2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda da Takıntılar Gözlenir mi? Aileler Nasıl Bir Yaklaşım Sergilemelidir?
MAKALE #830 © Yazan Dr.İbrahim BİLGEN | Yayın Mart 2008 | 16,953 Okuyucu
Çocuklarda tekrarlayıcı davranışlar olağandır; çizgilere basmadan yürümek, merdivenin yada yolun hep alıştığı yada uğuruna inandığı tarafından yürümek, bazı şeylere tekrar tekrar dokunmak veya otomobil plakalarındaki sayıları toplayıp çıkarmak, son sayılarının tek yada çift olduğuna bakmak gibi. Bunları yapmadığı zamanda ise, içini huzursuz hissedecektir. Saçma olduğunu bilmesine rağmen bu davranışları tekrarlamaktan vaz geçemeyecektir. Özellikle güvensiz çocuklarda, endişeli olduğu zaman daha çok artabilen bu tür davranışlar, çocuğun kendisine güveni geliştiği, korku ve endişeleri giderildiği takdirde pek iz bırakmadan geçer. Son 15 yıla kadar bu rahatsızlığın sadece yetişkinlerde olduğu düşünülürdü. Ama şu anda bu rahatsızlık her 200 lise öğrencisinin birinde gözlenebilmektedir. Erkek çocuklarda daha sık rastlanılan bu rahatsızlığın başlangıç yaşı 7-10 yaş arasında olmaktadır. Kız çocuklarında bu rahatsızlık adolesan yaşlarda( 11-15 y.) başlamaktadır. Hatta bu hastalıkların %80’i 18 yaşından önce başlamıştır. Bu yaşlarda başlıca görülen takıntı yada tekrarlayıcı davranışlar ; çok sık el yıkamak, gazetede yada televizyonda gördüğü bir haber yada görüntünün kendi başına da geleceği düşüncesi, anne yada babasının öleceği yada ciddi bir hastalık geçireceği korkusu ( kanser, kalp krizi vb) yada düşüncesidir. Mikrop yada hastalık bulaşacağı düşüncesi ile kötü şeyler olacağı kaygısı çocuklarda en sık gözlenen obsesyonlar(takıntılar) dır.

Şu anda bu yakınmaları iyileşmiş olan ama bu yakınmaların kendisi gibi, zamanında hastalık olmadığını düşünen yada nasıl olsa zamanla geçer yada ben bunu yenebilirim diye düşünerek yardım almayı düşünmeyen kişilere ,belkide bir parçada olsa yardımı olabilir düşüncesi ile kendisinden izin alınarak, geçmişte yaşadığı o, zor anları çok kısa bir şekilde sizlerle paylaşmak istedik."Aklıma kötü işler yapan insanlar geliyor, özellikle cinsel konularda, örneğin Sheron Stone gibi artistlerin cinsel filmleri aklıma geliyor, o zaman huzursuz oluyorum. Bunlar aklıma geldiğimde ne hareket yapıyorsam, bu düşünce ve hayaller aklımdan çıkana dek o hareketi tekrarlıyorum. Örneğin bu düşünce sırasında otururken kalkmışsam, sürekli oturup, kalkıyorum, kapıdaysam girip çıkıyorum veya giyinip soyunuyorum"diyordu. Yine "Hastayım ben, galiba problemim ruhsal, aklıma gelen düşünceler var; kötü kadınlar (bu sırada sürekli sürekli oturup kalkma şeklinde tekrarlayıcı davranışları vardı). Yaptıklarımın mantıklı olmadığını biliyorum, tekrarlamalarım var ama kendimi engelleyemiyorum" şeklinde yakınıyor ve sıkıntısını belirgin bir şekilde dışa vuruyordu. Gerçekten katlanılması çok zor olan bu hastalıkta diğer rahatsızlıklar gibi beyinsel bazı biyokimyasal yada yapısal değişiklikler sonrasında gelişmektedir. Şu anda okuduğunuz tablonun benzeri sizlerde de varsa ve nasıl olsa geçer, ben bunu yenebilirim diye düşünüyorsanız ama ;bu hastalık, işinizi yapmanızı, aile ilişkilerinizi, çevreniz ile olan ilişkilerinizi değiştirmeye başladıysa, kısacası, siz yada çocuğunuz yada çevrenizdeki kişi kim olursa olsun ,artık o eski kişiden farklı ve mutsuz ise, muhakkak bağlı olduğunuz kurumdaki psikiyatrist arkadaşımızdan yardım almanızı öneririm.


OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK TEDAVİSİNDE AİLENİN YAKLAŞIMI


Bu hastalarla yaşayan kişilere çok iş düşmektedir. Bu hastalığın aslında tedavi edilebilir olduğunu anlatmak ve doktora gelme konusunda bu hastaları ikna etmek genelde yakınlarına düşmektedir. Hastalığın tedavisi yorucudur ve hastayı oldukça gerginleştirir, bu dönemlerde hastanın yanında olmak ve destek vermek çok önemlidir. Belirtileri tartışarak düzeltmek mümkün değildir. Hastalar, zaten bu düşünce ve davranışın saçma olduğunun farkındadırlar ve onlarla bunu tartışarak üzerlerine gitmek hastanın sıkıntısını artırmaktan başka bir işe yaramaz. Kişi, böyle durumlarda, kendisini yalnız ve anlaşılmamış olarak hissedebilir.Bu gibi davranışları , onlara karşı sergilemektense, onları anladığınızı ve yanlarında olduğunuzu belirterek destek olmak tedavinin seyri açısından oldukça önemlidir. Davranış tedavisinde amaç, takıntılı düşünceleri ortadan kaldırmak değil hastanın bu düşüncelerle barışık yaşamasını sağlamaktır. Örneğin çöp bidonunun yanından geçerken eline kir bulaştığını düşünerek, defalarca elini yıkayan bir hastaya “hayır kir bulaşmadı” demek yerine “eline kir bulaşıp bulaşmadığına karar vermek için çaba harcamamalısın, kir bulaştığını kabul etsen bile elini tekrar tekrar yıkamamak için direnmelisin” düşüncesi aşılanır ve hastanın bunu başarması istenir. Bu nedenle hasta yakınlarının bu düşünceye uymayan yaklaşımları tedaviyi zora sokmaktan başka bir işe yaramaz. Bu tür yaklaşımlar, OKB belirtilerinin artmasına sebep olabilir. Bu gibi durumlarda, aileler, kişiye inanmamakta, baskı yapmakta yada gülebilmektedirler. Bu şekilde yapılan davranışlar, kişinin kendisini daha da değersiz hissetmesine sebep olacaktır.

Aile içi sorunlar bu hastalığın sebebi olmaz ancak çoğu zaman hastalığın belirtileri aile içinde sorunlara neden olur. Bu hastalık pek çok hastalıktan daha fazla hasta yakınlarını rahatsız eder. Örneğin yıkanma obsesyonu olan bir hasta gün boyu banyoyu işgal ettiği için, hasta yakınları banyoyu kullanamaz hale gelebilir, veya dışarıdan, kir bulaşacak diye obsesyonları olan bazı hastalar sadece kendileri değil ailenin diğer fertlerini de bazı davranışlar yapmaya zorlayabilirler (örneğin dışarıdan gelir gelmez soyunup banyo yapmak gibi, inanmayıp onları kendileri yıkamak gibi,). Bu nedenle tedaviye gelindiğinde çoğu zaman hasta yakınları da hastalar gibi yorgun ve tükenmiştirler. Yakınları, OKB tedavisi gören kişilerin, zaman zaman tedaviyi yapan doktoru ziyaret ederek tedavinin seyri konusunda bilgilendirilmesi ve ne yapacakları konusunda bilgi almaları, oldukça faydalıdır. Ne olursa olsun çok zor olan bu hastalıkta ,onlara karşı öfkelensek bile onlara bunu belli etmemeliyiz. Hastalarda şunu bilmelidir ki, kan bağı olan akrabalarının da, bunun, neden sizin başınıza geldiği hususunda çok fazla üzülüyor ama, ellerinden de bir şey gelmemenin verdiği çaresizlik duygusu içerisinde sizlere, sadece öğütler verebiliyorlar. Örnek vermek gerekirse;” Güçlü olacaksın” “Kafanı takmayacaksın”, “Bak ben takıyor muyum?” gibi yada “Ya Allah başka hastalık verseydi...” gibi öğütler o kişide yetersizlik, yalnızlık ve anlaşılmamışlık duygusu yaratır ki buda hiç istemediğimiz sonların başlangıcı olabilir. Hepimiz ;hayatın tek amacı olan , kendimizi değerli hissetmek için yaşıyoruz. Bir şeyi isteyipte başaramıyor olmak hiç kimseyi değerli hissettiremez.Bizlere düşen en önemli görev ise, bu kişilere ve her türden psikiyatrik hastalığı olan kişilere karşı yardımcı ve destek olmaktır. Her hastamın, hep bir ağızdan dediği tek bir şey vardır” Kanser olsaydım bundan daha iyiydi doktor bey, bu hastalığın her saniyesi ölüm gibi geliyor. Böyle yaşamaktansa............” gibi. sözlere, bende çok sık olarak rastlamaktayım.
Sağlıcakla Kalın.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda da Takıntılar Gözlenir mi? Aileler Nasıl Bir Yaklaşım Sergilemelidir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.İbrahim BİLGEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.İbrahim BİLGEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim BİLGEN Fotoğraf
Dr.İbrahim BİLGEN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi12 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.İbrahim BİLGEN'in Makaleleri
► Çocuklarda Kan Sayımı Testini Nasıl Yorumlayalım? ÇOK OKUNUYOR Prof.Dr.Mehmet KANTAR
► Distonide Tanısal Yaklaşım Prof.Dr.Raif ÇAKMUR
► Beyin Tümörlerine Yaklaşım Dr.Ömer SÖKMEN
► İdyopatik Ödeme Yaklaşım Dr.Erdal DUMAN
► Prostat Kanseri Güncel Yaklaşım Doç.Dr.Tuncay TAŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda da Takıntılar Gözlenir mi? Aileler Nasıl Bir Yaklaşım Sergilemelidir?' başlığıyla benzeşen toplam 96 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aşk ve Sadakatsizlik Mayıs 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:25
Top