Şiddet ve Sebepleri
Şiddet
(Merhaba Gazetesinde yayınlanmıştır)
Türkiye'yi sarsan seri cinayetler ile diğer şiddet olaylarının artmasında ülkede yaşanan manevi ve kültürel erozyonun etkili olduğu belirtiliyor
MANEVİ BOŞLUK GENÇLERİ SUÇA İTİYOR
Ramazan Bayramı’nda seri cinayetler sonunda 60 saat içerisinde 7 kişinin hunharca katledilmesi ve iki gün önce İzmir’de 17 aylık bebeğe tecavüz edilmesi toplumu dehşete düşürdü. Uzmanlar, ülkemizde yaşanan manevi erozyonun seri cinayetleri, şiddeti ve ahlâk dışı eylemleri tetikleyen en önemli unsur olduğuna dikkat çekiyor. 28 Şubat sürecinden sonra artan kültürel yozlaşma ve din eğitiminin kısıtlanmasıyla kendini boşlukta bulan gençlik, suç makinesi dönüşüyor.
ŞİDDETİN EN ÖNEMLİ SORUMLUSU SİSTEMDİR
Kültürel değerlerden sapmaların toplumdaki şiddeti tetiklediğini vurgulayan SÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aydın, “Kendini manevi anlamda bir boşlukta bulan gençlerimizde kültürel ve sosyal değerlerini de yitiriyor. Son yıllarda liselerdeki yaralanma ve ölümlerle sonuçlanan şiddet olayları ve Ramazan Bayramı öncesinde yaşanan seri cinayetlerin tek sorumlusu milli ve manevi eğitimden yoksun sistemdir” dedi.
ŞİDDETE ÖZENDİREN FİLMLER YAYINLANMAMALI
Seri katillerin ortaya çıkmasında sosyo-ekonomik nedenlerin etkili olduğuna dikkat çeken Psikolog İbrahim Ertabak, son yıllarda artan mafya ve seri katillerin gösterildiği filmlerin eğitim seviyesi düşük olan gençler üzerinde olumsuz etki yarattığının altını çizdi. Kişilikle ilgili problemleri olan insanların ileri de bir suç makinası haline gelebileceği uyarısında bulunan Ertabak, bu tür kişilerin herhangi bir suça karışmadan tedavi ettirilmesi gerektiğini belirtti.
Sistem şiddet üretiyor
Şiddet olaylarının artmasında milli ve manevi değerlerin eksikliğinin önemli etken olduğunu belirten uzmanlar, özellikle gençlerdeki manevi çöküşün önlenmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan Bayramı öncesinde ülkemizde işlenen seri cinayetler sonunda 60 saat içerisinde 7 kişinin hunharca katledilmesi Bayram sevincine gölge düşürmüştü. Ülkemizde yaşanan seri cinayetlerin ve diğer şiddet olaylarının artmasında en önemli etken olarak milli ve manevi değerlerden yoksun eğitim sistemi olarak gösteriliyor. Peki, bu tür insanlar nasıl ortaya çıkıyor? Uzmanlar, ülkemizde yaşanan manevi erozyonun seri cinayetleri, aile içi şiddeti ve liselerdeki şiddeti tetikleyen en önemli unsur olduğuna dikkat çekiyor. 28 Şubat sürecinden sonra artan kültürel yozlaşma ve din eğitiminin yasaklanması kendini manevi boşlukta bulan gençlik, adeta bir suç makinası haline geliyor. Son yıllarda liselerde yaşanan yaralanma ve ölümlerle sonuçlanan şiddet olayları gelinen son noktayı gözler önüne seriyor. Ramazan Bayramı öncesinde iki kişinin Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 7 kişiyi acımasızca öldürmesi ise şiddet olaylarında yaşanan manevi erozyonun acı örneklerinden birisi oldu.
KÜLTÜREL SAPMALAR ŞİDDETİ TETİKLİYOR
Uzmanlar ise bu tür katillerin ruhsal hastalıkları olmasa da çoğunlukla kişi olarak problemli insanlar olduklarını ifade ederek, “Yapılan araştırmalar ve yaşanan olaylara göre, seri katilerin çocukluklarından itibaren topluma çok fazla giremeyen, diğer çocuklarla bir arada olduğunda çoğunlukla kavga eden ve öz güveni eksik insanlar oldukları gözleniyor” dedi. Toplumdaki kültürel sapmaların şiddeti tetiklediğini vurgulayan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aydın, toplumun kültürel ve sosyal değerlerindeki sapmalar neticesinde şiddet olaylarının arttığını söyledi. Sosyoloji bilimin bu tür olaylara anomik sapma olarak yaklaştığını ifade eden Aydın, şunları belirtti: “Sapma olayı toplumun sahip olduğu değerlerin kaybedilmesi ile ilgilidir. Sapkınlığın gelişmesi anlamına geliyor. Maalesef günümüzde toplum inancından dolayı sorumlu tutuluyor. İrtica adı altında toplumun manevi ve kültürel değerleri yok ediliyor. İrtica ve başörtüsü yasağı gibi konularla insanlarımız kültür erozyonuna uğratılıyor. Toplumuzda anomik sapmalar yaşanıyor. Ramazan Bayramını insanımıza zehir eden iki caninin ortaya çıkmasında manevi ve kültürel erozyon çok önemli bir paya sahip.”
ÖZENTİ DUYURACAK FİLMLERE YER VERİLMEMELİ
Özellikle bazı televizyon dizilerinin de şiddeti tetiklediğini vurgulayan Doç. Dr. Aydın, “Televizyonlarda mafya ve katillere özenti duyuracak filmlere yer verilmemeli. Aksi takdirde bugün parmakla sayılan seri katil vahşetleri ilerleyen yıllarda tıpkı batı toplumlarında olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşır. Eğitim seviyesi düşük insanlar dizilerdeki karakterlerle kendilerini özdeşleştiriyorlar. Bu filmlerdeki olumsuz kişileri olayları örnek alıyor. RTÜK ve diğer kurumlar bu yayınlara sıkı bir takip getirmelidir. Şiddet içeren ve gençlerimize kötü örnek olacak yayınlara izin verilmemelidir. Çünkü bu diziler yüzünden gençlerimiz ahlaken ve manen bir erozyona uğradı. Liselerde öğretmenlerini bile döver hale geldiler. Bu tür seri cinayet işleyen canavarlaşmış insanların ortaya çıkmasında şiddet içeren yayınların önemli payı var” diye konuştu. Manevi ve kültürel değerlerin okullarda daha iyi öğretilerek, gençlerin iyi yetiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Aydın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Siyasilerimiz politik hesaplar yapmak yerine gençlerimizi içerisine düştüğü durumdan kurtarmalıdır. İrtica tartışmalarıyla bir çok değerimizi kaybettik. Din karşıtı politikalarla toplum manevi erezyona uğratılıyor. Toplumsal bir patlama yaşanabilir. Okullarda gençlerimiz milli ve manevi değerleri en iyi şekilde verilerek, yetiştirilmelidir”
DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLANLAR TEDAVİ EDİLMELİ
Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologu İbrahim Ertabak da, seri katillerin ortaya çıkmasında sosyo-ekonomik nedenlerinin etkiliği olduğunu vurgulayarak, “Bu tür insanlar öğrenim hayatlarında da çok başarılı kişiler olmadıkları için hem düşük sosyo-ekonomik duruma sahipler hem de çok fazla topluluklara girmedikleri için çok fazla dostu, ahbabı olan kişiler değiller. Seri katillerin kültürel yapıyla da ilişkisi gözlenebiliyor. Aile yapısı güçlü olmayan, şiddetin ve yalnızlıkların daha çok olduğu batı toplumlarında daha fazla görülen seri katillerin, aile ortamlarının yoğun olduğu Türk kültüründe daha az çıkıyor” diye konuştu.
Erkeklerin kadınlara göre şiddete daha yatkın olduğunun altını çizen Ertabak, “Yetişkin insanların erişkin yaşlarında çoğunlukla çevrelerinde sessiz, çoğunlukla bekar, yalnız yaşayan insanlar oldukları görülüyor. Çevrelerine zararsız gibi görünen seri katiller, bazen masum yüzlü bile olabiliyor. Bu nedenle onları tanıyanlar ya da varsa anne ya da babaları onun nasıl cinayet işleyebileceğini bilemediklerini söylemektedirler. Mafya ve seri katillerin konu edildiği filmlerin genelde Amerikan yapımıdır. Son yıllarda batı özentisinin yerli yapımlara da yansımaktadır” diye görüş bildirdi.
Ertabak, bu insanların tedavilerinin mümkün olmadığına dikkati çekerek, “Kişilikle ilgili problemleri olduğu için önemli olan bu kişileri suç işlemeden yakalayıp yolundan vazgeçirmek, sosyal destek sağlamaktır. Bunun için aileler, kişilik problemi, davranış bozukluğu gördüğü çocuklarını çok erken yaşlarda tedavi ettirmelidir. Ancak, toplumumuzda erişkinlik döneminde olduğu gibi çocuklukta da psikiyatrisi ya da psikoloğa gitmek hiç akıllara gelmez” ifadelerini kullandı.
İbrahim BÜYÜKEKEN
Merhaba Gazetesinde yayınlanmıştır
(Merhaba Gazetesinde yayınlanmıştır)
Türkiye'yi sarsan seri cinayetler ile diğer şiddet olaylarının artmasında ülkede yaşanan manevi ve kültürel erozyonun etkili olduğu belirtiliyor
MANEVİ BOŞLUK GENÇLERİ SUÇA İTİYOR
Ramazan Bayramı’nda seri cinayetler sonunda 60 saat içerisinde 7 kişinin hunharca katledilmesi ve iki gün önce İzmir’de 17 aylık bebeğe tecavüz edilmesi toplumu dehşete düşürdü. Uzmanlar, ülkemizde yaşanan manevi erozyonun seri cinayetleri, şiddeti ve ahlâk dışı eylemleri tetikleyen en önemli unsur olduğuna dikkat çekiyor. 28 Şubat sürecinden sonra artan kültürel yozlaşma ve din eğitiminin kısıtlanmasıyla kendini boşlukta bulan gençlik, suç makinesi dönüşüyor.
ŞİDDETİN EN ÖNEMLİ SORUMLUSU SİSTEMDİR
Kültürel değerlerden sapmaların toplumdaki şiddeti tetiklediğini vurgulayan SÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aydın, “Kendini manevi anlamda bir boşlukta bulan gençlerimizde kültürel ve sosyal değerlerini de yitiriyor. Son yıllarda liselerdeki yaralanma ve ölümlerle sonuçlanan şiddet olayları ve Ramazan Bayramı öncesinde yaşanan seri cinayetlerin tek sorumlusu milli ve manevi eğitimden yoksun sistemdir” dedi.
ŞİDDETE ÖZENDİREN FİLMLER YAYINLANMAMALI
Seri katillerin ortaya çıkmasında sosyo-ekonomik nedenlerin etkili olduğuna dikkat çeken Psikolog İbrahim Ertabak, son yıllarda artan mafya ve seri katillerin gösterildiği filmlerin eğitim seviyesi düşük olan gençler üzerinde olumsuz etki yarattığının altını çizdi. Kişilikle ilgili problemleri olan insanların ileri de bir suç makinası haline gelebileceği uyarısında bulunan Ertabak, bu tür kişilerin herhangi bir suça karışmadan tedavi ettirilmesi gerektiğini belirtti.
Sistem şiddet üretiyor
Şiddet olaylarının artmasında milli ve manevi değerlerin eksikliğinin önemli etken olduğunu belirten uzmanlar, özellikle gençlerdeki manevi çöküşün önlenmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan Bayramı öncesinde ülkemizde işlenen seri cinayetler sonunda 60 saat içerisinde 7 kişinin hunharca katledilmesi Bayram sevincine gölge düşürmüştü. Ülkemizde yaşanan seri cinayetlerin ve diğer şiddet olaylarının artmasında en önemli etken olarak milli ve manevi değerlerden yoksun eğitim sistemi olarak gösteriliyor. Peki, bu tür insanlar nasıl ortaya çıkıyor? Uzmanlar, ülkemizde yaşanan manevi erozyonun seri cinayetleri, aile içi şiddeti ve liselerdeki şiddeti tetikleyen en önemli unsur olduğuna dikkat çekiyor. 28 Şubat sürecinden sonra artan kültürel yozlaşma ve din eğitiminin yasaklanması kendini manevi boşlukta bulan gençlik, adeta bir suç makinası haline geliyor. Son yıllarda liselerde yaşanan yaralanma ve ölümlerle sonuçlanan şiddet olayları gelinen son noktayı gözler önüne seriyor. Ramazan Bayramı öncesinde iki kişinin Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 7 kişiyi acımasızca öldürmesi ise şiddet olaylarında yaşanan manevi erozyonun acı örneklerinden birisi oldu.
KÜLTÜREL SAPMALAR ŞİDDETİ TETİKLİYOR
Uzmanlar ise bu tür katillerin ruhsal hastalıkları olmasa da çoğunlukla kişi olarak problemli insanlar olduklarını ifade ederek, “Yapılan araştırmalar ve yaşanan olaylara göre, seri katilerin çocukluklarından itibaren topluma çok fazla giremeyen, diğer çocuklarla bir arada olduğunda çoğunlukla kavga eden ve öz güveni eksik insanlar oldukları gözleniyor” dedi. Toplumdaki kültürel sapmaların şiddeti tetiklediğini vurgulayan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aydın, toplumun kültürel ve sosyal değerlerindeki sapmalar neticesinde şiddet olaylarının arttığını söyledi. Sosyoloji bilimin bu tür olaylara anomik sapma olarak yaklaştığını ifade eden Aydın, şunları belirtti: “Sapma olayı toplumun sahip olduğu değerlerin kaybedilmesi ile ilgilidir. Sapkınlığın gelişmesi anlamına geliyor. Maalesef günümüzde toplum inancından dolayı sorumlu tutuluyor. İrtica adı altında toplumun manevi ve kültürel değerleri yok ediliyor. İrtica ve başörtüsü yasağı gibi konularla insanlarımız kültür erozyonuna uğratılıyor. Toplumuzda anomik sapmalar yaşanıyor. Ramazan Bayramını insanımıza zehir eden iki caninin ortaya çıkmasında manevi ve kültürel erozyon çok önemli bir paya sahip.”
ÖZENTİ DUYURACAK FİLMLERE YER VERİLMEMELİ
Özellikle bazı televizyon dizilerinin de şiddeti tetiklediğini vurgulayan Doç. Dr. Aydın, “Televizyonlarda mafya ve katillere özenti duyuracak filmlere yer verilmemeli. Aksi takdirde bugün parmakla sayılan seri katil vahşetleri ilerleyen yıllarda tıpkı batı toplumlarında olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşır. Eğitim seviyesi düşük insanlar dizilerdeki karakterlerle kendilerini özdeşleştiriyorlar. Bu filmlerdeki olumsuz kişileri olayları örnek alıyor. RTÜK ve diğer kurumlar bu yayınlara sıkı bir takip getirmelidir. Şiddet içeren ve gençlerimize kötü örnek olacak yayınlara izin verilmemelidir. Çünkü bu diziler yüzünden gençlerimiz ahlaken ve manen bir erozyona uğradı. Liselerde öğretmenlerini bile döver hale geldiler. Bu tür seri cinayet işleyen canavarlaşmış insanların ortaya çıkmasında şiddet içeren yayınların önemli payı var” diye konuştu. Manevi ve kültürel değerlerin okullarda daha iyi öğretilerek, gençlerin iyi yetiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Aydın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Siyasilerimiz politik hesaplar yapmak yerine gençlerimizi içerisine düştüğü durumdan kurtarmalıdır. İrtica tartışmalarıyla bir çok değerimizi kaybettik. Din karşıtı politikalarla toplum manevi erezyona uğratılıyor. Toplumsal bir patlama yaşanabilir. Okullarda gençlerimiz milli ve manevi değerleri en iyi şekilde verilerek, yetiştirilmelidir”
DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLANLAR TEDAVİ EDİLMELİ
Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologu İbrahim Ertabak da, seri katillerin ortaya çıkmasında sosyo-ekonomik nedenlerinin etkiliği olduğunu vurgulayarak, “Bu tür insanlar öğrenim hayatlarında da çok başarılı kişiler olmadıkları için hem düşük sosyo-ekonomik duruma sahipler hem de çok fazla topluluklara girmedikleri için çok fazla dostu, ahbabı olan kişiler değiller. Seri katillerin kültürel yapıyla da ilişkisi gözlenebiliyor. Aile yapısı güçlü olmayan, şiddetin ve yalnızlıkların daha çok olduğu batı toplumlarında daha fazla görülen seri katillerin, aile ortamlarının yoğun olduğu Türk kültüründe daha az çıkıyor” diye konuştu.
Erkeklerin kadınlara göre şiddete daha yatkın olduğunun altını çizen Ertabak, “Yetişkin insanların erişkin yaşlarında çoğunlukla çevrelerinde sessiz, çoğunlukla bekar, yalnız yaşayan insanlar oldukları görülüyor. Çevrelerine zararsız gibi görünen seri katiller, bazen masum yüzlü bile olabiliyor. Bu nedenle onları tanıyanlar ya da varsa anne ya da babaları onun nasıl cinayet işleyebileceğini bilemediklerini söylemektedirler. Mafya ve seri katillerin konu edildiği filmlerin genelde Amerikan yapımıdır. Son yıllarda batı özentisinin yerli yapımlara da yansımaktadır” diye görüş bildirdi.
Ertabak, bu insanların tedavilerinin mümkün olmadığına dikkati çekerek, “Kişilikle ilgili problemleri olduğu için önemli olan bu kişileri suç işlemeden yakalayıp yolundan vazgeçirmek, sosyal destek sağlamaktır. Bunun için aileler, kişilik problemi, davranış bozukluğu gördüğü çocuklarını çok erken yaşlarda tedavi ettirmelidir. Ancak, toplumumuzda erişkinlik döneminde olduğu gibi çocuklukta da psikiyatrisi ya da psikoloğa gitmek hiç akıllara gelmez” ifadelerini kullandı.
İbrahim BÜYÜKEKEN
Merhaba Gazetesinde yayınlanmıştır
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Şiddet ve Sebepleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İbrahim ERTABAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İbrahim ERTABAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
