Depresyon
Majör depresyon, günümüzde sık rastlanan psikolojik rahatsızlıkların başında gelmektedir. Depresyon bireyin normal yaşantısını devam ettirmesini engellerken; iş, aile ve sosyal çevresi ile de uyum problemleri yaşamasına sebep olur.
Depresyon nasıl hissettiğimizi ve ne düşündüğümüzü etkileyen bir hastalıktır. Aynı zamanda depresyon sosyal davranışlarımızı, fiziksel sağlığımızı algılama biçimimizi de etkiler. Bu çok çalışılan bir günün sonunda hissedilen yorgunluktan, zorlu süreçlerden geçerken duyulan çaresizlikten ve önemli kararlar verilirken hissedilen endişeden farklı bir durumdur. Herkes kendini zaman zaman çaresiz, mutsuz, endişeli ve yorgun hisseder. Bazen bu gibi akut durumları tanımlamak için “bu aralar depresyondayım.” denir. Ancak bu tanımlama çoğunlukla patolojik bir durumu değil dönemsel bir aşamayı deneyimleyen ruh halini yansıtmaktadır. Peki, gerçekten depresyonda olup olmadığınızı nasıl belirleyebiliriz. Öncelikle size uzmanların kullandığı tanı kriterlerini sunmak istiyorum.
Depresyon tanısı koyabilmek için uzmanlar DSM 4* kriterlerini kullanırlar. Bu kriterlere bağlı olarak depresyonun klinik tanımı şu şekildedir.
A-İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte aşağıdaki semptomlardan beşinin (yada daha fazlasının) bulunmuş olması; semptomlardan en az birinin ya depresif duygudurum yada ilgi kaybı yada artık zevk alamama olması gerekir.
- Yaklaşık gün boyu süren depresif duygu durum,
- Çevreye olan ilgilinin azalması veya yapılan etkinliklerden eskisi kadar zevk alamama
- Sebepsiz yere kilo almak veya rejim yapmadan kilo kaybetmek.
- Sıklıkla uykusuzluk yada aşırı uyku olması,
- Aşırı hareketlilik veya gerileme
- Kendini yorgun hissetme ya da enerji kaybının olması,
- Kendini değersiz hissetme ve/ya suçluluk duyma
- Konsantre olmada güçlük ve genel olarak kararsızlık yaşama
- Tekrarlanan ölüm düşünceleri, yineleyen intihar etme düşünceleri ve intihar etmeye yönelik tasarılarının olması.
Depresyon herkesi etkileyebilecek ancak tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak tedavi edilebilmesi için önce tanı konulması gerekir. Depresyon yaşayan kişilerin büyük bir kısmı tedavi gör(e)memektedir. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Bu sebepleri –genel olarak- şöyle sıralayabiliriz:
Doğru tanının konulmamış olması ya da yanlış tanı konulması.
Depresyonun bireyin isteğini ve gücünü azaltması, bunun bireyin yardım aramasını engellemesi,
“Depresyondayım” diye etiketlenme korkusu, toplumsa baskılar.
Depresyona sebep olan asli sebeplerin değil de sadece depresyon belirtilerinin tedavi ediliyor olması genel olarak
Yukarıda belirttiğim sebepler bireylerin iyileşmesini engelleyen ya da iyileşme sürecini sekteye uğratan nedenlerdir. Bu yüzden kendinize “Depresyonda mıyım?” diye soruyorsanız ya da depresyon belirtileri gösterdiğinizden şüphelenmeye başladığınızda bir uzmana başvurmaktan çekinmeyiniz. Çünkü depresyon tedavi edilmediği takdirde çok şeye mal olabilen fakat yine de tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.
Depresyon yaşayan kişilerde şu durumlar görülebilir:
Kendini huzursuz hissetme,
Yalnızlık ve değersizlik hisleri,
Aklından geçenleri kontrol edemediğini düşünme,
Tüm dünyanın kendisinin karşısında olduğuna inanma,
Öfke patlamaları,
Çarpıntı ya da bayılma gibi fiziksel belirtiler,
Gürültüye karşı tahammülsüzlük,
Konuşmada isteksizlik ve aynı ses tonu ile konuşma,
Hareketlerde yavaşlama,
Gelecekle ilgili umutsuz ve olumsuz düşünceler,
Kendisi ile ilgili olumsuz düşünceler,
Herhangi bir karar almada veya herhangi bir şeyi hatırlamada zorlanma,
İnsanlarla ilişkiye girmekten kaçınma,
Hayatı yaşamaya değer bulmama.
Bunlar depresyondaki bireyin deneyimlediği belirtilerden bir kaçıdır. Ayrıca belirmek isterim ki depresyondaki bireyin durumu dışarıdan gözlenebilir olabilmektedir. Bireyde gözlenen ilgi ve istek kaybı, umutsuzluk, yavaş ve duraklayarak konuşma, sorunlarla başa çıkmayı denemek yerine kendini suçlama ve yalnız kalma eğilimi, dikkat ve konsantrasyon eksikliği, öfke kontrolünü kaybetme gibi belirtilerin yanı sıra nefes almada güçlük, çarpıntı, hatta baygınlık tarzında fiziksel semptomlar depresyona işaret ediyor olabilir. Bu durumda bireye yakın olan kişilerin depresyon ile ilgili bilgi sahibi olması avantajlı bir durumdur.
Depresyondaki bireyin en göze çarpan özelliklerinden birisi etrafında olup biten şeyleri olumsuz yorumlamaya eğilimli olmasıdır. Yani depresyondaki birey bardağın dolu tarafını görme konusunda sıkıntı yaşar. Deneyimlediği olaylarla ilgili olumsuz çıkarımlarda bulunur (1). İşte bunun sebebi depresyonun sebep olduğu olumsuz düşünme eğilimidir. Buna bilişsel çarpıtma da denebilir. Bu bilişsel çarpıtmalardan en genel olduğunu düşündüğüm bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum;
Genelleme: Bir tek olaya dayanarak çok genel olumsuz yargılarda bulunmaktır. Örneğin,
Bugün işte yetiştirmem gereken dosyaları yetiştiremedim, ben zaten başarısız biriyim.
Hiç kimse beni önemsemiyor.
Seçici Algılama: Bir olayın ya da bir durumun sadece belli yanları ile ilgili çıkarsamalarda bulunma ve diğer seçenekleri görmezden gelme Örneğin;
Oğlum bugün çok ağladı, demek ki ben başarısız bir anneyim.
Bireyselleştirme: Çevrede olan olayların tamamen kendisi ile ilgili olduğuna inanarak kişisel çıkarımlarda bulunmaktır.
Patronum bugün bana selam vermedi, belki de beni işten çıkarmayı planlıyordur.
Sevgilim bugün beni sadece bir kere aradı, belki de artık benden ayrılmak istiyordur.
Zihin Okuma: Bireyin ilişkide bulunduğu kişinin zihninden geçenleri tahmin etmesi ve bunlara inanmasıdır. Örneğin;
Bu soruyu yapamadığım için, öğretmenim benim aptal olduğumu düşünecek.
Artık ona uygun bir eş olmadığımı düşünüyor.
Ya hep Ya hiç: Kişi olayları ya çok olumlu ya da çok olumsuz olarak algılar ve genellemeler yapar. Örneğin;
Bu dersten kalırsam okulu bırakmalıyım.
İngilizce öğrenemezsem asla iş bulamam.
“-meli, -malı” düşüncesi: Birey kendisinin ve karşısındakilerin nasıl davranması gerektiği ile ilgili kesin kanılar taşır. Kendisi bu fikirleri ile ters düşen şeyler yaptığında suçluluk, başkaları bu kurallara uygun davranmadığında ise kızgınlık ve kırgınlık hisseder. Örneğin;
Çevremdeki herkese karşı anlayışlı olmalıyım, anlayışlı olmamak beni kötü bir insan yapar.
İş arkadaşlarım ben çalışırken bana soru sormamalı, daha saygılı olmalılar.
Kimlerin Depresyona Yakalanma Riski Yüksektir?
Depresyona yakalanma konusunda risk grubu olarak tanımlayabileceğimiz kişiler; kronik hastalığı bulunanlar, stresli bir aile ortamında yaşayanlar, sosyal izolasyon deneyimleyenler, yeni doğum yapmış kadınlar ve yaşlılar olarak kısaca özetlenebilir (2). Ayrıca genetik faktörler, yapısal bozukluk, kötümser olmak, derin düşünmek (ruminasyon), problem çözme becerilerinde eksiklik, mizaç, erken yaşta yaşanan travmalar, yaşamsal sorunlar, ebeveynin psikopatolojisinin olması, evlilik sorunları, sosyal destek bulamam, stres faktörleri ve kaçınma davranışları da depresyonu tetikleyen faktörlerdendir (3). Ancak bireyin durumunun depresyon olarak tanımlanması için uzman görüşü şarttır ve birey ancak bir uzman tarafından değerlendirildikten sonra sonuca varılmalıdır. Çünkü her ne kadar depresyon şarkılarda adı geçecek kadar tanıdık ve basit bir durum gibi gözükse de ciddiye alınmalı ve aynen fiziksel bir rahatsızlığın kontrol altında tutulması gerektiği gibi kontrol altına alınmalıdır.
* DSM-IV: Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı. DSM-IV Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından geliştirilmiş olup her hastalığın tanısını sistematik bir biçimde sunmaktadır.
Referanslar:
1. K. S. Dobson, D J. A. Dozois, (2008). Risk Factors in Depression,
2. W. H Norman, I.W. Miller & S.H. Klee, Assessment of Cognitive Distortion in Clinically Depressed Patients, 7(2), 133-140
3. L. K. SHARP, M. S. LIPSKY, Screening for Depression Across the Lifespan: A Review of . Measures for Use in Primary Care Settings, American Family Physician.2002, 15;66(6):1001-1009.
Depresyon nasıl hissettiğimizi ve ne düşündüğümüzü etkileyen bir hastalıktır. Aynı zamanda depresyon sosyal davranışlarımızı, fiziksel sağlığımızı algılama biçimimizi de etkiler. Bu çok çalışılan bir günün sonunda hissedilen yorgunluktan, zorlu süreçlerden geçerken duyulan çaresizlikten ve önemli kararlar verilirken hissedilen endişeden farklı bir durumdur. Herkes kendini zaman zaman çaresiz, mutsuz, endişeli ve yorgun hisseder. Bazen bu gibi akut durumları tanımlamak için “bu aralar depresyondayım.” denir. Ancak bu tanımlama çoğunlukla patolojik bir durumu değil dönemsel bir aşamayı deneyimleyen ruh halini yansıtmaktadır. Peki, gerçekten depresyonda olup olmadığınızı nasıl belirleyebiliriz. Öncelikle size uzmanların kullandığı tanı kriterlerini sunmak istiyorum.
Depresyon tanısı koyabilmek için uzmanlar DSM 4* kriterlerini kullanırlar. Bu kriterlere bağlı olarak depresyonun klinik tanımı şu şekildedir.
A-İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte aşağıdaki semptomlardan beşinin (yada daha fazlasının) bulunmuş olması; semptomlardan en az birinin ya depresif duygudurum yada ilgi kaybı yada artık zevk alamama olması gerekir.
- Yaklaşık gün boyu süren depresif duygu durum,
- Çevreye olan ilgilinin azalması veya yapılan etkinliklerden eskisi kadar zevk alamama
- Sebepsiz yere kilo almak veya rejim yapmadan kilo kaybetmek.
- Sıklıkla uykusuzluk yada aşırı uyku olması,
- Aşırı hareketlilik veya gerileme
- Kendini yorgun hissetme ya da enerji kaybının olması,
- Kendini değersiz hissetme ve/ya suçluluk duyma
- Konsantre olmada güçlük ve genel olarak kararsızlık yaşama
- Tekrarlanan ölüm düşünceleri, yineleyen intihar etme düşünceleri ve intihar etmeye yönelik tasarılarının olması.
Depresyon herkesi etkileyebilecek ancak tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak tedavi edilebilmesi için önce tanı konulması gerekir. Depresyon yaşayan kişilerin büyük bir kısmı tedavi gör(e)memektedir. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Bu sebepleri –genel olarak- şöyle sıralayabiliriz:
Doğru tanının konulmamış olması ya da yanlış tanı konulması.
Depresyonun bireyin isteğini ve gücünü azaltması, bunun bireyin yardım aramasını engellemesi,
“Depresyondayım” diye etiketlenme korkusu, toplumsa baskılar.
Depresyona sebep olan asli sebeplerin değil de sadece depresyon belirtilerinin tedavi ediliyor olması genel olarak
Yukarıda belirttiğim sebepler bireylerin iyileşmesini engelleyen ya da iyileşme sürecini sekteye uğratan nedenlerdir. Bu yüzden kendinize “Depresyonda mıyım?” diye soruyorsanız ya da depresyon belirtileri gösterdiğinizden şüphelenmeye başladığınızda bir uzmana başvurmaktan çekinmeyiniz. Çünkü depresyon tedavi edilmediği takdirde çok şeye mal olabilen fakat yine de tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.
Depresyon yaşayan kişilerde şu durumlar görülebilir:
Kendini huzursuz hissetme,
Yalnızlık ve değersizlik hisleri,
Aklından geçenleri kontrol edemediğini düşünme,
Tüm dünyanın kendisinin karşısında olduğuna inanma,
Öfke patlamaları,
Çarpıntı ya da bayılma gibi fiziksel belirtiler,
Gürültüye karşı tahammülsüzlük,
Konuşmada isteksizlik ve aynı ses tonu ile konuşma,
Hareketlerde yavaşlama,
Gelecekle ilgili umutsuz ve olumsuz düşünceler,
Kendisi ile ilgili olumsuz düşünceler,
Herhangi bir karar almada veya herhangi bir şeyi hatırlamada zorlanma,
İnsanlarla ilişkiye girmekten kaçınma,
Hayatı yaşamaya değer bulmama.
Bunlar depresyondaki bireyin deneyimlediği belirtilerden bir kaçıdır. Ayrıca belirmek isterim ki depresyondaki bireyin durumu dışarıdan gözlenebilir olabilmektedir. Bireyde gözlenen ilgi ve istek kaybı, umutsuzluk, yavaş ve duraklayarak konuşma, sorunlarla başa çıkmayı denemek yerine kendini suçlama ve yalnız kalma eğilimi, dikkat ve konsantrasyon eksikliği, öfke kontrolünü kaybetme gibi belirtilerin yanı sıra nefes almada güçlük, çarpıntı, hatta baygınlık tarzında fiziksel semptomlar depresyona işaret ediyor olabilir. Bu durumda bireye yakın olan kişilerin depresyon ile ilgili bilgi sahibi olması avantajlı bir durumdur.
Depresyondaki bireyin en göze çarpan özelliklerinden birisi etrafında olup biten şeyleri olumsuz yorumlamaya eğilimli olmasıdır. Yani depresyondaki birey bardağın dolu tarafını görme konusunda sıkıntı yaşar. Deneyimlediği olaylarla ilgili olumsuz çıkarımlarda bulunur (1). İşte bunun sebebi depresyonun sebep olduğu olumsuz düşünme eğilimidir. Buna bilişsel çarpıtma da denebilir. Bu bilişsel çarpıtmalardan en genel olduğunu düşündüğüm bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum;
Genelleme: Bir tek olaya dayanarak çok genel olumsuz yargılarda bulunmaktır. Örneğin,
Bugün işte yetiştirmem gereken dosyaları yetiştiremedim, ben zaten başarısız biriyim.
Hiç kimse beni önemsemiyor.
Seçici Algılama: Bir olayın ya da bir durumun sadece belli yanları ile ilgili çıkarsamalarda bulunma ve diğer seçenekleri görmezden gelme Örneğin;
Oğlum bugün çok ağladı, demek ki ben başarısız bir anneyim.
Bireyselleştirme: Çevrede olan olayların tamamen kendisi ile ilgili olduğuna inanarak kişisel çıkarımlarda bulunmaktır.
Patronum bugün bana selam vermedi, belki de beni işten çıkarmayı planlıyordur.
Sevgilim bugün beni sadece bir kere aradı, belki de artık benden ayrılmak istiyordur.
Zihin Okuma: Bireyin ilişkide bulunduğu kişinin zihninden geçenleri tahmin etmesi ve bunlara inanmasıdır. Örneğin;
Bu soruyu yapamadığım için, öğretmenim benim aptal olduğumu düşünecek.
Artık ona uygun bir eş olmadığımı düşünüyor.
Ya hep Ya hiç: Kişi olayları ya çok olumlu ya da çok olumsuz olarak algılar ve genellemeler yapar. Örneğin;
Bu dersten kalırsam okulu bırakmalıyım.
İngilizce öğrenemezsem asla iş bulamam.
“-meli, -malı” düşüncesi: Birey kendisinin ve karşısındakilerin nasıl davranması gerektiği ile ilgili kesin kanılar taşır. Kendisi bu fikirleri ile ters düşen şeyler yaptığında suçluluk, başkaları bu kurallara uygun davranmadığında ise kızgınlık ve kırgınlık hisseder. Örneğin;
Çevremdeki herkese karşı anlayışlı olmalıyım, anlayışlı olmamak beni kötü bir insan yapar.
İş arkadaşlarım ben çalışırken bana soru sormamalı, daha saygılı olmalılar.
Kimlerin Depresyona Yakalanma Riski Yüksektir?
Depresyona yakalanma konusunda risk grubu olarak tanımlayabileceğimiz kişiler; kronik hastalığı bulunanlar, stresli bir aile ortamında yaşayanlar, sosyal izolasyon deneyimleyenler, yeni doğum yapmış kadınlar ve yaşlılar olarak kısaca özetlenebilir (2). Ayrıca genetik faktörler, yapısal bozukluk, kötümser olmak, derin düşünmek (ruminasyon), problem çözme becerilerinde eksiklik, mizaç, erken yaşta yaşanan travmalar, yaşamsal sorunlar, ebeveynin psikopatolojisinin olması, evlilik sorunları, sosyal destek bulamam, stres faktörleri ve kaçınma davranışları da depresyonu tetikleyen faktörlerdendir (3). Ancak bireyin durumunun depresyon olarak tanımlanması için uzman görüşü şarttır ve birey ancak bir uzman tarafından değerlendirildikten sonra sonuca varılmalıdır. Çünkü her ne kadar depresyon şarkılarda adı geçecek kadar tanıdık ve basit bir durum gibi gözükse de ciddiye alınmalı ve aynen fiziksel bir rahatsızlığın kontrol altında tutulması gerektiği gibi kontrol altına alınmalıdır.
* DSM-IV: Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı. DSM-IV Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından geliştirilmiş olup her hastalığın tanısını sistematik bir biçimde sunmaktadır.
Referanslar:
1. K. S. Dobson, D J. A. Dozois, (2008). Risk Factors in Depression,
2. W. H Norman, I.W. Miller & S.H. Klee, Assessment of Cognitive Distortion in Clinically Depressed Patients, 7(2), 133-140
3. L. K. SHARP, M. S. LIPSKY, Screening for Depression Across the Lifespan: A Review of . Measures for Use in Primary Care Settings, American Family Physician.2002, 15;66(6):1001-1009.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Depresyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Seda BOYACIOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Seda BOYACIOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
depresyon, depresyon nedir, majör depresyon, major depression, depresif, depresij duygudurumu, depresyon belirtileri, depresyon tedavisi, depresyondayım
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.