2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocukluk Çağı Obezitesi ve Psikolojisi
MAKALE #10831 © Yazan Dyt.Atilla ZEYREK | Yayın Nisan 2013 | 3,972 Okuyucu
Obezite dünya sağlık örgütü tarafından sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Sonucu itibariyle şişmanlık ve vücut yağ oranının artması; davranışsal, endokrin ve metabolik değişikliklere yol açmaktadır. Dünyada gelişmekte olan ve gelişen ülkelerde sıklığı giderek artarken özellikle de çocuklar ve adölesanlar da endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Çocukluk çağı obezite prevelansı 1970 li yıllara göre 10 kat kadar artmıştır. Obezite bu çağ çocuklarda hem fizyolojik hem de psikolojik olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.

Dünya da yapılan diğer çalışma sonuçlarına benzer bir biçimde, ülkemizde yapılan Türkiye’ de Okul Çağı Çocuklarında Büyümenin İzlenmesi çalışmasının sonuçlarına göre çocukların % 6.5 i obez, % 14.3 ünün fazla kilolu olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.

Obezite genetik nedenlerle beraber çevresel nedenlerinde bir arada bulunduğu multifaktöryel bir durumdur. Genetik nedenlerin %25 ile80 arasında rol oynadığı bilinmektedir. Aileden özelikle annenin obez olma durumu yatkınlığı artırmaktadır. Yapılan genetik çalışmalarda çocuğun obez olma prevelansı anne-baba obez değilse % 9, anne ve baba obez ise % 80 olarak karşımıza çıkmaktadır. Yalnız, bu durumun kalıtımsal bir değişkenlikten çok, ailenin beslenme alışkanlığından ileri geldiği sanılmaktadır. Genellikle evde pişirilen yemeklerin enerji değerinin yüksek oluşu, ailenin bütün bireylerinin fazla enerji tüketmesine yol açmaktadır.Obezite genleri hiçbir zaman tek neden olarak algılanmamalı; ırk, cinsiyet, beslenme alışkanlıkları, fast-food tüketimi, enerji ve yağdan zengin beslenme, azalmış fiziksel aktivite ve ailenin sosyal durumu da göz ardı edilmemelidir.

Obeziteye bağlı uyku apnesi,astım, ortopedik, nörolojik sonuçlar, insülin direnci ve tip 2 diyabet, karaciğer yağlanması, anemi, polikistik over sendromu ve hipertansiyon çocukluk çağı obezitenin fizyolojik komplikasyonlarıdır.

Çocukluk çağı obezitesi ilk olarak aile ortamından etkilenir. Ailedeki bireylerin obez olma durumu, sosyo-ekonomik durumu, ailenin eğitim seviyesi ve aile tipi çocukluk obezitesi ile ilgilidir.

Çocukluk çağı obezitesi çocuğu sadece fiziksel olarak etkilemekle kalmaz aynı zamanda psikolojik pek çok sorunu da beraberinde getirebilir. Şişman çocuklar arkadaşları tarafından çoğu zaman eğlence konusu olurlar bu nedenle birçok oyunda oyun arkadaşı olarak tercih edilmezler. Genelde çevreleri tarafından haylaz, pasif ve daha az zeki olarak nitelendirilirler. Bu durumların hepsi çocuğun sosyal çevresinde dışlanmasına, yalnızlığa itilmesine ve hepsinden önemlisi özgüvenini kaybetmesine yol açar.

Özgüven kişiliğin ve karakterin oluşmasındaki en etkili nedendir. Özgüven çocukluk çağında okul ortamı ve sosyalleşmede uyumu kolaylaştırır, çevresine kendini kanıtlamaya çalışan çocuk önce kendilik değeri açısından tatmin olmak isterken, kendine güvenmeyen çocuk ise bireyselleşemez. Obeziteye bağlı gelişen özgüven sorunu müdahale edilmediğinde bir adım sonra depresyona dönüşebiliyor. Yapılan çalışmalardada normal ağırlıktaki yaş grubuna göre obez çocukjların daha az özgüvene sahip olduğu gösterilmiştir.

Kendi vücudundan memnun olmama, vücudunun şekli büyüklüğü ile ilgili hoşnutsuzluk durumu obez çocuklarda daha sık görülmektedir. Bunun sonucunda mental bozukluklar ve yeme bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarda beden kitle indeksi obez ve fazla kilolu gruptaki çocukların normal durumda olanlara göre vücutlarından memnun olmadıkları tespit edilmiştir.

Kendi vücudandan memnun olmama ve obezite hikayesi daha çok kız çocuklarında ergenliğinde vermiş olduğu etkiyle depresyonla sonuçlanabilmektedir. Yapılan çoğu çalışma sonucunda obez olan çocuklarda daha yüksek depresyon skorlarına rastlanmıştır.

Obezite durumunun var oluşu çocukta bir yeme bozukluğunda olduğu göstergesi olabilir. Klinink olarak obez çocuğa yaklaşırken bu durum göz ardı edilmemelidir çünkü yapılan çalışmalarda her üç obez çocuktan birinin tıkınırcasına yeme davranışı olduğu saptanmıştır. Anoreksiya ve blumia nervosa bu grup çocuklarda sıklığı normalden 6 kat daha fazladır.

Fizyolojik ve psikoljik süreçlerin kötüleşmesi ile obez çocuğun yaşam kalitesinde kanser tanısı almış çocuklarınkine benzer bir azalma söz konusudur. Kilo durumunun fazla olması çocukta hareket kısıtlılığı ve koşmakta ve oynamakta zorlanma bunun sonucu arkadaşlarına alay konusu olma, çoğunlukla oluşabilecek insülin direnci nedeniyle kendini yorgun hissetmesi oyunlar için yeterli isteğinin bulunmaması gibi altta yatan fizyolojik sebeplere yukarıda bahsedilen psikolojik sonuçlar eklendiğinde çocuğun kendine olan özgüveni azalacak ve kendini sosyal ilişkilerinde bir dışlanma ve izolasyon içerisinde bulacaktır.

ÖNERİLER

Beslenme tedavisi,fiziksel aktivitenin artırılması ve davranış tedavisi, çocukluk çağı obezitesinin tedavisinde önerilen tedavi yollarıdır, farmakolojik ve cerrahi tedavi ise tedavi yöntemi olarak önerilmez.


Tedavide başarı şansının artması için hekim, diyetisyen, hemşire, klinik psikolog, egzersiz eğitimcisi ve aile yer alması sağlanarak beslenme tedavisine multidisipliner yaklaşılmalıdır.

Çocukluk çağı obezitesinin tedavi edilmesinde sadece çocuğa verilecek bireysel beslenme eğitimi ya da diyet programı etkili olmaz, bu nedenle okulda beslenme menülerinin düzenlenmesi, beslenme eğitimi verilmesi ve bu konu ile ilgili devlet politikaları planlanması ve anne baba eğitimi önemli noktaları oluşturacaktır.

Çocuğa uygulanacak beslenme tedavisinin günlük enerji ve besin öğesi gereksinimini karşılayacak kadar olması özellikle şeker ve şekerli besin ve içeceklerin beslenme programından çıkarılması, sebze ve meyve tüketimine ağırlık verilmesi önemli bir strateji olarak kabul edilmelidir.


Amaç toplam kalorinin kısıtlanması olmamalı, günlük enerji alımı besin gruplarına orantılı olarak dağıtılmalı, çocuğun yeme alışkanlıkları düzeltilmeli, fiziksel aktiviteyi artırmak gibi ileriye dönük yaşam kalitesini artırıcı ve hastalık riskini azaltıcı önlemler alınmalıdır.

Kısıtlanmış ve dengesiz beslenme planları içerisinde, oyunun ve çocuğun kendi katkısının ve karakterinin olmadığı sadece anne baba tutumuna bağlı beslenme tedavileri çocukluk çağında uygulanması hatalı, büyüme gelişme bozukluklarına ve yeme davranış bozukluklarına neden olabilecek bilinçsiz ve bilimsel olmayan uygulamalar olduğu unutulmamalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocukluk Çağı Obezitesi ve Psikolojisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Atilla ZEYREK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Atilla ZEYREK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Atilla ZEYREK'in Makaleleri
► Çocukluk Çağı Obezitesi Dyt.Aziz KILINÇ
► Çocukluk Çağı Obezitesi Dyt.Aybüke SUBAŞIOĞLU
► Çocukluk Çağı Obezitesi Dyt.Merve TIĞLI
► Çocukluk Dönemi Obezitesi Dyt.Esra GÜLTEKİN
► Çocukluk Çağı Şişmanlığı Dyt.Makbule ERÇAKIR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Çocukluk Çağı Obezitesi ve Psikolojisi' başlığıyla benzeşen toplam 73 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:27
Top