Gelin Kaynana Çatışması
İKİ KADIN VE BİR ADAM: GELİN- KAYNANA ÇATIŞMASI
Genç adam heyecanla eve gelir annesinin yanına giderek; “Anneciğim, evlenmeye karar verdim ve hayalimdeki kadını buldum. Ancak senin de aynı fikirde olup olmayacağını merak ediyorum. Eğlence olsun diye yarın sana üç tane hanım arkadaşımı getireceğim. Bakalım hangisi ile evleneceğimi bulabilecek misin?” der. Anne merakla kabul eder, getir bakalım, diyerek davet edince ertesi gün, genç adam yanında üç tane güzel hanımla eve gelir. Hep beraber oturup, sohbet ederler. Bu arada anne çay, pasta servisi yaparken, sorular sorarak kızları tanımaya çalışır. Akşam olur, hanımlar izin isteyip, kalkınca, genç annesine dönerek; “Tahmin et bakalım. Hangisiyle evleneceğim?” diye sorar. Anne, büyük bir kararlılıkla; “Kızıl saçlı olanla evleneceksin” Genç çok şaşırır; “Nasıl olur, nasıl tahmin ettin? Tam isabet.” Anne cevap verir:
“İçlerinden bir tek onu sevmedim”
Gelinin kayınvalideyi, kayınvalidenin ise gelini sevmeyişi, adeta yüzyıllardır süren bir gelenek gibi… Manilere, hikâyelere, filmlere, atışmalara konu olmuş, yıllarca çözümlenmeye uğraşılmış, adeta ortak bir miras niteliğinde aslında “Gelin-kaynana çatışmaları”. Her iki tarafında rahatsız olduğu tek bir konu var: Bir adamı paylaşamamak.
İki Kadın Bir Adam…
Annesinin gözünde bir tane olarak anılan, yıllarca beslenip büyütülmüş, büyüdüğü bile kabul edilemeyen “biricik” oğul… Aynı zamanda herkesten çok sevilen, uğruna aileyi bırakıp, birlikte yeni bir dünyaya adım atılan “biricik” eş. İşte tam bu noktada sorun başlıyor. Çünkü hem eş, hem de oğul olan kişi, aynı kişi. Paylaşılamayan adam. Her iki tarafın da istediği tek bir şey var ki; bu adamın ilgisi. Kendi sözünü dinlemesi, taraf tutması ya da mutlaka bir orta yol bulması.
Kıskançlık olarak tanımladığımız “O benim!” duygusunun yansımasını gelin-kayınvalide ilişkilerinde yoğun bir şekilde gözlemlemekteyiz.
Eşi tarafından ilgi görmeyen anneler, eşlerine yöneltmeleri gereken sevgi ve ilgiyi oğullarına yönelterek onlardan da aynı karşılığı beklerler. Arada kurulan bu bağ, yetişkinlik dönemi geldiğinde bir sorun halini alır. Anne-oğul ilişkisine dâhil olmaya çalışan üçüncü kişi, adeta bir tehlike arz etmektedir. Anne, oğlunu bir başka kadınla paylaşmak istemez, sevgisinin sadece kendisine yönelik olmasını isterken; bunu kimi zaman bilinçdışı yapar fakat davranışlarına yansıtır.
Eşini paylaşmak istemeyen, sürekli evine müdahale edilen gelin ise, kayınvalidesinin kendisine karşı tutumu karşısında genellikle savunmaya geçer.
22 yaşında yeni evli bir gelin bu duygularını şöyle ifade ediyor:
“Kayınvalidemi bazen gerçekten çok seviyorum, boynuna sarılıp öpmek geliyor içimden… Ama bu çok nadir oluyor. Evime geldiğinde, ‘Bu neden burada, niye böyle?’ Dediği zaman ise deliriyorum. Yüz ifadesi, konuşma şekli, her şeyi beni rahatsız ediyor. Annem uzakta… Oysa kayınvalidem ve oğlu aynı yerde, yan yana yaşamalarına rağmen telefonda, benim annemle konuştuğumdan daha fazla konuşuyorlar. Konuştukları da ‘Yemek yedin mi?’, ‘Nerdesin?’ gibi konular… Eşimi öpmesi bile kıskandırıyor beni açıkçası. Eşim benden başka kimseyi öpmesin, sevmesin. Bir hap içsem, keşke düzelse hepsi hiç düşünmesem tüm bunları… Yok mu bir çaresi?”
Gelin-kaynana ilişkilerinde çıkan bu çatışmalarda taraflar birbirlerini rakip olarak görüyorlar. Bu tutumları ise birbirlerine karşı olan davranışlarını olumsuz yönde etkiliyor. Her iki taraf da kimi zaman alıngan, kırıcı, bencil olabiliyor. Empati kurmakta güçlük çekiyorlar, çünkü her ikisi de kendisini haklı görüyor. Sorunu çoğu zaman kabul etmeyi reddediyorlar. Arada kalan erkek ise, her iki kadının da arasını iyi tutmaya çalışırken yoruluyor, bir süre sonra sürekli aynı cümleleri duymaktan sıkılıyor. Defalarca her iki tarafın da uyarısını alan erkekte ‘duyarsızlaşma’ meydana geliyor, artık her iki tarafı da dinlememeyi tercih etmeye başlıyor.
Kayınvalideye Anne Demek…
Yıllarca sizi büyüten, hastalığınızda başucunuzda, en zor anınızda yanı başınızda olan, her derdinizi dinleyen, sıkıntınızı, mutluluğunuzu, her şeyinizi sizinle paylaşan, kadın, anneniz… O özel insan. Ve bir gün aşık olduğunuzda, sevdiğiniz adamla evlendiğinizde aynı adı taşıyan bir kadın daha tanırsınız: Eşinizin ‘anne’si. Çevrenizdeki herkes sizden aynı kelimeyi duymayı bekler adeta, eşinizin annesine, yani kayınvalidenize ‘anne’ demenizi. Aynı hislerle bu kelimeyi bir başka insana gerçekten söylemek mümkün müdür?
“Kayınvalideme anne demek bana zor geliyor. Ona anne dediğimde, annemi aldatmışım gibi hissediyorum kendimi. Kayınvalidemin evindeysem ve annem o anda aramışsa, ‘annemdeyim’ diyemiyorum, ‘kayınvalidemdeyim’ de diyemiyorum, hemen lafı diye değiştiriyorum. Ne demeliyim bilmiyorum annem değil ki o benim. “Anne” diye seslensem de, bu kelime kayınvalideme hitap ederken benim için, Ayşe gibi, Ayten gibi bir isim oluyor. Sanki ona ismi ile sesleniyormuşum gibi bir his. Aksi takdirde bir tarafta beni büyüten, canım, kanım annem; diğer tarafta birkaç yıldır tanıdığım bir yabancı. Ona nasıl gerçekten anne diyebilirim ki?”
Kayınvalideye anne demek, toplumumuz tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Anne kelimesi sizin için bambaşka anlamlar taşıyorsa da, eşinizin annesi de sizden bunu duymayı her zaman bekliyor aslında. İlk zamanlar size zor gelen bu duruma isminin yanına anne kelimesini ekleyerek de kendinizi alıştırabilirsiniz.
Gelin ve Kayınvalide Nasıl Daha İyi Anlaşabilirler?
Uzun yıllar önce genç bir kız sevdiği adamla evlenir ve kayınvalidesi ile birlikte yaşamaya başlarlar. Kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır. Sık sık kavga edip tartışırlar. Bu durum topluma, geleneklere göre hiç hoş bir davranış değildir. Çevrenin oldukça tepkisini alır. Evde huzur kalmamış, bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından, annesi ile karısı arasında kalan koca içinde, ev cehennem haline gelmiştir. Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan gelin, babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve üç ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek, böylece kaynanayı gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam gelin hanıma, kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını, ona en güzel yemekleri yapmasını söyler. Sevinç içinde eve dönen genç kız, yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün en güzel yemekleri yapar, kaynanasının tabağına da azar azar zehiri damlatır. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır. Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişir ve ona kendi kızı gibi davranmaya başlar. Evde artık barış rüzgârları esmektedir. Bir süre sonra, gelin hanım kendisini ağır bir yük altında hisseder. Yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tutar ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvarır. Yaşlı kadının ölmesini artık istememektedir. Yaşlı adam, yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran geline bakar ve gülmeye başlar.
- “Sevgili kızım sana verdiklerim sadece vitamindir. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin, hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin zihninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça, nefret dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gerçek bir anne-kız oldunuz”, der.
Daha iyi bir gelin-kayınvalide olabilmek için:
1. Aile toplumun en temel yapı taşlarından bir tanesidir. Ailenin huzuru ise, bütün bireyler için büyük önem taşır. Aile huzurunuzu, kayınvalidenizi sürekli eleştirerek, onu sürekli eşinize şikâyet ederek, her sözünden kendinize bir pay çıkartarak, eşinizi arada bırakarak bozmayın.
2. Eşinizle annesi hakkında konuşurken daha dikkatli olun. Sizin için anneniz nasıl bir anlam ifade ediyorsa, unutmayın ki onun içinde annesi aynı anlamı taşıyor. Onun hakkında konuşurken sözlerinizin kırıcı boyutlara ulaşması, sürekli eleştirmeniz, eşinizi de zamanla yıpratacaktır. Size ve annenize nasıl davranılmasını istiyorsanız, kayınvalidenize de öyle davranın.
3. Rol yapmayın. Başkalarının size karşı rol yapması sizi nasıl rahatsız edecekse, siz de onlara karşı yapmacık davranışlarda bulunmayın.
4. Sabırlı olun… Kayınvalidenizi sevmiyor olabilirsiniz; onun da sizi sevmediğini hissediyor olabilirsiniz. Ya da birbirinizi sevdiğiniz halde anlaşmakta güçlük çekiyor olabilirsiniz; her durumda da sabırlı olun. Eşinizin annesi ile bir ömür boyu görüşmemek size hiçbir şey kazandırmayacaktır. Unutmayın ki, çocukları için anneler değerlidir. Eşinizin de annesi, eşiniz için önemli, onun için değerli olana siz de değer vermeye, daha sabırlı olmaya çalışın.
5. Her insanın birbirini tanımak için belli bir süreye ihtiyacı vardır, kayınvalidenizi zamanla daha iyi tanımaya çalışın. Onda olumsuz düşünceler yaratacak davranışlar sergilememeye dikkat edin, aranızda bir çatışma varsa bunu en aza indirgemek için kayınvalidenizin ‘huyunu suyunu’ öğrenin.
6. İnsanlar yaşlandıkça olduklarından daha farklı davranabilirler unutmayın… Kayınvalideniz de artık belli bir yaşa geldiği için; onu böyle kabullenmeye çalışın. Yaşlılık psikolojisi hakkında bilgi sahibi olun. Kendi anne-babanızı göz önünde bulundurun, onlara nasıl davranılmasını istiyorsanız; eşinizin annesine de öyle davranın. Kıskanç, bencil, öfkeli davranışlar sergilemek yerine; daha anlayışlı, sabırlı, kibar olmaya çalışın.
7. Eşinizi, kayınvalidenizle yaşadığınız çatışmalar esnasında arada bırakmayın. Unutmayın ki, siz onun eşi iseniz, kayınvalideniz de onun annesi. Alacağınız cevaplar karşısında kırılan taraf siz olabilirsiniz.
8. Siz kayınvalidenizi sevmiyor olsanız bile, bu durumu çocuklarınıza yansıtmayın. Aile büyükleri hakkında olumsuz sözler duymalarına izin vermeyin. Her çocuğun huzurlu bir yuvada yaşama hakkı vardır, onlara bu imkanı tanıyın.
9. Eğer eşinizle olan çatışmalarınız devam ediyor, kayınvalidenizle aranızdaki çatışmalar baş edemeyeceğiniz boyutlara ulaşıyorsa, Evlilik Terapisti & Aile Danışmanından bu konuda destek alın.
Genç adam heyecanla eve gelir annesinin yanına giderek; “Anneciğim, evlenmeye karar verdim ve hayalimdeki kadını buldum. Ancak senin de aynı fikirde olup olmayacağını merak ediyorum. Eğlence olsun diye yarın sana üç tane hanım arkadaşımı getireceğim. Bakalım hangisi ile evleneceğimi bulabilecek misin?” der. Anne merakla kabul eder, getir bakalım, diyerek davet edince ertesi gün, genç adam yanında üç tane güzel hanımla eve gelir. Hep beraber oturup, sohbet ederler. Bu arada anne çay, pasta servisi yaparken, sorular sorarak kızları tanımaya çalışır. Akşam olur, hanımlar izin isteyip, kalkınca, genç annesine dönerek; “Tahmin et bakalım. Hangisiyle evleneceğim?” diye sorar. Anne, büyük bir kararlılıkla; “Kızıl saçlı olanla evleneceksin” Genç çok şaşırır; “Nasıl olur, nasıl tahmin ettin? Tam isabet.” Anne cevap verir:
“İçlerinden bir tek onu sevmedim”
Gelinin kayınvalideyi, kayınvalidenin ise gelini sevmeyişi, adeta yüzyıllardır süren bir gelenek gibi… Manilere, hikâyelere, filmlere, atışmalara konu olmuş, yıllarca çözümlenmeye uğraşılmış, adeta ortak bir miras niteliğinde aslında “Gelin-kaynana çatışmaları”. Her iki tarafında rahatsız olduğu tek bir konu var: Bir adamı paylaşamamak.
İki Kadın Bir Adam…
Annesinin gözünde bir tane olarak anılan, yıllarca beslenip büyütülmüş, büyüdüğü bile kabul edilemeyen “biricik” oğul… Aynı zamanda herkesten çok sevilen, uğruna aileyi bırakıp, birlikte yeni bir dünyaya adım atılan “biricik” eş. İşte tam bu noktada sorun başlıyor. Çünkü hem eş, hem de oğul olan kişi, aynı kişi. Paylaşılamayan adam. Her iki tarafın da istediği tek bir şey var ki; bu adamın ilgisi. Kendi sözünü dinlemesi, taraf tutması ya da mutlaka bir orta yol bulması.
Kıskançlık olarak tanımladığımız “O benim!” duygusunun yansımasını gelin-kayınvalide ilişkilerinde yoğun bir şekilde gözlemlemekteyiz.
Eşi tarafından ilgi görmeyen anneler, eşlerine yöneltmeleri gereken sevgi ve ilgiyi oğullarına yönelterek onlardan da aynı karşılığı beklerler. Arada kurulan bu bağ, yetişkinlik dönemi geldiğinde bir sorun halini alır. Anne-oğul ilişkisine dâhil olmaya çalışan üçüncü kişi, adeta bir tehlike arz etmektedir. Anne, oğlunu bir başka kadınla paylaşmak istemez, sevgisinin sadece kendisine yönelik olmasını isterken; bunu kimi zaman bilinçdışı yapar fakat davranışlarına yansıtır.
Eşini paylaşmak istemeyen, sürekli evine müdahale edilen gelin ise, kayınvalidesinin kendisine karşı tutumu karşısında genellikle savunmaya geçer.
22 yaşında yeni evli bir gelin bu duygularını şöyle ifade ediyor:
“Kayınvalidemi bazen gerçekten çok seviyorum, boynuna sarılıp öpmek geliyor içimden… Ama bu çok nadir oluyor. Evime geldiğinde, ‘Bu neden burada, niye böyle?’ Dediği zaman ise deliriyorum. Yüz ifadesi, konuşma şekli, her şeyi beni rahatsız ediyor. Annem uzakta… Oysa kayınvalidem ve oğlu aynı yerde, yan yana yaşamalarına rağmen telefonda, benim annemle konuştuğumdan daha fazla konuşuyorlar. Konuştukları da ‘Yemek yedin mi?’, ‘Nerdesin?’ gibi konular… Eşimi öpmesi bile kıskandırıyor beni açıkçası. Eşim benden başka kimseyi öpmesin, sevmesin. Bir hap içsem, keşke düzelse hepsi hiç düşünmesem tüm bunları… Yok mu bir çaresi?”
Gelin-kaynana ilişkilerinde çıkan bu çatışmalarda taraflar birbirlerini rakip olarak görüyorlar. Bu tutumları ise birbirlerine karşı olan davranışlarını olumsuz yönde etkiliyor. Her iki taraf da kimi zaman alıngan, kırıcı, bencil olabiliyor. Empati kurmakta güçlük çekiyorlar, çünkü her ikisi de kendisini haklı görüyor. Sorunu çoğu zaman kabul etmeyi reddediyorlar. Arada kalan erkek ise, her iki kadının da arasını iyi tutmaya çalışırken yoruluyor, bir süre sonra sürekli aynı cümleleri duymaktan sıkılıyor. Defalarca her iki tarafın da uyarısını alan erkekte ‘duyarsızlaşma’ meydana geliyor, artık her iki tarafı da dinlememeyi tercih etmeye başlıyor.
Kayınvalideye Anne Demek…
Yıllarca sizi büyüten, hastalığınızda başucunuzda, en zor anınızda yanı başınızda olan, her derdinizi dinleyen, sıkıntınızı, mutluluğunuzu, her şeyinizi sizinle paylaşan, kadın, anneniz… O özel insan. Ve bir gün aşık olduğunuzda, sevdiğiniz adamla evlendiğinizde aynı adı taşıyan bir kadın daha tanırsınız: Eşinizin ‘anne’si. Çevrenizdeki herkes sizden aynı kelimeyi duymayı bekler adeta, eşinizin annesine, yani kayınvalidenize ‘anne’ demenizi. Aynı hislerle bu kelimeyi bir başka insana gerçekten söylemek mümkün müdür?
“Kayınvalideme anne demek bana zor geliyor. Ona anne dediğimde, annemi aldatmışım gibi hissediyorum kendimi. Kayınvalidemin evindeysem ve annem o anda aramışsa, ‘annemdeyim’ diyemiyorum, ‘kayınvalidemdeyim’ de diyemiyorum, hemen lafı diye değiştiriyorum. Ne demeliyim bilmiyorum annem değil ki o benim. “Anne” diye seslensem de, bu kelime kayınvalideme hitap ederken benim için, Ayşe gibi, Ayten gibi bir isim oluyor. Sanki ona ismi ile sesleniyormuşum gibi bir his. Aksi takdirde bir tarafta beni büyüten, canım, kanım annem; diğer tarafta birkaç yıldır tanıdığım bir yabancı. Ona nasıl gerçekten anne diyebilirim ki?”
Kayınvalideye anne demek, toplumumuz tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Anne kelimesi sizin için bambaşka anlamlar taşıyorsa da, eşinizin annesi de sizden bunu duymayı her zaman bekliyor aslında. İlk zamanlar size zor gelen bu duruma isminin yanına anne kelimesini ekleyerek de kendinizi alıştırabilirsiniz.
Gelin ve Kayınvalide Nasıl Daha İyi Anlaşabilirler?
Uzun yıllar önce genç bir kız sevdiği adamla evlenir ve kayınvalidesi ile birlikte yaşamaya başlarlar. Kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır. Sık sık kavga edip tartışırlar. Bu durum topluma, geleneklere göre hiç hoş bir davranış değildir. Çevrenin oldukça tepkisini alır. Evde huzur kalmamış, bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından, annesi ile karısı arasında kalan koca içinde, ev cehennem haline gelmiştir. Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan gelin, babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve üç ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek, böylece kaynanayı gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam gelin hanıma, kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını, ona en güzel yemekleri yapmasını söyler. Sevinç içinde eve dönen genç kız, yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün en güzel yemekleri yapar, kaynanasının tabağına da azar azar zehiri damlatır. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır. Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişir ve ona kendi kızı gibi davranmaya başlar. Evde artık barış rüzgârları esmektedir. Bir süre sonra, gelin hanım kendisini ağır bir yük altında hisseder. Yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tutar ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvarır. Yaşlı kadının ölmesini artık istememektedir. Yaşlı adam, yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran geline bakar ve gülmeye başlar.
- “Sevgili kızım sana verdiklerim sadece vitamindir. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin, hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin zihninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça, nefret dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gerçek bir anne-kız oldunuz”, der.
Daha iyi bir gelin-kayınvalide olabilmek için:
1. Aile toplumun en temel yapı taşlarından bir tanesidir. Ailenin huzuru ise, bütün bireyler için büyük önem taşır. Aile huzurunuzu, kayınvalidenizi sürekli eleştirerek, onu sürekli eşinize şikâyet ederek, her sözünden kendinize bir pay çıkartarak, eşinizi arada bırakarak bozmayın.
2. Eşinizle annesi hakkında konuşurken daha dikkatli olun. Sizin için anneniz nasıl bir anlam ifade ediyorsa, unutmayın ki onun içinde annesi aynı anlamı taşıyor. Onun hakkında konuşurken sözlerinizin kırıcı boyutlara ulaşması, sürekli eleştirmeniz, eşinizi de zamanla yıpratacaktır. Size ve annenize nasıl davranılmasını istiyorsanız, kayınvalidenize de öyle davranın.
3. Rol yapmayın. Başkalarının size karşı rol yapması sizi nasıl rahatsız edecekse, siz de onlara karşı yapmacık davranışlarda bulunmayın.
4. Sabırlı olun… Kayınvalidenizi sevmiyor olabilirsiniz; onun da sizi sevmediğini hissediyor olabilirsiniz. Ya da birbirinizi sevdiğiniz halde anlaşmakta güçlük çekiyor olabilirsiniz; her durumda da sabırlı olun. Eşinizin annesi ile bir ömür boyu görüşmemek size hiçbir şey kazandırmayacaktır. Unutmayın ki, çocukları için anneler değerlidir. Eşinizin de annesi, eşiniz için önemli, onun için değerli olana siz de değer vermeye, daha sabırlı olmaya çalışın.
5. Her insanın birbirini tanımak için belli bir süreye ihtiyacı vardır, kayınvalidenizi zamanla daha iyi tanımaya çalışın. Onda olumsuz düşünceler yaratacak davranışlar sergilememeye dikkat edin, aranızda bir çatışma varsa bunu en aza indirgemek için kayınvalidenizin ‘huyunu suyunu’ öğrenin.
6. İnsanlar yaşlandıkça olduklarından daha farklı davranabilirler unutmayın… Kayınvalideniz de artık belli bir yaşa geldiği için; onu böyle kabullenmeye çalışın. Yaşlılık psikolojisi hakkında bilgi sahibi olun. Kendi anne-babanızı göz önünde bulundurun, onlara nasıl davranılmasını istiyorsanız; eşinizin annesine de öyle davranın. Kıskanç, bencil, öfkeli davranışlar sergilemek yerine; daha anlayışlı, sabırlı, kibar olmaya çalışın.
7. Eşinizi, kayınvalidenizle yaşadığınız çatışmalar esnasında arada bırakmayın. Unutmayın ki, siz onun eşi iseniz, kayınvalideniz de onun annesi. Alacağınız cevaplar karşısında kırılan taraf siz olabilirsiniz.
8. Siz kayınvalidenizi sevmiyor olsanız bile, bu durumu çocuklarınıza yansıtmayın. Aile büyükleri hakkında olumsuz sözler duymalarına izin vermeyin. Her çocuğun huzurlu bir yuvada yaşama hakkı vardır, onlara bu imkanı tanıyın.
9. Eğer eşinizle olan çatışmalarınız devam ediyor, kayınvalidenizle aranızdaki çatışmalar baş edemeyeceğiniz boyutlara ulaşıyorsa, Evlilik Terapisti & Aile Danışmanından bu konuda destek alın.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Gelin Kaynana Çatışması" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
6 Beğeni
Yazan Uzman
|
gelin kaynana, gelin kaynana çatışması, gelin kaynana ilişkisi, eşin annesi, eşin annesiyle ilişki, eşin annesiyle çatışma, kayınvalide, kayınvalideyle çatışma
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.