Diyabette Beslenme Tedavisi
Diyabetes mellitus hastalığı, kırsal kesimlerde kentsel kesimlere oranla daha çok görülmektedir. Yaşam boyu süren bir hastalık olan diyabet; tedavi giderlerinin yüksek olması ve sık görülmesi nedeniyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için çok önemli bir sağlık sorunudur. Bu nedenle tedavi ve halkı bilinçlendirme çok büyük önem taşımaktadır.
Diabetes mellitus yani halk dilinde şeker hastalığı, pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen insülin hormonu salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği veya eksikliği sonucunda meydana gelen hiperglisemi (yüksek kan şekeri) ile karakterize karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının bozulduğu bir hastalıktır.
Diabetes mellitusun yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Kadınlarda erkeklere göre daha sık rastlanmıştır. Türkiyede yapılan çalışmalarda diabet prevelansı % 7.2, bozulmuş glikoz toleransı ise %6.3 olarak saptanmıştır. Kırsal kesimlerde kentsel kesimlere oranla daha çok görülmektedir.
Belirtileri :
İdrarla glikoz atılması (glikozüri), sık idrara çıkma (poliüri), ağız kuruluğu, çok su içme (polidipsi), açlık hissinde artma, çok yeme (polifaji), yorgunluk, sık enfeksiyon, bulanık görme el ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma, ağırlık kaybı.
Hastalığın sınıflandırılması
Tip 1 DM:
İnsülin eksikliği görülen ve insüline bağımlı olan sınıftır. Genellikle pankreasın zedelenmesi veya doku kaybından kaynaklanmaktadır. Bu grupta genetik yatkınlık etkilidir ve genelde küçük yaşlarda da ortaya çıkabilir.
Tip 2 DM:
Dokularda insülin duyarsızlığı başlıca sorundur. Kalıtım, şişmanlık, gebelik, uzun süre ilaç kullanımı (diüretik, kortikosteroid vb.), enfeksiyonlar, travmalar, bazı pankreas hastalıkları (pankreatit, pankreas tümörü) ortaya çıkmasını kolaylaştıran etmenlerdir. kilolu grupta olan bireylerde tip 2 diabetes mellitus görülme sıklığı oldukça fazladır.
Tanı kriterleri
İdrarda glikoz ölçümü: Diabet varlığında idrarla şeker atımı olduğundan dolayı idrarda glikoz tayini yapılır ve ilk tercih edilen testlerdendir. Normalde 24 saatlik idrarda 40-70 gram kadar glikoz atılır. Bu değerleri aşması diabetes mellitus varlığını gösterir.
Açlık kan şekeri
Minimum sekiz saatlik açlık sonrasında plazma glikozunun 120 mg/dl nin üstünde olması durumunda güvenilir şekilde diabet teşhisi koyulabilir.
Oral glikoz tolerans testi (OGTT)
Tanı için en duyarlı testtir. Bireye 75 gram şeker yüklemesi yapıldıktan sonra 30, 60 ve 90. dakikalarda plazma glikoz seviyelerine bakılmasıdır. Açlık kan şekeri 100-120mg/dl arasında çıkan bireylere uygulanabilir. 120 mg/dl üstünde çıktıysa uygulamaya gerek yoktur zaten bu durumda bireye diabet teşhisi konulur.
Tedavi yöntemleri
Tıbbi beslenme tedavisi, ilaç/insülin, eğitim, fiziksel aktivitedir. Diabetes mellitus tedavisi bir ekip tarafından ortaklaşa yürütülmelidir. Bu ekipte doktor, diyetisyen, diyabet hemşiresi gerekirse psikoterapist ve fizyoterapist bulunmalıdır.
Tıbbi beslenme tedavisi
Diyabet kontrol altına alınabilir bir hastalıktır. Yani hasta birey ilaç veya insülin tedavisinin saatlerine ve dozuna dikkat edip, beslenme tedavisini de uygularsa kan şekeri kontrolünü sağlamış olacaktır. Öncelikli hedeflerimiz arasında; obezite söz konusu ise bunun çözüme kavuşturulması vardır. Çünkü obezitenin hastalığı tetikleyen bir durum olduğu kanıtlanmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalara göre tip 2 DM’li hastaların %80’inin obez olduğu bilinmektedir.
Diyabetli hastaların hiperglisemiyi(yüksek kan şekeri) önlemek için basit şekerlerden kaçınmaları gerekmektedir. Yani bal, reçel, pekmez, marmelat, hamur işleri, çikolata ve çay şekerinden uzak durmaları gerekmektedir. Hiperglisemi yanında hipoglisemi (düşük kan şekeri) de görülebilir bunu engellemek için birey 3 ana, 3 ara öğün olmak üzere 6 öğünde beslenmelidir, uzun süre aç kalmamalıdır. Ara öğünlerde porsiyonlarına dikkat etmek şartıyla meyve ve/veya süt-yoğurt en güzel tercihlerdendir. Posa miktarı yüksek olan besinleri tüketmeye özen göstermelidirler. Örneğin; tam buğday ürünleri, bulgur, kepekli ürünler, sebzeler, kabuklu meyveler ve kurubaklagiller. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek, meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüketerek posa miktarını artırabilirler.
DM varlığı hiperlipidemi ve hiperkolesterolemi açısından da bir risk faktörüdür. Bu nedenle hastalarımız kolesterol içeriği yüksek besin tüketiminden kaçınmalıdırlar. Kırmızı et yerine sıklıkla beyaz eti tercih etmeliler ve yemeklerde katı yağ kullanmamalı sıvı yağı tercih etmeliler. Tüketilen süt, yoğurt, peynir gibi hayvansal besinlerin yarım yağlı veya yağsız tercih edilmesi önerilir. Yağlı gıdalar, sakatatlar, yağda kızartmalar ve kavurmalardan kaçınmalılar.
Günde en az 8-10 bardak su içmeliler. Tuz tüketiminin günlük 6 gramı (1 çay kaşığı) aşmamasına özen göstermeliler. İçeriğini bilmedikleri her türlü hazır gıdadan uzak durmaları gerekmektedir. Beslenmenin yanında fiziksel aktivite de göz ardı edilmemeli ve aç karnına yapılmamalıdır. Hastanın diğer sağlık problemleri de göz önünde bulundurularak fiziksel aktivite konusunda mutlaka bir uzmandan öneri alması gerekmektedir.
YAPAY TATLANDIRICI KULLANIMI
Tatlandırıcı veya tatlandırıcı içeren özel diyabetik ürünlerin, diyabetli kişilerin beslenme programının gerekli bir parçası olmadığı ve onların dengeli beslenmelerine bir katkısı olmadığı bilinmektedir. Aynı zamanda diyabetik terimi, o yiyeceğin serbestçe kullanılabileceği veya tedavi edici olduğunu göstermemektedir. Ancak kan şekerini yükseltme etkisi olmadığından hasta diyetisyeni ile görüşerek diyetinde ayarlama yapılabilir.
DİYABETLİ HASTALARIMIZIN EN SIK YÖNELTTİĞİ SORULAR
Şu an insülin tedavisi başlanmadı ilerleyen dönemde insülin başlamak zorunda kalacak mıyım?
tip 2 diabetes mellitus tanısı koyulan bir hastaysanız diyetinize ve antidiyabetik ilaçlarınıza bağlı kalıyorsanız ve bunlarla kan şekerinizi ideal değerler arasında tutabiliyorsanız insülin tedavisi sizin için şart değildir. fakat konunun başında da söylediğimiz gibi diyabet hastalığı sizin kontrol altında tutabileceğiniz bir hastalık olduğu için herşey sizin elinizde. fakat beslenmemize dikkat etmez hiperglisemi atakları geçirirsek ilerleyen dönemde insülin kullanımına gerek duyulabilir.
Çay ve kahveyi şekersiz içemiyorum tatlandırıcı kullanabilir miyim?
Tatlandırıcı yukarda da anlattığımız gibi sizin için ne elzemdir ne de yasaktır. fakat bilimsel literatürlerin uzun süreli ve yüksek dozlarda tatlandırıcı kullanımının mesane kanserine sebep olduğunu belirtmelerini de göz ardı edemeyiz. evet çay ve kahveyi tatlandırıcıyla kullanarak şekeri bırakmaya başlayabiliriz. fakat benim önerim 1 tablet tatlandırıcı ile başladığımız şeker bırakma periyodunda 2. hafta tatlandırıcıyı yarım tablete düşürmek ve aşama aşama tatlandırıcıyı da bırakmaktır. eğer çok sayıda çay ve kahve tüketiyorsak bu miktarı da azaltmamız dolaylı yoldan şeker ve tatlandırıcı kullanımını da azaltmamızı sağlayacaktır.
Hayatım boyunca hiçbir zaman tatlı yiyemeyecek miyim?
Basit şekerler kan şekerimizi yükselttiği için bunlardan her zaman uzak durmamız gerekmektedir. fakat iki haftada bir olmak şartıyla pişirilebilen tatlandırıcılar ile evde yapılmış sütlü tatlılardan 1 küçük kase tüketebilirsiniz. örneğin sütlaç, muhallebi, kazandibi.. sütlü tatlılar bir miktar protein içierdiği için hamur işlerine veya şerbetli tatlılara göre bir nebze daha masumdur unutmayın..
SAĞLIKLI GÜNLER
DİYETİSYEN NİHAL DURUKAN KELEŞ
Diabetes mellitus yani halk dilinde şeker hastalığı, pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen insülin hormonu salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği veya eksikliği sonucunda meydana gelen hiperglisemi (yüksek kan şekeri) ile karakterize karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının bozulduğu bir hastalıktır.
Diabetes mellitusun yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Kadınlarda erkeklere göre daha sık rastlanmıştır. Türkiyede yapılan çalışmalarda diabet prevelansı % 7.2, bozulmuş glikoz toleransı ise %6.3 olarak saptanmıştır. Kırsal kesimlerde kentsel kesimlere oranla daha çok görülmektedir.
Belirtileri :
İdrarla glikoz atılması (glikozüri), sık idrara çıkma (poliüri), ağız kuruluğu, çok su içme (polidipsi), açlık hissinde artma, çok yeme (polifaji), yorgunluk, sık enfeksiyon, bulanık görme el ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma, ağırlık kaybı.
Hastalığın sınıflandırılması
Tip 1 DM:
İnsülin eksikliği görülen ve insüline bağımlı olan sınıftır. Genellikle pankreasın zedelenmesi veya doku kaybından kaynaklanmaktadır. Bu grupta genetik yatkınlık etkilidir ve genelde küçük yaşlarda da ortaya çıkabilir.
Tip 2 DM:
Dokularda insülin duyarsızlığı başlıca sorundur. Kalıtım, şişmanlık, gebelik, uzun süre ilaç kullanımı (diüretik, kortikosteroid vb.), enfeksiyonlar, travmalar, bazı pankreas hastalıkları (pankreatit, pankreas tümörü) ortaya çıkmasını kolaylaştıran etmenlerdir. kilolu grupta olan bireylerde tip 2 diabetes mellitus görülme sıklığı oldukça fazladır.
Tanı kriterleri
İdrarda glikoz ölçümü: Diabet varlığında idrarla şeker atımı olduğundan dolayı idrarda glikoz tayini yapılır ve ilk tercih edilen testlerdendir. Normalde 24 saatlik idrarda 40-70 gram kadar glikoz atılır. Bu değerleri aşması diabetes mellitus varlığını gösterir.
Açlık kan şekeri
Minimum sekiz saatlik açlık sonrasında plazma glikozunun 120 mg/dl nin üstünde olması durumunda güvenilir şekilde diabet teşhisi koyulabilir.
Oral glikoz tolerans testi (OGTT)
Tanı için en duyarlı testtir. Bireye 75 gram şeker yüklemesi yapıldıktan sonra 30, 60 ve 90. dakikalarda plazma glikoz seviyelerine bakılmasıdır. Açlık kan şekeri 100-120mg/dl arasında çıkan bireylere uygulanabilir. 120 mg/dl üstünde çıktıysa uygulamaya gerek yoktur zaten bu durumda bireye diabet teşhisi konulur.
Tedavi yöntemleri
Tıbbi beslenme tedavisi, ilaç/insülin, eğitim, fiziksel aktivitedir. Diabetes mellitus tedavisi bir ekip tarafından ortaklaşa yürütülmelidir. Bu ekipte doktor, diyetisyen, diyabet hemşiresi gerekirse psikoterapist ve fizyoterapist bulunmalıdır.
Tıbbi beslenme tedavisi
Diyabet kontrol altına alınabilir bir hastalıktır. Yani hasta birey ilaç veya insülin tedavisinin saatlerine ve dozuna dikkat edip, beslenme tedavisini de uygularsa kan şekeri kontrolünü sağlamış olacaktır. Öncelikli hedeflerimiz arasında; obezite söz konusu ise bunun çözüme kavuşturulması vardır. Çünkü obezitenin hastalığı tetikleyen bir durum olduğu kanıtlanmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalara göre tip 2 DM’li hastaların %80’inin obez olduğu bilinmektedir.
Diyabetli hastaların hiperglisemiyi(yüksek kan şekeri) önlemek için basit şekerlerden kaçınmaları gerekmektedir. Yani bal, reçel, pekmez, marmelat, hamur işleri, çikolata ve çay şekerinden uzak durmaları gerekmektedir. Hiperglisemi yanında hipoglisemi (düşük kan şekeri) de görülebilir bunu engellemek için birey 3 ana, 3 ara öğün olmak üzere 6 öğünde beslenmelidir, uzun süre aç kalmamalıdır. Ara öğünlerde porsiyonlarına dikkat etmek şartıyla meyve ve/veya süt-yoğurt en güzel tercihlerdendir. Posa miktarı yüksek olan besinleri tüketmeye özen göstermelidirler. Örneğin; tam buğday ürünleri, bulgur, kepekli ürünler, sebzeler, kabuklu meyveler ve kurubaklagiller. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek, meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüketerek posa miktarını artırabilirler.
DM varlığı hiperlipidemi ve hiperkolesterolemi açısından da bir risk faktörüdür. Bu nedenle hastalarımız kolesterol içeriği yüksek besin tüketiminden kaçınmalıdırlar. Kırmızı et yerine sıklıkla beyaz eti tercih etmeliler ve yemeklerde katı yağ kullanmamalı sıvı yağı tercih etmeliler. Tüketilen süt, yoğurt, peynir gibi hayvansal besinlerin yarım yağlı veya yağsız tercih edilmesi önerilir. Yağlı gıdalar, sakatatlar, yağda kızartmalar ve kavurmalardan kaçınmalılar.
Günde en az 8-10 bardak su içmeliler. Tuz tüketiminin günlük 6 gramı (1 çay kaşığı) aşmamasına özen göstermeliler. İçeriğini bilmedikleri her türlü hazır gıdadan uzak durmaları gerekmektedir. Beslenmenin yanında fiziksel aktivite de göz ardı edilmemeli ve aç karnına yapılmamalıdır. Hastanın diğer sağlık problemleri de göz önünde bulundurularak fiziksel aktivite konusunda mutlaka bir uzmandan öneri alması gerekmektedir.
YAPAY TATLANDIRICI KULLANIMI
Tatlandırıcı veya tatlandırıcı içeren özel diyabetik ürünlerin, diyabetli kişilerin beslenme programının gerekli bir parçası olmadığı ve onların dengeli beslenmelerine bir katkısı olmadığı bilinmektedir. Aynı zamanda diyabetik terimi, o yiyeceğin serbestçe kullanılabileceği veya tedavi edici olduğunu göstermemektedir. Ancak kan şekerini yükseltme etkisi olmadığından hasta diyetisyeni ile görüşerek diyetinde ayarlama yapılabilir.
DİYABETLİ HASTALARIMIZIN EN SIK YÖNELTTİĞİ SORULAR
Şu an insülin tedavisi başlanmadı ilerleyen dönemde insülin başlamak zorunda kalacak mıyım?
tip 2 diabetes mellitus tanısı koyulan bir hastaysanız diyetinize ve antidiyabetik ilaçlarınıza bağlı kalıyorsanız ve bunlarla kan şekerinizi ideal değerler arasında tutabiliyorsanız insülin tedavisi sizin için şart değildir. fakat konunun başında da söylediğimiz gibi diyabet hastalığı sizin kontrol altında tutabileceğiniz bir hastalık olduğu için herşey sizin elinizde. fakat beslenmemize dikkat etmez hiperglisemi atakları geçirirsek ilerleyen dönemde insülin kullanımına gerek duyulabilir.
Çay ve kahveyi şekersiz içemiyorum tatlandırıcı kullanabilir miyim?
Tatlandırıcı yukarda da anlattığımız gibi sizin için ne elzemdir ne de yasaktır. fakat bilimsel literatürlerin uzun süreli ve yüksek dozlarda tatlandırıcı kullanımının mesane kanserine sebep olduğunu belirtmelerini de göz ardı edemeyiz. evet çay ve kahveyi tatlandırıcıyla kullanarak şekeri bırakmaya başlayabiliriz. fakat benim önerim 1 tablet tatlandırıcı ile başladığımız şeker bırakma periyodunda 2. hafta tatlandırıcıyı yarım tablete düşürmek ve aşama aşama tatlandırıcıyı da bırakmaktır. eğer çok sayıda çay ve kahve tüketiyorsak bu miktarı da azaltmamız dolaylı yoldan şeker ve tatlandırıcı kullanımını da azaltmamızı sağlayacaktır.
Hayatım boyunca hiçbir zaman tatlı yiyemeyecek miyim?
Basit şekerler kan şekerimizi yükselttiği için bunlardan her zaman uzak durmamız gerekmektedir. fakat iki haftada bir olmak şartıyla pişirilebilen tatlandırıcılar ile evde yapılmış sütlü tatlılardan 1 küçük kase tüketebilirsiniz. örneğin sütlaç, muhallebi, kazandibi.. sütlü tatlılar bir miktar protein içierdiği için hamur işlerine veya şerbetli tatlılara göre bir nebze daha masumdur unutmayın..
SAĞLIKLI GÜNLER
DİYETİSYEN NİHAL DURUKAN KELEŞ
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Diyabette Beslenme Tedavisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Nihal DURUKAN KELEŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Nihal DURUKAN KELEŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
diyabetes mellitus, diyabetes mellitus hastalığı, diyabetes mellitus rahatsızlığı, diyabetes mellitusda beslenme, diyabette beslenme tedavisi, diyabette beslenme, şeker, şeker hastalığı, şeker hastalığında beslenme, şeker hastalığında diyet, şeker hastalığı diyeti, şeker hastalığında beslenme tedavisi, şeker hastalığında rejim
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.