2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklukta İhmal ve İstismar
MAKALE #21974 © Yazan Uzm.Psk.Şule SABIR TANRIÖVER | Yayın Aralık 2020 | 1,849 Okuyucu
Çocuklukta İhmal ve İstismar

İhmal ve istismar oldukça karıştırılan, birbirinden ayrı anlamlara sahip ve içeriğinde farklı davranışlar bulunan fakat ortak payda olarak çocuğun hayatında olumsuz ve patolojik sonuçlara yol açan iki durumdur.
Çocuk istismarı fiziksel, duygusal ve cinsel olarak; çocuk ihmali ise fiziksel ve duygusal olarak ayrılmaktadır. Çocuk istismarı, anne baba ya da bakıcı gibi bir yetişkin tarafından çocuklara yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz ya da hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylemlerin tümü olarak tanımlanmaktadır (Tıraşçı,2007). Çocuğun sağlıklı gelişimine, düşüncelerine, yaşantılarına ve değerlerine zarar veren, fiziksel, cinsel ve/veya duygusal kötü davranışı, maddi çıkarlar kaynaklı çocuğun kullanılmasını içeren davranışlardır (Sarı ve ark., 2016). Dünya Sağlık örgütü'nün (1992) tanımına göre ihmal, çocuğa bakım verenin, çocuğun gelişimi için elzem olan ihtiyaçların yeteri kadar doyurulmaması veya bu ihtiyaçları dikkate almamasıdır. Bu ihtiyaçlar sağlık, eğitim, duygusal gelişim, beslenme, barınma ve güvenli yaşam şartlarıdır. İhmal ve istismar dünyanın her yerinde görülmektedir ve tipi; cinsiyet, coğrafi bölge ve diğer faktörlere bağlı olarak değişmekle birlikte, görülme sıklığı %35 oranlarındadır (Gilbert ve ark., 2009). Genel olarak, kurbanların % 78.5’inin daha önce ihmal deneyimi olduğu, en yaygın kötü muamele biçiminin ise kurbanların %9.1’inin maruz kaldığı cinsel istismar olduğu açıklanmıştır. Yapılan çalışmalara göre, çocuk istismarı sıklığı Almanya’da bin bireyde 15, İngiltere bin bireyde 13.6 ve Hollanda’da bin bireyde 4.9’dur (Pirdehghan ve ark., 2015). Minesota’da sosyal hizmetler ve eğitim yönetimi veri tabanları incelenerek yapılan bir çalışmada istismar öyküsü olan 10.394 çocuğun % 32’sinin özel eğitim aldığı, bu çocukların da %73’ünün hafif düzeyde bilişsel ya da davranışsal yetersizliği olan çocuklar olduğu saptanmıştır (Haight ve ark.,2013). Bu verilere tamamı ile gerçek veriler demenin ne kadar doğru olduğu tartışılır. Çünkü, saklanan birçok ihmal ve istismar vakaları olduğunu biliyoruz. Bu sayılara, buz dağının görünen kısmı demek daha doğru olacaktır. Evrensel olarak artan bu problem, aile eğitiminin ve bu şekilde toplumun bilinç düzeyini arttırmanın önemini göstermektedir. İhmal ve istismarın çocuk üzerinde ayrı etkileri olabilmektedir ve bu sebeple detaylı incelenmesi gerekmekte.
İHMAL VE İSTİSMAR TİPLERİ

Fiziksel İhmal: Çocuğun fiziksel ihtiyaçlarının ebeveynleri/bakım veren tarafından karşılanmaması durumudur ve yeteri kadar beslenmemesi, öz bakımının olmaması, sağlıkla ilgili problemlerinin tedavi edilmemesi, tek başına güvenli olmayan alanlarda olması vb. durumlar şeklinde tezahür etmektedir.
Fiziksel istismar: Ebeveynler veya bakım veren tarafından, çocuğun sağlığına zarar getirebilecek fiziksel hasara uğraması, yaralanması veya yaralanma riski oluşturabilen, beden bütünlüğünü bozabilecek, kaza dışı davranışlardır. Bu davranışlar, yetişkinin çocuk üzerinde otorite sağlama sebebiyle elle ya da herhangi bir aletle çocuğa şiddet uygulayan eylemleri içermektedir.
Duygusal İhmal: Ebeveyn çocuğun karnını doyurmaktan öte onu duygusal olarak da doyurmakla yükümlüdür. Çocuk ağladığında, üzüldüğünde, korktuğunda vermiş olduğu tepkiler, ebeveynler için sinyaldir. Ebeveyn bu sinyale, duygusal ifadelere ve çocuğun yakınlık arayışına karşı tepkisiz kalır ise çocuktan duygusal sıcaklığı esirgerse duygusal ihmal yapmış olur. Harlow (1958) maymunlar ile yaptığı deneyde, bebek maymunların telden yapılan anne maketinde beslenme ihtiyaçlarını giderdikten sonra kalan vakitlerinin çoğunu besleme özelliği olmayan peluş anne maketine sarılarak geçirdiğini gözlemlemiştir. Peluş anne maketi, burada sevgi, sıcaklık ve temas ihtiyacını temsil etmektedir. Bu bulgu; çocuklar için ebeveynleri/bakım verenleri tarafından sadece beslenme, barınma gibi fiziksel ihtiyaçlarının doyurulmasının yeterli olmadığını, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının da doyurulmasının önemli olduğunu gösterir niteliktedir.
Duygusal İstismar: Ebeveyn, bakım veren tarafından çocuğun kişiliğini zedeleyeci eylem veya eylemsizliklerdir. Duygusal olarak orada olmamak, çocuğu reddetmek, korkutmak, çocuğun gelişimine ve isteklerine uygun olmayan beklentilere sahip olmak, utandırma, alay etme, aşağılama, aşırı koruyucu olma gibi davranışları içermektedir. Duygusal istismar çoğu zaman fiziksel ve cinsel istismarın bir parçasıdır.
Cinsel İstismar: Çocuğun bir erişkin tarafından cinsel gereksinim ya da isteklerinin doyumu için cinsel nesne olarak kullanılması ya da kullanılmasına göz yumulması şeklinde tanımlanmaktadır ve üç tipi vardır. Birincisi, dokunma olmaksızın yapılan istismardır ve şu şekilde tanımlanmaktadır; cinsel konularda konuşarak çocuğu şaşırtmak ve onda korku, bunalım, huzursuzluk yaratmak bu kapsamda ele alınmaktadır. Açık saçık telefon konuşmaları, teşhirciler, röntgenciler doğrudan bir tehlike oluşturmasalar da yarattıkları korku ve huzursuzluklarla çocuğa zarar vererek onu istismar etmiş olmaktadırlar. İkincisi ise dokunmanın olduğu cinsel istismardır ve şu şekilde tanımlanmaktadır; genellikle bir yetişkinin bir çocuğun vücuduna cinsel amaçlı dokunması söz konusudur, Çocuğu cinsel amaçla doğrudan kullanmadır. Şiddet kullanılarak cinsel amaçla çocuğa dokunulduğunda üçüncü grup cinsel istismar söz konusu olmaktadır. Şiddet kullanılarak yapılan cinsel istismar içinde tecavüz ve öldürmede yer almaktadır. Çocukta yaşam boyu sürebilecek ve tedavi gerektirecek bir zedelenme oluşturmakta ve hemen müdahale gerektirmektedir.

İHMAL VE İSTİSMARIN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Erken dönem yaşantılar, bireyin hayatında oldukça önemli etkilere sahiptir. Birçok patolojik sorunun kaynağının erken dönem yaşantılarda olduğu bilinmektedir. Bu bilgi doğrultusunda, çocukluk döneminde yaşanmış olan ihmal ve istismarın bireyin yetişkin hayatında da yansımalarının görüleceği mutlaktır. İhmal, bakım veren tarafından yapıldığı için ihmalin etkilerine değinmeden önce; bakım verenin çocuğun gelişimi üzerindeki etkisini anlamak için bağlanma kuramına, ebeveyn tutumlarına bakmak gerekmekte. Bağlanma çift yönlü bir süreç olmakla beraber doğum öncesi ilişkide başlar ve bakım verenin tepkilerine göre şekillenmeye devam eder. Bir diğer yandan bağlanmanın sürekliliği sonraki yaşantıların da temelini oluşturur. Yapılan araştırmalara göre, bireyin hayatındaki en önemli kişilerin ebeveynleri olduğunu ve ebeveynle kurulan iyi bir ilişkinin ruh sağlığında belirleyici rol oynadığı bilinmektedir (Kesebir ve ark., 2011) .Bowlby’nin çalışmalarının başlangıcından itibaren güvensiz bağlanma biçimi yaşamın genç ve erişkin dönemlerinde psikopatolojinin belirleyicisi olarak düşünülürken güvenli bağlanma biçimi ise doğada kendiliğinden meydana gelen doğanın özgün modeli olmakla beraber ruh sağlığını destekleyici ve sağlıklı normal süreçler ile ilişkilendirilmiştir (Nakash-Eisikovits ve ark., 2000). Bu bağlamda Bowlby ise anormal davranışının kaynağının çocukluktan geldiğini ve özellikle temel bakım veren kişiler ile erken dönem ilişkilerin büyük bir belirleyici olduğunu ileri sürmüştür (Mikullincer ve Shaver, 2007). Tüm bunları destekleyici bir bilgi olarak Waters ve arkadaşları, bebeklik döneminde bağlanma stilleri tespit edilen bireylere 20 yıl sonra yaptıkları testler ile bu bireylerin bağlanma stillerinin %72 oranında aynı kaldığını ortaya koymuşlardır (Kara& Ceyhan, 2017).
Öte yandan dünyaya geldiğimiz anda, ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamadığımız için bir başkasına ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyaçlarımız karşılanırsa kendimizi güvenli, sevilmeye değer, dünyayı ve başkalarını da güvenli ve sevilmeye değer olarak algılarız. Eğer ihtiyaçlarımız yeteri kadar karşılanmazsa kendimize dair, dünyaya dair ve başkalarına dair olumsuz bir algımız oluşur; dünyayı güvenilmez, kendimizi değersiz ve başkalarını da değersiz olarak algılarız. Ve bu algılarımız yaşam boyu devam eder. Buradan anlaşıldığı üzere, çocuk ihmal ve/veya istismar edilmişse dünyaya, kendine ve başkalarına dair algısı da olumsuz şekilde yapılanır ve bu yapılanma tüm hayatı boyunca yansımalarını sürdürür. Bu bilgiler doğrultusunda, ihmal ve istismara dair kısa vadeli bir etkiden değil yaşam boyu etkiden söz edilebilmektedir
Fiziksel ihmal ve istismara uğramış çocuklar; kişilerarası,bilişsel, duygusal ve davranışsal problemler sergilemekte, gelişimsel sorunlar yaşamakta akademik başarıları düşük olmakta ve uyuşturucu madde bağımlılığına daha yatkın olurlar. Uzun süre yoğun stres yaşamaları sebebi ile beynin bazı bölgelerinde aşırı uyarılma olduğu bilinmektedir ve bu durum anksiyeteye, travma sonrası stres bozukluğuna, dikkat eksikliği ve hiperaktivitiye, öğrenme bozukluklarına sebep olabilmektedir. Öfke kontrol problemleri, yeme bozuklukları, riskli ortamlarda bulunma, intihar girişimleri ve depresyon gibi patolojik durumlara da daha yatkın oldukları söylenebilmektedir (Zoroğlu ve ark., 2001). Ebeveynleri, fiziksel şiddeti cezalandırma ya da problem çözmek için bir yol olarak kullandıkları için bu çocuklar da kendi hayatlarında aynı yolu kullanmayı seçerler. Fiziksel ihmal ve/veya istismara uğramış çocukların, kendilerine karşı da olumsuz bir algıları vardır ve bu algı öfkeyi, şiddeti beslemektedir.
Duygusal ihmal ve istismar yaygınlığına nazaran fark edilmesi en zor olan ihmal ve istismar türlerindendir. Bunun sebebi, daha az önemli olması değildir. Aksine etkileri çok daha büyüktür. Her bireyin, doğuştan getirdiği ve evrensel olan ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar sadece beslenme ve barınma ile sınırlı değildir, her bireyin psikolojik ve sosyal ihtiyaçları da vardır. Psikolojik ihtiyaçları, temel psikolojik ihtiyaçlar olarak adlandırabiliriz. Temel psikolojik ihtiyaçlar, bireyin doğuştan getirdiği ve evrensel olan özerklik, yeterlilik, ilişkili olma bileşenlerinden oluşan ve psikolojik, sosyal destek ya da besleyici bir öge olarak tanımlanmakla beraber bireyin gelişimi, bütünleşmesi ve öznel iyi oluşu için gerekli olan bir yapıdır (Ryan ve Brown, 2003). Temel psikolojik ihtiyaçların karşılanmaması da bir duygusal ihmal ve istismardır. Temel psikolojik ihtiyaçlar ile ilgili yapılan çalışmalar bireyin sağlıklı olabilmeleri için bu ihtiyaçlarının yeteri kadar doyurulması gerektiğini ileri sürmektedir. Deci ve Ryan (2000), çevresel faktörlerin bu ihtiyaçların doyumu için önemli rol oynadıklarını savunmaktadırlar. Aile de mutlak olarak çevresel faktörlerin başında gelmektedir. Grolnick (2009), annenin katılımının ilişkili olma ihtiyacını ve yeterlilik ihtiyacını (Grolnick ve Ryan, 1989; Grolnick, Ryan ve Deci, 1991) doyurduğunu ileri sürmektedir. Diğer bir yandan annenin ilgisinin ise özerklik ihtiyacını (Musaağaoğlu ve Güre, 2005) doyurduğuna dair bulgular görülmektedir. Kocayörük ve arkadaşları (2015) ise yaptıkları çalışmada ebeveyn desteğinin iyi oluş üzerinde besleyici bir rol oynadığını bulgulamışlardır. Chirkov’a göre ihtiyaçların doyurulmaması veya engellenmesi durumunda ise bireyde; pasif olma, hastalık ve işlevsizlik vb. durumlar görülmektedir (Chirkov ve ark. , 2003). Bu tür bir istismar yaşayan çocuklar; sosyal olarak ilişki kurmakta zorlanırlar, özerklik duyguları gelişmez ve kararlarının arkasında duramazlar, kararlarına dair sorumluluk alamazlar, bu noktada pasif bir rol üstlenirler, kendilerini yetersiz görerek sahip oldukları bilgileri ve becerileri ortaya koymak ile ilgili problem yaşarlar, çevrenin isteklerini karşılayamazlar ve değişen, yeni durumlara uyum sağlama noktasında da yetersiz hissetmenin bir parçası olarak yetersiz kalırlar (Deci ve Ryan, 2000), dışavurum ve içe atım sorunları, öz güvende azalma, intihar girişimi ve bir çok ruhsal bozukluk görülebilmektedir (Mullen ve ark. 1996).Aynı zamanda duygu düzenleme güçlüğü, empati kurmada güçlük gibi sosyal ilişkiye dair problemlere de sebep olabilmektedir (De Paul ve Guibert, 2008; Kim ve Cicchetti, 2010). Yakınlık ve sevgi ihtiyacının karşılanmaması durumunu, nörobilimciler de konu alarak ela almışlar. Bogdan ve arkadaşları (2012), yaptıkları çalışmada duygusal olarak beslenmeyen bebekleri örneklem seçmişler ve PA eksenindeki (hipotalamik-pitüiter-adrenal eksen) stres yanıtının arttığını, bunun sonucunda da depresyon ve anksiyete belirtileri ile öğrenme güçlüklerinin ortaya çıktığını bulgulamışlardır. Yetişkinlik hayatındaki etkilerine bakacak olursak; ailelerinden uzaklaştıkları, değersizlik duyguları olduğu, ilişkilerinde sağlıklı tutumları benimsemedikleri görülmektedir. Bu bireyler, ya çok bağımlı ilişki kurarlar ya da yakınlıktan kaçarlar. Drapeau ve Perry (2004) ‘nin yapmış olduğu araştırma sonucuna göre, çocuklukta duygusal ihmale uğrayan bireylerin ilişkilerinde yakınlıktan korkma, insanlardan uzak olmayı tercih etme, problemleri çözmek için gayret etmeme ya da kendini aşırı feda etme gibi sorunlar yaşadığı bulunmuştur. Noriega ve arkadaşlarının (2008) çalışmasının sonuçlarına göre ise çocukluk döneminde ihmale uğramış bireylerin evliliklerinde eşlerine bağımlı olma oranı 2 kat daha fazladır. Ebeveyn olduklarında ise çocuklarına bakım vermekten ziyade onlardan bakım almaya daha fazla eğilim göstermektedirler. Bu bilgi doğrultusunda, çocuklarını duygusal olarak doyurmayı tercih etmediklerini ve aksine çocuklarından teselli beklemektedirler. Tüm bu bilgiler kapsamında, duygusal ihmal ve istismarın etkilerinin yaşam boyu olduğu söylenebilir.
Son olarak cinsel istismarın etkilerine bakacak olursak, çocukta bir travma yarattığı mutlaktır. İstismarcı çoğu zaman çoğu zaman çocuğun yakın çevresindendir. Çünkü, istismarcı önce çocuğun güvenini kazanır, yakın ilişki kurar ve sonrasında çocuğu istismar eder. Aile içi istismara ise ensest demekteyiz. İstismarcı, çocuğu birçok şekilde tehdit eder; ailesinin ona inanmayacağını, herkesin çocuğu suçlayacağını, daha büyük zararlar vereceğini söyleyebilir. Kimi zaman ise çocuk bunun istismar olmadığını bilmiyordur. Çünkü, temelde alması gereken cinsel eğitimi ailesinden almamıştır. Çocuk çoğu zaman korkar ve sessiz kalır. Bazı semptomlar bizi istismarı çözmeye götürür. Cinsel istismarın etkileri şu şekildedir; çocuğun yaşına uygun olmayan cinsel içerikli oyunlar/konuşmalar, resimlerde cinsel tema (insanda cinsel organ çizme), dokunmaya karşı aniden irkilme, alt ıslatma, kabus görme, parmak emme, banyo yapma isteğinde yoğunlaşma, yalnızlığa yönelme, huzursuzluk, saldırganlık, başarıda düşüş, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı, öfke nöbetleri, duygu durum bozuklukları.

İHMAL VE İSTİSMARIN NEDENLERİ
Kendi ebeveynlerimizden, ebeveynliğe dair birçok özellik alırız. Bu sebeple, anne babanın çocuğu sevmemesi yüzünden ihmal ve istismar vardır diyemeyiz. Gelişmemiş ebeveynlik becerileri, ihmal ve istismarın nedenidir demek daha doğrudur. Bunun yanı sıra; düşük sosyoekonomik düzey, erken yaşta ebeveyn olma, madde bağımlılığı, ebeveynin kendi geçmişinde bir ihmal ve istismar öyküsünün varlığı, kalabalık aile, aile içi şiddet ve olumsuz çevresel koşullar ihmal ve istismar riskini arttırmaktadır. İhmal ve istismar gösteren ebeveynlerin ortak paydası, kendi çocukluklarında da ihmal ve istismara uğramış olmalarıdır. İhmal ve istismar, bilişsel kapasiteyi düşürmekle beraber ruh sağlığını da bozar ve ebeveynler kendi çocuklarına kötü davranmaya daha yatkın hale gelirler.

İHMAL VE İSTİSMARI ÖNLEMENİN YOLLARIİ
Bunun için elzem olan yol aile eğitimi ve toplumu bilinçlendirmektir. Anne babalara; çocuklarla etkili iletişim becerileri, çocuk gelişimi, çocuk psikolojisi eğitimleri verilmeli. Çocukların onlara ait değil onlara emanet olduğu bilinci aşılanmalıdır. Güven içerisinde büyümeliler ki yaşadıkları her olumsuz durumu ki buna istismar da dahil, ailelerine korkmadan anlatabilsinler. Çocuğun muhtemel tacizlere karşı korunabilmesi için sağlıklı bir cinsel bilgiye ve aile içinde şartsız sevgiye ihtiyacı vardır. Öncelikle mahremiyet eğitimi verilmelidir. Çocuğa ait özel bölgeler,iyi dokunuş, kötü dokunuş, hayır deme hakkının olduğunu, bedenini korumasını, güvenliği sağlama yollarını yaş gelişimine uygun olarak anlatılmalıdır. Unutmamak gerekir; “Siz anlatmazsanız çocuğunuz istismarın ne olduğunu nerden bilebilir?”.
Eğer, yukarıda sayılan ihmal ve istismar belirtilerini gözlemler iseniz 72 saat içinde çocuğumuzu derhal gerekli yerlere götürmeliyiz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‘nın bir ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk, Özürlü ve Sosyal Hizmet Danışma Hattı var, bu tür durumlarda uzmanlar yönlendiriyor. Aile içinde sır olarak kalmamalı. Çocuğumuzu mutlaka dinlemeli ve onun suçu olarak hissettirmemeliyiz. Gerekli durumlarda, psikolojik destek için bir ruh sağlığı çalışanına başvurmalısınız.
KAYNAKÇA
Bogdan, R., Williamson, D. E. ve Hariri, A. R. (2012). Mineralocorticoid receptor Iso/Val (rs5522) genotype moderates the association between previous childhood emotional neglect and amygdala reactivity. American Journal of Psychiatry, 169(5), 515-522.

Chirkov, V., Ryan, R.M., Kim, Y., Kaplan, U. (2003). Differentiating autonomoy from individualism and independence: A self determination perspective on internalization of cultural orientations, gender and well being. Journal of Personality and Social Psychology, 84, 97-110.

Deci, E. L.& Ryan, R.M. (2000b). Intrinsic and extrinsic motivations: Classic definitions and New directions. Contemporary Educational Psychology, 25 (1), 54–67.

De Paul,Y. Ve Guibert, M. (2008). Empathy and child neglect:A theoretical model. ChildAbuse and Neglect, 32(11), 1063- 1071.

Drepeau,M. ve Perrry, J. (2004). Childhood trauma and adult interpersonal functioning: A study using the Core Conflictual Relationship Theme Method (CCRT). Child Abuse and Neglect,28, 1049-1066.

Gilbert R, Widom CS, Browne K, Fergusson D, Webb E, Janson S. Child maltreatment 1. Burden and consequences of child maltreatment in high-income countries. Lancet. 2009; 373: 68–81.

Grolnick, W. S.,&Ryan, R. M. (1989). Parent styles associated with children's self-regulation and competence in school. Journal of Educational Psychology, 8 l, 2, 143-154.

Grolnick, W. S.&Ryan, R. M. & Deci, E. L. (1991). Inner resources for school achievement: motivational mediators of children's perceptions of their parents. Journal of Educational Psychology, 83, 4, 508-517.

Grolnick, W. S. (2009). The role of parents in facilitating autonomous selfregulation for education. Theory and Research in Education, 7, 2, 164-173.

Haight W, Kayama M, Kincaid T, Evans K, Kim NK. The elementary-school functioning of children with maltreatment histories and mild cognitive or behavioral disabilities: A mixed methods inquiry. Children and Youth Services Review. 2013; 35 420–428.

Kocayörük, E.& Altıntas, E. & İçbay, M. A. (2015). The perceived parental support, autonomous-self, and well-being of adolescents: A cluster-Analysis Approach. Journal of Child and Family Studies, 24, 1819-1828.

Mullen PE, Martin JL, Anderson JC ve ark. (1996). The longterm impact of the physical, emotional, and sexual abuse of children: a community study. Child Abuse & Neglect, 20: 7-21.

Musaağaoğlu, C.& Güre, A. (2005). Ergenlerde davranışsal özerklik ile algılanan ana-baba tutumları arasındaki ilişkiler. Türk Psikoloji Dergisi, 20, 55, 79-94.
Pirdehghan A, Vakili M, Rajabzadeh Y, Puyandehpour M. Child Abuse and Neglect Epidemiology in Secondary School Students of Yazd Province, Iran. Iran J PsychiatryBehav Sci. 2015 December; 9 (4): 2256-2260. doi: 10.17795/ijpbs-2256.
Ryan, R. M. ve Brown, K. W. (2003). Why we don't need self-esteem: Basic needs, mindful- ness, and the authentic self. Psychological Inquiry, 14, 71- 76.
Zoroğlu S, Tüzün Ü, Şar V, Öztürk M, Kora M E, Alyanak, B. Çocukluk Dönemi İstismar ve İhmalinin Olası Sonuçları. Anadolu Psikiyatri Dergisi. 2001; 2 (2): 69-78

Tıraşçı Y, Gören S. Çocuk istismarı ve ihmali, Dicle Tıp Dergisi.2007; 3 (1):70-74.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklukta İhmal ve İstismar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Şule SABIR TANRIÖVER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Şule SABIR TANRIÖVER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şule SABIR TANRIÖVER Fotoğraf
Uzm.Psk.Şule SABIR TANRIÖVER
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi28 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Şule SABIR TANRIÖVER'in Yazıları
► İhmal ve İstismar Psk.Sevda ACAR
► İşgal mi İhmal mi? Psk.Ayşenur KARAKÜLAH
► Çocuk İhmal ve İstismarı Psk.Fatma Nihal ADA
► Çocuk İhmal ve İstismarı Psk.Gizem HÜNERLİ
► Erken Çocuklukta Mastürbasyon ÇOK OKUNUYOR Psk.Arzu GÜNEŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Çocuklukta İhmal ve İstismar' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sınav Kaygısı Mayıs 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:37
Top