2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Obsesif Kompulsif Bozukluk
MAKALE #20881 © Yazan Psk.Dnş.Fatih FİDAN | Yayın Kasım 2019 | 2,612 Okuyucu
Obsesif-Kompulsif Bozukluk
Birçok insan zaman zaman çeşitli durumlarda evham, kaygı ve takıntılara kapılabilir. Ancak günlük yaşamda ortaya çıkan bu durumlardaki duygularıyla ve düşünceleriyle mücadele edebilir ve problemlerini yaşamını etkileyecek kadar büyük bir noktaya varmadan çözüme ulaştırabilir. Obsesif kompulsif bozukluk adı verilen anksiyete bozukluğuna sahip olan bireylerde ise; takıntılı düşünceler günlük yaşamı etkileyecek ve günlük aktivitelerini kısıtlayacak düzeye ulaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Obsesif kompulsif bozukluk ( OKB) , dünya çapında 15-44 yaş arasında hastalık nedeniyle iş göremezliğe sebep olan il 20 hastalık arasındadır. OKB dünyada her yaş grubundan milyonlarca insanı etkileyen ve genellikle ergenlik çağında başlasa da belirtiler zamanla artar. Erkeklerde daha erken başlamasına karşın kadınlarda daha sık görülmektedir.
Obsesyon kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı istenmeyen, takıntılı düşünce ve dürtülerdir. Bireyin isteği dışında oluşurlar, mantıkdışı olarak değerlendirilirler ve ancak başa çıkamadıkları bu düşünceler yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa neden olurlar. En sık karşılaşılan obsesyon türleri; kişinin kendisine ya da başkalarına mikrop bulaşmasından şiddetli derecede korkması, çevredeki eşyaların düzenli ve simetrik durmasını sağlamak için şiddetli kaygı, ölümcül bir hastalığa yakalanmaktan şiddetli derecede korkma, kişinin kendisine ya da başkalarına kurşun ya da radyoaktivite gibi çevresel atıkların bulaşacağına dair duyulan şiddetli korku, sevilen birinin başına kötü bir şey gelebileceğine dair şiddetli korku, farkında olmadan birine zarar verebileceğine şiddetli bir biçimde inanma, kişinin bir cenazede çığlık atmak gibi toplum tarafından kabul görmeyen davranışları gerçekleştirebileceğine dair duyduğu şiddetli kaygı ve de rezil olmaktan korkma, cansız objelere zarar vermekten şiddetli derecede korkma, şeytanca ve günahkar düşünmekten korkma, etraftaki eşyaların yeterince düzgün ve simetrik olmadığına dair duyulan şiddetli kaygı olarak sıralanabilir.
Obsesif düşüncelere sahip bireyler, bu düşüncelerin yarattığı stresten kurtulabilmek veya azaltabilmek için kompulsiyon olarak adlandırılan zorlantılı davranışlara ve zihinsel eylemlere yönelebilir. En sık karşılaşılan kompulsiyon türleri; sürekli temizlik yapmak, tekrar tekrar duş alma, ellerini tahriş olana kadar yıkaması, el sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetmek, Kapıların, camların ve ocağın kapalı olduğunu sürekli olarak kontrol etmek, her şeyin istenilen düzende olduğundan emin olabilmek için sürekli etrafı toplamak, rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma, kişinin sessiz bir şekilde bir duayı ya da kelime bütününü sürekli tekrar etmesi, işleri belli bir sayıda yapma ihtiyacı hissetme, genelde rahatsız edici olan akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelime görüntülere takılı kalmak, değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme, benzer ürünlerin aynı şekilde sıralanması için yoğun güç sarf edilmesi olarak sıralanabilir. Bireylerde obsesyon ve kompulsiyonuntek bir türü görülebileceği gibi farklı OKB türleriyle birlikte de görülebilir.
Doğum sonrası görülen OKB de görülen bir durumdur. Hamilelik döneminden sonra çocuğun doğumu ile başlayan davranışlar doğum sonrası OKB olarak adlandırılır. Özellikle ilk defa anne olan kişiler birçok hormonal değişimin ve duygunun bir arada yaşandığı bu dönemde özellikle anksiyeteye bağlı hastalıklarda artış olabilir. Araştırmalar, doğum sonrasın

dönemin OKB riskini artırabileceğini ya da semptomlarının şiddetinin artabileceğini ortaya koyuyor. Her ne kadar genelde ergenlikte veya 20-30 arası görülmesi daha yaygın olsa da çocuklarda da bu hastalık görülebilir. Takıntılı düşüncelere veya dürtülere sahip olan çocuklar kötü şeylerin olmasını engellemek için takıntılı davranışlara yönelebilirler. Düşündüklerinden, duygularından ve yaşadıkları hakkında konuşmaktan utanabilirler bu yüzden ailelerinden çevrelerinden saklama eğilimi gösterebilirler. Çevrelerindeki kişilerin öğrenirlerse alay edeceklerine inanabilirler. OKB sonucunda çocuklar okulda derslerine ve ödevlerine odaklanmakta sorun yaşarlar ve arkadaşlarıyla yaptıkları aktivitelerden zevk almazlar. Genelde huysuz, sinirli ve üzgün olabilirler. Karar vermekte ve seçim yapmada zorlanabilirler. Giyinmek, sırt çantası hazırlamak ve banyo yapmak gibi günlük işlerde daha çok vakit harcayabilirler.
Herhangi bir kesinlik kazanmamasına karşın OKB’nin nedeni olarak birkaç varsayım üzerinde durulmaktadır. OKB’li hastaların anne-babalarında ve diğer birinci derecede akrabalarında OKB’nin sık görülmesi hastalığın genetik olabileceğini düşündürmektedir. Biyolojik olarak bakacak olursak, beyin üzerinde yapılan araştırmalarda beynin bazı bölgelerinde ve özellikle beynin içindeki sinirsel iletimde önemli rolü olan seratonin maddesinin işlevlerinde bozukluk saptanması bunların OKB’nin nedeni olarak araştırılmasına yol açmıştır. Bazı çevresel stres yaratıcı problemler örneğin; taşınma, iş veya okulla ilgili problemler,evlilik de neden olabilmektedir. Çocukluk çağı travmaları (örneğin; cinsel istismar, sevilen birinin ölmesi) da OKB’nin gelişmesinde rol oynar. Ayrıca titiz ve mükemmeliyetçi kişiler OKB’ye daha yatkın kişilerdir.
Tedavide kullanılan birkaç yöntem kullanılmaktadır. İlaç tedavisinde, antidepresanilaçlar, ve özellikle seratonin üzerinde etkili olan Seratonin Geri Alım Engelleyiciler yaygın ve başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Etkilerinin görülmesi için iki hafta kadar beklenmelidir. Etkili olup olmadığına karar vermek için en az 10 hafta süresince beklenmelidir. Etkili olması durumunda arttırılarak en az iki yıl süresince kullanılmalıdır.
Bilişsel-davranışçı terapiler OKB tedavilerinde bir diğer etkili tedavidir. Davranışçı terapide amaç, hastanın kaygı oluşturduğu için kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle( obsesyon) karşı karşıya getirmek ve kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı davranışları ( kompülsiyon) engellemektir. Hedef rahatsızlık veren düşüncenin oluşturduğu kaygıyı söndürmek ve alışma durumunu sağlamaktır. Buna alıştırma tedavileri adı verilir. Bilişsel terapide, amaç rahatsız edici düşüncenin oluşturduğu sorumluluk hissini azaltmaktır. Sorumluluk biçiminde bir algı olmadığında hastalar akla gelen rahatsızlık veren düşünceleri yansızlaştırmak ve etkisiz kılmak için tekrarlayıcı davranışlar gösterme ihtiyacı duymayacaklardır. Amaç düşünceleri gerçek gibi algılamayı azaltmaktır. Tedavide sorumluluk algısının gerçekliği ve hangi düşünce hataları sonucu abartılı tehdit ve tehlike algılarının ortaya çıktığı hastayla beraber belirlenir. Bilişsel hatalar bulunduktan sonra işlevsel olmayan düşüncelerin işlevsel ve gerçekçi düşüncelerle yer değiştirilmesi sağlanır. Düşüncelerinin felaketle sonuçlanacağını düşünen hastaların bu düşünceleri durdurmak yerine akıllarına getirilmesi sağlanır ve korkulan sonuçların olmadığını görmeleri sağlanır. Tedavide bilişsel davranışçı terapi bazen tek başına bazen de ilaçla beraber kullanılabilmektedir ve tedavideki rolü çok büyüktür.
Son olarak, OKB’li hastalar sıklıkla takıntılı düşünceleri ve tekrarlı davranışları çevredekiler tarafından fark edildiğinde, öğrenildiğinde nasıl karşılanacakları hakkında kaygı duyarlar. Çoğu hasta ayıplanacağı ve dalga geçilip küçük düşürülebileceğini düşünmekten dolayı duygularını açığa vurmazlar. Damgalanma kaygısından dolayı tedaviye hastalık başladıktan çok daha sonra gelirler. Aile üyeleri ve arkadaşları bu takıntılı davranışların huzursuzluk verse bile hastanın bu durumu engelleyemediği gerçeğini unutmamalı ve ona destek olmalıdır.

KAYNAKÇA
1) psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/29/obsesif-kompulsif-bozukluk
2) npistanbul.com/eriskin-psikiyatri/obsesif-kompulsif-bozukluk-okb-takinti-hastaligi
3) psikologofisi.com/obsesif-kompulsif-bozukluk
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Obsesif Kompulsif Bozukluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Fatih FİDAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Fatih FİDAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Fatih FİDAN Fotoğraf
Psk.Dnş.Fatih FİDAN
Antalya (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi24 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Fatih FİDAN'ın Makaleleri
► Obsesif Kompulsif Bozukluk Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ
► Obsesif Kompulsif Bozukluk (Okb) Psk.Şeyma ALTINEL
► Obsesif Kompulsif Bozukluk Psk.Semiha KARA
► Obsesif Kompulsif Bozukluk Psk.Arzu BEYRİBEY
► Obsesif Kompulsif Bozukluk (Okb) Psk.Benan ŞAHİNBAŞ
► Obsesif Kompulsif Bozukluk Psk.Nuray ŞAHİN
► Obsesif Kompulsif Bozukluk (Okb) Psk.Dnş.Havva BAYAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Obsesif Kompulsif Bozukluk' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Şizoid Kişilik Bozukluğu Aralık 2019
► Panik Atak Ekim 2019
► Duyguların Geçmişi Temmuz 2019
► Yetişkin Çocuklar Temmuz 2019
► Evde Şehvet Bitti Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:24
Top