Cinsel Yaşam : Olmadı Çay Demleriz…
OLMADI ÇAY DEMLERİZ…
70'inde amca. Kahvede otururken karısı düşmüş aklına ve telefon etmiş eve.
- Hanım ısıt suyu hemen geliyorum!
Hanım teyze inanamamış duyduklarına…
- “Bey ciddi misin?” diye sormuş şüphe içinde.
Cevap vermiş bizimki.
Yahu ne var bunda, sen suyu ısıt, oldu oldu, olmadı çay demleriz.
Yaşamdan vazgeçmemek, çıkabilecek problemlere de bu kadar rahatlıkla bakabilmek, sağlıklı bir cinsel yaşam için mutlaka gerekli. Cinsel yaşama performans gösterisi olarak bakmak, bir ereksiyon kaybında ya da orgazm sorununda dünyanın sonuymuş gibi tepki vermek, o sorunun artarak tekrar etmesine neden olabilir. Böyle durumlarda eşler genellikle sorumluluk sanki ateşten topmuş gibi almak istemezler ve birbirlerine atarlar. Oysa performans kaygısını bir kenara bırakarak sadece hazza odaklanmak, kendi bedeninle barışık olmak, suçlamak yerine sorumluluğu üstlenmek ve birlikte çözüm üretmek birçok sorunun üstesinden gelebilir.
Cinsellik çoğu toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da bir tabudur. Eşler birbirleriyle ve çocuklarıyla bu konuları konuşamıyorlar. Bu durum; insanların pek çok yanlış ve/veya eksik bilgiyle donanmasına neden oluyor. Bireyler daha kendi bedenlerini tanımazken eşlerinin bedenlerini her noktasına kadar tanıdıklarını göstermeye çalışıyorlar ve cinsel konular konuşulmamaya, konuşulmadıkça da sorunlar çıkmaya devam ediyor. Ayıplar, günahlar kuşatıyor zihinlerimizi.
Cinsel isteksizlik erkekte dünyanın sonuyken, kadında övünülecek bir durum olup çıkıyor. İstanbul gibi fethedilmesi zor kadınlar olmak adına vajinusmus (kadının istem dışı kasılması sonucu cinsel ilişkiye girememesi) gelişebiliyor. Kadın cinsel organı o kadar kutsallaştırılıyor ki dokunulması dahi yasak bir bölge olarak bireyin zihninde yer ediyor. Evleninceye kadar yasaklanmış ve kutsanmış bu organ, nikahla birlikte serbest oluyor. Ancak zihne yerleşmiş tabular ve davranış kalıpları o kadar kolay değişmediği için çoğunlukla sorun yaşanıyor. Hal böyle olunca çocukluktan itibaren zihinlere işlenen bu düşünceler kalıplaşıyor. Eşiyle, çocuğuyla, anne babasıyla ve hatta doktoruyla konuşamadığı cinsellik bir tabu olarak kalmaya devam ediyor.
Bu sorunların çözümünde atılacak en büyük adım problemin varlığını ve çözülebilir olduğunu kabul etmektir. Sonrasında nedenler üzerinde çalışmak gerekir. Cinsel alanda yaşanılan sorunlar aslında sonuçtur. Sadece sonuca odaklanmak, sorunu kısa vadede belki çözebilir, ancak tam anlamıyla bir iyileşmenin sağlanması için neden üzerinde durulmalı, bu nedenler ya ortadan kaldırılmalı ya da bireyin bunları yorumlayışı değiştirilmelidir. Bireyler yaşadıkları olayları değiştiremezler ama olayı yorumlayış biçimini değiştirdiklerinde yaşadıkları sorunlar çözülebilir.
Şu da unutulmamalıdırki, çiftler arasında yaşanan cinsel problemler de problem her iki çiftinde problemidir. Bir taraf hatalı diye bir durum yoktur. çıkan sorun her iki tarafında sorumluluğundadır. Genelde çiftler birbirlerini ya da kendilerini suçlar ve problemi daha da karmaşıklaştırır. problem de çiftin her ikisinin de sorumluluğu vardır.
Bu sebeple her iki çift terapiye birlikte gelirler ve sorunlarının çözümünü birlikte ararlar. Git kendini düzeltte gel mantığı yanlıştır. Sorunu büyütmekten başka işe yaramaz.
Yaşamın bütünlüğü içinde cinsellik, çeşitli boyutlarıyla yaşanabilecektir. Bu nedenle öncelikle bireylerin rahat olabilmesi sağlanmalıdır.
Psikolojik tedavilerde ilk adım, danışanda ki hatalı bilgi ve inanışların düzeltilmesi olacaktır. Bundan sonraki aşamada, günümüzde en yaygın kullanılan yöntem davranışçı kurama dayalı uygulamalardır.
Günümüzde cinsel terapistlerin uyguladığı, zihinsel ve davranışçı psikoterapi yöntemleriyle bu sorunlar kolaylıkla çözülebilmektedir.
Hoş ve sevgi dolu günler dilerim.
Serap BOZKAYA
Aile Danışmanı & Cinsel Terapist
70'inde amca. Kahvede otururken karısı düşmüş aklına ve telefon etmiş eve.
- Hanım ısıt suyu hemen geliyorum!
Hanım teyze inanamamış duyduklarına…
- “Bey ciddi misin?” diye sormuş şüphe içinde.
Cevap vermiş bizimki.
Yahu ne var bunda, sen suyu ısıt, oldu oldu, olmadı çay demleriz.
Yaşamdan vazgeçmemek, çıkabilecek problemlere de bu kadar rahatlıkla bakabilmek, sağlıklı bir cinsel yaşam için mutlaka gerekli. Cinsel yaşama performans gösterisi olarak bakmak, bir ereksiyon kaybında ya da orgazm sorununda dünyanın sonuymuş gibi tepki vermek, o sorunun artarak tekrar etmesine neden olabilir. Böyle durumlarda eşler genellikle sorumluluk sanki ateşten topmuş gibi almak istemezler ve birbirlerine atarlar. Oysa performans kaygısını bir kenara bırakarak sadece hazza odaklanmak, kendi bedeninle barışık olmak, suçlamak yerine sorumluluğu üstlenmek ve birlikte çözüm üretmek birçok sorunun üstesinden gelebilir.
Cinsellik çoğu toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da bir tabudur. Eşler birbirleriyle ve çocuklarıyla bu konuları konuşamıyorlar. Bu durum; insanların pek çok yanlış ve/veya eksik bilgiyle donanmasına neden oluyor. Bireyler daha kendi bedenlerini tanımazken eşlerinin bedenlerini her noktasına kadar tanıdıklarını göstermeye çalışıyorlar ve cinsel konular konuşulmamaya, konuşulmadıkça da sorunlar çıkmaya devam ediyor. Ayıplar, günahlar kuşatıyor zihinlerimizi.
Cinsel isteksizlik erkekte dünyanın sonuyken, kadında övünülecek bir durum olup çıkıyor. İstanbul gibi fethedilmesi zor kadınlar olmak adına vajinusmus (kadının istem dışı kasılması sonucu cinsel ilişkiye girememesi) gelişebiliyor. Kadın cinsel organı o kadar kutsallaştırılıyor ki dokunulması dahi yasak bir bölge olarak bireyin zihninde yer ediyor. Evleninceye kadar yasaklanmış ve kutsanmış bu organ, nikahla birlikte serbest oluyor. Ancak zihne yerleşmiş tabular ve davranış kalıpları o kadar kolay değişmediği için çoğunlukla sorun yaşanıyor. Hal böyle olunca çocukluktan itibaren zihinlere işlenen bu düşünceler kalıplaşıyor. Eşiyle, çocuğuyla, anne babasıyla ve hatta doktoruyla konuşamadığı cinsellik bir tabu olarak kalmaya devam ediyor.
Bu sorunların çözümünde atılacak en büyük adım problemin varlığını ve çözülebilir olduğunu kabul etmektir. Sonrasında nedenler üzerinde çalışmak gerekir. Cinsel alanda yaşanılan sorunlar aslında sonuçtur. Sadece sonuca odaklanmak, sorunu kısa vadede belki çözebilir, ancak tam anlamıyla bir iyileşmenin sağlanması için neden üzerinde durulmalı, bu nedenler ya ortadan kaldırılmalı ya da bireyin bunları yorumlayışı değiştirilmelidir. Bireyler yaşadıkları olayları değiştiremezler ama olayı yorumlayış biçimini değiştirdiklerinde yaşadıkları sorunlar çözülebilir.
Şu da unutulmamalıdırki, çiftler arasında yaşanan cinsel problemler de problem her iki çiftinde problemidir. Bir taraf hatalı diye bir durum yoktur. çıkan sorun her iki tarafında sorumluluğundadır. Genelde çiftler birbirlerini ya da kendilerini suçlar ve problemi daha da karmaşıklaştırır. problem de çiftin her ikisinin de sorumluluğu vardır.
Bu sebeple her iki çift terapiye birlikte gelirler ve sorunlarının çözümünü birlikte ararlar. Git kendini düzeltte gel mantığı yanlıştır. Sorunu büyütmekten başka işe yaramaz.
Yaşamın bütünlüğü içinde cinsellik, çeşitli boyutlarıyla yaşanabilecektir. Bu nedenle öncelikle bireylerin rahat olabilmesi sağlanmalıdır.
Psikolojik tedavilerde ilk adım, danışanda ki hatalı bilgi ve inanışların düzeltilmesi olacaktır. Bundan sonraki aşamada, günümüzde en yaygın kullanılan yöntem davranışçı kurama dayalı uygulamalardır.
Günümüzde cinsel terapistlerin uyguladığı, zihinsel ve davranışçı psikoterapi yöntemleriyle bu sorunlar kolaylıkla çözülebilmektedir.
Hoş ve sevgi dolu günler dilerim.
Serap BOZKAYA
Aile Danışmanı & Cinsel Terapist
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Cinsel Yaşam : Olmadı Çay Demleriz…" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Serap BOZKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Serap BOZKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.