Ergenlerle ve Ergenlikle Başa Çıkabilmek
Ergenlik ortalama 12-23 yaşlar arasında ortaya çıkan, önemli fiziksel, sosyal ve psikolojik değişikliklerin gerçekleştiği bir dönemdir. Bu dönemde ergenlerde çeşitli psikolojik değişimler gözlemlenmektedir. Bunlardan biri de, depresif belirtilerin belirgin şekilde ortaya çıkmasıdır. Sunacağım yazının ilk bölümünde; ergenliğin temel hatlarını, ikinci kısmında ise, erken ve ileri dönemlerde ortaya çıkan depresyon tablosunu ve ergenleri nasıl etkilediğini açıklamaya çalışacağım.
Hiç şüphe yok ki, bu dönem gerek aileler gerek gençler açısından zaman zaman sancılı ve bir o kadar da değişime açık olunabilecek bir süreci kapsar. Hormonların, fizyolojinin değişimi ve duygusal iniş çıkışların baş göstermesi bu süreci iyice katlanılmaz bir hale getirebilir. Ancak;ergenlerin bu dönemde, kişilerarası problemleri çözerken; duygusal, bilişsel, sosyal açıdan da olgunlaştığını herkes gözlemleyebilir.
Ergenliğe giriş yaşı; genetik yapıya, ırka, sosyoekonomik şartlara, iklime göre değişkenlik gösterebilir. Ergenliğe giriş için kesin bir zaman olmasa da genel olarak kızlarda 9-13’tür.Kızlar erkeklere göre daha erken bu döneme girerler; bu sebepten kızlar erkeklerden birkaç yıl önce gelişmeye başlarlar. Bu gelişim hem fiziksel hem de bedenseldir.
Fiziksel anlamda kızlarda vücut ağırlığı 5-15 kg artar. Boy,10-20 cm uzar. Göğüsler belirginleşir, kalça yuvarlaklaşır, adet kanaması başlar. Hormonal salgılar yeniden düzenlenmeye başladığı için, deri yağlanır ve sivilcelenme olur. Cinsel organda ve koltuk altında kıllanmalar görülür.
Erkeklerde ise; vücut ağırlığı 7-20 kg artar. Boy 10-30 cm uzar. Ses çatallaşır ve kalınlaşır. Sivilcelenme, ergenlikte çok sık karşılaşılan tatsız bir durumdur. Boy atma, hacimce irileşme kendini gösterir.Kas dokusu artar, vücut iri ve erkeksi görünüm kazanır. Yüz, kollar, göğüs, penis ve çevresi tüylenmeye başlar. Testesteron salınımı arttığı için, penis ve testisler olgunlaşmaya başlar ki bu penise ereksiyon ve uyarılma becerisi kazandırır. Bu gelişmelerle birlikte karşı cinse ilginin artması beklenir.
Ergenlik erken ve ileri evre olarak iki aşamada incelenebilir. Erken evrede ergenin davranışları, zıtlaşma yönünde ve şiddetli tepkilerle kendisini gösterir. Bu durum; ileride oluşacak olan yetişkin kimliğinin formunu belirler ancak bu insanlar değişemez olduğu gibi bir fikre tezahür edebilir, ki bu yanlıştır.
Ergenliği bir süreç olarak ele alırsak; her aşama kat edildiğinde gözlemlenen bir olgunluk hali göze çarpar. Daha az olgundan, daha fazla olguna doğru bir yönelim ortaya çıkar. Ancak süreç her zaman akışkan değildir, bazen durabilir, gerileyebilir ve sonra tekrar ilerleyebilir. Bu durum; kişi yetişkinlik dönemine gelene kadar devam edebilir. Ergen bu dönemdenasıl bir kişi olmak istediğini, kime benzemek istediğini şiddetli bir şekilde araştırır ve kendini yeni duruma uydurmaya çalışır. Bu süreçte; yeni sosyal gruplara girme, kendini bir şekilde ifade etme ve değer görme önem taşımaktadır. Özellikle, ünlü-prestijli kişileri model alma çok yaygın görülen bir tutumdur.
Ergenlik döneminde görülen bozuklukların boyutlarından bahsetmek gerekirse, bozuklukları aşağıda gösterildiği şekilde ele alabiliriz.
1. Davranışsal bozukluklar
2. Psikotik bozukluklar
3. Duygu-durum bozuklukları,
Ergenlikte ortaya çıkan en yaygın bozukluk ise depresyondur,(%20-%30) ki bu duygu durum bozukluğu başlığı altında incelenmektedir.Depresyonu olan çocuklarda ve ergenlerde ayırıcı tanı çok önemlidir, depresyonu taklit edebilen ancak depresyon olmayan başka bozukluklar da mevcuttur. Bu sebepten dikkatli olmak gerekir.
Neden ergenlerde depresyon ön plandadır? Bu sorunun cevabını bilmek ve anlamak, sorunu çözmede yardımcı olur. Bireyselleşme, meslek seçimi,cinsel kimlik oluşumu, kronik fiziksel hastalıklar, düşük öz saygı, zayıfsosyal destek, yetersiz sorun çözme yetisi, akademik başarısızlık, yanlış aile tutumu, depresyonun nedenleri arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra; ailenin psikiyatrik öyküsü, olumsuz yaşam deneyimleri, travmatik yaşantılar, duygusal -fiziksel istismar, akranlarla olan olumsuz ilişkiler ve öğrenme güçlüğü de depresyona neden olabilir. Ailenin yoksul olması, işsizlik, şiddet, cinsel yönelimden dolayı “ötekileştirilme” de depresyonun nedenleri arasındadır.
Depresyon Belirtileri:
Depresyon, olumlu antisipasyon kaybıdır, gelecekle ilgili olumlu beklentiler üretilmeme durumudur.
1. Depresif duygu-durum: Mutsuzluk, umutsuzluk, çaresizlik hissi, öfke
2. Anhedoni:Normalde uğraşılanı aktivitelerden, yapılan şeylerden zevk almama.
3. İştahta değişim: sadece yemeğe odaklanma ya da iştah azalması
4. Uykusuzluk ya da aşırı uyku hali: Özellikle geceleri uyunamadığı için internete yönelilebilir ki bu bağımlılık geliştirilmesinde rol oynar.
5. Aşırı hareketlikik / Harekette yavaşlama: Örnek olarak, okulda yerinde duramamak, arkadaşlarının dikkatini dağıtmak.
6. Halsizlik/Bitkinlik/ Enerji Kaybı
7. Değersizlik ve suçluluk duygusu: Kişi kendisi hakkında olumsuz inançlara sahiptir.( Ben aptalım, beceriksizim, işe yaramayan biriyim.)
8. Konsantrasyon eksikliği: Akademik başarısızlığa sebep olabilir.
9. İnsanlara sığınma ya da kaçış: Bazı gençler yalnız olmaktan hoşlanmazlar ve yanlarında hep birilerinin olmasını isterler, buna ihtiyaç duyarlar. Bazen de sevilmemek, istenmemek gibi düşünceler bu tip ergenlerin seçici olmadan sosyal ilişkiye girmelerine sebep olur. Bu onların sevgi ve şefkat ihtiyacını giderme yoludur. Bazen de ergen;yaşamda izole olup, içe kapanmayı tercih eder, çünkü onunla zaten kimse ilgilenmiyordur ve kendisini değersiz görüyordur.
10. Kendine zarar verme davranışını incelerken iki temel noktaya dikkat etmek gerekir. Birincisi; kişinin bu davranışı kendi isteğiyle yapıyor olması, diğer nokta ise kendini öldürmek gibi bir niyetinin olmaması. (başını duvara vurma, tırnak yeme, kendini yolma gibi)Bu tip davranışlar sergilendiğinde ergenin, öfkeli ve endişeli olduğunu anlayabiliriz. Bu tip davranışların yapılmasındaki amaç; gerilimi ve ruhsalacıyı azaltmak, kendini cezalandırmak, başkasına duyulan öfkeyi kendi üzerinden göstermek, kaygı-suçluluk gibi duyguları ifade etmektir.
11. Ölüm ve intihar düşünceleri/planları/girişimleri:Kendine zarar vermede, kişi yaşamını sonladırma amacı gütmez. İntiharda ise, temel amaç yaşamı sonlandırmaktır. İntihar girişiminde bulunan kişilerindaha önce de intihar girişiminde bulunmuş olabileceği gözden kaçmamalıdır. İntihar girişiminde bulunan ergenlerin son bir yıl içinde stresli bir yaşam olayı atlattığı araştırmada gösterilmiştir. Bunlara örnek olarak; sevgiliden ayrılma,disiplin krizi yaratan ani bir olay, aşırı öfkeyi gösterebiliriz.
12. Madde kullanımı: Madde kullanımı depresyonun tetikleyicisi olduğu gibi, depresyonun sonucu da olabilir.
Ergenlikte, gençler bilişsel olarak farklı bir yapıya doğru yol almaktadırlar. Soyut kavramları daha çok düşünüp, daha karmaşık problemler çözmeye, diğer kişilerin bakış açılarını anlamaya başlarlar ve önceki durumlarına göre ahlaki ve etik açıdan daha yüksek bir sağduyuya sahip olurlar,beyin de gelişmeye devam etmektedir.
Ergenler, bağımsız olma ve kimliklerini bulma yolunda çok zorlu bir süreçten geçmeye başlarlar ve hayatın neresine uyum sağlamak venereye gitmek istediklerini anlamak için mücadele ederler. “Ben kimim?” sorusu,esas sorudur. Ergene verilen görev,bağımsızlaşmaktır ve bu dönem içinde yası da barındırır. Bir daha dönülemeyecek olan çocukluk bedenine, hayallerine yönelik olan yas.
ÖNERİLER:
Aileler çocuklarını, kontrol edebilmek için boğmamalı, onun kendisini ifade edebilmesi için, kimlik oluşturabilmesi için zaman ve fırsat vermelidir. Kendilerinin çocuklarıyla nasıl bir bağ oluşturduğunu fark etmeli;güven, sınırlar ve anlayış anlamında eksiklikleri varsa gidermelidir. Ne çok kontrolcü ne de aşırı hoşgörülü ve sınırsız olmak gerekir.
Çocukları hata yapınca aşırı tepkiler ya da ceza vermek yerine, ona olumlu davranışı göstermeli, yapıcı olmalıdır. Ebeveynin cezalandırıcı tutumu ergeni doğruya sevk etmek yerine, ebeveynden korkmaya iterki, ebeveynden korkan çocuk ya da ergen hata yapmaya daha meyillidir.Hatalarını saklar, anne babanın bunları öğrenme şansı da kalmaz ya da daha olumsuz sonuçlarla sonradan öğrenir.
Hiç şüphe yok ki, bu dönem gerek aileler gerek gençler açısından zaman zaman sancılı ve bir o kadar da değişime açık olunabilecek bir süreci kapsar. Hormonların, fizyolojinin değişimi ve duygusal iniş çıkışların baş göstermesi bu süreci iyice katlanılmaz bir hale getirebilir. Ancak;ergenlerin bu dönemde, kişilerarası problemleri çözerken; duygusal, bilişsel, sosyal açıdan da olgunlaştığını herkes gözlemleyebilir.
Ergenliğe giriş yaşı; genetik yapıya, ırka, sosyoekonomik şartlara, iklime göre değişkenlik gösterebilir. Ergenliğe giriş için kesin bir zaman olmasa da genel olarak kızlarda 9-13’tür.Kızlar erkeklere göre daha erken bu döneme girerler; bu sebepten kızlar erkeklerden birkaç yıl önce gelişmeye başlarlar. Bu gelişim hem fiziksel hem de bedenseldir.
Fiziksel anlamda kızlarda vücut ağırlığı 5-15 kg artar. Boy,10-20 cm uzar. Göğüsler belirginleşir, kalça yuvarlaklaşır, adet kanaması başlar. Hormonal salgılar yeniden düzenlenmeye başladığı için, deri yağlanır ve sivilcelenme olur. Cinsel organda ve koltuk altında kıllanmalar görülür.
Erkeklerde ise; vücut ağırlığı 7-20 kg artar. Boy 10-30 cm uzar. Ses çatallaşır ve kalınlaşır. Sivilcelenme, ergenlikte çok sık karşılaşılan tatsız bir durumdur. Boy atma, hacimce irileşme kendini gösterir.Kas dokusu artar, vücut iri ve erkeksi görünüm kazanır. Yüz, kollar, göğüs, penis ve çevresi tüylenmeye başlar. Testesteron salınımı arttığı için, penis ve testisler olgunlaşmaya başlar ki bu penise ereksiyon ve uyarılma becerisi kazandırır. Bu gelişmelerle birlikte karşı cinse ilginin artması beklenir.
Ergenlik erken ve ileri evre olarak iki aşamada incelenebilir. Erken evrede ergenin davranışları, zıtlaşma yönünde ve şiddetli tepkilerle kendisini gösterir. Bu durum; ileride oluşacak olan yetişkin kimliğinin formunu belirler ancak bu insanlar değişemez olduğu gibi bir fikre tezahür edebilir, ki bu yanlıştır.
Ergenliği bir süreç olarak ele alırsak; her aşama kat edildiğinde gözlemlenen bir olgunluk hali göze çarpar. Daha az olgundan, daha fazla olguna doğru bir yönelim ortaya çıkar. Ancak süreç her zaman akışkan değildir, bazen durabilir, gerileyebilir ve sonra tekrar ilerleyebilir. Bu durum; kişi yetişkinlik dönemine gelene kadar devam edebilir. Ergen bu dönemdenasıl bir kişi olmak istediğini, kime benzemek istediğini şiddetli bir şekilde araştırır ve kendini yeni duruma uydurmaya çalışır. Bu süreçte; yeni sosyal gruplara girme, kendini bir şekilde ifade etme ve değer görme önem taşımaktadır. Özellikle, ünlü-prestijli kişileri model alma çok yaygın görülen bir tutumdur.
Ergenlik döneminde görülen bozuklukların boyutlarından bahsetmek gerekirse, bozuklukları aşağıda gösterildiği şekilde ele alabiliriz.
1. Davranışsal bozukluklar
2. Psikotik bozukluklar
3. Duygu-durum bozuklukları,
Ergenlikte ortaya çıkan en yaygın bozukluk ise depresyondur,(%20-%30) ki bu duygu durum bozukluğu başlığı altında incelenmektedir.Depresyonu olan çocuklarda ve ergenlerde ayırıcı tanı çok önemlidir, depresyonu taklit edebilen ancak depresyon olmayan başka bozukluklar da mevcuttur. Bu sebepten dikkatli olmak gerekir.
Neden ergenlerde depresyon ön plandadır? Bu sorunun cevabını bilmek ve anlamak, sorunu çözmede yardımcı olur. Bireyselleşme, meslek seçimi,cinsel kimlik oluşumu, kronik fiziksel hastalıklar, düşük öz saygı, zayıfsosyal destek, yetersiz sorun çözme yetisi, akademik başarısızlık, yanlış aile tutumu, depresyonun nedenleri arasında sayılabilir. Bunun yanı sıra; ailenin psikiyatrik öyküsü, olumsuz yaşam deneyimleri, travmatik yaşantılar, duygusal -fiziksel istismar, akranlarla olan olumsuz ilişkiler ve öğrenme güçlüğü de depresyona neden olabilir. Ailenin yoksul olması, işsizlik, şiddet, cinsel yönelimden dolayı “ötekileştirilme” de depresyonun nedenleri arasındadır.
Depresyon Belirtileri:
Depresyon, olumlu antisipasyon kaybıdır, gelecekle ilgili olumlu beklentiler üretilmeme durumudur.
1. Depresif duygu-durum: Mutsuzluk, umutsuzluk, çaresizlik hissi, öfke
2. Anhedoni:Normalde uğraşılanı aktivitelerden, yapılan şeylerden zevk almama.
3. İştahta değişim: sadece yemeğe odaklanma ya da iştah azalması
4. Uykusuzluk ya da aşırı uyku hali: Özellikle geceleri uyunamadığı için internete yönelilebilir ki bu bağımlılık geliştirilmesinde rol oynar.
5. Aşırı hareketlikik / Harekette yavaşlama: Örnek olarak, okulda yerinde duramamak, arkadaşlarının dikkatini dağıtmak.
6. Halsizlik/Bitkinlik/ Enerji Kaybı
7. Değersizlik ve suçluluk duygusu: Kişi kendisi hakkında olumsuz inançlara sahiptir.( Ben aptalım, beceriksizim, işe yaramayan biriyim.)
8. Konsantrasyon eksikliği: Akademik başarısızlığa sebep olabilir.
9. İnsanlara sığınma ya da kaçış: Bazı gençler yalnız olmaktan hoşlanmazlar ve yanlarında hep birilerinin olmasını isterler, buna ihtiyaç duyarlar. Bazen de sevilmemek, istenmemek gibi düşünceler bu tip ergenlerin seçici olmadan sosyal ilişkiye girmelerine sebep olur. Bu onların sevgi ve şefkat ihtiyacını giderme yoludur. Bazen de ergen;yaşamda izole olup, içe kapanmayı tercih eder, çünkü onunla zaten kimse ilgilenmiyordur ve kendisini değersiz görüyordur.
10. Kendine zarar verme davranışını incelerken iki temel noktaya dikkat etmek gerekir. Birincisi; kişinin bu davranışı kendi isteğiyle yapıyor olması, diğer nokta ise kendini öldürmek gibi bir niyetinin olmaması. (başını duvara vurma, tırnak yeme, kendini yolma gibi)Bu tip davranışlar sergilendiğinde ergenin, öfkeli ve endişeli olduğunu anlayabiliriz. Bu tip davranışların yapılmasındaki amaç; gerilimi ve ruhsalacıyı azaltmak, kendini cezalandırmak, başkasına duyulan öfkeyi kendi üzerinden göstermek, kaygı-suçluluk gibi duyguları ifade etmektir.
11. Ölüm ve intihar düşünceleri/planları/girişimleri:Kendine zarar vermede, kişi yaşamını sonladırma amacı gütmez. İntiharda ise, temel amaç yaşamı sonlandırmaktır. İntihar girişiminde bulunan kişilerindaha önce de intihar girişiminde bulunmuş olabileceği gözden kaçmamalıdır. İntihar girişiminde bulunan ergenlerin son bir yıl içinde stresli bir yaşam olayı atlattığı araştırmada gösterilmiştir. Bunlara örnek olarak; sevgiliden ayrılma,disiplin krizi yaratan ani bir olay, aşırı öfkeyi gösterebiliriz.
12. Madde kullanımı: Madde kullanımı depresyonun tetikleyicisi olduğu gibi, depresyonun sonucu da olabilir.
Ergenlikte, gençler bilişsel olarak farklı bir yapıya doğru yol almaktadırlar. Soyut kavramları daha çok düşünüp, daha karmaşık problemler çözmeye, diğer kişilerin bakış açılarını anlamaya başlarlar ve önceki durumlarına göre ahlaki ve etik açıdan daha yüksek bir sağduyuya sahip olurlar,beyin de gelişmeye devam etmektedir.
Ergenler, bağımsız olma ve kimliklerini bulma yolunda çok zorlu bir süreçten geçmeye başlarlar ve hayatın neresine uyum sağlamak venereye gitmek istediklerini anlamak için mücadele ederler. “Ben kimim?” sorusu,esas sorudur. Ergene verilen görev,bağımsızlaşmaktır ve bu dönem içinde yası da barındırır. Bir daha dönülemeyecek olan çocukluk bedenine, hayallerine yönelik olan yas.
ÖNERİLER:
Aileler çocuklarını, kontrol edebilmek için boğmamalı, onun kendisini ifade edebilmesi için, kimlik oluşturabilmesi için zaman ve fırsat vermelidir. Kendilerinin çocuklarıyla nasıl bir bağ oluşturduğunu fark etmeli;güven, sınırlar ve anlayış anlamında eksiklikleri varsa gidermelidir. Ne çok kontrolcü ne de aşırı hoşgörülü ve sınırsız olmak gerekir.
Çocukları hata yapınca aşırı tepkiler ya da ceza vermek yerine, ona olumlu davranışı göstermeli, yapıcı olmalıdır. Ebeveynin cezalandırıcı tutumu ergeni doğruya sevk etmek yerine, ebeveynden korkmaya iterki, ebeveynden korkan çocuk ya da ergen hata yapmaya daha meyillidir.Hatalarını saklar, anne babanın bunları öğrenme şansı da kalmaz ya da daha olumsuz sonuçlarla sonradan öğrenir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ergenlerle ve Ergenlikle Başa Çıkabilmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Merve MAMACI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Merve MAMACI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.