazla yiyip kalan zamanda aç durursanız, o da yedek enerji depolamak için sizin yağ hücrelerinizi kullanarak yağ depolar ve sizi şişmanlatır. Eğer siz zayıflamak için çok ağır diyet yapıp onu daha aç bırakırsanız, onu daha da hırslandırıp diyeti devam ettirdiğinizde belki o değerli depolarını kullanmak zorunda kalır ve zayıflarsınız ama sonra intikamını çok acı alır. Depolamasını iki katına çıkararak sizi daha çok şişmanlatır. Aynı yanlışı tekrarlarsanız, onu dahada kızdırıp sizi daha da çok şişmanlatmasına neden olursunuz. Zannederim bu satırları okuduğunuzda içinizdeki çocuğu daha çok kızdırmaktan korkmaya başladınız.

Şimdi gelelim depolama mantığı ila çalışan vücudumuzun, nasıl harcama mantığı ile çalışabileceğine. Kulak kepçesinden uyguladığımız karboksipuncturun bu tetiklemeyi geçici bir süre gerçekleştirdiğine inanıyorum. Bugüne kadar uyguladığım birçok vakada eğer beraberinde doğru bir yeme sistemiyle birlikte, hareketlerimizde de hafif bir artış yaparsak, bu tetiklemeyi sürdürüp hızla yağ ve kilo kaybına uğradığımızı gözlemledim. Uyguladığımız yöntemde kullandığımız karbondioksit gazı bir defa nefes verdiğimizde çıkan karbondioksit miktarı kadar az dır. Ben bu etkiyi verdiğimiz nefesi vücudumuza geri verme olarak tanımlandırıyorum. Miktar çok az olduğu için allerji veya başka bir yan etkisi olması mümkün değil. Kaldı ki, bölgesel yapılan karboksiterapi yöntemlerinde bu miktarın yaklaşık 150-200 katı kadar karbondioksit miktarı kullanılmaktadır. Bu yöntemin uygulanmasındaki en büyük özellik, her kişide uygulanan miktarın farklılıklar göstermesidir. Hatta her kişinin başka seanslarındaki miktar bile, verdiği kilo ve yağ oranına bağlı farklılıklar gösterir. Bu tamamen kişiye özel bir tedavi olduğu için her seansta sadece uygulayıcı doktor bu uygulamayı yapabilir. Daha ilk seansta kilo veya yağ kaybı oluşmaktadır.

Bu yöntemin en önemli özelliği asla aç kalmamak, yani eğer açlık hissediyorsanız açlığınızı gidermek için mutlaka yemelisiniz. Yanlız unutmamamız gereken bir konu var hissettiğimiz iki türlü açlık vardır bir tanesi gerçek açlık, diğeri hareket açlığıdır. Hangi açlığı hissettiğinizi anlamak için, eğer açlık hissediyorsanız hareket edin. Oturduğunuz yerden kalkın biraz dolaşın eğer açlık hissiniz geçtiyse bu hareket açlığıdır. Buna benzer bir açlık hissederseniz ne yerseniz yiyin bu açlığı geçiremezsiniz. Bu yanlışı en çok televizyon seyrederken veya bilgisayar başındayken hissedersiniz. Lütfen bu durumlarda atıştırma yerine masadan kalkıp biraz dolaşın, bu sizin daha çok kilo almanızı engeller. Bu yöntem uygulandığında daha çabuk doyduğunuzu da düşünürsek özellikle ana öğünlerde tabağınıza daha küçük bir miktar alın, eski alışkanlıkla fazla miktarda alırsanız açlık hissetmeseniz bile tabağınızdakini tamamen bitirdiğiniz için lüzumsuz fazla enerji alırısnız. Bu kilo vermenizi yavaşlatır, eğer hala açlık hissediyorsanız biraz daha yemek alın. Her ne olursa olsun eğer açlık hissederseniz ara öğünlerde bizim önerimiz yoğurt tüketmeniz, bu hem sizi tok tutacak, hemde yağ kaybetmenize yardımcı olacaktır. Eğer yoğurt bulamazsanız ayran da içebilirsiniz. Herhangi bir ara öğünde meyve de yiyebilirsiniz ama bütün ara öğünlerde meyve tercih etmeyin. Eğer çok yağ kaybetmek ve zayıflamanızı hızlandırmak istiyorsanız sabah harici ekmek ve unlu mamül tüketmeyin. Eğer çok isteğiniz varsa bir parça tatlı veya kurabiye türü gıda alabilirsiniz. Unutmayın tatlı veya kurabiye yediğinizde kan şekeriniz yükselecek ve ani insülin salınması nedeniyle kan şekerinizde ani bir düşme olacak ve bir süre sonra tekrar tatlı ihtiyacı hissedeceksiniz. Bu durumda biraz sabredin kan şekeriniz tekrar normale dönecek ve siz tatlı istemeyeceksiniz bunu sakın unutmayın.

Harekete gelince burada çok basit bir taktik uygulayın her gün iki saat yürüyüş ve koşu yapmak yerine gün içinde hareketlerinizi biraz arttırın. Bunun mantığını açıklamak istiyorum.Vücudumuzun bizden bağımsız çalışıp bağımsız olarak düşündüğünü söylemiştim. Biz harekete başladığımız anda vücudumuz ne yapacağımızı kestiremez. Vücudumuz kendisini koruma içgüdüsü nedeniyle ilk düşündüğü bir tehlikeden kaçtığımızdır. O nedenle harekete başladığımız anda tüm enerjisini kaslarımıza yönlendirir. Eğer biz yürümeye başlarsak tehlike olmadığını anlayıp enerjisini geri çeker, eğer koşuyorsak daha çok enerji gönderir. Bunu yüz metre koşusu ile maraton koşusu arasındaki farktan anlarız. Yüz metre koşucusu hemen hemen tüm enerjisini o yüz metre boyunca harcar. Bu koşucuyu on defa yüz metre koşturamazsınız ama maraton koşucusu ilk metrelerden sonra standart bir tempo ile en az enerji harcayarak koşuya devam eder ve 42 kilometre koşar. Dolayısı ile hareket başlangıcında en çok enerjiyi harcadığımızı düşünürsek günde 10 – 15 defa oturduğumuz yerden kalkıp 20 metre yürürsek gün içinde 1 defa 2 saat koşu yapmaktan daha fazla enerji harcarız. Üstelik bu enerji harcamasını gün içine yaydığımız için bize daha fazla yardımcı olur. En güzeli hem sürekli gıda ile aldığımız enerjiyi daha düzenli harcamış oluruz. Öncelikle 2 saat sürekli spor yaptığımızda her ne olursa olsun vücudumuz kendisini korumaya alır ve bu yaptığımız sporda daha az enerji harcamaya çalışır. Nedeni vücudumuz bu yaptığımız hareketi lüzumsuz enerji kaybı olarak düşünüp daha az enerji harcayarak yapmaya çalışır ve biz bu çabamızda hedeflediğimizden daha az enerji kaybı elde etmiş oluruz. Yanlış anlamayın sağlıklı yaşam için spora karşı değilim ama sadece kilo kaybetmek isteği ile 2 saat koşuşturup sonrada bütün görevimizi yerine getirmiş olma düşüncesi ile kendimizi koltuğa atarak saatlerce hareketsiz kalmaya karşıyım. Bunun yerine gün içinde, gündelik yaptığımız hareketlere ek olarak 10 -15 defa o koltuktan kalkıp 20 metre yürümemizin bile bize daha çok yararı olacaktır.

Hayatınızda sağlıklı, ince bir yeni sayfa açmanız dileğiyle.

Dr. Fevzi Özgönül
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Karboksipunctur ile Zayıflama Haftada 2 Defa 2 Dakika" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Fevzi ÖZGÖNÜL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Fevzi ÖZGÖNÜL'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Fevzi ÖZGÖNÜL Fotoğraf
Dr.Fevzi ÖZGÖNÜL
İstanbul
Doktor "Diğer Doktorlar"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi3 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Fevzi ÖZGÖNÜL'ün Yazıları
► Zayıflama Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Akupunktur ile Zayıflama Dr.Ebru EGEMEN UYSAL
► Naturel Zayıflama Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Tat Duyusu ve Zayıflama Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Kalıcı Zayıflama Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Zayıflama ve Diyet Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Karbonhidrat ve Zayıflama Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Zayıflama ve Egzersiz Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Zayıflama ve Estetik Cerrahi Op.Dr.Güncel ÖZTÜRK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Karboksipunctur ile Zayıflama Haftada 2 Defa 2 Dakika' başlığıyla benzeşen toplam 70 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:21
Top