Psikoterapi Nedir?
PSİKOTERAPİ NEDİR?
Psikoterapi, kişinin kendisi, diğer insanlar ve dünyayla ilgili düşünce, duygu ve davranış tepkileri alanında yeni bir dil öğrenmesidir. Sözel yolla ve etkileşim yoluyla ruhsal sıkıntılara yardımcı olma tekniğidir. Psikolojik sorunların, belirtilerin ve rahatsızlıkların tedavisinde konuşmanın kullanılmasıdır.
Terapide temel olan şey dinleme ve anlamadır. Hasta ve terapist terapi sürecinde birlikte yol alırlar. Hasta bu süreçte kendisi ve çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurmayı deneyimler. Sorunlarına olan bakış açısı değişir. İç görü kazanır. Kendi mutsuzluğundan, kendi sorunlarından büyük ölçüde kendisinin sorumlu olduğunu anlar. Sorunlarına sahip çıkmaya başlar. Hatalarını kabullenerek kendi kendine nasıl yardım edeceğini öğrenir. Kendi ayakları üzerinde durabilmeye başlar.
Bu değişimlerin sağlanabilmesi için kişinin, sorun ve sıkıntısının farkında olması gerekir. Bu sorunların ortadan kalkabileceğine ve bu konuda önerilen yardım şekillerinin bu değişikliği sağlayabileceğine inanması lazımdır.
Kişiler değişime hazır olma bakımından farklı dönemlerde bulunabilir. Bu dönemler genellikle dört aşamada sınıflandırılır:
İlk dönem tasarlama öncesi dönemidir. Bu dönemde hasta sorunu olduğunu görmez veya kabul etmez. Böyle bir kişi psikoterapiye başvurmuşsa da büyük olasılıkla kendisi isteği ile değil, yakınlarının zorlaması ile istemeden gelmiştir. Bu durumda terapist, kişinin olmak istediği durumla, bugün içinde bulunduğu durum arasındaki farkı konuşmalı ve sorunun farkına varmasını sağlamaya çalışmalıdır.
İkinci aşama tasarlama dönemidir. Bu dönemde hasta sorunu olduğunun farkındadır. Değişmek istiyordur. Ancak bu değişimin olabileceği konusunda şüpheleri vardır. Bu durumda terapist, değişimin artıları ve eksileri ile değişim için olası engeller üzerinde durur. Değişimin mümkün olabileceğini anlatır.
Üçüncü aşama hazırlanma dönemidir. Bu dönemde kişi, değişikliği istiyordur ve bu değişikliği gerçekleştirmeye hazırdır. Tedaviye kendi isteği ile gelen bireylerin çoğu bu dönemdedir.
Dördüncü aşama eylem dönemidir. Bu dönemde terapide bütün terapi teknikleri kullanılmaya başlanır.
Değişim için acele etmemek gerekir. İyileşmek için zamana ve çalışmaya ihtiyaç vardır. Psikoterapi, motivasyonu yüksek ve değişime istekli bir kişi için çok zevkli bir uğraştır. Terapide öğrenilenler, yaşam boyunca kullanılabilen kalıcı becerilerdir. Terapi sürecinin sonunda hastalar, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yaşamlarına devam ederler.
PSİKOTERAPİDE NELER YAŞANIR?
Bazı terapistler Freud’dan başlayarak günümüze kadar gelen psikanalitik yaklaşımı benimserler. Bu durumda hasta genellikle bir sedirde uzanır ve terapist onun başucunda, yüzyüze gelmeyecek bir şekilde yer alır. Hasta, konuşturularak serbest çağrışım yoluyla ruhsal derinliklerindeki çatışmaların, sorunların bilincine varmaya başlar.
Kimi terapistler ise günümüzde daha yaygın olarak kullanılan hastayla yüzyüze, karşılıklı oturarak konuşmayı tercih eder. Terapinin yüzlerce yöntemi vardır. Psikanalitik yaklaşımdan varoluşçu yaklaşıma kadar çeşitli yaklaşım yöntemleri oluşturulmuştur. Ama yöntem ne olursa olsun terapideki amaç, sorunları ortadan kaldırmak ve kişiyi iyileştirmektir. Kişi sorunlarından kurtulduğunda, kendisiyle barışık ve topluma uyumlu sağlıklı bir birey haline geldiğinde, terapi başarıyla sonuçlanmış demektir.
Terapide kime hangi yollarla yaklaşılacağı önemlidir. Günümüzde 400’den fazla psikoterapi yaklaşımı olduğu bilinmektedir.
Psikoterapi türleri, terapistin hastaya yaklaşma biçimi ve tutumuna göre; bastırıcı, destekleyici ya da derinliğine araştırıcı olabilir.
Kurumsal çıkış noktasına göre ise psikodinamik temellere dayanan psikoterapi yöntemleri vardır. Bunlar: Freud’un geliştirdiği psikanaliz ve bunun değiştirilmiş biçimleri; Freud’dan yöntem olarak büyük ayrılıklar göstermeyen, fakat kuramsal açıdan ayrılıkları olan yeni analiz okullarına bağlı yöntemler; psikanalitik benlik psikolojisi ve psikanalitik kendilik psikolojisi.
Kurumsal çıkış noktasına göre öğrenme ilkelerine dayanan psikoterapi türleri de mevcuttur. Bunlar: Koşullandırma, davranış sağaltımı, duyarsızlaştırma, üstüne gitme gibi..
Bir diğer kuramsal çıkış noktasına göre diğerlerinden farklılık gösteren psikoterapi yöntemi de varoluşçu ve olgu-bilimci temellere dayanan terapi türleridir.
Psikoterapideki sağaltım durumu biçimine ve yapısına göre; bireysel psikoterapi, grup psikoterapisi, psikodrama, oyun psikoterapisi, aile psikoterapisi olarak sınıflandırılabilir.
Kime hangi yollarla yaklaşılacağının bilinmesi noktasında hastanın durumu, yapısı, eğitimi, yaşı, zeka kapasitesi, sorunları ve oluş biçimleri gibi faktörlerin değerlendirilmesi önem taşır. Kişi, özelliklerine, kişilik yapısına, insan ilişkilerine, aile ilişkilerine ve ailedeki sorunlarına göre; bireysel, grup ya da aile terapisine alınabilir. Evlilik sorunlarının olduğu bir durumda çift terapisi uygulanabilir.
Uygulamada; telkin, ikna, yol gösterme, serbest çağrışım, direnç, aktarım, açığa kavuşturma ve belirtilerin yorumlanması gibi araçlar ve yollar kullanılabilir.
Terapide, sorunu hastanın kavraması ve terapiste bu konuda ipuçları vermesi beklenir. Daha sonra yorumlar yapılır. Hasta kendisi çabalayarak ve bu arada terapistinden de yardım alarak içgörü kazanır. Hiçbir çaba harcamadan hastaya birtakım bilgiler vermek, açıklamalarda bulunmak ona iç görü kazandırmaz. Bu bir terapi şekli değildir. Terapist, psikoterapötik yaklaşımın ilkelerini bilir ve öncelikle dinlemeyi bilir, hastaya sahip çıkar, hastaya empati (sanki sorun kendisininmiş gibi algılayabilmek) ile yaklaşır, hastayı asla yargılamaz ve hastanın olumlu yanlarını tanıyıp onları desteklemeye çalışır. İnsancıl davranır. Terapist hasta ilişkisinin sınırlarını asla unutmaz. Hastayı, sorunları, bocalamaları ve uyum güçlükleri olan, fakat kendisine göre de bir kişiliği bulunan bir birey olarak görür. Kolay yorumlamalara kapılmaz ve klişeleşmiş, tek yanlı, dar görüşler kullanmaz. Gereksiz ve aşırı iyimser teminatlar vermekten kaçınır, ancak karamsarlığı ve olumsuzluğu beslemez. Hasta ile ilişkilerinin özelliklerine sürekli dikkat eder. Hastaya karşı daima dürüst olur. Gücünü kötü emeller için kullanmaz.
KAYNAKLAR
Türkçapar, M.H. (2007). Bilişsel Terapi, Temel İlkeler ve Uygulama. Ankara: HYB Basım Yayın.
Alper, Y., Bayraktar, E., Karaçam, Ö. (2001). Herkes İçin Psikiyatri. İstanbul: Gendaş Yayınları.
Öztürk, M.Ö. (1985). Psikanaliz ve Psikoterapi. Ankara: Sevinç Matbaası.
Psikoterapi, kişinin kendisi, diğer insanlar ve dünyayla ilgili düşünce, duygu ve davranış tepkileri alanında yeni bir dil öğrenmesidir. Sözel yolla ve etkileşim yoluyla ruhsal sıkıntılara yardımcı olma tekniğidir. Psikolojik sorunların, belirtilerin ve rahatsızlıkların tedavisinde konuşmanın kullanılmasıdır.
Terapide temel olan şey dinleme ve anlamadır. Hasta ve terapist terapi sürecinde birlikte yol alırlar. Hasta bu süreçte kendisi ve çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurmayı deneyimler. Sorunlarına olan bakış açısı değişir. İç görü kazanır. Kendi mutsuzluğundan, kendi sorunlarından büyük ölçüde kendisinin sorumlu olduğunu anlar. Sorunlarına sahip çıkmaya başlar. Hatalarını kabullenerek kendi kendine nasıl yardım edeceğini öğrenir. Kendi ayakları üzerinde durabilmeye başlar.
Bu değişimlerin sağlanabilmesi için kişinin, sorun ve sıkıntısının farkında olması gerekir. Bu sorunların ortadan kalkabileceğine ve bu konuda önerilen yardım şekillerinin bu değişikliği sağlayabileceğine inanması lazımdır.
Kişiler değişime hazır olma bakımından farklı dönemlerde bulunabilir. Bu dönemler genellikle dört aşamada sınıflandırılır:
İlk dönem tasarlama öncesi dönemidir. Bu dönemde hasta sorunu olduğunu görmez veya kabul etmez. Böyle bir kişi psikoterapiye başvurmuşsa da büyük olasılıkla kendisi isteği ile değil, yakınlarının zorlaması ile istemeden gelmiştir. Bu durumda terapist, kişinin olmak istediği durumla, bugün içinde bulunduğu durum arasındaki farkı konuşmalı ve sorunun farkına varmasını sağlamaya çalışmalıdır.
İkinci aşama tasarlama dönemidir. Bu dönemde hasta sorunu olduğunun farkındadır. Değişmek istiyordur. Ancak bu değişimin olabileceği konusunda şüpheleri vardır. Bu durumda terapist, değişimin artıları ve eksileri ile değişim için olası engeller üzerinde durur. Değişimin mümkün olabileceğini anlatır.
Üçüncü aşama hazırlanma dönemidir. Bu dönemde kişi, değişikliği istiyordur ve bu değişikliği gerçekleştirmeye hazırdır. Tedaviye kendi isteği ile gelen bireylerin çoğu bu dönemdedir.
Dördüncü aşama eylem dönemidir. Bu dönemde terapide bütün terapi teknikleri kullanılmaya başlanır.
Değişim için acele etmemek gerekir. İyileşmek için zamana ve çalışmaya ihtiyaç vardır. Psikoterapi, motivasyonu yüksek ve değişime istekli bir kişi için çok zevkli bir uğraştır. Terapide öğrenilenler, yaşam boyunca kullanılabilen kalıcı becerilerdir. Terapi sürecinin sonunda hastalar, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yaşamlarına devam ederler.
PSİKOTERAPİDE NELER YAŞANIR?
Bazı terapistler Freud’dan başlayarak günümüze kadar gelen psikanalitik yaklaşımı benimserler. Bu durumda hasta genellikle bir sedirde uzanır ve terapist onun başucunda, yüzyüze gelmeyecek bir şekilde yer alır. Hasta, konuşturularak serbest çağrışım yoluyla ruhsal derinliklerindeki çatışmaların, sorunların bilincine varmaya başlar.
Kimi terapistler ise günümüzde daha yaygın olarak kullanılan hastayla yüzyüze, karşılıklı oturarak konuşmayı tercih eder. Terapinin yüzlerce yöntemi vardır. Psikanalitik yaklaşımdan varoluşçu yaklaşıma kadar çeşitli yaklaşım yöntemleri oluşturulmuştur. Ama yöntem ne olursa olsun terapideki amaç, sorunları ortadan kaldırmak ve kişiyi iyileştirmektir. Kişi sorunlarından kurtulduğunda, kendisiyle barışık ve topluma uyumlu sağlıklı bir birey haline geldiğinde, terapi başarıyla sonuçlanmış demektir.
Terapide kime hangi yollarla yaklaşılacağı önemlidir. Günümüzde 400’den fazla psikoterapi yaklaşımı olduğu bilinmektedir.
Psikoterapi türleri, terapistin hastaya yaklaşma biçimi ve tutumuna göre; bastırıcı, destekleyici ya da derinliğine araştırıcı olabilir.
Kurumsal çıkış noktasına göre ise psikodinamik temellere dayanan psikoterapi yöntemleri vardır. Bunlar: Freud’un geliştirdiği psikanaliz ve bunun değiştirilmiş biçimleri; Freud’dan yöntem olarak büyük ayrılıklar göstermeyen, fakat kuramsal açıdan ayrılıkları olan yeni analiz okullarına bağlı yöntemler; psikanalitik benlik psikolojisi ve psikanalitik kendilik psikolojisi.
Kurumsal çıkış noktasına göre öğrenme ilkelerine dayanan psikoterapi türleri de mevcuttur. Bunlar: Koşullandırma, davranış sağaltımı, duyarsızlaştırma, üstüne gitme gibi..
Bir diğer kuramsal çıkış noktasına göre diğerlerinden farklılık gösteren psikoterapi yöntemi de varoluşçu ve olgu-bilimci temellere dayanan terapi türleridir.
Psikoterapideki sağaltım durumu biçimine ve yapısına göre; bireysel psikoterapi, grup psikoterapisi, psikodrama, oyun psikoterapisi, aile psikoterapisi olarak sınıflandırılabilir.
Kime hangi yollarla yaklaşılacağının bilinmesi noktasında hastanın durumu, yapısı, eğitimi, yaşı, zeka kapasitesi, sorunları ve oluş biçimleri gibi faktörlerin değerlendirilmesi önem taşır. Kişi, özelliklerine, kişilik yapısına, insan ilişkilerine, aile ilişkilerine ve ailedeki sorunlarına göre; bireysel, grup ya da aile terapisine alınabilir. Evlilik sorunlarının olduğu bir durumda çift terapisi uygulanabilir.
Uygulamada; telkin, ikna, yol gösterme, serbest çağrışım, direnç, aktarım, açığa kavuşturma ve belirtilerin yorumlanması gibi araçlar ve yollar kullanılabilir.
Terapide, sorunu hastanın kavraması ve terapiste bu konuda ipuçları vermesi beklenir. Daha sonra yorumlar yapılır. Hasta kendisi çabalayarak ve bu arada terapistinden de yardım alarak içgörü kazanır. Hiçbir çaba harcamadan hastaya birtakım bilgiler vermek, açıklamalarda bulunmak ona iç görü kazandırmaz. Bu bir terapi şekli değildir. Terapist, psikoterapötik yaklaşımın ilkelerini bilir ve öncelikle dinlemeyi bilir, hastaya sahip çıkar, hastaya empati (sanki sorun kendisininmiş gibi algılayabilmek) ile yaklaşır, hastayı asla yargılamaz ve hastanın olumlu yanlarını tanıyıp onları desteklemeye çalışır. İnsancıl davranır. Terapist hasta ilişkisinin sınırlarını asla unutmaz. Hastayı, sorunları, bocalamaları ve uyum güçlükleri olan, fakat kendisine göre de bir kişiliği bulunan bir birey olarak görür. Kolay yorumlamalara kapılmaz ve klişeleşmiş, tek yanlı, dar görüşler kullanmaz. Gereksiz ve aşırı iyimser teminatlar vermekten kaçınır, ancak karamsarlığı ve olumsuzluğu beslemez. Hasta ile ilişkilerinin özelliklerine sürekli dikkat eder. Hastaya karşı daima dürüst olur. Gücünü kötü emeller için kullanmaz.
KAYNAKLAR
Türkçapar, M.H. (2007). Bilişsel Terapi, Temel İlkeler ve Uygulama. Ankara: HYB Basım Yayın.
Alper, Y., Bayraktar, E., Karaçam, Ö. (2001). Herkes İçin Psikiyatri. İstanbul: Gendaş Yayınları.
Öztürk, M.Ö. (1985). Psikanaliz ve Psikoterapi. Ankara: Sevinç Matbaası.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikoterapi Nedir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Emir Emre DOĞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Emir Emre DOĞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
psikoterapi, terapi, terapi nedir, psikoterapi nedir, psikoterapi nasıl yapılır, terapist kimdir, psikoterapinin tanımı, terapinin tanımı, psikoterapist
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.