Sevgili gençler, sınav için son günlere girerken kondisyonunuz nasıl? Perşembenin gelişi çarşambadan belli olduğu gibi sizin de son günlerdeki performansınız sınava aynen yansıyacaktır. Bunun için bol bol deneme sınavına girin. Girdiğiniz denemeleri gerçek sınav havasında yapmanız, sınavdan sonra da açıklarınızı gidermeye çalışmanız çok önemlidir.

Siz gençler müthiş bir yarış içerisindesiniz. Hepinizin gönlünden geçen; İyi bir eğitim, iyi bir gelecek. Bu durum doğal olarak beraberinde rekabeti ve sorumlulukların yerine getirilmesini gerektiriyor. Yüz binlerin arasından sıyrılmaya çalışıyorsunuz. Bununla birlikte bilinmesi gereken; Sınavların eğitim sürecinin doğal bir parçası olduğudur. Ayrıca sınavlar sayesinde siz gençlerimiz sistemli ders çalışmayı, kendine güven duymayı, ulaşılabilir hedef belirlemeyi de öğreniyorsunuz.

Ayrıca Sınav Kaygısı bir dereceye kadar yararlıdır. Ancak kaygının aşırısı zararlıdır.
Son günlere girerken birçok öğrencinin; Kalp atışları hızlanacak, asabi davranışları olacak, dikkatini toplaması güçleşecek, öğrendikleri birbirine karışacak, uyku düzeni bozulacak, belki iştahı kaçacaktır.

Sınav Kaygısının normal düzeyde olması için öncelikle sınava yönelik olumsuz düşüncelerin pozitif hale getirilmesi çok önemlidir. Sınavın kendisi kaygı yapmaz. Sınava yönelik olumsuz düşünceler “Kazanamazsam mahvolurum, insan içine çıkamam” gibi kaygıyı artırır. Yani kaygıyı artıran sınavın kendisi değil, sınava yüklenen yanlış yaklaşımlardır.

Hâlbuki sınav bilgilerin ölçülmesidir, kişiliğin değil. Sınav için olumlu düşünülmeli. Henry Ford diyor ki; “Yapabileceğinize de inansanız, yapamayacağınıza da inansanız, haklı çıkarsınız.” Çünkü bilinçaltı söylenene inanır.

Her insanda kendisini başarıya götürecek potansiyel vardır. Şu halde yapılacak iş, oturup başarısızlık ihtimallerini düşünmek değil başarı ihtimallerini düşünerek enerjimizi artırmaktır. Herkesin ruhunda uyandırılmayı bekleyen bir dev yatar. Bu dev iyiliğe de yarar, fenalığa da. Asıl hüner, bu devi uyandırıp faydalı işlerde kullanabilmektir. O halde içinizdeki devi uyandırın. "Her gün, her bakımdan daha iyiye gitmekteyim" cümlesini çokça tekrarlayın.

Düşünebiliyor musunuz? On beş milyar beyin hücreniz var! Bu, on beş milyar taraftar demektir. Tüm dünyada yedi milyar insan varken, sizin on beş milyar taraftarınız varsa, yapamayacağınız hiçbir şey olmamalı. Ancak bu on beş milyar taraftarın hepsinin yanınızda olması gerekir. Yarısı karşı tarafı destekliyorsa işiniz zor demektir. Hele hele tümüne yakını sizi yuhalıyorsa asla başarıyı düşünemezsiniz. Yapabileceğinize inanıp işe dua ile farklı bir buut kazandırırsanız Allah’ın izniyle üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir şey kalmaz.

Hayatınızı Güzelleştirmek İçin Olumlu Düşünmeyi Kullanın. Bir kişi neşeli bir insan olduğunu düşünüyorsa o insan muhakkak neşeli olacaktır. Düşünceleri etrafa neşe ve sevinç olarak yansıyacaktır. Sabah kalktığınızda kendinize insanlara karşı hoşgörü ve neşeli olacağınızı telkin etseniz, sonuçta o gün çok insanı mutlu eder sevindirirsiniz.
Kimse özgüvensiz veya utangaç vs doğmaz. Bunları edinir!

Üstesinden gelebileceğin bir deney olarak karşına çıkan her zorluğu her koşulda çok daha fazla olumlu bir yaklaşımla ele alabilirsin.

Nobel Tıp Ödülü kazanmış Prof. Alexis CARREL diyor ki; İnsanın iç organları en mükemmel şekliyle ibadet ve dua anında çalışır. Muhataplarım istedikleri kadar bu görüşüme itiraz etsinler. Ama ben, mevcut tıbbi imkânlarımızla tedavi edemediğimiz pek çok tehlikeli hastalığın dua ile iyileştiğine şahit oldum.

DUA ile Mevla’ya gönlümüzü açalım! “Bizlere lütufta bulunan, kudreti sonsuz Allah’ım, Sen istersen tepeleri düzler, zorlukları kolaylaştırırsın. Allah’ım! Senden senin yol göstericiliğini, hidayetini ve hakkımızda her şeyin hayırlısını vermeni istiyoruz.”

Her daim Allah yar ve yardımcınız olsun.

Fahreddin GÜRBÜZ / Psikolojik Danışman