2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklar ve Korkuları
MAKALE #22133 © Yazan Uzm.Burcu KARAKAŞ | Yayın Şubat 2021 | 1,653 Okuyucu
Korku duygusu tüm canlılarda var olan, yaşamın devamı için gerekli ve önemli bir duygu olarak karşımıza çıkıyor. Korku sayesinde canlılar olası tehlikelere karşı uyanık kalıyor ve yaşama devam edebilmek için gerekli önlemleri alma çabasına girişiyor. Korkuya bu şekilde, bir duygusal mekanizma olarak bakıldığında yaşamın devamına yardımcı olan bir faktör olarak görülebiliyor. Bu yaşamsal önemi nedeniyle korku, bebeğin doğduğu andan itibaren fark ettiği ve yarattığı rahatsızlıktan kaçınmak üzere tüm benliğiyle mücadele ettiği en temel duygularından biri olarak dikkat çekiyor.
Çocukların sahip olduğu korkuların çoğu varoluşsaldır, yani bu korkular çocuğun ayrı bir birey olarak büyüyor ve gelişiyor olmasından kaynaklanır. Bebeklikten ergenliğe kadar olan dönem, özellikle korkuların görüldüğü bir dönemdir. Korku bir nesneye, kişiye ya da bir duruma bağlı olabilmektedir. Korkunun en önemli özelliği, korku veren uyaranın ani ve beklenmeyen bir durumda ortaya çıkmasıdır ve tek bir nedeni yoktur. Korkunun oluşumu; kişinin içinde bulunduğu çevrenin koşullarına, uyaranın şiddetine, geçmişteki yaşantılara, o andaki fizyolojik ve psikolojik duruma bağlı gelişebilir.
Çocukların canavarlardan doğal afetlere kadar çeşitli konularda korkuları vardır. Bu korkular rastgele şekilde ortaya çıkabildiği gibi günlük yaşam deneyimleriyle de tetiklenebilir. Yapılan araştırmalar çocukların %90’ının gelişimlerinin bir döneminde herhangi bir şeyden korktuklarını göstermiştir. Çocukların dünyaya ve dünyanın içindeki canlılara dair artan farkındalıkları ve olabilecek kötü şeyleri tahmin etme yetileri korku geliştirmelerine sebep olabilir.
Çocuk korkusunu; ağlayarak, annesine sarılarak, bir yetişkinle temasta bulunmak isteyerek, eşyaların arkasına saklanarak ya da sözel olarak açıkça belirtebilir. Çoğu kez iştahsızlık, uykusuzluk, gruba katılmak istememe, inatçılık, içe kapanma vb davranışların altında yatan temel neden korkudur. Korku anında fizyolojik pek çok belirti görülebilir. Yüz kızarması/sararması, nabız ve kalp atışlarının hızlanması, mide kasılması ve kusma, sık soluk alıp verme, titreme, terleme ve göz bebeklerinin büyümesi bu belirtilere örnek verilebilir. Korkunun fizyolojik etkileri olduğu gibi psikolojik etkileri de görülebilir. Bazı çocuklar konuşurken kekelemeye başlar. Kendisine ya da çevresine yönelik öfke tepkileri ya da genel huzursuzluk hali en çok görülen psikolojik tepkilerdir.
Çocuk korkuyu anne – babasını örnek alarak da öğrenebilir. Annesinin kediden korktuğunu gören çocuk, annesi gibi kediden korkmaya başlar. Ayrıca çocuğa anlatılan korkulu masallar, eğitimde korkunun etkin bir araç olarak kullanılması, çocuğun aşırı derecede korunması/kollanması, çocuğun geçirmiş olduğu kaza, yaralanma, tıbbi müdahale, ailede ve yakın çevrede yaşanan kayıplar da çocukta korku başlatabilir ya da mevcut korkuların gelişmesine neden olabilir.
Büyütülen ortam fazla korumacı-kollamacı bir yapıdaysa çocuk değişik ortamlara girmekten veya farklı şeyler deneneceği zaman korku duyar. Yaşına uygun sorumluluklar ve özgürlükleri olan çocuklar ise farklı kişiler veya ortamlarda kendilerini tehdit altında hissetmediklerinden korku yerine merak duygusu taşırlar.
*Çocukların farklı dönemlerde yaşayabileceği bazı korku ve kaygıların, yaşadıkları gelişimsel değişimlerden ve henüz yeterince olgunlaşmamış olmalarından kaynaklandığı unutulmamalıdır.
YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE KORKULAR VE NEDENLERİ
Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu durum ve nesnelerde, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Önemli olan nokta bu korkunun süresi ve yaş dönemine uygun olup olmadığıdır. Aşağıda belli bazı gelişimsel dönemlerde gözlenen korkular ele alınmıştır.
0-6 Ay
Bebekler, beklenmedik ve şaşırtıcı olduğu için yüksek sesten korkabilirler. Ebeveynlerinden fiziksel olarak ayrılmak, onları görememek veya duyamamak, beyinlerinin nesne devamlılığı algısından sorumlu kısmı henüz tam gelişmediği için bebeklerde korkuya sebep olabilir. Bebekler nesnelerin zaman ve mekânda kalıcı olduğunu anlayamamaları sebebiyle iletişim kaybı yaşadıkları bu kişinin geri döneceğini de bilemezler.
7-12 Ay
Bu dönemde bebekler, nesnelerin kalıcı olduğunu ve nedenselliği anlamaya başlarlar. Ebeveynin gidince geri döneceğinin ve yaptıkları şeylerin başkalarının eylemleri üzerinde etkili olduğunun farkına varırlar. Örneğin bebek ağladığı zaman birinin onu almaya geleceğini bilir. Bu dönemde bebeklerin beyinleri tek bir kişiyi birincil bakıcı olarak algılayacak kadar geliştiği için bebeklerin farklı kişi ve olaylara farklı tepkiler verdikleri görülebilir. Bu durum, düzenli olarak temasa geçmedikleri insanlara karşı utangaç davranmalarına ve birincil bakım veren yetişkin yanında olmayı istemeyi tercih etmelerine yol açabilir.
1 yaşına kadarki dönemde, yabancı insanlardan korkma ve anneden ayrılma korkusu en net korkular olarak gözlemlenmektedir. Yabancıların olduğu ortamda annesinin veya kendisine bakım veren kişinin kucağından inmek istemeyen bebek, kucakta kalmaya devam etse bile ortamda kalmak istemeyebilir. Yaşamsal öneme sahip olan bu korku sayesinde bebeğin herkese güvenmek yerine, bağımlı olduğu yetişkinin onaylayacağı, kendisine zarar verme ihtimali olmayacak kişileri ayırt etmeye başladığını görüyoruz. Bu aşamadan sonra, bebek bir yaş civarında yürümeye ve annesinden uzaklaşma denemeleri yapmaya başlar. Bu aşamaya geçişle birlikte bebek annesinden ne kadar uzaklaşabileceğini, kimlere yaklaşabileceğini öğrenmeye başlar.
Gelişimsel olarak 0-12 ay arasındaki bebeklerde temel güven duygusunun oluşabilmesi ve ebeveyniyle arasında güvenli bağlanmanın temellerinin atılması beklenir. Bir başka deyişle bebek besleneceğini, fiziksel ihtiyaçlarının karşılanacağını, ihtiyaçlarıyla çevresindeki insanları veya dünyayı harekete geçirebileceğini görmek ister. Dünyanın güvenli bir yer olduğunu, insanların ona değer verdiğini, önemsediğini, sevdiğini ve her türlü tehlikeden korunacağını öğrenmeye ihtiyaç duyar. Çocuktaki bazı korkular yaşamı boyunca onu takip edecektir. Bazı korkularının bulunması yaşamsal önem taşır ve onu tehlikeler karşısında temkinli olmaya çağırır. Bununla birlikte hayatını korkularına rağmen sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi, etrafındaki insanlar, objeler ve durumlarla ilişki kurabilmesi, bunları güvenle araştırabilmesi, inceleyebilmesi ve değerlendirebilmesi için ebeveynlerine ihtiyacı vardır.
1 Yaş
Bebek bir yaş civarında yürümeye ve annesinden uzaklaşma denemeleri yapmaya başlar. Bu aşamaya geçişle birlikte bebek annesinden ne kadar uzaklaşabileceğini, kimlere yaklaşabileceğini öğrenmeye çalışır. Bu dönemde ebeveynden ayrılmak, telaşa ve korkuya sebep olabilir. Bu durum 6 yaşa kadar devam eder. Küçük çocuklar bakım için ebeveyne muhtaçtır bu yüzden onlardan uzak kaldıklarında telaşa kapılabilirler. Bir yerlerini incittiklerinde, uyku öncesi/sonrasında, ani yüksek sesler duyduklarında korkarak yetişkin desteğine duydukları ihtiyaç artabilir.
2 Yaş
Bu yaştaki çocuklar sıklıkla hayvanlardan, yüksek seslerden, elektrik süpürgesinin sesinden, gök gürültüsünden ve büyük nesnelerden korkma eğilimindedir. Kendi boyutları küçük; hayvanlara, beklenmedik yüksek seslere ve büyük nesnelere dair anlayışları gelişmemiş olduğu için korku seviyeleri yükselir. Karanlık odalardan korktuklarını ifade edebilirler ve geceleri ayrı odalarda uymak epey zorlu bir hal alabilir. Küçük çocuklar en çok düzen ve rutin olduğu durumlarda rahat ve güvende hissederler yani çevrelerindeki büyük değişimler de çocuk için potansiyel endişe kaynağı durumundadır. Bu dönemde yaşanan ev değişikliği de düzen ve rutinleri bozulduğu için korkutucu olabilir.
Her çocukta değişken olmakla birlikte, çocuğun anneden ayrılmaya tahammül edemediği 2-3 yaş aralığında bir geçiş nesnesine bağlanma ihtiyacı duyabilir. Bu bir battaniye, annenin bir eşyası ya da yumuşak bir oyuncak olabilir. Bu nesnenin çocuğun gelişiminde bir anlamı vardır. Bir sonraki döneme geçebilmesi için çocuk kendisine bir yol bulmuştur.
3-4 Yaş
Korkulara annenin desteğini kaybetme, yalnızlık, yangın, kaza vb. olaylardan korkma eklenir. Beyinlerindeki artan gelişimlerle ile birlikte, küçük çocukların hayal gücü ve kendilerinin veya başkalarının başına kötü bir şey geldiğini öngörme yetileri de artar. Gördükleri rüyalar, canavarlar ya da başka korkunç unsurlarla daha canlı hale gelebilir. Bu tip korkuları, genellikle her şeyi yeterince göremedikleri, onlar için pek çok bilinmeyenin olduğunu düşündükleri akşam saatlerinde veya geceleri hissederler. Hayallerinde var olan yaratık, hayalet, canavar vs. gibi bir takım gerçek dışı varlıkların en korumasız oldukları uyku saatlerinde geleceklerini düşünüp uykuya dalmak istemez veya anne ve babalarıyla uyumak isterler. Bu noktada anne ve babanın tutumu çok önemlidir. Korkunun temelinde ne olduğunun anlaşılıp bunun çözülmesi gerekliyken yanlarında yatmasına izin verildiğinde sadece sorunun pekişmesine sebep olunur.
5-6 Yaş
Bu yaşlardaki çocuklar, masalların da etkisiyle hayal gücüne dayanan nesnelerden korkarlar. Bu yaş çocuğunun çevre ile etkileşimi ve deneyimi artmıştır. Böylece tehlikeli olayları, durumları ve toplumun değer yargılarını öğrenmiştir. Hangi davranışlarının başkaları tarafından kabul edilmeyeceğini ya da onaylanmayacağını tahmin edebilir. Bu nedenle çocuk kimi zaman davranışlarının başkaları tarafından beğenilmeyeceği korkusunu taşır. Fiziksel olarak zarar görmekten ve “kötü insanlardan” korktuklarını dile getirebilirler. Gerçekte olmayan kötü şeyleri hayal etmeye başladıkları zaman, oynadıkları oyunlar da bu konularla ilgili olabilir. 6 yaşta korkularda tekrar artma görülür.
Anaokulu ve ilkokul döneminde hayalet ve canavar gibi unsurlar çocuklar için özellikle korkutucudur. Gök gürültüsü ve şimşek de onları ürkütebilir. Kendi başlarına kalmak ya da yalnız uyumak, ayrı bir kişi olarak gelişimlerini henüz tamamlamadıkları için endişe verici olabilir. Büyüdükçe korkularında azalma görülecektir.
7-8 Yaş
Bu yaşlarda yalnız kalma korkusu sıkça görülür. Kendi başlarına oynuyor olsalar dahi yanlarında birilerinin olmasını isteyebilirler. Ölümden bahsedebilirler ve araba ya da uçak kazaları gibi kendilerine zarar verebilecek şeylerden endişelenmeye başlayabilirler, karanlık korkusuyla mücadele etmeye devam ederler. Karanlık korkusu sürdükçe ileriki yaşlarda gece korkusuna dönüşebilir. Okuduklarından, televizyonda gördüklerinden ve sanal dünyadan fazlasıyla etkilenme/endişelenme yaşıdır.
• Doğaüstü korkular (hayalet, cin, peri, vb) 5-10 yaş arasındaki çocukların %20’sini ilgilendirir.
9-10 Yaş
Bu yaşlarda endişelenme ve korkular daha azdır. Daha gerçekçi korkuları vardır. Hayvanlardan özellikle yılan ve akrep gibi zehirli hayvanlardan korkarlar. Bu yaşta yükseklik, yangın, kötü adam korkusu, okulda başarısızlık gibi kişisel endişeler söz konusudur.
11-12 Yaş
Bu yaştaki çocuklar sınav ve test korkusu gibi okuldaki performansları ile ilgili endişelere sahip olabilirler, sakatlanmaktan ve ölmekten korkmanın yanı sıra dış görünüşleri de onlar için bir kaygı sebebi olabilir. Daha bağımsız ve sosyal biri haline geldikçe kendilerini başka insanlarla karşılaştırmaya da başlarlar ve bu da kaygılanmalarına yol açabilir. Bazı çocuklar çocukluk çağını geride bırakmaya hevesli görünse de büyümekten şikâyet edebilir ve bunu istemediklerini ifade edebilirler. Çocuklar kendilerini anlamak için akranlarına yönelirler. Dolayısıyla bir çocuk akranları hakkında ne kadar çok düşünürse o kadar çok endişelenir.
Ergenlik:
Ergenler için kafa karışıklığı, kaygı ve korkunun kaynağı kişisel ilişkiler olabilir. Sosyal bir varlık olarak hayatlarını sürdürmeye çalışsalar da okul sorunları ve arkadaşlık ilişkileri ile ilgili evdeki yetişkinlerin yardımına ihtiyaç duyabilirler. Nasıl bir geleceğe sahip olacaklarını tahmin etmeye çalışmak, doğal afetler ve büyüme süreciyle alakalı diğer konular da ergenlik dönemindeki çocuklar için endişe verici olabilmektedir.
Korkular, çoğu zaman çocuğun büyümesiyle kendiliğinden yok olur. Ancak bu korkular sürer ve çocuğu tamamen etkisi altına alırsa, üstesinden gelebilmek için çocuğunuz yardımınıza ihtiyaç duyacaktır. Bu noktada çocuğunuzu gözlemlemeniz ve onun hareketlerini, korkularını anlayabilmeniz çok önemlidir.
Korku duygusunu yoğun olarak yaşayan çocukların sosyal ve akademik hayatları da etkilenebilir. Örneğin gece korkuları olan bir çocuk, arkadaşına veya çok sevdiği akrabalarına kalmaya gidemez, ya da okula gitmekten korkan bir çocuğun sınıf ortamına alışması, dikkatini yapılanlara vermesi gerekli müdahale yapılmazsa uzun süreceğinden derslerinde beklenilen performansı veremez. Böylece günlük yaşamı korkusunun etkisi altına girer ve hayattan eskisi kadar zevk almamaya başlar. Çocuğun yaşadığı yoğun korku bahsedilen bir noktaya gelmişse yani hayatını kısıtlar durumdaysa veya uzun zamandır devam ediyorsa bu noktada bir uzmandan yardım alınması gereklidir.

BÜTÜN ÇOCUKLAR KORKULARI FARKLI DENEYİMLESE DE ONLARI OLASI RİSKLERDEN KORUMAK ZORUNDAYIZ!
Günümüzde internet, nerdeyse bebek yaşlardan itibaren kullanılmaktadır. Eğitim, eğlence, oyalanma, boş zamanları değerlendirme ve iletişim kurma amaçlı olarak özellikle çocuklar ve gençler tarafından çokça kullanılan internet, bireylere sunduğu kolaylıklar ve faydalı yönler kadar olumsuz etkilere de sahiptir.
Son yıllarda iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, bireyleri dijital medya içeriklerine yoğun biçimde maruz bırakırken farkında olmadan sanal dünyanın tehditlerine de açık hale getirmiştir. Özellikle son zamanlarda sosyal medya ve internet üzerinden yayılan birçok oyunda çocuklara talimatlar veren, onları tehdit ve taciz eden, şiddeti öven bir dil kullanılmaktadır. Ayrıca video paylaşım sitelerinde bu oyunlarla ilgili çeşitli video içerikleri de çocukların erişimine açık haldedir. Bu oyunlara dâhil olmasalar da videolarına ya da görsellerine maruz kalmak bile küçük çocuklarda korku; yaşı daha büyük çocuklarda kaygı ataklarına neden olabilmekte, bunlar uyku sorunları olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Çocuklarımızı internetin olası risklerinden korumanın en etkili yollarından biri, yaş sınırlarına dikkat etmektir. Dokuz yaşından önce çocukların internetle olan tüm ilişkisinin ebeveyn kontrolünde olması gerekmektedir. Çocukların oyun seçimi ve oyun içeriği aileler tarafından denetlenmelidir. On iki yaşından önce çocukların sosyal medya hesabı açmalarının uygun olmadığı çocuklarımıza anlatılmalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklar ve Korkuları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Burcu KARAKAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Burcu KARAKAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Burcu KARAKAŞ Fotoğraf
Uzm.Burcu KARAKAŞ
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi31 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Burcu KARAKAŞ'ın Makaleleri
► Çocukların Korkuları Psk.Dnş.Onur AKKOCA
► Çocukta Gece Korkuları Psk.Zehra ORGUN
► Çocukluk Dönemi Korkuları Psk.Dnş.Tuğba ŞENDİR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Çocuklar ve Korkuları' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuklar ve Gördükleri Korkulu Rüyalar ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:39
Top