Çocuklarımızın Mutluluğu İçin Sınır Kavramını Onlara Öğretelim
ÇOCUKLARIMIZIN MUTLULUĞU İÇİN SINIR KAVRAMINI ONLARA ÖĞRETELİM
Evrende her şeyin bir sınırı var, bunun en güzel örneği de yaşamın kendisinin sınırlı oluyor olması. Bu gerçeği biz insanoğlu kabul etmekte oldukça zorlanırız. Genelde bu gerçeği yok sayarız. Peki bu sınırlı yaşam içinde bizlere hediye edilen çocuklarımızı yetiştirirken acaba sınır kavramı nasıl işlemektedir? Evet sevgili okurlar; bu ay ki yazımızda ailelerin çocuk yetiştirirken sahip oldukları sınırlardan bahsedeceğiz.
Öncelikle belirtmek isterim ki, dünyanın en güzel varlığını kucakladığınızda , sizden bir parça olduğunu hissedip yaşadığınızda onunla geçecek günlerin hayalleri de beraberinde gelir ve o varlığın tüm isteklerini yapmaya koşullarız kendimizi. Böyle hissetmek çok güzel ve de olması gereken bir duygu yaşantısıdır. Ancak hemen burada hatırlamamız gereken nokta ise bizler dünyaya getirdiğimiz o muhteşem varlıkları , yine dünyada var olan görevlerini en iyi şekilde yapsınlar diye yetiştirmeliyiz. Yani kısacası bu minik muhteşem varlıklar gerçekte ayrı bir bireydir yaşamın içinde. Biz ebeveynlerde çocuklarımızın psiko-sosyo-biyo kavram üçlemesinde sağlıklı yetişmesini sağlamalıyız. Bunu yaparken birçok yöntem kullanırız. Ama bir tanesi var ki unutulduğunda çocuğumuz ileride bir yetişkin olduğunda maalesef önüne engel olarak çıkabiliyor. İşte bu da Psikolojik gelişim sürecinde var olan sınır kavramıdır. Onun isteklerinin her şeyden üstün tutulması ve bunun çocuğa normal bir durummuş gibi yaşatılması , ona hayır diyememe, anne baba olduğumuzu unutup karar mekanizmasında son kararı çocuğa söyletme gibi örnekler verebilirim
.
Bu ay bu konuyu seçmemin nedeni, son zamanlarda çok fazla ailelerin bana, çocuklarının okulda uyum problemi yaşadığı için başvuruyor olmasıdır. Onların penceresinden bakıldığında hiçbir problem yok, ama okulda nedense bazı şeylerin ters gittiğini öğretmenler, okulun rehberlik servisleri anne ve babaya iletmekte. Hatta çocuklarını anlamadıkları için çoğu zaman okul yönetimi ve a öğretmenler suçlanabiliyor. İkinci görüşmeden sonra görüyorum ki, adete ev yaşantısı okul kural ve disiplinini de bozacak şekilde uydurulmaya çalışılıyor. “zaten küçük okula bazı günler gitmeyip çizgi film izlemesine izin veriyorum” “okuldaki kahvaltıyı sevmediği için sabahları kahvaltısını yaptırıp öyle okula götürüyorum bazen iki dersin kaçtığı da oluyor” “alışveriş merkezinde öyle çok ısrar ediyor ve de ağlama krizine giriyor ki, çevreye rezil oluyoruz” Şu an 10 yaşında ve onun odasına tv ve laptop aldık; gerçi bizimle iletişimi neredeyse yok gibi” Bu ve buna benzer söylemler oldukça fazla.
Ne yapmalıyım derseniz eğer; öncelikle çocuklarınıza sınır kavramını öğretin ve de yaşatın! Küçük alıştırmalar yapın; sınırlı parlarla alışverişe çıkın ve de siz kendiniz de dahil olmak üzere listenizin dışında herhangi bir şey almayın. Çocuklarınızın yaşına , cinsiyetine ve de ihtiyacına göre oyuncak ve de hediyeler alın. Her gün akşam işten eve gelirken çocuk için alınan küçük şeyler hediye değildir, hele de ihtiyacını karşılamıyorsa üstelik, bu tam adı ile müsrifliktir ve bunu çocuğunuza öğretiyorsunuzdur. Hayatınızdaki önemlin kararları çocuklarınızla paylaşın, ama son söz onların değil. Onların her isteklerini yerine getirmeye çalışmayın. Öncelikle bir müddet sonra yorulursunuz, bununla beraber; bir gün isteklerini yerine getiremediğinizde yersiz suçlamalar ve anlayışsız tavırlarla karşılaşabilirsiniz. Kısacası siz yapabileceklerinizin sınırını bilin ve yerinde , zamanında çocuklarınıza hayır ve ya evet diyerek onlara yaşamın içindeki sınır duygusunu yaşatın.
Mutlu çocuk her istediği yapılan çocuk değildir, kendisinin anlaşıldığı, değer verildiği ortamda büyüyen çocuk , kritik zamanlarda ailesini yanında hisseden çocuk, sevgiyi,saygıyı şevkat duygusunu yaşayan ve öğrenen çocuk mutludur ve çocukluğuna ait güzel hatıralar barındırır hafızasında. Böylece sağlıklı bir yetişkin olarak da emin adımlarla hayatın içinden yürür ve gider.
Psikolog Ülkü ALACA AYTİŞ
Evrende her şeyin bir sınırı var, bunun en güzel örneği de yaşamın kendisinin sınırlı oluyor olması. Bu gerçeği biz insanoğlu kabul etmekte oldukça zorlanırız. Genelde bu gerçeği yok sayarız. Peki bu sınırlı yaşam içinde bizlere hediye edilen çocuklarımızı yetiştirirken acaba sınır kavramı nasıl işlemektedir? Evet sevgili okurlar; bu ay ki yazımızda ailelerin çocuk yetiştirirken sahip oldukları sınırlardan bahsedeceğiz.
Öncelikle belirtmek isterim ki, dünyanın en güzel varlığını kucakladığınızda , sizden bir parça olduğunu hissedip yaşadığınızda onunla geçecek günlerin hayalleri de beraberinde gelir ve o varlığın tüm isteklerini yapmaya koşullarız kendimizi. Böyle hissetmek çok güzel ve de olması gereken bir duygu yaşantısıdır. Ancak hemen burada hatırlamamız gereken nokta ise bizler dünyaya getirdiğimiz o muhteşem varlıkları , yine dünyada var olan görevlerini en iyi şekilde yapsınlar diye yetiştirmeliyiz. Yani kısacası bu minik muhteşem varlıklar gerçekte ayrı bir bireydir yaşamın içinde. Biz ebeveynlerde çocuklarımızın psiko-sosyo-biyo kavram üçlemesinde sağlıklı yetişmesini sağlamalıyız. Bunu yaparken birçok yöntem kullanırız. Ama bir tanesi var ki unutulduğunda çocuğumuz ileride bir yetişkin olduğunda maalesef önüne engel olarak çıkabiliyor. İşte bu da Psikolojik gelişim sürecinde var olan sınır kavramıdır. Onun isteklerinin her şeyden üstün tutulması ve bunun çocuğa normal bir durummuş gibi yaşatılması , ona hayır diyememe, anne baba olduğumuzu unutup karar mekanizmasında son kararı çocuğa söyletme gibi örnekler verebilirim
.
Bu ay bu konuyu seçmemin nedeni, son zamanlarda çok fazla ailelerin bana, çocuklarının okulda uyum problemi yaşadığı için başvuruyor olmasıdır. Onların penceresinden bakıldığında hiçbir problem yok, ama okulda nedense bazı şeylerin ters gittiğini öğretmenler, okulun rehberlik servisleri anne ve babaya iletmekte. Hatta çocuklarını anlamadıkları için çoğu zaman okul yönetimi ve a öğretmenler suçlanabiliyor. İkinci görüşmeden sonra görüyorum ki, adete ev yaşantısı okul kural ve disiplinini de bozacak şekilde uydurulmaya çalışılıyor. “zaten küçük okula bazı günler gitmeyip çizgi film izlemesine izin veriyorum” “okuldaki kahvaltıyı sevmediği için sabahları kahvaltısını yaptırıp öyle okula götürüyorum bazen iki dersin kaçtığı da oluyor” “alışveriş merkezinde öyle çok ısrar ediyor ve de ağlama krizine giriyor ki, çevreye rezil oluyoruz” Şu an 10 yaşında ve onun odasına tv ve laptop aldık; gerçi bizimle iletişimi neredeyse yok gibi” Bu ve buna benzer söylemler oldukça fazla.
Ne yapmalıyım derseniz eğer; öncelikle çocuklarınıza sınır kavramını öğretin ve de yaşatın! Küçük alıştırmalar yapın; sınırlı parlarla alışverişe çıkın ve de siz kendiniz de dahil olmak üzere listenizin dışında herhangi bir şey almayın. Çocuklarınızın yaşına , cinsiyetine ve de ihtiyacına göre oyuncak ve de hediyeler alın. Her gün akşam işten eve gelirken çocuk için alınan küçük şeyler hediye değildir, hele de ihtiyacını karşılamıyorsa üstelik, bu tam adı ile müsrifliktir ve bunu çocuğunuza öğretiyorsunuzdur. Hayatınızdaki önemlin kararları çocuklarınızla paylaşın, ama son söz onların değil. Onların her isteklerini yerine getirmeye çalışmayın. Öncelikle bir müddet sonra yorulursunuz, bununla beraber; bir gün isteklerini yerine getiremediğinizde yersiz suçlamalar ve anlayışsız tavırlarla karşılaşabilirsiniz. Kısacası siz yapabileceklerinizin sınırını bilin ve yerinde , zamanında çocuklarınıza hayır ve ya evet diyerek onlara yaşamın içindeki sınır duygusunu yaşatın.
Mutlu çocuk her istediği yapılan çocuk değildir, kendisinin anlaşıldığı, değer verildiği ortamda büyüyen çocuk , kritik zamanlarda ailesini yanında hisseden çocuk, sevgiyi,saygıyı şevkat duygusunu yaşayan ve öğrenen çocuk mutludur ve çocukluğuna ait güzel hatıralar barındırır hafızasında. Böylece sağlıklı bir yetişkin olarak da emin adımlarla hayatın içinden yürür ve gider.
Psikolog Ülkü ALACA AYTİŞ
Evrende her şeyin bir sınırı var, bunun en güzel örneği de yaşamın kendisinin sınırlı oluyor olması. Bu gerçeği biz insanoğlu kabul etmekte oldukça zorlanırız. Genelde bu gerçeği yok sayarız. Peki bu sınırlı yaşam içinde bizlere hediye edilen çocuklarımızı yetiştirirken acaba sınır kavramı nasıl işlemektedir? Evet sevgili okurlar; bu ay ki yazımızda ailelerin çocuk yetiştirirken sahip oldukları sınırlardan bahsedeceğiz.
Öncelikle belirtmek isterim ki, dünyanın en güzel varlığını kucakladığınızda , sizden bir parça olduğunu hissedip yaşadığınızda onunla geçecek günlerin hayalleri de beraberinde gelir ve o varlığın tüm isteklerini yapmaya koşullarız kendimizi. Böyle hissetmek çok güzel ve de olması gereken bir duygu yaşantısıdır. Ancak hemen burada hatırlamamız gereken nokta ise bizler dünyaya getirdiğimiz o muhteşem varlıkları , yine dünyada var olan görevlerini en iyi şekilde yapsınlar diye yetiştirmeliyiz. Yani kısacası bu minik muhteşem varlıklar gerçekte ayrı bir bireydir yaşamın içinde. Biz ebeveynlerde çocuklarımızın psiko-sosyo-biyo kavram üçlemesinde sağlıklı yetişmesini sağlamalıyız. Bunu yaparken birçok yöntem kullanırız. Ama bir tanesi var ki unutulduğunda çocuğumuz ileride bir yetişkin olduğunda maalesef önüne engel olarak çıkabiliyor. İşte bu da Psikolojik gelişim sürecinde var olan sınır kavramıdır. Onun isteklerinin her şeyden üstün tutulması ve bunun çocuğa normal bir durummuş gibi yaşatılması , ona hayır diyememe, anne baba olduğumuzu unutup karar mekanizmasında son kararı çocuğa söyletme gibi örnekler verebilirim
.
Bu ay bu konuyu seçmemin nedeni, son zamanlarda çok fazla ailelerin bana, çocuklarının okulda uyum problemi yaşadığı için başvuruyor olmasıdır. Onların penceresinden bakıldığında hiçbir problem yok, ama okulda nedense bazı şeylerin ters gittiğini öğretmenler, okulun rehberlik servisleri anne ve babaya iletmekte. Hatta çocuklarını anlamadıkları için çoğu zaman okul yönetimi ve a öğretmenler suçlanabiliyor. İkinci görüşmeden sonra görüyorum ki, adete ev yaşantısı okul kural ve disiplinini de bozacak şekilde uydurulmaya çalışılıyor. “zaten küçük okula bazı günler gitmeyip çizgi film izlemesine izin veriyorum” “okuldaki kahvaltıyı sevmediği için sabahları kahvaltısını yaptırıp öyle okula götürüyorum bazen iki dersin kaçtığı da oluyor” “alışveriş merkezinde öyle çok ısrar ediyor ve de ağlama krizine giriyor ki, çevreye rezil oluyoruz” Şu an 10 yaşında ve onun odasına tv ve laptop aldık; gerçi bizimle iletişimi neredeyse yok gibi” Bu ve buna benzer söylemler oldukça fazla.
Ne yapmalıyım derseniz eğer; öncelikle çocuklarınıza sınır kavramını öğretin ve de yaşatın! Küçük alıştırmalar yapın; sınırlı parlarla alışverişe çıkın ve de siz kendiniz de dahil olmak üzere listenizin dışında herhangi bir şey almayın. Çocuklarınızın yaşına , cinsiyetine ve de ihtiyacına göre oyuncak ve de hediyeler alın. Her gün akşam işten eve gelirken çocuk için alınan küçük şeyler hediye değildir, hele de ihtiyacını karşılamıyorsa üstelik, bu tam adı ile müsrifliktir ve bunu çocuğunuza öğretiyorsunuzdur. Hayatınızdaki önemlin kararları çocuklarınızla paylaşın, ama son söz onların değil. Onların her isteklerini yerine getirmeye çalışmayın. Öncelikle bir müddet sonra yorulursunuz, bununla beraber; bir gün isteklerini yerine getiremediğinizde yersiz suçlamalar ve anlayışsız tavırlarla karşılaşabilirsiniz. Kısacası siz yapabileceklerinizin sınırını bilin ve yerinde , zamanında çocuklarınıza hayır ve ya evet diyerek onlara yaşamın içindeki sınır duygusunu yaşatın.
Mutlu çocuk her istediği yapılan çocuk değildir, kendisinin anlaşıldığı, değer verildiği ortamda büyüyen çocuk , kritik zamanlarda ailesini yanında hisseden çocuk, sevgiyi,saygıyı şevkat duygusunu yaşayan ve öğrenen çocuk mutludur ve çocukluğuna ait güzel hatıralar barındırır hafızasında. Böylece sağlıklı bir yetişkin olarak da emin adımlarla hayatın içinden yürür ve gider.
Psikolog Ülkü ALACA AYTİŞ
Evrende her şeyin bir sınırı var, bunun en güzel örneği de yaşamın kendisinin sınırlı oluyor olması. Bu gerçeği biz insanoğlu kabul etmekte oldukça zorlanırız. Genelde bu gerçeği yok sayarız. Peki bu sınırlı yaşam içinde bizlere hediye edilen çocuklarımızı yetiştirirken acaba sınır kavramı nasıl işlemektedir? Evet sevgili okurlar; bu ay ki yazımızda ailelerin çocuk yetiştirirken sahip oldukları sınırlardan bahsedeceğiz.
Öncelikle belirtmek isterim ki, dünyanın en güzel varlığını kucakladığınızda , sizden bir parça olduğunu hissedip yaşadığınızda onunla geçecek günlerin hayalleri de beraberinde gelir ve o varlığın tüm isteklerini yapmaya koşullarız kendimizi. Böyle hissetmek çok güzel ve de olması gereken bir duygu yaşantısıdır. Ancak hemen burada hatırlamamız gereken nokta ise bizler dünyaya getirdiğimiz o muhteşem varlıkları , yine dünyada var olan görevlerini en iyi şekilde yapsınlar diye yetiştirmeliyiz. Yani kısacası bu minik muhteşem varlıklar gerçekte ayrı bir bireydir yaşamın içinde. Biz ebeveynlerde çocuklarımızın psiko-sosyo-biyo kavram üçlemesinde sağlıklı yetişmesini sağlamalıyız. Bunu yaparken birçok yöntem kullanırız. Ama bir tanesi var ki unutulduğunda çocuğumuz ileride bir yetişkin olduğunda maalesef önüne engel olarak çıkabiliyor. İşte bu da Psikolojik gelişim sürecinde var olan sınır kavramıdır. Onun isteklerinin her şeyden üstün tutulması ve bunun çocuğa normal bir durummuş gibi yaşatılması , ona hayır diyememe, anne baba olduğumuzu unutup karar mekanizmasında son kararı çocuğa söyletme gibi örnekler verebilirim
.
Bu ay bu konuyu seçmemin nedeni, son zamanlarda çok fazla ailelerin bana, çocuklarının okulda uyum problemi yaşadığı için başvuruyor olmasıdır. Onların penceresinden bakıldığında hiçbir problem yok, ama okulda nedense bazı şeylerin ters gittiğini öğretmenler, okulun rehberlik servisleri anne ve babaya iletmekte. Hatta çocuklarını anlamadıkları için çoğu zaman okul yönetimi ve a öğretmenler suçlanabiliyor. İkinci görüşmeden sonra görüyorum ki, adete ev yaşantısı okul kural ve disiplinini de bozacak şekilde uydurulmaya çalışılıyor. “zaten küçük okula bazı günler gitmeyip çizgi film izlemesine izin veriyorum” “okuldaki kahvaltıyı sevmediği için sabahları kahvaltısını yaptırıp öyle okula götürüyorum bazen iki dersin kaçtığı da oluyor” “alışveriş merkezinde öyle çok ısrar ediyor ve de ağlama krizine giriyor ki, çevreye rezil oluyoruz” Şu an 10 yaşında ve onun odasına tv ve laptop aldık; gerçi bizimle iletişimi neredeyse yok gibi” Bu ve buna benzer söylemler oldukça fazla.
Ne yapmalıyım derseniz eğer; öncelikle çocuklarınıza sınır kavramını öğretin ve de yaşatın! Küçük alıştırmalar yapın; sınırlı parlarla alışverişe çıkın ve de siz kendiniz de dahil olmak üzere listenizin dışında herhangi bir şey almayın. Çocuklarınızın yaşına , cinsiyetine ve de ihtiyacına göre oyuncak ve de hediyeler alın. Her gün akşam işten eve gelirken çocuk için alınan küçük şeyler hediye değildir, hele de ihtiyacını karşılamıyorsa üstelik, bu tam adı ile müsrifliktir ve bunu çocuğunuza öğretiyorsunuzdur. Hayatınızdaki önemlin kararları çocuklarınızla paylaşın, ama son söz onların değil. Onların her isteklerini yerine getirmeye çalışmayın. Öncelikle bir müddet sonra yorulursunuz, bununla beraber; bir gün isteklerini yerine getiremediğinizde yersiz suçlamalar ve anlayışsız tavırlarla karşılaşabilirsiniz. Kısacası siz yapabileceklerinizin sınırını bilin ve yerinde , zamanında çocuklarınıza hayır ve ya evet diyerek onlara yaşamın içindeki sınır duygusunu yaşatın.
Mutlu çocuk her istediği yapılan çocuk değildir, kendisinin anlaşıldığı, değer verildiği ortamda büyüyen çocuk , kritik zamanlarda ailesini yanında hisseden çocuk, sevgiyi,saygıyı şevkat duygusunu yaşayan ve öğrenen çocuk mutludur ve çocukluğuna ait güzel hatıralar barındırır hafızasında. Böylece sağlıklı bir yetişkin olarak da emin adımlarla hayatın içinden yürür ve gider.
Psikolog Ülkü ALACA AYTİŞ
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuklarımızın Mutluluğu İçin Sınır Kavramını Onlara Öğretelim" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ülkü AYTİŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ülkü AYTİŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.