2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ergenlik Döneminde Yaşanan Duygusal İlişkilere Bir Bakış
MAKALE #7365 © Yazan Psk.Mehmet CEYLAN | Yayın Eylül 2011 | 10,742 Okuyucu
Ergenlik Döneminde Yaşanan Duygusal İlişkilere Bir Bakış…

Ergenlik dönemi tam bir kriz dönemidir ve her kriz gibi oldukça sancılı ve sıkıntılı bir süreçtir. Bu dönemde gençlerle yetişkinler genellikle birçok alanda çatışma ve anlaşmazlık halindedir. Çatışma yaşanan ve ebeveynleri en çok endişelendiren alanlardan biri de galiba karşı cinsle ilişkiler konusudur.

Bilindiği gibi yetişkinliğe hazırlık ve geçiş evresi olan bu dönem, bir kimlik oluşturma, benlik ortaya koyma, özerklik kazanma çabasıdır. Bunun doğal sonucu olarak da ergenler yavaş yavaş aileden uzaklaşır ve ilgileri arkadaşlarına doğru kayar. Arkadaşlarıyla geçirdikleri zamanların diğer aktivitelere göre daha zevkli geldiğini, arkadaşlarının kendilerini daha iyi anladığını ve kabul ettiğini düşünürler. Sonuç olarak önce aynı cinsiyetten arkadaşlıklara, daha sonra aynı cinsiyetten arkadaş gruplarına ve son olarak da karşı cinsiyetin de yer aldığı arkadaş gruplarına odaklanırlar.
Ergenliğin birkaç yıl öncesinde sadece hemcinsleri ile etkileşimde bulunan ve diğer cinsten arkadaşlarıyla“dalga” geçen kişiler, birkaç yıl sonra birbirleri için en önemli ilgi alanı haline gelmişlerdir. Biraz daha ileri yıllara gidildiği zaman ergenlikte ve genç yetişkinlikte bu bireylerin birbirleri ile romantik ilişkilere girdikleri, “flört ettikleri” görülmektedir.

Tabi henüz kişiliği oturmamış, yaşam tecrübesi oldukça az olan bireylerin karşı cinsle ”romantik” düzeydeki bu ilişkileri anne- babaları da endişelendirir. Bu dönemin bir de gencin geleceğini belirleyen sınavlara denk gelmesi ise ayrı bir endişe nedenidir.
Ergenliğin ilk başladığı yıllarda karşı cinsle ilişkiler daha yüzeysel, kısa süreli ve masum iken, ilerleyen yıllarda ailevi sorunlar, arkadaş çevresi, popüler kültür ve medya yayınları vb nedenlerden ötürü tasvip edilmeyen tarzda ilişkiler de yaşanabilmektedir. Bu dönemde yaşanan duygusal ilişkiler mahremiyet ve kimlik gelişimine katkı da bulunsa da bazı handikapları da vardır. Her ne kadar etkileri kişiden kişiye değişse de öncelikle bu dönemde dozunda yaşanmayan romantik ilişkiler bireyleri ailelerinden daha fazla uzaklaştırır. Bunun yanında örneğin Amerika’da cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve istenmeyen hamileliklerin sayısında artış olması, ergenlik dönemindeki flörtler ile ilişkilendirilmektedir. Ruh sağlığı açısından bakıldığı zaman ise, ilişkilerin sonucunda yaşanan ayrılıklar depresyon, intihar girişiminde bulunma ve intihar etme gibi sonuçlara neden olabilmektedir. Bu tür olumsuzlukları uzatmak mümkün fakat burada düşünülmesi gereken sonuçlardan ziyade “bu dönemde bu tür ilişkiler yaşanmalı mı?”, “bu ilişkilere karşı ebeveynlerin tepkisi ne olmalı?”, “niçin böyle olumsuz sonuçlar yaşanıyor?” ve “bu olumsuzlukları engellemek için neler yapılabilir?” gibi soruların cevaplarıdır.

Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Ergenlik döneminde ilgi, aileden arkadaş çevresine doğru kaydığı için bu tür ilişkiler kaçınılmazdır. Burada önemli olan ilişkinin niteliği ve hangi sınırlar içerisinde yaşandığıdır. Eğer gençlerin duygusal ilişkileri gencin ailesiyle iletişimine zarar vermiyorsa, okul başarısını olumsuz yönde etkilemiyorsa, çevresine, ailesine, okula karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesini engellemiyorsa, ahlaki sınırlar içinde gelişiyorsa ve aile tarafından kontrol edilebilir haldeyse, gencin olumsuz davranışlar ve alışkanlıklar kazanmasına vesile olmuyorsa bir yere kadar hoş karşılanabilir. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi sağlıklı ve ahlaki sınırlar içinde gelişen duygusal ilişkiler gençlerin sosyal, duygusal ve kimlik gelişimlerine katkıda bulunur.

Pek çok ebeveyn bu tarz ilişkilere karşı geleneksel ve kültürel açıdan yaklaşarak sert tedbirler alabiliyor. Fakat bu tür bir tepki öncelikle gencin duygularını yok saymak anlamına gelir ve hiçbir gencin, insanın hatta toplumun duygularını, değerlerini yok sayarak onu istediğiniz gibi olmaya, davranmaya ikna edemezsiniz. Sadece korku ve otorite ile bunu sağlamaya çalışırsanız, bir gün otorite etkisini yitirdiğinde ya da korku yaratan durum ortadan kalktığında istenmeyen davranışlar yinelenebilir. Önemli olan genci anlamak ve istenilen davranışların içselleştirilmesini, özümsenmesini sağlamaktır. Bu anlamda gencin neden böyle bir ilişki yaşama ihtiyacı hissettiği, bu yolla kendisinde oluşan hangi duyguların boşluğunu doldurmaya çalıştığı gibi soruların cevaplanması ve buna uygun önlemleri alınması daha yararlı olacaktır.

Peki, neden bu ilişkiler bazen olumsuz sonuçlar yaşanmasına neden oluyor? Duygusal ilişkilerini uç noktalarda yaşayan gençler incelendiğinde göze çarpan en temel nedenlerin bu gençlerin ailelerinden sevgi, saygı, güven ve ilgi ihtiyaçlarını yeterince karşılayamadıkları, aile hayatlarının düzensiz olduğu, aile içinde çeşitli iletişim çatışmalarının yaşandığı görülecektir. Sevgi, saygı, güven, ilgi gibi temel duygusal ihtiyaçlarını ailesinden karşılayamayan gençler bu ihtiyaçlarını başka kanallar yoluyla karşılamaya çalışmaktadırlar.

Bunun yanında popüler kültür, medya ve internet bu ilişkilerin uç noktalarda yaşanmasına neden olmaktadır. Aslında medya mesajları incelendiğinde medyanın çelişkili bir tutum içinde olduğu görülecektir. Bir yandan erken yapılan evliliklerin, flört ilişkilerinin olumsuz sonuçları manşetlere, haber ve tartışma programlarına taşınırken, bir yandan da çeşitli evlilik programları, magazin programları vs ile de bu tür ilişkiler özendirilmektedir. İnternette yer alan sosyal paylaşım ağlarının da günden güne bu ilişkilerin daha fütursuzca yaşanmasına katkıda bulunduğu ise aşikârdır.

Gençlerin arkadaş çevresinin ve bu çevrenin değer yargılarının da bu konuda oldukça belirleyici olduğu görülüyor. Zira artık sadece diğer arkadaşlarının da sevgilisi olduğu için kendisine sevgili arayan, “kaç yaşındayım ama hala biriyle çıkamadım”, “sen hala biriyle çıkmıyor musun?” gibi cümleler kuran gençleri çevremizde görebiliyoruz. Bu cümleler bile aslında bu ilişkilerin gençler arasında nasıl bir “mahalle baskısı”na dönüştüğünü göstermeye yetiyor. Tabiî ki gençlerin yaşadığı duygusal ilişkilerin olumsuz etkiler yaratmasında daha birçok faktör etkili oluyor. Biz burada sadece en önemli olanlarına değinmeye çalıştık.

Bu dönemin sağlıklı atlatılmasında ise en önemli görev ailelere düşüyor. Özellikle ergenlik öncesi dönemde oluşturulan karşılıklı sevgi, saygı, güven ve olumlu disiplin anlayışına dayalı ilişkilerin ergenlik döneminde de sürdürülmesi bu dönemde birtakım sorunların yaşanmasını önleyecektir. Ayrıca kız- erkek ilişkilerinden zararlı madde alışkanlıklarına kadar hemen hemen her konuda ebeveynler çocuklarına çeşitli kısıtlamalar getirmek, sürekli nasihatler vermek yerine bu konularla ilgili çocuklarının düşüncelerini, duygularını öğrenmeye çalışıp, onları dinlemeleri daha yararlı olacaktır. Örneğin sigara konusunu ele alalım. Çocuğunuzun sigara konusunda ne düşündüğünü bilmeden sürekli ona sigaranın zararlarından bahsetmek, içerse başına nelerin geleceğini anlatıp durmak, çevreden bol bol kötü örnekler, nasihatler vermek pek işlevsel değildir. Bunun yerine “çocuk/genç sigara hakkında ne düşünüyor, ona göre bu kullanılması ya da kullanılmaması gereken bir şey mi, yoksa sadece bir kere denenebilecek bir şey mi ya da hiç ilgi çekici olmasa da yalnızca arkadaş grubuna kabul edilebilmek için kullanılabilir mi?” gibi soruların cevaplarını bulmak ve bu düşüncelere göre önlem almak daha yararlı olacaktır. Tabi bütün bu soruların cevaplarının alınması anne- babanın genç ile nitelikli zaman geçirmesiyle doğru orantılıdır.

Bunun yanında gençlere küçük yaşlardan itibaren nitelikli tv ve internet kullanımının öğretilmesi gençlerin ve çocukların tv ve internetten gelen olumsuz mesajların etkilerinden korunmasını sağlayabilir. Tabi bunu yapabilmek için öncelikle ebeveynlerin de tv ve interneti nitelikli kullanması gerekiyor.

Ayrıca küçük yaşlardan itibaren çocuklara arkadaş seçimi konusunda yardımcı olunmalı ve arkadaş seçerken nelere dikkat etmeleri gerektiği hakkında bilgilendirilmeli ve bu konuda onlara rehberlik edilmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ergenlik Döneminde Yaşanan Duygusal İlişkilere Bir Bakış" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mehmet CEYLAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mehmet CEYLAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Mehmet CEYLAN
Aydın (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi47 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mehmet CEYLAN'ın Yazıları
► Ergenlik Dönemi ve Yaşanan Sorunlar Psk.Seval HACIM KILIÇ
► Ergenlik Dönemi ve Yaşanan Sorunlar Psk.Bahattin GÖKTAN
► 0-4 Yaş Döneminde Duygusal Gelişim Psk.Gülşah DURSUN
► Ergenlik Dönemine Genel Bir Bakış Psk.Ayşegül COŞKUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ergenlik Döneminde Yaşanan Duygusal İlişkilere Bir Bakış' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öss’ye 1 Hafta Kala… Haziran 2009
► Barnum ya da Forer Etkisi Mayıs 2009
◊ Sorumluluk Üzerine… Mayıs 2009
◊ Şimdi Güçlüsün... Mayıs 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:01
Top