Travma Sonrası Stres Bozukluğu
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Travma
Tanımını yapacak olursak travma, beklenmedik anda ortaya çıkan, kişinin ruhsal veya bedensel bütünlüğünü bozan, bireyin zihninde yarattığı olumsuz etkinin azalması belli bir zaman alan beklenmedik her türlü olumsuz olay ve durumdur. Travma; duygusal ve fiziksel travma olmak üzere ikiye ayrılır. Kaza sonrası yaralanma, fiziksel bir travmadır. Sevdiklerinin ani kaybı duygusal bir travma örneğidir.
Fiziksel travmalar, çoğunlukla duygusal travmaları da beraberinde getirir. Duygusal travmaların sonucunda her zaman fiziksel bir travma olmak zorunda değildir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Nedenleri
Travma sonrası stres bozukluğu, bireyin ruhsal bütünlüğünü ciddi anlamda bozan, travmatik yaşantılar sonucunda oluşan, travma sonrasında bireyin oluşan duyguyla başa çıkabilme gücünü sekteye uğratan bir durumdur. Deprem, yakınların can kaybıyla sonuçlanan kazalar, cinayet, sel, evlat kaybı, tecavüz, taciz, ölümcül hastalık, kanser gibi; bireyin bedensel ve ruhsal bütünlüğünü bozabilecek, psikolojisini ciddi anlamda etkileyebilecek, duygusal olarak tolere edilmesi kolay olmayan olayların varlığında; travma sonrası stres bozukluğu oluşur.
Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Belirtileri
Travma sonrasında, bireyde görülen travma sonrası stres bozukluğu belirtisi ilk etapta şok durumu ve sonrasında oluşan duygusal çökkünlüktür. Travma yaşamış bireyler, uzun süre duygusal çökkünlük yaşarlar. Travma sonrası stres bozukluğunda duygusal çökkünlüğün beraberinde stres, uyku problemleri( uyuyamama, uykuya dalmakta güçlük veya aşırı uyuma, ani irkilmeler, kabuslar, andan kopma, donup kalma, ani tepkiler, öfke, ağlama krizleri, depresif hissetme, depresif davranma, ölüm isteği, olay anını zihinde sürekli tekrar etme, görsel işitsel sanrılar, korku, yalnız kalmaktan korkma, yeme bozuklukları, (aşırı yemek yeme isteği veya iştah kaybı) dikkat azalması, hafıza problemleri, unutkanlık görülebilir. Bunlar travma sonrası oluşan, bireyin başa çıkabilme gücünü sekteye uğratan duygu durumu sonucunda gözlemlenen, travma sonrası stres bozukluğu belirtileridir. TSSB yaşayan bireylerde tüm bu duygusal tablonun beraberinde depresyon, intihar girişimleri, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk), ağrı bozukluğu, alkol ve madde bağımlılığı, cinsel işlev bozuklukları, duygu durum bozukluğu da görülebilmektedir.
Travma ve Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Tedavisi
Travmayı atlatabilme, bireyin başa çıkabilme gücü ile doğru orantılıdır. Ruhsal olarak dengede kalmayı başarabilen, çocukluk dönemi bakım veren anne baba figürü ile sağlıklı ilişkiler geliştirmiş olan bireyler, zorluklar karşısında daha dayanıklı olabilmektedirler. Tabi bu travmanın izlerinin bireyde hiç olmayacağı anlamına gelmez. Travmadan etkilenmemek gibi bir durum normal bir insan için pek mümkün değildir. Özellikle şiddet, dehşet ve vahşet içeren, ağır fiziksel ve sevdiklerinin ani kaybı vb. gibi duygusal travmalar söz konusu olduğunda bireyler bu durumlardan çok etkilenir. Her bireyde travmanın etkisi bireysel anlamda farklılaşır. Örneğin; trafik kazasında sevdiklerini kaybetmiş iki farklı insan düşünelim. Böyle bir durumda sevdiklerinin feci bir şekilde ölümüne şahit olan bireyde ağır bir duygusal travma oluşması beklenir. Travmanın akabinde uzun bir süre travma sonrası stres bozukluğu tepkilerinin gözlemlenmesi de olasıdır. Burada bireysel olarak olayı farklılaştıran durum bireyin yaşadığı travma sonrasında oluşan tepkilerinden çok, travmanın etkilerinin bireyin duygusal dünyasında ne kadar oranda varlığını sürdürdüğüdür. Bu durumun bireyin zihindeki etkileri ne kadar süre devam ediyor ve kişi ne kadar süre sonra travmanın etkilerinden kurtulup rutin hayata dönebiliyor? Aynı şekilde travma sonrasında ne kadar acısını yaşayabiliyor, yasını ne kadar anlamlı oranda tutabiliyor? Bunların hepsi bireysel manada farklılık gösterecektir. Yani her insan travma sonucunda hasar alır ama her insanın yaşadığı travmayı atlatabilme süreci, travmanın birey üzerindeki etkisi travma ile başa çıkabilme gücü bireyden bireye farklılık gösterebilir.
Travma sonucunda bireyin şok yaşaması ve belli bir süre travmanın izlerinin bireyde bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak varlığını sürdürmesi normal bir durumdur. Deprem yaşamış, sevdiklerini depremde kaybetmiş bir insanın, oluşan travmanın izlerini zihninden kolayca atlatabilmesi ve rutin yaşamına geri dönebilmesi pek beklenen bir durum değildir. Yaşanılan travmanın insan beyni açısından sentezlenebilmesi için belli bir zamana ihtiyaç vardır. Fakat zaman kavramı yaşanılan travmanın atlatılmasında, bireyin normal yaşamına dönmesinde, her zaman için ilaç olarak görülmemelidir. Travma sonrası stres bozukluğu oluşan bireylerde, zaman her durumda acının ilacı değildir. Bazı bireylerde uzun zaman geçse de travmanın etkisi varlığını sürdürmeye devam edebilmektedir.
Travma sonrası stres bozukluğu tanısının konulabilmesi için birey için travma sonrasında en az 3 ay sürenin geçmiş olması ve TSSB tepkilerinin bireyde varlığının devam ediyor olması gerekir. Bazı bireylerde travmanın etkisi aylarca hatta yıllara sürebilmektedir. Böyle durumlarda travmanın etkilerinin kendiliğinden azalmasını ve bireyin kendi kendine iyileşmesi pek mümkün değildir.
Travma sonrası stres bozukluğunun tedavisinde bireyin profesyonel anlamda bir bireysel psikoterapi sürecine girmesi travmanın zihinde oluşan etkisini sağlıklı yollarla atlatabilmesinde ve bireyin rutin yaşantısına geri dönebilmesinde kendisine yardımcı olacaktır. O nedenle TSSB nin tedavisinde mutlaka profesyonel yardım alınmasını tavsiye ediyorum. Sevgiler.
Yasemin Tüzemen
Uzman Klinik Psikolog
Travma
Tanımını yapacak olursak travma, beklenmedik anda ortaya çıkan, kişinin ruhsal veya bedensel bütünlüğünü bozan, bireyin zihninde yarattığı olumsuz etkinin azalması belli bir zaman alan beklenmedik her türlü olumsuz olay ve durumdur. Travma; duygusal ve fiziksel travma olmak üzere ikiye ayrılır. Kaza sonrası yaralanma, fiziksel bir travmadır. Sevdiklerinin ani kaybı duygusal bir travma örneğidir.
Fiziksel travmalar, çoğunlukla duygusal travmaları da beraberinde getirir. Duygusal travmaların sonucunda her zaman fiziksel bir travma olmak zorunda değildir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Nedenleri
Travma sonrası stres bozukluğu, bireyin ruhsal bütünlüğünü ciddi anlamda bozan, travmatik yaşantılar sonucunda oluşan, travma sonrasında bireyin oluşan duyguyla başa çıkabilme gücünü sekteye uğratan bir durumdur. Deprem, yakınların can kaybıyla sonuçlanan kazalar, cinayet, sel, evlat kaybı, tecavüz, taciz, ölümcül hastalık, kanser gibi; bireyin bedensel ve ruhsal bütünlüğünü bozabilecek, psikolojisini ciddi anlamda etkileyebilecek, duygusal olarak tolere edilmesi kolay olmayan olayların varlığında; travma sonrası stres bozukluğu oluşur.
Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Belirtileri
Travma sonrasında, bireyde görülen travma sonrası stres bozukluğu belirtisi ilk etapta şok durumu ve sonrasında oluşan duygusal çökkünlüktür. Travma yaşamış bireyler, uzun süre duygusal çökkünlük yaşarlar. Travma sonrası stres bozukluğunda duygusal çökkünlüğün beraberinde stres, uyku problemleri( uyuyamama, uykuya dalmakta güçlük veya aşırı uyuma, ani irkilmeler, kabuslar, andan kopma, donup kalma, ani tepkiler, öfke, ağlama krizleri, depresif hissetme, depresif davranma, ölüm isteği, olay anını zihinde sürekli tekrar etme, görsel işitsel sanrılar, korku, yalnız kalmaktan korkma, yeme bozuklukları, (aşırı yemek yeme isteği veya iştah kaybı) dikkat azalması, hafıza problemleri, unutkanlık görülebilir. Bunlar travma sonrası oluşan, bireyin başa çıkabilme gücünü sekteye uğratan duygu durumu sonucunda gözlemlenen, travma sonrası stres bozukluğu belirtileridir. TSSB yaşayan bireylerde tüm bu duygusal tablonun beraberinde depresyon, intihar girişimleri, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk), ağrı bozukluğu, alkol ve madde bağımlılığı, cinsel işlev bozuklukları, duygu durum bozukluğu da görülebilmektedir.
Travma ve Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Tedavisi
Travmayı atlatabilme, bireyin başa çıkabilme gücü ile doğru orantılıdır. Ruhsal olarak dengede kalmayı başarabilen, çocukluk dönemi bakım veren anne baba figürü ile sağlıklı ilişkiler geliştirmiş olan bireyler, zorluklar karşısında daha dayanıklı olabilmektedirler. Tabi bu travmanın izlerinin bireyde hiç olmayacağı anlamına gelmez. Travmadan etkilenmemek gibi bir durum normal bir insan için pek mümkün değildir. Özellikle şiddet, dehşet ve vahşet içeren, ağır fiziksel ve sevdiklerinin ani kaybı vb. gibi duygusal travmalar söz konusu olduğunda bireyler bu durumlardan çok etkilenir. Her bireyde travmanın etkisi bireysel anlamda farklılaşır. Örneğin; trafik kazasında sevdiklerini kaybetmiş iki farklı insan düşünelim. Böyle bir durumda sevdiklerinin feci bir şekilde ölümüne şahit olan bireyde ağır bir duygusal travma oluşması beklenir. Travmanın akabinde uzun bir süre travma sonrası stres bozukluğu tepkilerinin gözlemlenmesi de olasıdır. Burada bireysel olarak olayı farklılaştıran durum bireyin yaşadığı travma sonrasında oluşan tepkilerinden çok, travmanın etkilerinin bireyin duygusal dünyasında ne kadar oranda varlığını sürdürdüğüdür. Bu durumun bireyin zihindeki etkileri ne kadar süre devam ediyor ve kişi ne kadar süre sonra travmanın etkilerinden kurtulup rutin hayata dönebiliyor? Aynı şekilde travma sonrasında ne kadar acısını yaşayabiliyor, yasını ne kadar anlamlı oranda tutabiliyor? Bunların hepsi bireysel manada farklılık gösterecektir. Yani her insan travma sonucunda hasar alır ama her insanın yaşadığı travmayı atlatabilme süreci, travmanın birey üzerindeki etkisi travma ile başa çıkabilme gücü bireyden bireye farklılık gösterebilir.
Travma sonucunda bireyin şok yaşaması ve belli bir süre travmanın izlerinin bireyde bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak varlığını sürdürmesi normal bir durumdur. Deprem yaşamış, sevdiklerini depremde kaybetmiş bir insanın, oluşan travmanın izlerini zihninden kolayca atlatabilmesi ve rutin yaşamına geri dönebilmesi pek beklenen bir durum değildir. Yaşanılan travmanın insan beyni açısından sentezlenebilmesi için belli bir zamana ihtiyaç vardır. Fakat zaman kavramı yaşanılan travmanın atlatılmasında, bireyin normal yaşamına dönmesinde, her zaman için ilaç olarak görülmemelidir. Travma sonrası stres bozukluğu oluşan bireylerde, zaman her durumda acının ilacı değildir. Bazı bireylerde uzun zaman geçse de travmanın etkisi varlığını sürdürmeye devam edebilmektedir.
Travma sonrası stres bozukluğu tanısının konulabilmesi için birey için travma sonrasında en az 3 ay sürenin geçmiş olması ve TSSB tepkilerinin bireyde varlığının devam ediyor olması gerekir. Bazı bireylerde travmanın etkisi aylarca hatta yıllara sürebilmektedir. Böyle durumlarda travmanın etkilerinin kendiliğinden azalmasını ve bireyin kendi kendine iyileşmesi pek mümkün değildir.
Travma sonrası stres bozukluğunun tedavisinde bireyin profesyonel anlamda bir bireysel psikoterapi sürecine girmesi travmanın zihinde oluşan etkisini sağlıklı yollarla atlatabilmesinde ve bireyin rutin yaşantısına geri dönebilmesinde kendisine yardımcı olacaktır. O nedenle TSSB nin tedavisinde mutlaka profesyonel yardım alınmasını tavsiye ediyorum. Sevgiler.
Yasemin Tüzemen
Uzman Klinik Psikolog
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Travma Sonrası Stres Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Yasemin TÜZEMEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Yasemin TÜZEMEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.