Bebekte Güven Duygusu
BEBEĞİN GÜVEN BAĞI
İnsanın yolculuğu sürekli bir büyüme gelişme ve dönüşüm süreçleri içinde halden hale doğumların yaşandığı bir yolculuktur. Doğada dünyaya geldikten sonra uzunca bir süre anne ve babasına bağlı olarak yaşayan tek canlı türü insandır. Geçen gün emekli din kültürü öğretmeninim bir paylaşımı dikkatimi çekmişti, annenin kırgınlık yaşadığı çocuğuna sütünü haram etmesi dinen uygun değildir demiş ve eklemiş o yaşta bebek hiçbir yükümlülüğe sahip olmadığı gibi anne bebeği için Allah’ın verdiği besini vermektedir… Yazı o kadar yerinde ve doğru bir gözlemden yola çıkmıştı ki konu üzerinde biraz düşününce toplum olarak annelerimizin çok sık kullandığı bir sitem biçimiydi bu. İçinde bazen çocuğunu kötülüklerden koruma isteği, bazen de kendi dünyasına hikayesine bağımlı tutma isteğini taşıyordu. Annenin çocuğundan ayrışamadığı bireyselleşmesine izin vermediği yerlerde bana bağımlısın, aslında benimsin hala düşüncesini bilinç altı düzeyde verdiği, bir mesaj taşır bu tür yeminler. Bebeğin dünyaya geldikten sonraki ihtiyaçlı hali anne ve bebek arasında güçlü bir bağ oluşturur, bu bağ sağlıklı kurulmuşsa anne zamanla bebeğinin kendinden uzaklaşmasına bireyselleşmesine izin vermişse güçlü bağımsız sağlıklı bir birey yetiştirir. Annenin çaresizliğinin de bir ifade eder aslında bu yeminler, o kadar aciz kalmıştır ki en kutsal bağı hatırlatır çocuğuna … Elbette ki hiçbir anne çocuğuna sütünü gerçekte haram etmez, zaten edemez. Ama bebeği büyütürken sergilediği davranışlar anne ve babanın tutumu, o ilk karşılanma biçimi bebeğin yaşam yolculuğunu derinden etkiler…
Eric Erikson insanların sağlıklı bir ruh haliyle gelişmesini sekiz evrede inceler, hayatımızın her evresinde farklı çatışmalar yaşanılacağını ve bu çatışmaları başarıyla atlatmamız durumunda kişilik gelişimimizin de başarılı olacağını savunur. Bu evrelerin her birinde yaşanılan çatışmaları aşamazsak bir sonraki gelişim dönemimizde zorlanacağımızı söyler. Yani her bir dönem bir sonraki dönemin sağlıklı olup olmamasında role sahiptir. Ancak alt dönemden gelen çatışmalar bir sonraki dönemde de telafi edilebilir.
Bebeklik döneminde insan ağız yoluyla dünyayı ilk kez tat alma duyusuyla keşfeder ve bu nedenle de bu döneme oral dönem denir. (0-2 yaş arası) Bebeğin birinci hedefi emmek beslenmek anneye ulaşmak ve ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu dönemde düzenli olarak anne ve babası tarafından beslenen ve sevilen bebekte temel güven duygusu gelişir. İhtiyaçları düzenli karşılanan bebek ilerleyen yaşlarda daha umutla bakar hayata ve kendine güven duyar. Altıncı ayında emme dışında diğer motor becerileri de gelişen bebek dokunarak ve tutarak dünyayla bağlantıya geçer. Isırmayı ilk keşfettiğinde kendi varlığının dünyaya etkisini de fark eder. Bu dönemde bebeğin ihtiyaçları zamanında giderilmezse yaşama karşı güven problemi yaşayabilir. Karamsarlık madde bağımlılığı, içe kapanma ilerde karşılaşabileceği sorunlar olabilir. Güven duygusu gelişmiş sağlıklı bir bebek anne ve babasından ayrı kaldığında kaygı yaşamaz terkedildiğini düşünmez oluşan güven duygusu ailesinin bir süre sonra döneceğini hissettirir.
Bebeğin bu dönemi sağlıklı yaşaması için anne ve babanın bebeğe hazır olması da önemlidir. Eğer bebek istenilmeyen bir dönemde dünya ya gelmişse bebeğin ihtiyaçları ihmal edilir. Vaktinde beslenme ve bakım ve sevgi ihtiyacı giderilmeyen bebek ilk defa karşılaştığı dünya ya karşı güvensizlik hisseder daha ilk günlerden kabul ve sevgi besinini alamayan bebek ilerleyen yaşlarında içinde derin bir boşlukla yolculuğuna devam eder…. Her bir gelişim döneminde eksik kalan ödevler bir sonraki dönemin tamamlanması gereken ihtiyacı olarak karşımıza çıkar
Çoğu zaman yetişkinlik çağında ki bir sorunun izlerini bilinç altının derinliklerinde bebeklik döneminde buluruz… Bebek dış dünyanın olumlu ve olumsuz uyaranlarına daha anne karnındayken tanık olur. Anne hamilelik sürecinde sevgi dolu ve huzur dolu bir yuvada ise her şey yolunda sinyallerini alır bebek. Yaşanılan bir kavganın veya şiddetin izlerini ise yine kaydeder. Aslında bir anne ve baba bebeğini beslerken sergilediği davranışlarla sevgiyle güvenle huzurla sütünü bebeğine helal kılar. Bebeği besleyen anne sağlıksız huzursuz ve mutsuzsa bebeğini duygusal olarak kucaklamamışsa o süt bebeğin fiziksel gelişimine bile fazla katkı sağlamaz… Helalinden gelen sütün harama dönüşümü bizim bebeğe bu sütü sunma biçimlerimizde saklıdır… Sevgi güven ve kabul ilişkisinin olduğu ailelerde yetişen çocuklar yaşamın her anını mutlulukla sevgiyle coşkuyla yaşarlar… Şiddetin, sevgisizliğin, öfkenin hakim olduğu ailelerde ise çocuklar derin bir güvensizlik duygusuyla yaşama umutsuz ve yorgun başlarlar…Bebeğinize verdiğiniz ilginin kalitesini anne babanın birbirine duyduğu sevgi ve saygı artırır.
MÜJGAN SONUÇ UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
İnsanın yolculuğu sürekli bir büyüme gelişme ve dönüşüm süreçleri içinde halden hale doğumların yaşandığı bir yolculuktur. Doğada dünyaya geldikten sonra uzunca bir süre anne ve babasına bağlı olarak yaşayan tek canlı türü insandır. Geçen gün emekli din kültürü öğretmeninim bir paylaşımı dikkatimi çekmişti, annenin kırgınlık yaşadığı çocuğuna sütünü haram etmesi dinen uygun değildir demiş ve eklemiş o yaşta bebek hiçbir yükümlülüğe sahip olmadığı gibi anne bebeği için Allah’ın verdiği besini vermektedir… Yazı o kadar yerinde ve doğru bir gözlemden yola çıkmıştı ki konu üzerinde biraz düşününce toplum olarak annelerimizin çok sık kullandığı bir sitem biçimiydi bu. İçinde bazen çocuğunu kötülüklerden koruma isteği, bazen de kendi dünyasına hikayesine bağımlı tutma isteğini taşıyordu. Annenin çocuğundan ayrışamadığı bireyselleşmesine izin vermediği yerlerde bana bağımlısın, aslında benimsin hala düşüncesini bilinç altı düzeyde verdiği, bir mesaj taşır bu tür yeminler. Bebeğin dünyaya geldikten sonraki ihtiyaçlı hali anne ve bebek arasında güçlü bir bağ oluşturur, bu bağ sağlıklı kurulmuşsa anne zamanla bebeğinin kendinden uzaklaşmasına bireyselleşmesine izin vermişse güçlü bağımsız sağlıklı bir birey yetiştirir. Annenin çaresizliğinin de bir ifade eder aslında bu yeminler, o kadar aciz kalmıştır ki en kutsal bağı hatırlatır çocuğuna … Elbette ki hiçbir anne çocuğuna sütünü gerçekte haram etmez, zaten edemez. Ama bebeği büyütürken sergilediği davranışlar anne ve babanın tutumu, o ilk karşılanma biçimi bebeğin yaşam yolculuğunu derinden etkiler…
Eric Erikson insanların sağlıklı bir ruh haliyle gelişmesini sekiz evrede inceler, hayatımızın her evresinde farklı çatışmalar yaşanılacağını ve bu çatışmaları başarıyla atlatmamız durumunda kişilik gelişimimizin de başarılı olacağını savunur. Bu evrelerin her birinde yaşanılan çatışmaları aşamazsak bir sonraki gelişim dönemimizde zorlanacağımızı söyler. Yani her bir dönem bir sonraki dönemin sağlıklı olup olmamasında role sahiptir. Ancak alt dönemden gelen çatışmalar bir sonraki dönemde de telafi edilebilir.
Bebeklik döneminde insan ağız yoluyla dünyayı ilk kez tat alma duyusuyla keşfeder ve bu nedenle de bu döneme oral dönem denir. (0-2 yaş arası) Bebeğin birinci hedefi emmek beslenmek anneye ulaşmak ve ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu dönemde düzenli olarak anne ve babası tarafından beslenen ve sevilen bebekte temel güven duygusu gelişir. İhtiyaçları düzenli karşılanan bebek ilerleyen yaşlarda daha umutla bakar hayata ve kendine güven duyar. Altıncı ayında emme dışında diğer motor becerileri de gelişen bebek dokunarak ve tutarak dünyayla bağlantıya geçer. Isırmayı ilk keşfettiğinde kendi varlığının dünyaya etkisini de fark eder. Bu dönemde bebeğin ihtiyaçları zamanında giderilmezse yaşama karşı güven problemi yaşayabilir. Karamsarlık madde bağımlılığı, içe kapanma ilerde karşılaşabileceği sorunlar olabilir. Güven duygusu gelişmiş sağlıklı bir bebek anne ve babasından ayrı kaldığında kaygı yaşamaz terkedildiğini düşünmez oluşan güven duygusu ailesinin bir süre sonra döneceğini hissettirir.
Bebeğin bu dönemi sağlıklı yaşaması için anne ve babanın bebeğe hazır olması da önemlidir. Eğer bebek istenilmeyen bir dönemde dünya ya gelmişse bebeğin ihtiyaçları ihmal edilir. Vaktinde beslenme ve bakım ve sevgi ihtiyacı giderilmeyen bebek ilk defa karşılaştığı dünya ya karşı güvensizlik hisseder daha ilk günlerden kabul ve sevgi besinini alamayan bebek ilerleyen yaşlarında içinde derin bir boşlukla yolculuğuna devam eder…. Her bir gelişim döneminde eksik kalan ödevler bir sonraki dönemin tamamlanması gereken ihtiyacı olarak karşımıza çıkar
Çoğu zaman yetişkinlik çağında ki bir sorunun izlerini bilinç altının derinliklerinde bebeklik döneminde buluruz… Bebek dış dünyanın olumlu ve olumsuz uyaranlarına daha anne karnındayken tanık olur. Anne hamilelik sürecinde sevgi dolu ve huzur dolu bir yuvada ise her şey yolunda sinyallerini alır bebek. Yaşanılan bir kavganın veya şiddetin izlerini ise yine kaydeder. Aslında bir anne ve baba bebeğini beslerken sergilediği davranışlarla sevgiyle güvenle huzurla sütünü bebeğine helal kılar. Bebeği besleyen anne sağlıksız huzursuz ve mutsuzsa bebeğini duygusal olarak kucaklamamışsa o süt bebeğin fiziksel gelişimine bile fazla katkı sağlamaz… Helalinden gelen sütün harama dönüşümü bizim bebeğe bu sütü sunma biçimlerimizde saklıdır… Sevgi güven ve kabul ilişkisinin olduğu ailelerde yetişen çocuklar yaşamın her anını mutlulukla sevgiyle coşkuyla yaşarlar… Şiddetin, sevgisizliğin, öfkenin hakim olduğu ailelerde ise çocuklar derin bir güvensizlik duygusuyla yaşama umutsuz ve yorgun başlarlar…Bebeğinize verdiğiniz ilginin kalitesini anne babanın birbirine duyduğu sevgi ve saygı artırır.
MÜJGAN SONUÇ UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Bebekte Güven Duygusu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.