Çözüm Odaklı Olma
Yaşam ve insan hep sorunla iç içe olmuştur,yaşandığı sürece de böyle olmaya devam edecektir.İnsanların kendileriyle,yaşamla ve yaşadıkları ilişkilerle ilgili çok yönlü sorunları olabiliyor.Buna niye böyle demeyelim ve yaşamın böyle olduğunu kabul edelim.Çünkü hiç sorunsuz bir yaşam olsa zamanla inanların ondan da sıkıldığı bir gerçek.O nedenle yaşamın sorunlarını aynı zamanda yaşamın tuzu,biberi olarak görebiliriz.Sorunlar olacak ama sorunlara saplanıp kalmak,sorun üstüne sorun eklemek ve yaşam perspektifimizi sorun çözmek yerine sorun biriktirme üzerine kurmak kimseye bir şey kazandırmıyacaktır.O nedenle insanlar açısından sorunsuz bir yaşamlarının olması değil,çözüm odaklı olmaları,sorun çözme becerilerini doğru harekete geçirmeleri ve sorun biriktirerek kendilerini tükettikleri bir yaşam seyirlerinin olmaması önemlidir.
Aslında içinde yaşadığımız topluma bakacak olursak çok olumlu perspektife sahip insanlar yetiştirmediğimiz açıktır.Daha çok insanlarımız duygusal,alıngan,kırılgan ve negativisttir.Bir şey olacağı veya yapılacağı zaman önce olumsuz seçeneklerin akla gelmesine NEGATİVİZM diyoruz.Bunun öz Türkçe'si negatif bakış,bir başka terimsel adı pesimizmdir.Bu yapı hem inanların çok kolay üzerlerine sorun çekmesini,hem yaşadıkları kırılganlıklar yüzünden çözüm becerilerini harekete geçirecek dirayeti gösterememelerini,hem de duyarlılıklarıyla sorunları olduğundan büyük algılama ve altında kalma durumuna düşmelerini beraberinde getirmektedir.Bu nedenle de sorunlar çözülememekte ve birikmektedir.
Peki sorunlar çözülemez ve üst üste yüklenerek birikirse ne olur..?Bu durumdadaha çok yaşanan öncesinde psikolojik yorgunluk,tükenmişlik sendromu ve nihayet depresyondur.Son yıllarda ülkemizde en çok kullanılan ilaçların antidepresanlar olduğunu dikkatte aldığımızda ne kadar çok insanımızın bu tür savrulmalar yaşadığı kolaylıkla anlaşılır.O nedenle şu söylediklerime hepimiz dikkat edelim:"Bir sorun karşısında insanların verebileceği en zayıf ve aciz tepki üzülmektir.Zira üzülerek insanların herhangi bir sorunlarını çözdükleri görülmemiştir.Bu nedenle yaşamın akışında doğal olarak karşımıza çıkan sorunlara soğu kanlı,mantıklı ve çözüm odaklı bakmayı öğrenmeliyiz.Hay Allah,vay Allah,yıkıldım,çöktüm gibi algılama ve reaksiyonlarla sorunlarımızı çözemeyeceğimiz gibi daha derinlikli altında kalacağımız aşikardır.Bu nedenle yaşam akışında sorun olması ve sorunla karşılaşılmasını normal karşılamalı ama sorun karşımıza çıktığında da akıldan kopmadan,duygusallığa kaymadan nasıl çözerim arayışına yönelmeliyiz".Büyük ölçüde bunu yapamadığımız için sorunlar büyüyor ve bizler de altında kalarak yaşam keyif ve konforumuzu kaybediyoruz.
İnsanların psikolojik anlamda sorunlarının üç ana odak noktası bulunmaktadır:
1-Kendiyle İlgili Sorunlar
2-Yaşamla Barışıklıkla İlgili Sorunlar
3-Diğer İnsanlarla İlişkilerde Yaşanan Sorunlar
İnsanların kendileriyle ilgili sorunları daha çok ÖZGÜVEN,ÖZ BARIŞIKLIK,ÖZ YETERLİLİK sorunlarıdır.Bunlar aynı zamanda bir insanın kendisi olma,kendisini gerçekleştirme gibi kişisel gelişimini de sekteye uğratan ve aynı zamanda evlilik,sosyal ilişkiler ve iş ilişkileri bağlamında da bireye zorluklar yaşatan sorunlardır.Daha çok yetişme döneminde yanlış yetiştirme veya var olan sorunların anlaşılmaması sonucu katmerli hale gelir ve yaşamlarında insanları örseler.Ancak bunlar çözümü olmayan sorunlar değildir.Doğru yüzleşmeler,çözme istek ve iradesi olduktan sonra çok derinlikli değilse kişisel çabayla,derinlikli ise psikolojik destekle bu sorunlar çözülebilir.Çözülmesi de mutlaka yaşam kalitesini yükseltecektir.
İnsanların yaşamla barışıklık sorunları daha çok yaşadıkları hayatla bir memnuniyet ilişkisi kuramamaları,yaşadıkları hayata kendilerini ait hissedememeleri ve mevcut yaşamlarından keyif alamamaları nedeniyle yaşanır.Böylesi durumlar veya sorunlarda benim "aktif arayış" olarak tabir ettiğim arayışlarla insanların kendilerini hoşnut edecek şeyleri yaşam içinde aramaları gerekir.Kaldı ki bir arayışa girmez iseler mevcut yaşamları onları mutlu etmemektedir.Burada bireysel olarak insanların aktif arayışa girip yaşamla arasında bir hoşnutluk ilişkisi oluşturmaya çabalaması veya ne yapacağını bilememek bir noktada ise psikolojik destekle yeni arayışlarını belirlemesi pekala çözümleyici olmaktadır.
Diğer insanlarla ilişkiler dediğimiz alan ülkemiz gerçeğinde son yıllarda en yaygın yaşanan yaşamsal sorun alanıdır.Kaldı ki insanlar giderek yalnızlaşmakta,paylaşım derinlikleri giderek azalmakta ve giderek artan bir yalnız yaşama oranı ülkemizde de oluşmaktadır.İnsanın paylaşım odaklı olduğunu düşündüğümüzde bu yalnızlaşma psikolojik yönden korkutucudur.En yoğun sorun yaşanan alan maalesef evlilik ilişkileri ve karşı cinsle olan ilişkilerdir.Burada bir ilişkiye gerekli olgunluğu sağlamış olarak girmekten tutun,karşılıklı gelişmişlik denkliğine kadar varan çok fazla parametre önem arzetmektedir.İlişkiler insanlar kendine taraf olduklarından bireysel çabayla çok da fazla sorunları çözülebilecek bir alan değildir.Evlilik,flört,sosyal uyum gibi alanlarda problem yaşanıyorsa tavsiyemiz daha çok psikolojik destek alınmasıdır.
İnsan ilişkilerinde evlilik,flört dahil zorlanmalarımız neden kaynaklanmaktaıdr..?Valla efendim burada yetiştirme tarzından ilk öğrenmelere,gereksiz tabulara,yanlış kültürel yüklemelere hatta şişik egolara kadar varan çok yönlü toplumsal problemler vardır.Uzman olarak yaşadıklarımız bize hep ülkemizdeki insan yetiştirme paradigmasının sorunlu olduğunu,giderek daha sorunlu hale dönüştüğünü ve bunun doğal olarak yaşanan psikolojik problemler ve ilişki sorunlarını çok katmerli hale getirdiğini düşündürmektedir.Sistemli çözümler bireyi aştığından biz burada daha çok insanların bireysel olarak kendi sorunlarına çözüm aramaları ve bulmalarını hatta bu anlamla sorun çözme becerilerini etkin kullanıp çözüm odaklı yaşamalarını önermekteyiz.İlişkilerde yaşanan problemlerin daha çok ben merkezci,bencil,ilişkiyi yönetmeci,kendine fazla anlam yükleyen abartılar kaynaklı olduğuna maalesef çok ilişkide tanık oluyoruz.Burada gerek ailelerimizin,gerek eğitim sistemimizin ve gerekse toplumsal kültürümüzün insanlarımızı hayata doğru hazırlamadaki zaafları maalesef hep karşımıza çıkmaktadır.O nedenle de sık sık insanlara sistem zaten yanlış,iyisi mi herkes kendi sorununa çözümleyici bir yaklaşım geliştirmeli önermesiyle yaklaşıyoruz.
Evet yaşam bana mısın demek karşımıza zaman zaman sorunlar çıkarır.Burada önemli olan yaşamın doğasında sorunun var olduğunu,bizlere düşenin çözümleyici yaklaşım olduğunu bilmektir,bu yönde hareket etmektir.Hatta uyarmalıyım ki biz sizlerden sorunlar karşısında sabır değil daha önce çözümleyici yaklaşım bekliyoruz.Çözüm için bir süreç başlatalım da sabrı da başlattığımız çözüm sürecini işletirken harekete geçirelim.Ama unutmayalım ki yaşamda ilişkiler de dahil insan istedikten ve doğru yaklaştıktan sonra çözülemeyecek sorun yoktur.Bu farkındalık ile hep sorun değil çözüm odaklı olalım ve çözüm odaklı yaşayalım efendim.Sevgiyle kalın...
Aslında içinde yaşadığımız topluma bakacak olursak çok olumlu perspektife sahip insanlar yetiştirmediğimiz açıktır.Daha çok insanlarımız duygusal,alıngan,kırılgan ve negativisttir.Bir şey olacağı veya yapılacağı zaman önce olumsuz seçeneklerin akla gelmesine NEGATİVİZM diyoruz.Bunun öz Türkçe'si negatif bakış,bir başka terimsel adı pesimizmdir.Bu yapı hem inanların çok kolay üzerlerine sorun çekmesini,hem yaşadıkları kırılganlıklar yüzünden çözüm becerilerini harekete geçirecek dirayeti gösterememelerini,hem de duyarlılıklarıyla sorunları olduğundan büyük algılama ve altında kalma durumuna düşmelerini beraberinde getirmektedir.Bu nedenle de sorunlar çözülememekte ve birikmektedir.
Peki sorunlar çözülemez ve üst üste yüklenerek birikirse ne olur..?Bu durumdadaha çok yaşanan öncesinde psikolojik yorgunluk,tükenmişlik sendromu ve nihayet depresyondur.Son yıllarda ülkemizde en çok kullanılan ilaçların antidepresanlar olduğunu dikkatte aldığımızda ne kadar çok insanımızın bu tür savrulmalar yaşadığı kolaylıkla anlaşılır.O nedenle şu söylediklerime hepimiz dikkat edelim:"Bir sorun karşısında insanların verebileceği en zayıf ve aciz tepki üzülmektir.Zira üzülerek insanların herhangi bir sorunlarını çözdükleri görülmemiştir.Bu nedenle yaşamın akışında doğal olarak karşımıza çıkan sorunlara soğu kanlı,mantıklı ve çözüm odaklı bakmayı öğrenmeliyiz.Hay Allah,vay Allah,yıkıldım,çöktüm gibi algılama ve reaksiyonlarla sorunlarımızı çözemeyeceğimiz gibi daha derinlikli altında kalacağımız aşikardır.Bu nedenle yaşam akışında sorun olması ve sorunla karşılaşılmasını normal karşılamalı ama sorun karşımıza çıktığında da akıldan kopmadan,duygusallığa kaymadan nasıl çözerim arayışına yönelmeliyiz".Büyük ölçüde bunu yapamadığımız için sorunlar büyüyor ve bizler de altında kalarak yaşam keyif ve konforumuzu kaybediyoruz.
İnsanların psikolojik anlamda sorunlarının üç ana odak noktası bulunmaktadır:
1-Kendiyle İlgili Sorunlar
2-Yaşamla Barışıklıkla İlgili Sorunlar
3-Diğer İnsanlarla İlişkilerde Yaşanan Sorunlar
İnsanların kendileriyle ilgili sorunları daha çok ÖZGÜVEN,ÖZ BARIŞIKLIK,ÖZ YETERLİLİK sorunlarıdır.Bunlar aynı zamanda bir insanın kendisi olma,kendisini gerçekleştirme gibi kişisel gelişimini de sekteye uğratan ve aynı zamanda evlilik,sosyal ilişkiler ve iş ilişkileri bağlamında da bireye zorluklar yaşatan sorunlardır.Daha çok yetişme döneminde yanlış yetiştirme veya var olan sorunların anlaşılmaması sonucu katmerli hale gelir ve yaşamlarında insanları örseler.Ancak bunlar çözümü olmayan sorunlar değildir.Doğru yüzleşmeler,çözme istek ve iradesi olduktan sonra çok derinlikli değilse kişisel çabayla,derinlikli ise psikolojik destekle bu sorunlar çözülebilir.Çözülmesi de mutlaka yaşam kalitesini yükseltecektir.
İnsanların yaşamla barışıklık sorunları daha çok yaşadıkları hayatla bir memnuniyet ilişkisi kuramamaları,yaşadıkları hayata kendilerini ait hissedememeleri ve mevcut yaşamlarından keyif alamamaları nedeniyle yaşanır.Böylesi durumlar veya sorunlarda benim "aktif arayış" olarak tabir ettiğim arayışlarla insanların kendilerini hoşnut edecek şeyleri yaşam içinde aramaları gerekir.Kaldı ki bir arayışa girmez iseler mevcut yaşamları onları mutlu etmemektedir.Burada bireysel olarak insanların aktif arayışa girip yaşamla arasında bir hoşnutluk ilişkisi oluşturmaya çabalaması veya ne yapacağını bilememek bir noktada ise psikolojik destekle yeni arayışlarını belirlemesi pekala çözümleyici olmaktadır.
Diğer insanlarla ilişkiler dediğimiz alan ülkemiz gerçeğinde son yıllarda en yaygın yaşanan yaşamsal sorun alanıdır.Kaldı ki insanlar giderek yalnızlaşmakta,paylaşım derinlikleri giderek azalmakta ve giderek artan bir yalnız yaşama oranı ülkemizde de oluşmaktadır.İnsanın paylaşım odaklı olduğunu düşündüğümüzde bu yalnızlaşma psikolojik yönden korkutucudur.En yoğun sorun yaşanan alan maalesef evlilik ilişkileri ve karşı cinsle olan ilişkilerdir.Burada bir ilişkiye gerekli olgunluğu sağlamış olarak girmekten tutun,karşılıklı gelişmişlik denkliğine kadar varan çok fazla parametre önem arzetmektedir.İlişkiler insanlar kendine taraf olduklarından bireysel çabayla çok da fazla sorunları çözülebilecek bir alan değildir.Evlilik,flört,sosyal uyum gibi alanlarda problem yaşanıyorsa tavsiyemiz daha çok psikolojik destek alınmasıdır.
İnsan ilişkilerinde evlilik,flört dahil zorlanmalarımız neden kaynaklanmaktaıdr..?Valla efendim burada yetiştirme tarzından ilk öğrenmelere,gereksiz tabulara,yanlış kültürel yüklemelere hatta şişik egolara kadar varan çok yönlü toplumsal problemler vardır.Uzman olarak yaşadıklarımız bize hep ülkemizdeki insan yetiştirme paradigmasının sorunlu olduğunu,giderek daha sorunlu hale dönüştüğünü ve bunun doğal olarak yaşanan psikolojik problemler ve ilişki sorunlarını çok katmerli hale getirdiğini düşündürmektedir.Sistemli çözümler bireyi aştığından biz burada daha çok insanların bireysel olarak kendi sorunlarına çözüm aramaları ve bulmalarını hatta bu anlamla sorun çözme becerilerini etkin kullanıp çözüm odaklı yaşamalarını önermekteyiz.İlişkilerde yaşanan problemlerin daha çok ben merkezci,bencil,ilişkiyi yönetmeci,kendine fazla anlam yükleyen abartılar kaynaklı olduğuna maalesef çok ilişkide tanık oluyoruz.Burada gerek ailelerimizin,gerek eğitim sistemimizin ve gerekse toplumsal kültürümüzün insanlarımızı hayata doğru hazırlamadaki zaafları maalesef hep karşımıza çıkmaktadır.O nedenle de sık sık insanlara sistem zaten yanlış,iyisi mi herkes kendi sorununa çözümleyici bir yaklaşım geliştirmeli önermesiyle yaklaşıyoruz.
Evet yaşam bana mısın demek karşımıza zaman zaman sorunlar çıkarır.Burada önemli olan yaşamın doğasında sorunun var olduğunu,bizlere düşenin çözümleyici yaklaşım olduğunu bilmektir,bu yönde hareket etmektir.Hatta uyarmalıyım ki biz sizlerden sorunlar karşısında sabır değil daha önce çözümleyici yaklaşım bekliyoruz.Çözüm için bir süreç başlatalım da sabrı da başlattığımız çözüm sürecini işletirken harekete geçirelim.Ama unutmayalım ki yaşamda ilişkiler de dahil insan istedikten ve doğru yaklaştıktan sonra çözülemeyecek sorun yoktur.Bu farkındalık ile hep sorun değil çözüm odaklı olalım ve çözüm odaklı yaşayalım efendim.Sevgiyle kalın...
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çözüm Odaklı Olma" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
