2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Meslek Etiği ve İnsan Hakları Çerçevesinde İhlallerin Travmaya Etkisi
MAKALE #6357 © Yazan Psk.Ferihan YANCI | Yayın Ocak 2011 | 13,846 Okuyucu
Etik, yunanca “ethos” kelimesinden türeyen ve “kişilik ve karakter” anlamına gelen bir kelimedir (Wittmer; 1999). Günümüzde, bir kişinin davranışlarını “iyilik-kötülük”, “doğruluk-yanlışlık” boyutlarında değerlendiren bir değerler sistemi olarak tanımlanmaktadır. Özellikle araştırma alanı insanlar olan birçok meslek dalının bir takım etik ilkeleri bulunmaktadır. Bu ilkelerin, meslekte yeterlilik denetimi, meslek içi rekabetin düzenlenmesi, hizmette idealleri korumak, meslek üyelerinin grupla ve toplumla ilişkilerini düzenlemek gibi işlevleri bulunmaktadır (Cottone, Tarvydas, 1999). Kısaca, etik ilkeler, doğru davranışı sağlamak için bireye ve özellikle mesleki gruplara adapte edilen ahlaki kurallar bütünüdür. Etik, kültürel değerlerden çok ahlaki değerleri benimser (Yeşilyaprak, 2005).

Toplumla doğrudan etkileşim içinde bulunan ve toplumu etkileme potansiyeline sahip birçok meslekte olduğu gibi psikologlar da kendi kendilerini doğrudan denetleyebilecek bir mekanizma oluşturmak durumundadırlar. Etik ilkelere ne denli uyulduğu birçok ülkede yaptırım gücü yüksek mesleki kuruluş ve odalar tarafından takip edilmektedir. Ülkemizde henüz bir psikolog meslek yasası bulunmadığı için Türk Psikologlar Derneği’nin 18 Mart 2004 tarihli 27. Olağan Genel Kurul’da kabul edilmiş olan Psikolog Meslek Etiği’nin ilkeleri dikkate alınmaktadır. Bu ilke ve prensiplerin bir kısmı; uzmanlık sınırlarının bilinmesi, uzmanlığın güncel tutulması, araştırma ve uygulama da; hizmet sunulan ya da hizmetinden yararlanılan kişilerin suistimal ya da taciz edilmemesi, araştırmalarda katılımcıların özgür iradeleriyle katılmalarının ve bilgilendirilmelerinin sağlanması, alınan bilgilerin gizliliği, elde edilen bilgilerin belirtilen ve onaylanan amaçlar dışında kullanılmaması, hizmet alınan ve /veya verilen kişiler arasında ayırım yapılmaması gibi konulardan oluşmaktadır (TPD Etik Yönetmeliği, 2004).

Bu çalışmada, travma ve etik ilkeler, insan hakları kapsamında değerlendirilecek ve travmayla ilişkilendirilecektir. Travma dendiğinde; kişinin güçsüzlüğü ile yüz yüze gelmesi anlatılmak istenir. Kişi, travma anında karşı konulmaz bir güç tarafından çaresiz bırakılır, dehşeti ve korkuyu yaşar. Olağan tüm baş etme sistemleri felce uğrar
( Aker, Önder; ed? 2003). Travmalar kimi zaman doğal afetler gibi doğrudan insan elinden olmayan olaylar olurken, kimi zamanda insan elinden olan kazalar ya da kasıtlı eylemler olabilmektedir. Anlamlandırma boyutu da burada değişmektedir. Örneğin bir kişi depremi yada seli yaşadığında buna atfı “doğa yada tanrı tarafından verilmiş bir felaket” olabilirken, bir ensest mağduru yaşadığı eylemin tanıdığı ve güven duyduğu bir yetişkin tarafından uygulanması sebebi ile anlamlandırmakta daha çok güçlük çekebilmektedir. Bu hali ile insan eli ile kasıtlı yapılmış travmaların çoğu zaman daha örseleyici olabileceği açıktır.

Türkiye uzun süredir neredeyse bir "travmalar ülkesi" haline gelmiştir. Trafik kazaları, silahlı çatışmalar, terör olayları, işkence, zorunlu olarak yapılan göçler, depremler, sel baskınları, yangınlar, çöp patlamaları gibi felaketler ülkemizin başından eksik olmamıştır ( Aker, Önder, 2003).Travmalarda oluşan vahşete verilmesi gereken tepki, onu akıldan çıkarıp atmakken, vahşet gömülmeyi reddeder ve insan hayatında hiç beklenmedik anlarda bile dirilir ve kendini hatırlatır (Herman, 1992). Bu bağlamda her türlü fiziksel, psikolojik şiddet ve ihlal iyi irdelenmeli ve önüne geçebilmek adına büyük tedbirler alınmalıdır.

Psikoloji, Sosyal Hizmetler ve Psikolojik Danışmanlık alanında Travma ve Etik İlişkisi

Psikologlar gibi “insan” olan pek çok meslek etik ilkeler ve yaptırımlar için adımlar atmış, hekimler, hemşireler, psikolojik danışmanlar, sosyal çalışmacılar kendi meslekleri için akademik ve uygulamaya yönelik etik ilkeler oluşturmuştur. Bunlar; Yetkinlik/Yeterlilik, Yararlı olmak ve Zarar vermemek, Sorumluluk, Dürüstlük, İnsan Haklarına Saygı ve Ayrımcılık Yapmamadır.

Sosyal hizmet uzmanlarının görev kapsamına baktığımızda ise, daha çok travma öncesi dönemde, travmaya yatkınlığa neden olan etmenler üzerinde çalışmalar yapmaları gerektiğini görmekteyiz. Travmaya yatkınlık yaratabilecek faktörlere baktığımızda, bu faktörlerin bazılarının sosyal hizmet uzmanlarının da sorumlu olduğu insanların ihtiyaçları ile örtüştüğünü görmekteyiz. Bu örtüşen etmenler, sosyal destek eksikliği, yoksulluk, kişilik özellikleri, kişinin geçmişindeki travmalar, toplumun özellikleridir. Kişilerin sosyalleşmesine izin verilmeyen bir ortamda yaşayan kişilerin sosyal destek kaynakları yetersizdir ve sosyal becerilerinde zorluklar yaşayabilirler. Bunun yanı sıra, kişinin korunma, ait olma, kabul edilme ihtiyaçlarının karşılanmamış olması da kişilik özellikleri üzerinde etkili olup, kişiyi travmaya daha yatkın hale getirebilirler. Kişi, bir olayı toplumun özelliklerinden kaynaklı olarak da daha travmatize bir şekilde yaşayabilir. Sosyal hizmet uzmanları, burada toplumda gerekli değişimler için çalışmalar yapmalıdırlar. Bu çalışmalar, toplumun ekonomik özelliklerini de kapsamalıdır. Çünkü yoksulluk da hem kişilerin travmayla karşılaşma olasılıklarını arttırır, hem de kişinin tedaviye ulaşımını ve tedavi sürecini olumsuz etkileyebilir

Çalışma alanı ‘insan’ olan mesleklerden bir diğeri olan rehberlik ve psikolojik danışmanlık uzmanları, çalışmalarında insanları etkiler ve onlardan etkilenir. Rehberlik ve psikolojik danışma, kişilerin daha bilinçli, güçlü ve yaratıcı bir biçimde yetişmelerine hizmet veren bir meslek alanıdır. Kişiler arası ilişkiler temeline dayalı olarak danışanların yaşamlarını derin bir şekilde etkileyebilecek olan Pdr çalışmalarında, mesleğin sağlıklı bir biçimde yürütülmesi önem kazanmaktadır. Pdr uzmanları, öğrencilere verilen psikolojik hizmeti sağlamalarının yanı sıra, aynı zamanda önleyici bir işlevi üstlenirler. Okullarda Pdr uzmanları, çocukların travmayla karşılaşmalarını önlemede dikkatli olmalıdırlar. Okullarda öğrenciler arasında ve öğretmenlerin öğrencilere uyguladığı fiziksel şiddet olaylarını çok sık duymaktayız. Bu şekilde travmatik etkilere sahip olayları önleme çalışmalarının yanı sıra, bu durumla karşılaşıldığında Pdr uzmanları, gerekli uygulamaları yapmalı, ilgili kişilere bildirmeli ve travmaya maruz kalan öğrencinin hemen ve doğru tedaviyi alabilmesi için yönlendirmede bulunmalıdır. Okulda, fiziksel şiddet uygulayan, bir takım davranış problemleri gösteren öğrencileri de yardım almaları için yönlendirmelidir. Okul, hastane, ordu, fabrika ve benzeri sosyal kuruluşlarda ruh sağlığını bozucu koşulları engellemek, olumlu kişiler arası ilişkileri geliştirmek üzerine çalışma yapmalıdırlar.

Hekim, Hemşire Etiği, Helsinki ve İstanbul Protokolleri Kapsamında Travma

Sağlık çalışanlarının (hekimlik, hemşirelik) travmatik bir olaya maruz kalmış kişilerle çalışırken dikkat etmeleri gereken bazı etik kurallar vardır.

Bunlar;
·Tıbbi bilgi ve becerisiyle, işkence ve benzeri uygulamalara katılamaz, yardımcı olamaz.
·Hizmet verdiği bireylerin güvenliğini sağlamaktan, güvenliği için gerekli önlemlerin alınmasına yönelik uygulamalara katılmak zorundadır.
·Hizmet verdiği bireyin fiziksel, ruhsal ve sosyal açılardan mahremiyetinin korunmasını sağlar.
·Yapılan uygulamaların hizmet verilen bireyler için oluşturabileceği risklerin farkında olup, bu risklerin en az indirilmesini sağlamaya çalışır.
·Tutuklu ve hükümlülerinde tedavisini diğer hastalarınkiyle eşit koşullarda ve kişilik haklarına saygılı olarak yapmalıdır.
İşkence ve Diğer Zalimane İnsanlık Dışı Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İçin El Kılavuzu "İstanbul Protokolü", işkence ve kötü muamelenin soruşturması ve dokümantasyonu amacıyla oluşturulmuş ilk uluslararası tüzük veya kılavuzdur.
Çifte Yükümlülüğün getirdiği İkilemler:
Sağlık çalışanları, temel etik kuralları tehlikeye atmaktan ya da hastaları ciddi tehlikeye maruz bırakmaktansa, hukuka ya da yasal düzenlemelere uymayı reddetmelidirler.
Adli tabiplerin muayene ettikleri kişilerle farklı bir ilişkisi vardır ve genellikle gözlemlerini nesnel olarak rapor etmekle yükümlüdürler. Hastanın bu tür durumlarda daha az gücü ve seçim şansı vardır ve hasta, ne olduğu konusunda açıkça konuşamayabilir. Adli tabipler muayeneye başlamadan önce hastaya kendi rollerini açıklamalı ve tedavi ortamında tıbbi gizliliğin kendi görevlerinin bir parçası olmadığını açıkça ifade etmelidirler.
İşkence mağdurlarında psikolojik hasarın, özellikle travma-sonrası stres bozukluğunun çeşitli görünümlerinin varlığı, mağdurun görüşme, fiziksel muayene veya laboratuvar tetkiklerinde işkence deneyimini yeniden yaşantılama korkusu duymasına neden olabilir. Mağdura tıbbi muayeneden önce neler olacağını açıklamak sürecin önemli bir parçasıdır. İşkence mağdurunun görüşmeyi yapana yönelik kişisel tepkisi görüşme süreci ve dolayısıyla araştırma sonucu üzerinde etkili olabilir. Aynı şekilde, araştırmacının mağdura yönelik kişisel tepkisi de görüşme sürecini ve araştırmanın sonucunu etkileyebilir. Kişisel tepkilerin araştırma sürecine katabileceği, etkili iletişimi ve anlamayı zorlaştırabilecek engelleri incelemek önemlidir. Araştırmacı, işkence mağdurlarının psikolojik değerlendirilmesi ve tedavisi konularında bilgili meslekdaşlarına danışarak ve onlarla tartışarak, görüşme ve araştırma sürecini sürekli incelemelidir.
Bütün önlemlere rağmen fiziksel ve psikolojik muayeneler doğaları gereği, acılı duygu ve anıları ortaya çıkarıp travma sonrası stres belirtilerini uyararak ve/veya arttırarak hastayı yeniden travmatize edebilir. Psikolojik zorlanmalar ve özellikle cinsel konularla ilgili sorular çoğu geleneksel toplumda tabu olarak kabul edilir ve bu tür soruların sorulması konu-dışı ya da aşağılayıcı olarak değerlendirilir. Eğer cinsel işkence mevcut ihlallerin bir parçası ise, mağdur kendisini ahlaki, dini, sosyal ve psikolojik bütünlüğü içinde geri dönülmez bir şekilde damgalanmış ve kirletilmiş olarak hissedebilir. Bu yüzden görüşmecinin bu koşulların farkında olduğunu saygılı bir şekilde ifade etmesi, görüşmenin gizliliğinin ve bunun sınırlarının açıklığa kavuşturulması iyi bir görüşme yapabilmek için çok önemlidir.

İşkence mağduruyla görüşürken her iki cinsten uzmanın bulundurulması önemlidir. Çünkü cinsel bir saldırı olmadığı durumlarda bile çoğu işkencenin cinsel bir boyutu da vardır. Kadın mağdur, başına gelenleri fiziksel olarak –kaçınılmaz biçimde çoğunlukla ya da tümüyle erkek olmaları anlamında- işkencecilerine benzeyen birine anlatmak zorunda hissettiğinde yeniden travmatize olma riski artabilir. Bazı kültürlerde, erkek bir araştırmacının kadın bir mağdurla görüşüp soru sorması mümkün değildir ve buna saygı gösterilmelidir.Böyle durumlarda, eğer kullanılıyorsa, tercümanın kadın olması gereklidir.

Mağdur erkekse ve cinsel olarak taciz edilmişse, durum daha da karmaşıktır, çünkü o da çoğunlukla ya tümüyle erkekler tarafından taciz edilmiş olacaktır. Bazı erkekler, diğer erkeklere yönelik korkuları çok yoğun olduğu için başlarından geçenleri kadınlara anlatmayı tercih edeceklerdir. Bazıları ise bu tür kişisel meseleleri bir kadının önünde konuşmayı istemeyeceklerdir.
İşkenceyi hem psikolojik hem fizyolojik açıdan değerlendirecek uzmanların alanlarında yetkin ve yeterli olması travma yaşamış bireyi yeniden travmatize etmemek ve sağlıklı bir değerlendirme yapmak için önemlidir. Gözaltına alınan kişi ve tutukluların değerlendirmesini yapan hekimler mümkünse, işkence ve diğer fiziksel ve psikolojik tacizin belgelendirilmesi konusunda özel eğitim görmüş kişiler olmalıdır. Bu hekimler, hastanın tutuklu bulundugu bölgedeki hapishane koşulları ve uygulanan işkence yöntemleri ile işkencenin sonradan meydana çıkan etkileri konusunda bilgili olmalıdır. Tıbbi rapor gerçeklere dayanmalı ve çok dikkatli ifade edilmelidir. Kısa bir süre önce cinsel tacize maruz kalmış kişiyle işbirliği yapmak için ,özel psikolojik eğitim ve uygun psikolojik destek gerekir. İşkenceden sağ kurtulan kişinin psikolojik travmasını arttırabilecek her tür tedavi yönteminden kaçınmak gerekir. Muayeneye başlamadan önce her tür muayene için kişiden izin alınmalı ve vücudun özel bölümleri incelenirken tekrar izin alınmalıdır. Kişi muayenenin ve muayene ile saptanabilecek muhtemel bulguların önemi hakkında açık ve makul biçimde bilgilendirilmelidir.

Cinsel işkence, zorla çıplak bırakmakla başlar ve birçok ülkede işkence uygulamasının değişmez bir parçasıdır. Kişi çıplak ve yardıma muhtaç /çaresiz iken çok kırılgandır. Çıplaklık işkencenin psikolojik terörünü her yönüyle artırırken arka planda her zaman tecavüz ve sodomi potansiyeli vardır. Sözlü cinsel tehdit ve tacizler, yalancı tecavüz girişimleri de kişiyi utandırdığı ve aşağıladığı için cinsel işkencenin bir parçasıdır . Tamamiyle işkence prosedürünün bir basamağı ve parçasıdır. Kadınlara elle dokunmak da her zaman travmatiktir ve işkence olarak kabul edilir

Kadınlar için potansiyel olarak tecavüze maruz kalma endişesi ve tecavüzle ilgili kültürel damga, travmaya eklenebilir. Erkeklerde olmayan hamile kalma riski, bakireliği kaybetme korkusu, çocuk sahibi olamama endişesi (tecavüz muhtemel kocadan ve toplumdan saklanabilse bile) gibi çok aşikar travmalar da gözden kaçırılmamalıdır.

İşkence uygulamasına hekimlerin ya da sağlık görevlilerinin katılmış olduğu durumlarda korku ve güvensizlik duyguları daha da güçlü olabilir. Birçok durumda değerlendirmeyi yapan hekim, görüşmenin yapıldığı bölgeye ve ülkedeki en büyük etnik ve kültürel kökene ait iken, hasta azınlık grup ve kültürünün mensubu olacaktır. Bu eşitsiz durum algılanan (ve gerçek) kuvvet dengesizliğini belirginleştirebilir, korku, güvensizlik ve zorla itaat etme olasılığını arttırabilir. Bu durum, işkence mağduruna ‘İnsan haklarına saygı ve ayrımcılık yapmama’ ilkesi çerçevesinde yaklaşmanın önemini göstermektedir.

İşkence sonrasında, TSSB, depresyon belirtileri, zedelenmiş kendilik imgesi ve geleceğ ilişkin beklentilerin kısıtlanması, bedensel şikayetler, cinsel işlev bozukluğu, psikoz, madde bağımlılığı, nöropsikolojik bozukluklar, kişilik bozukluğu gibi psikolojik bozukluklar görülebilmektedir. Bu da insan haklarına tamamiyle aykırı olan işkence uygulamasının kişi üzerinde ne kadar yıkıcı etkiler bırakabileceğinin göstergesidir.

Psikolog Etiği ve İhlali Olay Örnekleri

Etik ihlallerin kişinin üzerindeki olumsuz etkilerini daha iyi anlayabilmek için örnekler üzerinden gitmek yararlı olacaktır. Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği’nin (TPDEY) 2.3.1. maddesinde “psikolog halen hizmet verdiği kişilere cinsel ima ve yaklaşımlarda bulunmaz, onları taciz etmez ve onlarla cinsel ilişkiye giremez” denmektedir. Ayrılık anksiyetesi ve bağlanma sorunu olan danışanını cinsel yönden çekici bulan bir psikolog danışanına yönelik hislerini dizginlemekte güçlük yaşayabilir. Bunu rağmen görüşmelerini devam ettirmesi ve sonrasında cinsel birliktelik yaşaması sonucunda etik ihlal ortaya çıkar. Bu durum sonucunda danışanını başka bir uzmana yönlendirmesinin danışan üzerinde örseleyici etki yaratacağı açıktır.

Yine TPDEY 2.4.a da “mesleki rolü gereği profesyonel bir ilişki içindeyken; psikologun o kişi ile ek bir rolü üstlenmesi ya da o kişinin yakın ilişkide olduğu başka bir kişiyle ilişkiye girmesi, çoklu ilişki kapsamındadır ve etik bir hatadır” denilmektedir. Bir danışanının borsada broker olarak çalıştığını öğrenen psikologun danışanından tüyolar almaya kalkması ve tüyolar sonucu borsada tüm parasını yitirdikten sonra hiçbir gerekçe sunmadan danışanı ile ilişiğini keserek onunla görüşmelere devam etmemesinin danışan üzerinde pişmanlık ve terkedilmişlik gibi olumsuz duygulara neden olabilir.

Yetkinlik ve yeterliliğe bir örnek olarak; bir psikolog yaşadığı şehirden bir kasabaya taşınmış ve bu kasabada bir ruh sağlığı merkezinde çalışmaya başlamış, gelen danışanlarından birinin bir süre sonra zaman zaman gerçeklik algısını yitirdiğini, halüsinasyonlar gördüğünü, duruma uygun olmayan duygulanım sergilediğini gözlemlemiş olsun, danışanı bir psikiyatriste refere etmesi gereken durumda olmasına rağmen en yakın psikiyatristin 200 km uzakta olduğunu öğrenip ikilemden kurtulmak için danışanı yönlendirmekten vazgeçerek kendi yeterliliğinin üstünde olmasına rağmen müdahaleye devam ederse danışan ve ailenin yaşayacağı güçlük ve gecikme riski göz önünde bulundurulmalıdır. Danışanda var olan ciddi psikopatolojik bulgular, danışanın bu alanda uzman birinden tedavi alması gerektiğini açıkça göstermektedir.

Bir psikologun ergen danışanı ile yürüttüğü bir seansta danışanın, çocukluğundan bu yana aile içi cinsel istismara (ensest) maruz kaldığını öğrenmesi ve danışanın psikologdan bu bilgiyi kimse ile paylaşmamasını rica etmesi durumda ise psikolog bir ikilem yaşayabilir. Burada eylemin halen sürüyor olması ya da olmamasından ziyade böyle bir aile ortamı içinde çocuğun halen bulunmasının risk içerdiği unutulmamalıdır. Ek olarak hem çocuğun yüksek yararı için hem de yaşadığı olayın telafisi için acil müdahaleye ihtiyaç vardır. Bunun danışana açıklanması ve durum ile ilgili olarak yararlı olmak/zarar vermemek ilkesi gereği suç duyurusunun yapılması gerekir. Burada danışanın ricasını kırmak istemeyen bir psikolog belkide danışanın tekrar tekrar travma yaşamasına zemin hazırlamaktadır.

TPDEY 4.6. maddesinde psikologun reklam amaçlı açıklama yapmaktan kaçınması ilkesi yer almaktadır. Bir psikologun ünlü bir sanatçının çocuğu ile terapi yürüttüğünü ve bu süreçte çocuğun cinsel istismar öyküsü olduğunu öğrendiğinde, psikologun kendisini medyada daha tanınmış bir hale getirmek adına görüşmeler yürüttüğü çocuk ile ilgili basına bilgi sızdırması söz konusu olsa neler olabilir? Çocuğun ebeveyninin popülaritesi üzerinden kendine rant sağlamaya çalışan bu psikologun çocuktan edindiği bilgileri medya ile paylaşarak o çocuk üzerinde sosyal içe kapanmadan depresif belirtilere kadar birçok olumsuz etkiye neden olabilir.

Üniversite hastanesinde çalışan bir psikologun hastanenin pek çok yerinde danışanın ismini de ifşa ederek görüşme sürecine dair bilgileri rahatlıkla paylaştığı bir durumda, danışanın bir yakınının bu gizli kalması gereken bilgileri işitmesi ihtimali olasıdır. Böylesi bir durumda danışan çok zor durumda kalabilecek, gizlilik ilkesince terapist ile arasında kalması gereken bilgiler danışanın hem güven kaybı yaşamasına hem de ailevi ya da sosyal bir takım sorunlar yaşamasına neden olabilecektir.

Yine İhsan Dağ’ın çevirdiği “
ABD’de Psikologların Çalışmalarında Etik Sorun isimli kitabın özet makalesinde de lisanslı olmayan ancak dolandırıcılık yöntemi ile elde ettiği geçersiz bir diplomayla terapi yapan bir psikologun danışanından yüklü miktarda ücret talep ettiği ve ücreti almadığı takdirde kendisi ile paylaştığı evlilik dışı ilişkisine dair gizli bilgileri eşi ile paylaşmak hususunda tehdit ettiği örneğini görmekteyiz. Burada hem dolandırıcılık yapılmış olup hem de gizlilik etik kuralının ihlalinin tehdidi ile büyük bir kaygı ve tedirginlik yaşanması söz konusu olabilecektir.

Değerlendirme aşamasında yapılacak bir hatanın ne kadar büyük bir ihlale yol açacağına baktığımızda; bir çocuk için WISC-R zeka testi uygulayan psikologun sonuçları yanlış değerlendirmesi sonucunda aileye çocuğun mental retarde (zihinsel gerilik) olduğunu söylemesi sonucunda ailenin yaşayabileceği duygular çok açıktır. Ya da Türkçeyi yetersiz bilen veyahut işitme engelli bir çocuğa herhangi bir zeka testini uygulayarak sonucu bu şekilde değerlendirmesi de oldukça riskli ve etik kurallar açısından sakıncalıdır. Bu kişiler için kendi anadillerinde ya da engel durumlarına özgü diğer testler uygulanmalıdır. Aksi takdirde yanlış sonuçlarla bu kişilerin hayatı bambaşka bir yöne çevrilebilir.

Bir diğer örnekte ise bir okulun rehberlik servisinde çalışan bir psikologun okuldaki bir öğretmenin kız öğrencilere olan cinsel istismarına tanık olması ve bu durumu yönetime bildirmesi sonucunda ise yönetimin “okulun adını kötüye çıkarmamak için susmalısın” demesi üzerine bu durumu ört-bas etme konusunda yönetim ile işbirliği yapan bir psikologun çok büyük bir mesleki etik ihlali yaptığı açıktır. Burada mağdur olan çocukların mağduriyetlerinin devamına göz göre göre zemin hazırlanmıştır.

DEĞERLENDİRME

Yukarıda da vurgulandığı üzere mesleki etik ilkeler, bir psikologun profesyonelce davranmasını sağlamaktadır. Psikologların ve bahsedilen meslek elemanlarının meslek etiği hakkında bilinçlendirilmesi kadar hizmeti alan kişilerin de bilinçlendirilmesi önemli bir konudur. Hizmet alan kişiler, verilecek hizmet öncesinde ayrıntılı bir şekilde bilgilendirilmelidir. Ayrıca, makalenin ilk kısımlarında da belirtildiği gibi bir psikolog kendi yetkinliği dışına çıkmamalıdır. Hem psikoloji alanında hem de insanla ilgilenen diğer bilim dallarında yararlı olma/zararlı olmama ilkesi en başta gözetilmelidir.

Avrupa ülkelerinde psikoloji ve diğer meslek alanlarıyla ilgili etik ilkeler sürekli yenilenirken ülkemizde ruh sağlığı alanında bir meslek yasası bulunmamaktadır. Bu durum birçok etik ihlalinin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle ruh sağlığı alanında meslek yasası çıkarılmalı, farklı meslek dallarında etik komisyonlar oluşturulmalı ve işlevselliği arttırılmalıdır. Travma ve etik konusunda multidisipliner bir çalışma sağlanmalı, meslekler arası iletişim ve işbirliği arttırılmalıdır.

Kaynakça
  • Aker T., Önder E. (2003), Psikolojik Travma ve Sonuçları, Lily Yayınları
  • Cottone, R. ve V.M. Tarvydas. (1999), Ethical and Professional Issues in Counseling. Prentice Hall, Inc.
  • Herman J. (1992), Travma ve İyileşme-Şiddetin Sonuçları, Eviçi İstismardan Siyasi Teröre, s 1. (önsöz)
  • Korkut, Y., Müderrrisoğlu, S., Tanık, M., Klinik Psikoloji Alanında Karşılaşılan Etik İhlal Örnekleri ve Nasıl Ele Alındıklarının Değerlendirilmesi, Türk Psikoloji Yazıları (200&) sayı: 18, 49-61
  • Korkut, Y., Türkiye’de Etik İlke ve Kurallara Duyulan Büyük Gereksinimin Karşısında Neler Yapabiliriz? Türk Psikoloji Bülteni (2001), sayı:23, 220-224
  • Koocher & Keith Spiegel, (1998), ABD’de Psikologların Çalışmalarında Etik Sorun-Yaşanmış Vaka Örnekleri, Çev: İhsan Dağ
  • Leach, M. M., & Harbin, J. J. (1997), Psychological Ethics Codes: A comparison of 24 countries. International Journal of Psychology, 32, 181-192.
  • Sezgin, N., Yılmaz, B., Psikoloji Etiği, Türk Psikoloji Bülteni (2001), sayı:23, 203-207
  • Türk Psikologlar Derneği (TPD) Etik Yönetmeliği; (2004)
  • Whittmer, J. (1999), Professional Identity and Ethics: Course Pack for MHS 6938 (Unpublished manuscript), University of Florida.
  • Yeşilyaprak, B. (2005), PDR’de Etik ve Yasal Konular, Ders Notları.
  • Dünya Tıp Birliği Helsinki Bildirgesi (1964)
  • Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Meslek Etiği, Mayıs (1997)
  • Bulut, I., Sosyal Hizmet Mesleği, Kullanılan Yaklaşımlar ve Mesleki Etik
  • İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu (İstanbul Protokolü)
  • Hemşireler İçin Etik İlke ve Sorumluluklar, Türk Hemşireler Derneği, Aralık (2009)
  • Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, (1999)
  • Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Meslek Etiği ve İnsan Hakları Çerçevesinde İhlallerin Travmaya Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:03
Top