2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kişilik Bozukluklarının Oluşmasına Yol Açan Ebeveyn Tutumları
MAKALE #5920 © Yazan Psk.Serap SÖZEN | Yayın Kasım 2010 | 8,763 Okuyucu
KİŞİLİK BOZUKLUKLARININ OLUŞMASINA YOL AÇAN EBEVEYN TUTUMLARI

Kişilik, kişinin “ben” olarak tanımladığı tüm huyların, karakter ve mizaç özelliklerinin, değer yargılarının, prensiplerin, varsayımların, kuralların ve tutumlarının bütününe verilen addır. Kişinin benliğine ait gördüğü tüm nitelikler onun kişiliğini oluşturmaktadır.
Kişilik bozukluğu ise kişiliği oluşturan niteliklerin hemen hepsinde meydana gelmiş olan bozuklukları anlatmak için kullanılan bir terimdir. Kişilik bozukluğu olan bireyler varsayım, tutum, inanç, değer yargısı, prensip gibi kişiliği oluşturan niteliklerin hemen hepsinde aşırı uçlarda yer alma eğilimi gösterirler. Bu uçlarda olma durumu özellikle kişilik bozukluğu olan bireyin yakın çevresi üzerinde oldukça rahatsız edici etkiler yaratır. Kişilik bozukluğu olan bireyler kendileri çevreye uyum sağlamak yerine, çevreyi kendilerine uydurmaya çalışırlar. Düşüncelerinin, duygularının, olaylar hakkındaki tutumlarının, prensiplerinin ve kurallarının mutlak, tartışmasız bir şekilde doğru olduğuna inanırlar. Kişilik bozukluğu olan bireyler diğerleriyle olan ilişkilerinde her ne yaşamış olurlarsa olsunlar her zaman kendilerini haklı, karşılarındaki insan hatalı ve suçlu görme eğilimindedirler. Bu gibi bireyler değişime kapalıdırlar, direnç gösterirler.
Kişilik bozuklukları, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nın dördüncü baskısına göre (DSM IV) üç kümede gruplandırılmıştır. Buna göre A kümesi kişilik bozuklukları: paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozukluklarını içermektedir. B kümesi kişilik bozuklukları ise antisosyal, borderline (sınır), histrionik ve narsisistik kişilik bozukluklarını içerir. C kümesi kişilik bozuklukları ise çekingen, bağımlı ve obsesif-kompulsif (takıntı-zorlantı) kişilik bozukluklarını içermektedir.

Bu yazımızda kişilik bozukluğu olan bireylerin çocukluk dönemlerinde onlarda kişilik bozukluğu oluşmasına neden olmuş olan ebeveyn tutumlarından bahsedeceğiz.
A kümesi kişilik bozukluklarından ilki olan paranoid kişilik bozukluğunda hakim olan duygu kuşkuculuktur. Paranoid bireyler dünyanın güvensiz, insanların kötü niyetli, aldatıcı ve hilekar olduğuna düşündüklerinden dolayı sürekli bir güvensizlik hali içinde ve kuşkulanarak yaşarlar. Herkesten kötülük gelebileceğine inandıkları için sürekli tetikte, gergin, kaygılı, kuşkucu ve öfkelidirler.

Paranoid kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında güvenilmez, davranışları önceden kestirilemez, tutarsız ve dengesiz ebeveyn tutumlarını görmekteyiz. Ebeveynlerden biri veya her ikisi de çocuğa karşı güvenilmez, destekleyicilikten uzak, tehditkâr tutum ve davranışlarda bulunarak çocuğun dünyayı güvensiz ve tehlikelerle dolu, kendisini ise savunmasız ve çaresiz olarak algılamasına yol açmışlardır.
Şizoid kişilik bozukluğu olan bireyler kendilerini yalnız, izole olmuş, ilgi, destek ve sevgiden uzakta ve dahası bunlara ihtiyacı yokmuş gibi algılarlar. Oldukça içine kapanık olma eğilimindedirler ve yakın ilişkilere gereksinim duymazlar. Sosyal açıdan girişken değildirler. Yakın ilişkileri sorun olarak görürler. Tekdüze, donuk ve kısıtlı bir duygulanımları vardır. Harekete geçmekte oldukça zorlanırlar.
Şizoid kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında duygusal açıdan soğuk, uzak, mesafeli, iletişim yönü kısıtlı, sosyal açıdan beceriksiz ebeveyn tutumlarını görmekteyiz. Ancak bunun tam tersi durumlarda geçerli olabilmektedir. Bir diğer deyişle çocuğu aşırı sahiplenen, onun büyümesine ve kendi kararlarını vermesine, inisiyatif ve sorumluluk almasına izin vermeyen, çocuğunu kendi uzantısıymış gibi algılayan ebeveynlik modelleri de çocukta şizoid kişilik bozukluğunu oluşmasına yol açabilmektedir.
Şizotipal kişilik bozukluğu olan bireyler ise tuhaf dış görünüşleri, değişik, eksantrik ilgileri, kendinlerine yabancılaşmış hal ve hareketleri ile dikkat çekerler. Bu kişilerin garip kabul edilebilecek fikirleri, büyüsel inanışları, batıl inançları, olan biten her şey onlarla ilgiliymiş gibi düşünme eğilimleri vardır.
Şizotipal kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında ise dengesiz, tutarsız, ilgisiz veya aşırı ilgili ebeveynlik modellerini ve olayları ve olguları büyüsel inanışlara, batıl inançlara, altıcı hisse, büyüye ve sihire göre açıklayan, bunlara fazlasıyla inanan aile yapılarını görmekteyiz.
B kümesi kişilik bozukluklarından ilki olan antisosyal kişilik bozukluğunda (halk arasında “psikopati” olarak da bilinmektedir) ise suç davranışları sıkça görülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler vicdani ve ahlaki değer yargılarından oldukça uzaktadırlar. Rahatlıkla, düşünmeden ve dürtüsel bir şekilde suç işleyebilirler. Kurbanlarına ve genel olarak tüm insanlığı karşı son derece acımasızdırlar. Oldukça soğukkanlı bir görünümdedirler. Kendilerini her zaman haklı görmeleri ve istedikleri şekilde davranmakta haklarının olduğu düşüncesi nedeniyle yaptıklarından asla suçluluk ve pişmanlık duymazlar.
Antisosyal kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında acımasız, gaddar, zalim, çocuğunun ihtiyaçlarına karşı duyarsız olan, cezalandırıcı, katı ve sert, şiddete eğilimli ebeveyn tutumlarını görmekteyiz. Antisosyal kişilerin çoğu çocukluklarında şiddet, tecavüz, aşırı ve katı disiplin yöntemleri gibi travmatik durumların mağduru olmuşlardır. Ve bu sebeple de yetişkin olduklarında insanları mağdur etmekten hiç üzüntü ve pişmanlık duymazlar ve hatta işleyecekleri suçları bilerek, isteyerek ve planlayarak yaparlar.
Borderline (sınır) kişilik bozukluğu olan bireyler sürekli bir terk edilme korkusu içinde yaşarlar. Terk edilmeyi ölümle eşdeğer gördüklerinden ötürü sürekli bir kaygı halindedirler. Özellikle terk edilme durumlarında intihar fikirleri ve planları sık sık akıllarından geçer ve bazen de uygulayabilirler. Aynı kişiye karşı aynı an da hissettikleri zıt duygular nedeniyle (hem sevme, hem nefret etme gibi) akılları ve duyguları sürekli karışık bir haldedir.
Borderline (sınır) kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında ise genelde çocuğunu kendi uzantısı gibi gören ve ondan sağlıklı bir şekilde ayrışmayı başaramamış olan ebeveynlik tutumlarını görmekteyiz. Bu gibi ebeveynler (çoğunlukla anneler) genelde evliliklerinde ve eşleriyle ilişkilerinde oldukça mutsuzdurlar ve bu sebeple çocuklarına adeta yapışık bir şekilde hareket ederler. Çocuklarından ayrılmaya veya çocuklarının ondan kısa süreli bile olsa uzaklaşmasına tahammül edemezler. Eğer çocuk kısa süreliğine bile anneden ayrılmayı talep eder veya öyle davranırsa annenin yoğun öfkesi ve duygusal uzaklaşmacı tavrıyla karşı karşıya kalır. Annenin ilgisini ve sevgisini kaybetmekten çok korkan çocuk anneye yapışarak ve kendi ihtiyaçlarından ayrışarak hayatta kalmaya çalışır. Bu durumda çocuğun gelişiminde çok önemli bir evre olan ayrışma/bireyselleşme evresini atlatamamasına, hayatı boyunca bağımlı ilişkiler kurmasına, terk edilmeye karşı aşırı bir korku ile tepki vermesine ve diğerlerini memnun etmek ve onlar tarafından sevilebilmek uğruna kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmesini yol açar.
Histrionik (histerik) kişilik bozukluğu olan bireyler ilgi odağı olmaktan zevk alırlar. Dikkatin, ilginin, gözlerin hep üzerlerinde olmasını isterler ve gerek dış görünüşleri, gerekse de hal ve hareketleriyle bunu sağlarlar. Hayatı bir tiyatro sahnesinde, başroldeymiş gibi yaşarlar. Dramatik, gösterişli, cinsel yönden ayartıcı tutumlar sergilerler. İlgi odağı olmadıkları zamanlarda mutsuz, depresif, kaygılı olurlar.
Histrionik (histerik) kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında çocuğuyla aşırı ilgili, onu fazlasıyla şımartan, istek ve ihtiyaçlarını her zaman ve her koşulda karşılayan ebeveyn tutumlarını görmekteyiz. Bunun tam tersi durumlarda ise çocuğunun ihtiyaçlarına karşı aşırı duyarsız, benmerkezci, aşırı derecede kendisiyle ilgili ebeveyn tutumlarına maruz kalarak büyüyen çocuklarda da histerik kişilik bozukluğu oluşabilmektedir.
Narsisistik kişilik bozukluğu olan bireyler ise hastalık derecesinde kendileriyle meşgul, aşırı derecede benmerkezci, kendisi dışındaki diğer insanların farkında bile olmayan, kendini beğenmiş ve kendisini üstün gören, diğer insanları kendi ihtiyaçlarını karşılamak için kullanan, sömüren, manipüle eden, kendi çıkarlarını her şeyin üstünde tutan insanlardır.
Narsisistik kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında çocuğuyla aşırı ilgili, onun ihtiyaçlarını ve isteklerini her şeyin önüne koyan, çocuğuna sürekli “biricik, özel, farklı ve ulaşılmaz” olduğu mesajını veren, çocuğunu aşırı şımartan veya koruyan ebeveynlik tutumlarını görmekteyiz. Bazı durumlarda ise çocuğunu kendi istek, ihtiyaç, beklenti, ideal ve hayallerini gerçekleştirecek bir nesne olarak gören ebeveyn tutumları da çocuğun ilerde narsisistik kişilik bozukluğu geliştirmesine yol açabilmektedir.
C kümesi kişilik bozuklularından ilki olan çekingen kişilik bozukluğu olan bireyler sosyal açıdan oldukça kaygılıdırlar. Rezil olma, utandırılma, küçük düşürülme gibi kaygıları nedeniyle Sosyal ortamlara girmekten kaçınırlar. Sosyalleşmeye ne kadar istek ve ihtiyaç duysalar da bu gibi kaygıları onları alıkoyar.
Çekingen kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında düşünceleri, duyguları, davranışları ve tutumları nedeniyle çocuğunu sürekli olumsuz bir biçimde eleştiren ve ona sosyal açıdan “eksik, yetersiz, işe yaramaz” olduğu mesajını veren ebeveynlik tutumlarını görmekteyiz. Çocuğu onaylamayan, kınayan, eleştiren, dışlayan ebeveynlik tutumları çocukta çekingen kişilik bozukluğunun oluşmasına yol açabilmektedir.
Bağımlı kişilik bozukluğu olan bireyler sosyal ilişkilerinde karşılarındaki insana veya insanlara bağımlı ve muhtaç olduklarını düşünürler. Onlar olmadan, bağımsız bir şekilde var olamayacaklarını düşünürler. Günlük basit kararlarını bile bağımlı oldukları kişilere sorarak vermeye çalışırlar. Eğer birileri onlara yardım etmezse en basit kararları bile veremeyeceklerine, tek başlarına hayatlarını devam ettiremeyeceklerine inanırlar. Pasif, uysal, bağımlı, muhtaç kişilerdir.
Bağımlı kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında genellikle aşırı korumacı, çocuğunun hemen hiçbir konuda inisiyatif ve sorumluluk almasına izin vermeyen, çocuğunun yerine onunla ilgili kararları alan ebeveynleri görmekteyiz. Sorumluluk ve kararlar almayı, belli ölçülerde risk almayı öğrenemeyen çocuk ise gittikçe kendisinin eksik, kusurlu, yetersiz olduğuna daha fazla inanmakta, kendine güven duymayı başaramamakta ve başkasına yaslanmadan hayatta varlığını sürdüremeyeceğini inanan bağımlı kişilik bozukluğu olan bir bireye dönüşmektedir.
Obsesif kompulsif (takıntı zorlantı) kişilik bozukluğu olan bireyler aşırı düzenli ve tertipli olma, kuralara uygun davranma, saygılı olma konusunda takıntılıdırlar. Eğer genel kurallara ve kendilerine koydukları kurallara uygun davranmazlarsa çok büyük suçluluk ve kaygı duyarlar. Öfkelerini sürekli bastırma ve kendilerinden beklenildiği gibi davranma konusunda bir zorunluluk hissederler. İnsanların da genel kurallara ve onların kendileri için koydukları kurallara uygun davranmalarını bekler ve onları böyle davranmak konusunda zorlarlar. Cimri denebilecek ölçüde tutumludurlar.
Obsesif kompulsif (takıntı zorlantı) kişilik bozukluğunun zeminine bakıldığında ise aşırı kuralcı, koyduğu kurallara, kendi prensiplerine uygun davranması için çocuğunu zorlayan, eğer öyle davranmazsa son derece cezalandırıcı olabilen ebeveyn tutumlarını görmekteyiz. Bu gibi ebeveynlik tutumlarını benimseyen ebeveynler çocuklarını kendilerinin bir uzantısı gibi görürler ve onların da kendilerine özgü bir kişilik geliştirmesine izin vermezler. Çocukları onların gelecek projesidir ve adeta bir proje yöneticisi gibi kurallar, gereklilikler, zorunluluklar, yüksek ve ulaşılması imkânsız standartlar belirleyerek çocuklarını yönetmeye çalışırlar. Eğer çocukları kendilerinin onlar için koydukları kurallara ve hedeflere uygun davranmazlarsa onları eleştirir, çeşitli şekillerde cezalandırır, asla onaylamazlar. Koşullu sevilen çocuklar da geleceğin obsesif kompulsif bozukluğu olan bireyler olarak yetişmeye başlarlar.

Bu yazıda kısaca kişilik bozuklukları ve onların oluşmasına yol açan ebeveynlik tutumlarından bahsedilmiştir. Kişilik bozukluğunun oluşmasında her zaman birden fazla neden olduğunu unutulmamalıdır. Ancak bu nedenlerden en önemlilerinden biri olan ebeveyn tutumlarını anlamak ve bunlara ilişkin bilinçlenmek sağlıklı nesiller yetiştirmek için en gerekli koşullardan biridir.

UZMAN KİLİNK PSİKOLOG

SERAP SÖZEN







Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kişilik Bozukluklarının Oluşmasına Yol Açan Ebeveyn Tutumları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Serap SÖZEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Serap SÖZEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Serap SÖZEN
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi9 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Serap SÖZEN'in Makaleleri
► Ebeveyn Tutumları Psk.Dnş.Büşra Gül ALBAYRAK
► Ebeveyn Tutumları Psk.Ahmet SERT
► Ebeveyn Tutumları Psk.M.Enes İMERT
► Ergenlikte Ebeveyn Tutumları PDF Psk.Hatice ÇETİNKAYA ŞAHİN
► Karne ve Ebeveyn Tutumları Psk.Hatice ÇETİNKAYA ŞAHİN
► Farklı Ebeveyn Tutumları Psk.Melisa KÜÇÜK DEDEOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kişilik Bozukluklarının Oluşmasına Yol Açan Ebeveyn Tutumları' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:02
Top