Evlilikte İlişki Yorgunluğu
Evlilik ilişkisi iki insan arasında en geniş etkileşim ve paylaşımın olduğu bir ilişki türüdür.Bu ilişkide çiftler aslında sadece evliliği değil tüm yönleriyle yaşamı da paylaşırlar.Bu ilişki türü her toplumda o toplumun kültürüne göre kurulur ve yaşanır.Ülkemizde de elbette bir evlilik kültürü vardır.Ancak bu evlilik kültürünün bilimsel doğrular açısından gözden geçirdiğimizde maalesef doğrusundan çok yanlışı vardır.Geleneksel öğretiler yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılan bu evlilik kültürü ülkemizde değişen dünya ve yaşam koşullarına göre hiç bir gözden geçirmeye tabi tutulmadan aile ve toplum tarafından gençlere yüklenir.Bu nedenle Türkiye'de evlilikler maalesef çoğunlukla yanlış donanım ve yönlendirmelerle kurulur.Yani gençler evlendiklerinde ya evliliği bilmiyorlardır ya da yanlış öğrenmişlerdir.Ne olduğunu anlamak ise ancak yaşayarak mümkün olacaktır.
Aslında evlilik kurumu bir toplum açısından sağlıklı bir aile yapısının oluşması ve sağlıklı nesillerin yetişmesi için oldukça önemlidir.Ancak ülkemizde evlilik kurumunu güçlendirmek için özellikle devlet eliyle yapılan hiç bir önemli çalışma yoktur.Bu durumda gençler yanlış veya eksik donanımla başladıkları evlilikleri çoğunlukla düşe kalka öğrenmek zorunda kalmakta,bazıları ise öğrenemeyip ayrılmak zorunda kalmaktadır.Evlilik ilişkilerindeki ilişki yorgunluğu çoğunlukla yanlış veya eksik donanımla evlilik hayatına başlamanın bir sonucu olarak evliliğin deneme yanılma yöntemiyle öğrenilmeye çalışıldığı evrede yaşanan sorunların yoğunluk derecesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.En çok sorun mizaç uyumsuzlukları,beklenti uyumsuzlukları,cinsel uyumsuzluklar,ilgi ve iletişim yetersizlikleri ve köken ailelerle ilişkiler üzerinden yaşanmaktadır.Buna bir de beklenti ve alışkanlıklarını zor değiştiren,esneklik düzeyi yetersiz ve egosu şişik bir toplum olma özelliklerimiz eklenince elbette ciddi uyum sorunları ortaya çıkmakta ve evlilik ilişkisi normalde çok kolay çözülebilecek sorunlar yüzünden gereksiz yere yorulmakta ve bezginlik hissedilmesine sebep olmaktadır.
Şu bir gerçek ki aslında sorunsuz bir evlilik ilişkisi zaten yoktur.Evliliklerde sorun çıkması da gayet normaldir.Önemli olan evliliklerde sorun çıkması değil,sorunların çözümlenemediği için birikmesidir.Bazıları evlilik için "evlilik çok zor" gibi sözler ederler.Aslında evlilik zannedildiği gibi zor ve sorunlu bir ilişki değildir.Hatta yeterli esnekliği ve uyumu gösterebilenler için evlilik hem kolay hem de keyifli bir yaşam biçimidir.Evliliği zorlaştıran daha çok insanların ezberlerini değiştirmemesi,inat ve gururları,birbirlerine adım atmayı becerememesi ve sorun çözmede iyi niyetli ve esnek olmamasıdır.Hele bir de evlilikte çıkan sorunları çözmek yerine geçiştirerek biriktirmek tercih edilince zamanla o ilişkinin heyecanını kaybetmesi ve yorulması kadar olağan bir şey yoktur.
Bir çift düşünün...Cinsel sorunları var çözmüyor.Başta ailesi olmak üzere dışarıdan insanların eşine müdahele etmesine göz yumuyor.Evine ve eşine yeterince zaman ayırmıyor.Gerektiği kadar ilgi göstermiyor ve eşine değerli olduğunu hissettirmiyor.Eşine herkesten kendisi için daha önemli ve öncelikli olduğunu göstermiyor.Çıkan sorunları çözmek yerine geçiştiriyor.Birbirine sevgisini aktarmıyor ve iltifat etmiyor.Yeterince ilgili davranmıyor ve sağlıklı iletişim kurmuyor...Bu şartlarda yaşanan evlilik o evlilik kurulur ikenki amacın ve beklentinin tamamen dışına çıkmış demektir ve böylesi bir evliliğin yarattığı sorun birikiminin zamanla o evlilikte bir ilişki yorgunluğu doğurması kaçınılmazdır.
Doğrusu bize göre sorunlu evlilikler için tabir şudur;"sorunsuz evlilik yoktur,sorunlarını çözemeyen evlilik vardır".Burada birincisi sorunlar karşısında çözme iyi niyetliliği gerekmektedir.İkincisi ise yeterli esnekliği göstermek ve sorun çözme becerilerini eşle beraber kullanabilmektir.Bu iki şey doğru yapıldığında evliliğin zamanla sorun biriktirmek yerine oturduğu ve sağlamlaştığı görülecektir.Ama bunu eşlerin karşılıklı katkı vererek uygulayamadıkları evliliklerde zaman önce sorun biriktirme sonra ise ilişki yorgunluğu oluşturma yönünde akacaktır.Türkiye'deki evliliklerde başta köken aileler olmak üzere evlilik sorunlarında dış etkenler de vardır ama asıl büyük rol eşlerin evlilik yaşamı algılarında ve evlilik bilinçlerindedir.Çünkü eğer onlar ilişkilerine kimseyi karıştırmamayı becerebilirlerse dış faktörlerin hiç birisi onların arasına giremeyecektir.
Biz uzman psikologlar da zaten evlilik sorunlarını dış faktörler ve iç faktörler olarak iki grupta ele alırız ama sorunların merkezine de çiftlerin bu faktörler karşısındaki tutumlarını koymayı ihmal etmeyiz.Şu bilinmeli ki evlilik sorunlarının merkezinde bizzat çiftin kendisi vardır.Karışmaması gerekeni karıştırmamak da,sorun olduğunda çözüm odaklı işbirliği kurmak da, gerekli esneklikleri göstermekte,sorunları aralarında çözerek sorun birikimi oluşturmamak da onların sorumluluğundadır.Yani aslında evliliklerde yaşanan ilişki yorgunluğu daha ziyade çiftin davranış ve yaklaşımlarının bir sonucu olarak çıkmaktadır.Üzücü olan aslında keyifli ve gerekli bir ilişkinin doğru iş birliği kurulmaması ve yeterli çözüm odaklı dayanışmanın gösterilmemesi sonucu çekilmez hatta taşınamaz hale gelmesidir.Şu unutulmamalıdır ki aslında gelişen bir evlilik ilişkisi zamanla yorulmaz pekişir.Bu esasında hiç de zor değildir.Sadece eşlerin ilişkiyi zorlayan alışkanlıklarını terk etmelerini,kişisel benlikleri ile ilişki kimliğini karıştırmamalarını ve iyi niyetli olmalarını gerektirmektedir.Bunları gerçekleştirmek ise ilişkide yaşanan sorunları taşımak zorunda kalmaktan çok çok daha hafif ve kolaydır.Yeter ki ayağımızın altına japon yapıştırıcı dökülmüş gibi olduğumuz yere saplanmayalım ve eşlerimize karşı karşılıklı olarak doğru adımlar atmasını bilelim.
Bir evlilikte ilişki yorgunluğu oluşmaması için uygulanması gereken formülü aslında yukarıdaki anlatımlarımda verdim.Ama daha öncesinde bir şekilde evlilik ilişkisi yaşanan sorun yoğunluğu nedeniyle "ilişki yorgunluğu"na maruz kalmışsa o durumda eşlerin yapacağı en doğru şey bu konularda deneyimli bir psikologdan evlilik terapisi almalarıdır.Çünkü belli bir noktadan sonra iş "terzi söküğünü dikemez" misali onları aşmış düzeye gelmektedir.Ancak bu adımı atar iken de savunma psikolojisiyle değil,yüzleşmeye açık olarak ve çözüm odaklı düşünerek hareket edilmelidir.Bilinmeli kiaslında çözümlenmeyecek sorun yoktur,çözmek istemeyen veya çözmesini bilmeyen insan vardır.Zaten hayatı yoran da insanların kolay yüzleşmediği bu tarafıdır.Öte yandan çiftler şunu da bilmelidir ki ilişkilerde tek taraflı hata yoktur.Yüzdeleri değişse de karşılıklı hatalar vardır.Ve herkesin kendisiyle dosdoğru yüzleşmesi önemlidir.Çünkü bir sorunu çözmenin yolu önce o sorunu kabullenmekten geçmektedir.Zaten sorununu kabullenmeyen insanların hayatı kendilerini haklı çıkarmak için savunmakla ama aynı zamanda da sürekli sorunu taşımakla geçmektedir.
Evliliklerdeki ilişki yorgunlukları çoğunlukla karşılıklı çözülmeyen sorunların birikiminden oluşan bir psikolojik yorgunluktur.Çözmek istemek ve geçmişe takılmamayı becermek kaydıyla bu sorunun çözümlenebilmesi mümkündür.Yeni başlamış ve çok derinleşmemiş ilişki yorgunluklarında çiftler yukarıda belirttiğim adımları atarak sorunlarını pekala kendileri de çözebilirler.Ama ilişki yorgunluğu derinleşmiş,kopukluk ve soğukluk yaratır seviyeye gelmiş ise psikolojik destek alınması yerinde olacaktır.Sevgiyle...
Aslında evlilik kurumu bir toplum açısından sağlıklı bir aile yapısının oluşması ve sağlıklı nesillerin yetişmesi için oldukça önemlidir.Ancak ülkemizde evlilik kurumunu güçlendirmek için özellikle devlet eliyle yapılan hiç bir önemli çalışma yoktur.Bu durumda gençler yanlış veya eksik donanımla başladıkları evlilikleri çoğunlukla düşe kalka öğrenmek zorunda kalmakta,bazıları ise öğrenemeyip ayrılmak zorunda kalmaktadır.Evlilik ilişkilerindeki ilişki yorgunluğu çoğunlukla yanlış veya eksik donanımla evlilik hayatına başlamanın bir sonucu olarak evliliğin deneme yanılma yöntemiyle öğrenilmeye çalışıldığı evrede yaşanan sorunların yoğunluk derecesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.En çok sorun mizaç uyumsuzlukları,beklenti uyumsuzlukları,cinsel uyumsuzluklar,ilgi ve iletişim yetersizlikleri ve köken ailelerle ilişkiler üzerinden yaşanmaktadır.Buna bir de beklenti ve alışkanlıklarını zor değiştiren,esneklik düzeyi yetersiz ve egosu şişik bir toplum olma özelliklerimiz eklenince elbette ciddi uyum sorunları ortaya çıkmakta ve evlilik ilişkisi normalde çok kolay çözülebilecek sorunlar yüzünden gereksiz yere yorulmakta ve bezginlik hissedilmesine sebep olmaktadır.
Şu bir gerçek ki aslında sorunsuz bir evlilik ilişkisi zaten yoktur.Evliliklerde sorun çıkması da gayet normaldir.Önemli olan evliliklerde sorun çıkması değil,sorunların çözümlenemediği için birikmesidir.Bazıları evlilik için "evlilik çok zor" gibi sözler ederler.Aslında evlilik zannedildiği gibi zor ve sorunlu bir ilişki değildir.Hatta yeterli esnekliği ve uyumu gösterebilenler için evlilik hem kolay hem de keyifli bir yaşam biçimidir.Evliliği zorlaştıran daha çok insanların ezberlerini değiştirmemesi,inat ve gururları,birbirlerine adım atmayı becerememesi ve sorun çözmede iyi niyetli ve esnek olmamasıdır.Hele bir de evlilikte çıkan sorunları çözmek yerine geçiştirerek biriktirmek tercih edilince zamanla o ilişkinin heyecanını kaybetmesi ve yorulması kadar olağan bir şey yoktur.
Bir çift düşünün...Cinsel sorunları var çözmüyor.Başta ailesi olmak üzere dışarıdan insanların eşine müdahele etmesine göz yumuyor.Evine ve eşine yeterince zaman ayırmıyor.Gerektiği kadar ilgi göstermiyor ve eşine değerli olduğunu hissettirmiyor.Eşine herkesten kendisi için daha önemli ve öncelikli olduğunu göstermiyor.Çıkan sorunları çözmek yerine geçiştiriyor.Birbirine sevgisini aktarmıyor ve iltifat etmiyor.Yeterince ilgili davranmıyor ve sağlıklı iletişim kurmuyor...Bu şartlarda yaşanan evlilik o evlilik kurulur ikenki amacın ve beklentinin tamamen dışına çıkmış demektir ve böylesi bir evliliğin yarattığı sorun birikiminin zamanla o evlilikte bir ilişki yorgunluğu doğurması kaçınılmazdır.
Doğrusu bize göre sorunlu evlilikler için tabir şudur;"sorunsuz evlilik yoktur,sorunlarını çözemeyen evlilik vardır".Burada birincisi sorunlar karşısında çözme iyi niyetliliği gerekmektedir.İkincisi ise yeterli esnekliği göstermek ve sorun çözme becerilerini eşle beraber kullanabilmektir.Bu iki şey doğru yapıldığında evliliğin zamanla sorun biriktirmek yerine oturduğu ve sağlamlaştığı görülecektir.Ama bunu eşlerin karşılıklı katkı vererek uygulayamadıkları evliliklerde zaman önce sorun biriktirme sonra ise ilişki yorgunluğu oluşturma yönünde akacaktır.Türkiye'deki evliliklerde başta köken aileler olmak üzere evlilik sorunlarında dış etkenler de vardır ama asıl büyük rol eşlerin evlilik yaşamı algılarında ve evlilik bilinçlerindedir.Çünkü eğer onlar ilişkilerine kimseyi karıştırmamayı becerebilirlerse dış faktörlerin hiç birisi onların arasına giremeyecektir.
Biz uzman psikologlar da zaten evlilik sorunlarını dış faktörler ve iç faktörler olarak iki grupta ele alırız ama sorunların merkezine de çiftlerin bu faktörler karşısındaki tutumlarını koymayı ihmal etmeyiz.Şu bilinmeli ki evlilik sorunlarının merkezinde bizzat çiftin kendisi vardır.Karışmaması gerekeni karıştırmamak da,sorun olduğunda çözüm odaklı işbirliği kurmak da, gerekli esneklikleri göstermekte,sorunları aralarında çözerek sorun birikimi oluşturmamak da onların sorumluluğundadır.Yani aslında evliliklerde yaşanan ilişki yorgunluğu daha ziyade çiftin davranış ve yaklaşımlarının bir sonucu olarak çıkmaktadır.Üzücü olan aslında keyifli ve gerekli bir ilişkinin doğru iş birliği kurulmaması ve yeterli çözüm odaklı dayanışmanın gösterilmemesi sonucu çekilmez hatta taşınamaz hale gelmesidir.Şu unutulmamalıdır ki aslında gelişen bir evlilik ilişkisi zamanla yorulmaz pekişir.Bu esasında hiç de zor değildir.Sadece eşlerin ilişkiyi zorlayan alışkanlıklarını terk etmelerini,kişisel benlikleri ile ilişki kimliğini karıştırmamalarını ve iyi niyetli olmalarını gerektirmektedir.Bunları gerçekleştirmek ise ilişkide yaşanan sorunları taşımak zorunda kalmaktan çok çok daha hafif ve kolaydır.Yeter ki ayağımızın altına japon yapıştırıcı dökülmüş gibi olduğumuz yere saplanmayalım ve eşlerimize karşı karşılıklı olarak doğru adımlar atmasını bilelim.
Bir evlilikte ilişki yorgunluğu oluşmaması için uygulanması gereken formülü aslında yukarıdaki anlatımlarımda verdim.Ama daha öncesinde bir şekilde evlilik ilişkisi yaşanan sorun yoğunluğu nedeniyle "ilişki yorgunluğu"na maruz kalmışsa o durumda eşlerin yapacağı en doğru şey bu konularda deneyimli bir psikologdan evlilik terapisi almalarıdır.Çünkü belli bir noktadan sonra iş "terzi söküğünü dikemez" misali onları aşmış düzeye gelmektedir.Ancak bu adımı atar iken de savunma psikolojisiyle değil,yüzleşmeye açık olarak ve çözüm odaklı düşünerek hareket edilmelidir.Bilinmeli kiaslında çözümlenmeyecek sorun yoktur,çözmek istemeyen veya çözmesini bilmeyen insan vardır.Zaten hayatı yoran da insanların kolay yüzleşmediği bu tarafıdır.Öte yandan çiftler şunu da bilmelidir ki ilişkilerde tek taraflı hata yoktur.Yüzdeleri değişse de karşılıklı hatalar vardır.Ve herkesin kendisiyle dosdoğru yüzleşmesi önemlidir.Çünkü bir sorunu çözmenin yolu önce o sorunu kabullenmekten geçmektedir.Zaten sorununu kabullenmeyen insanların hayatı kendilerini haklı çıkarmak için savunmakla ama aynı zamanda da sürekli sorunu taşımakla geçmektedir.
Evliliklerdeki ilişki yorgunlukları çoğunlukla karşılıklı çözülmeyen sorunların birikiminden oluşan bir psikolojik yorgunluktur.Çözmek istemek ve geçmişe takılmamayı becermek kaydıyla bu sorunun çözümlenebilmesi mümkündür.Yeni başlamış ve çok derinleşmemiş ilişki yorgunluklarında çiftler yukarıda belirttiğim adımları atarak sorunlarını pekala kendileri de çözebilirler.Ama ilişki yorgunluğu derinleşmiş,kopukluk ve soğukluk yaratır seviyeye gelmiş ise psikolojik destek alınması yerinde olacaktır.Sevgiyle...
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilikte İlişki Yorgunluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
evliliklerde ilişki yorgunluğu, evlilik çatışmaları, iletişim çatışmaları, evlilikte yorgunluk, ilişki yorgunluğu
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.