Evlilik Terapisi: Düğün Salonundan Mahkeme Salonuna Gitmeyin
Düğün Salonundan Mahkeme Salonuna Gitmeyin !!!
Kutsal bir kurum olduğunu söylediğimiz ailenin temellerinin atıldığı ve kurulduğu düğünler yaz ayları ile beraber artmaya başladı. Ancak gözle görülür bir gerçek daha var ki o da hiçbir mevsim dinlemeden artışta olan boşanma davaları.
Çiftlerin birbirlerini tam olarak tanımadan yaptıkları evlilikler, ilk küçük çatırdamada ciddi yaralar alarak sürdürülmesi zor bir hale gelmektedir. Bundan sonra evliliği ayakta tutacak olan, ne sevgi ne çocuk ne zaman ne de sihirli bir iksirdir…
Böyle sorunların yaşanmaması için ilk önce eş adaylarının kendilerini tanıması gerekmektedir. Evet, doğru okudunuz evlenmeyi düşündüğünüz kişiden önce kişinin kendisini tanıması gerekmektedir. Kişinin kendisini tanıması demek, güçlü ve zayıf yanlarının farkında olması, iradesinin sınırlarını bilmesi, duygularını ne şekilde ve ne derece yaşadığını görmesi, davranışlarında kontrol edemediği nelerin olduğunu farketmesi ve bu kadar bilinmez içinde hayatına bir insanın daha girmesine hazır olup olmadığı gerçeğidir. Ve tabiki bir de evlilikten beklentilerimiz. Her ne kadar gerçekçi olmasa da ya da günümüzde gerçekleşmesi hayal olsada…
Tıpkı bir şarkıda söylediğimiz gibi,”evli, mutlu, çocuklu…” İnsan daha ne bekler ki , tek istediğimiz biraz bir damla huzur ve mutluluk öyle değil mi ?...Ama bedava peynir sadece fare kapanında olur.Bu isteklerimizin de elbette bir bedeli olacak.Oturduğumuz yerde mükemmel gelinlik ve damatlık , düğün , pembe panjurlu ev hayalleri kurmak artık çok gerilerde kaldı.Anne babamızın biricik şımarık çocukları olalım sonra beyaz atlı prens veya pamuk prenses hayalleri kuralım ama unutmayalım her masalda bir de kötü karakter vardır.Bakalım bize hangisi çıkacak…Beyaz atlı prens beklerken kötü kalpli vezir ,tek gözlü dev çıkabilir yada şanslıysak keloğlan…Erkeklerin hayallerini de prensesler süslese de şansımıza kötü kalpli cadı çıkabilir.Bu masalın sonu” gökten üç elma düşmüş ve onlar sonsuza kadar mutlu yaşamışlar” olmayacaktır…İstenmeyen sorunlar,hayat boyu pişmanlıklar,mutsuzluklar…Peki işi şansa mı bırakacağız?...Hayır.
Evlilik öncesi muhakkak adayların doğru kişiler olup olmadıkları, evlilik, aile olmak, kadın ve erkek, iletişim nasıl olur, aile içi sorunlar çıkmadan nasıl çözülür… Gibi konularda eğitim almaları şart. Artık ülkemizde de aile ve evlilik danışmanlığı hizmeti almak bir ihtiyaç halini almıştır. Ancak bu konuda yeterli bilgi, eğitim ve yetkisi olmayan kişilerin bilinçsiz müdahalesi çiftlerin var olan sorunlarına çözüm olmak yerine yeni sorunların açılmasına da neden olabilmektedir. Çeşitli kurumlar tarafından yeterli uzman personel olmadan aile ve evlilik danışmanlığı adına yapılan birtakım girişimler maalesef insanların sorunlarını çözmek adına son bir umutları olan bu hizmete olan güvenin zedelenmesine neden olmaktadır. Aile ve evlilik danışmanı shçek (Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu)aile danışmanlığı yönetmeliği kapsamında ilgili meslek elemanı olmasının yanısıra en az 100 saatlik aile danışmanlığı eğitimi aldığını belgelemek ve yetki belgesi almak durumundadır. Bu konuya ilgisi olan pratisyen doktor, dişçi, yaşam koçu, psikolojik danışman, eğitimci, pedagog… vb ünvanlı kişiler yetki belgesi almadan, maalesef halkımızın duygularını suistimal ederek kazanç elde etme yoluna gitmektedirler.
Toplumsal bir birleştirme ve kaynaştırma görevi gören aynı zamanda insanın kişilik gelişimine pozitif yönde katkıda bulunan ramazan ayı aile ve evliliklerde de yapıcı bir etki göstermektedir. Bu dönemde bozulan veya bozulmaya yüz tutmuş aile yapılarının tamiri daha da mümkün olmakta ailelerin bu fırsattan istifade ederek mutlaka profesyonel bir uzmandan yardım almaları gerekmektedir.
Kutsal bir kurum olduğunu söylediğimiz ailenin temellerinin atıldığı ve kurulduğu düğünler yaz ayları ile beraber artmaya başladı. Ancak gözle görülür bir gerçek daha var ki o da hiçbir mevsim dinlemeden artışta olan boşanma davaları.
Çiftlerin birbirlerini tam olarak tanımadan yaptıkları evlilikler, ilk küçük çatırdamada ciddi yaralar alarak sürdürülmesi zor bir hale gelmektedir. Bundan sonra evliliği ayakta tutacak olan, ne sevgi ne çocuk ne zaman ne de sihirli bir iksirdir…
Böyle sorunların yaşanmaması için ilk önce eş adaylarının kendilerini tanıması gerekmektedir. Evet, doğru okudunuz evlenmeyi düşündüğünüz kişiden önce kişinin kendisini tanıması gerekmektedir. Kişinin kendisini tanıması demek, güçlü ve zayıf yanlarının farkında olması, iradesinin sınırlarını bilmesi, duygularını ne şekilde ve ne derece yaşadığını görmesi, davranışlarında kontrol edemediği nelerin olduğunu farketmesi ve bu kadar bilinmez içinde hayatına bir insanın daha girmesine hazır olup olmadığı gerçeğidir. Ve tabiki bir de evlilikten beklentilerimiz. Her ne kadar gerçekçi olmasa da ya da günümüzde gerçekleşmesi hayal olsada…
Tıpkı bir şarkıda söylediğimiz gibi,”evli, mutlu, çocuklu…” İnsan daha ne bekler ki , tek istediğimiz biraz bir damla huzur ve mutluluk öyle değil mi ?...Ama bedava peynir sadece fare kapanında olur.Bu isteklerimizin de elbette bir bedeli olacak.Oturduğumuz yerde mükemmel gelinlik ve damatlık , düğün , pembe panjurlu ev hayalleri kurmak artık çok gerilerde kaldı.Anne babamızın biricik şımarık çocukları olalım sonra beyaz atlı prens veya pamuk prenses hayalleri kuralım ama unutmayalım her masalda bir de kötü karakter vardır.Bakalım bize hangisi çıkacak…Beyaz atlı prens beklerken kötü kalpli vezir ,tek gözlü dev çıkabilir yada şanslıysak keloğlan…Erkeklerin hayallerini de prensesler süslese de şansımıza kötü kalpli cadı çıkabilir.Bu masalın sonu” gökten üç elma düşmüş ve onlar sonsuza kadar mutlu yaşamışlar” olmayacaktır…İstenmeyen sorunlar,hayat boyu pişmanlıklar,mutsuzluklar…Peki işi şansa mı bırakacağız?...Hayır.
Evlilik öncesi muhakkak adayların doğru kişiler olup olmadıkları, evlilik, aile olmak, kadın ve erkek, iletişim nasıl olur, aile içi sorunlar çıkmadan nasıl çözülür… Gibi konularda eğitim almaları şart. Artık ülkemizde de aile ve evlilik danışmanlığı hizmeti almak bir ihtiyaç halini almıştır. Ancak bu konuda yeterli bilgi, eğitim ve yetkisi olmayan kişilerin bilinçsiz müdahalesi çiftlerin var olan sorunlarına çözüm olmak yerine yeni sorunların açılmasına da neden olabilmektedir. Çeşitli kurumlar tarafından yeterli uzman personel olmadan aile ve evlilik danışmanlığı adına yapılan birtakım girişimler maalesef insanların sorunlarını çözmek adına son bir umutları olan bu hizmete olan güvenin zedelenmesine neden olmaktadır. Aile ve evlilik danışmanı shçek (Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu)aile danışmanlığı yönetmeliği kapsamında ilgili meslek elemanı olmasının yanısıra en az 100 saatlik aile danışmanlığı eğitimi aldığını belgelemek ve yetki belgesi almak durumundadır. Bu konuya ilgisi olan pratisyen doktor, dişçi, yaşam koçu, psikolojik danışman, eğitimci, pedagog… vb ünvanlı kişiler yetki belgesi almadan, maalesef halkımızın duygularını suistimal ederek kazanç elde etme yoluna gitmektedirler.
Toplumsal bir birleştirme ve kaynaştırma görevi gören aynı zamanda insanın kişilik gelişimine pozitif yönde katkıda bulunan ramazan ayı aile ve evliliklerde de yapıcı bir etki göstermektedir. Bu dönemde bozulan veya bozulmaya yüz tutmuş aile yapılarının tamiri daha da mümkün olmakta ailelerin bu fırsattan istifade ederek mutlaka profesyonel bir uzmandan yardım almaları gerekmektedir.
Psikolog Cüneyt KAYA
Aile ve Evlilik Danışmanı
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilik Terapisi: Düğün Salonundan Mahkeme Salonuna Gitmeyin" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Cüneyt KAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Cüneyt KAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.