2007'den Bugüne 92,232 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,964 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Öğrenme Güçlüğü
MAKALE #9854 © Yazan Aydın ALEGÖZ | Yayın Kasım 2012 | 17,631 Okuyucu
Öğrenme güçlüğü her dilde, her kültürde ve her ulusta görülen bir sorundur. Her okulda, ortalama ya da ortalamanın üstünde zekaya sahip olduğu halde okuma, yazma ya da matematik becerileri kazanmada ve kullanmada güçlük çeken çocuklara rastlamak olasıdır. Bu sorun hekimler tarafından geçen yüzyılın başlarında fark edilmiş ve 1960’lı yıllarda yaygın biçimde tanınmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, az gelişmiş toplumlarda bilindiği pek söylenemez.

Öğrenme güçlüğü geniş ve dar anlamda kullanılan bir terimdir. Travma, zehirlenme, oksijensiz kalma gibi nedenlerle beynin belirli işlevlerinin zarar görmesi; işitme, görme duyularında güçlükler; otizm, asperger gibi yaygın gelişimsel bozukluklar vb. öğrenme bozukluğuna yol açar. Bu geniş anlamda öğrenme güçlüğüdür.

Dar anlamda öğrenme güçlüğü, özel öğrenme güçlüğü olarak da adlandırılır. Dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ya da matematik becerilerinin kazanılması ya da kullanılmasında ciddi güçlüklerin görüldüğü türdeş olmayan bir grup bozukluğu anlatır.

Özel öğrenme güçlüğünün değişik görüntüleri disleksi, disgrafi, diskalkuli (okuma, yazma, matematik bozukluk) gibi adlar alır. (Burada, öğrenme güçlüğü ile özel öğrenme güçlüğü eş anlamlı olarak kullanılmıştır.)

Kişi, öğrenme güçlüğünü doğuştan getirir ve bozukluk yaşam boyu sürebilir. Öğrenme güçlüğünün merkezi sinir sistemindeki işlev bozukluğuna bağlı olduğu varsayılır. Kişide öğrenme güçlüğü yanında, davranışları denetlemede, sosyal ilişkilerde sorunlar görülebilir ancak bunlar öğrenme güçlüğünün nedeni değildir. Öğrenme güçlüğü diğer engellerle (örneğin, duyusal yetersizlik, zihinsel engel ya da ağır duygusal bozukluklar) ya da dışsal etkilerle (örneğin, kültürel farklılık ya da yetersiz/uygun olmayan öğretim) eş zamanlı olarak bulunsa bile, bu engellerin ya da etkilerin sonucu değildir.

Öğrenme güçlüğü çok çeşitlilik gösteren bir sorun olduğu için birçok tanımı yapılmıştır. Bu tanımlarda bazı benzer ögeler vardır ve bunlar öğrenme güçlüğü olan çocukların ortak özellikleri olarak da görülebilir. Öğrenme güçlüğü tanımlarındaki ortak ögeler şunlardır:
Merkezi sinir sisteminde işlev bozukluğu
: Tüm öğrenmeler, merkezi sinir sisteminin temel bölümü olan beyinde gerçekleşir. Buradaki bir işlev bozukluğu, öğrenmede sorunlara yol açar. İşlev bozukluğu, hekimin dıştan muayenesi ile değil, belirli davranışların gözlenmesiyle ve ölçeklerle sağlanabilir.

· Temel psikolojik süreçlerde yetersiz ve orantısız gelişme: Temel psikolojik süreçler bellek, işitsel algı, görsel algı, sözel dil, düşünme gibi zihinsel yeteneklerdir. Zihinsel yetenek ya da zeka, tek bir kapasiteden ibaret değildir, birçok yetenekten oluşur. Yetenekler herkeste aynı oranda gelişmez ve bazılarının gelişiminde gecikme olabilir.
· Öğrenme etkinliklerinde güçlük: Öğrenme güçlüğü olan çocuklar temel okuma yazma ve aritmetik becerilerinin kazanılmasında, yazılı ya da sözlü anlatımda güçlük çekerler. İleriki sınıflarda bunlara diğer derslerde yaşanan başarısızlıklar da eklenir.
· Kapasite ve okul başarısındaki farklılık: Öğrenme güçlüğü olan çocuklar ortalama ve ortalamanın üstünde bir öğrenme kapasitesine sahip olmalarına karşılık, ders başarıları oldukça düşüktür. Bu sapma ikinci ya da üçüncü sınıftan başlayarak belirlenebilir. Ancak bu sapma, öğrenme güçlüğü dışındaki bazı nedenlerden de kaynaklanabilir.
· Diğer nedenlerin dışlanması: Tanımlardaki bu öge, öğrenme güçlüğünün zihinsel gerilik, görme bozukluğu, işitme bozukluğu ya da ekonomik, kültürel, sosyal yoksunluk gibi etkenlere bağlı olmadığını anlatır. Bununla birlikte, uygulamada bu etkenlerin dışlanması güçtür. Çünkü birçok çocukta öğrenme güçlüğü yanında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi başka sorunlar da gözlenebilir. Bazen hangi sorunun birincil, hangisinin ikincil olduğunu belirlemek kolay değildir.

Öğrenme Güçlüğü ve IQ


Öğrenme güçlüğü zihinsel engelden birçok bakımdan farklı olmasına karşın, okula ilk başladığı yıl hafif zihinsel engelli çocuk ile öğrenme güçlüğü olan çocuğu ayırmak güç olabilir. Bunun başlıca nedeni, bu çocukların temel okuma yazma ve matematik becerilerde başarılarının çok düşük olmasıdır.

Hafif zihinsel engelli çocuğun kapasitesi 50-55 IQ alt sınırı ile 70-75 IQ üst sınırı arasındadır. Uyumsal davranışlarında da ( özbakım becerileri, dil ve konuşma becerileri, sosyalleşme vd.) yaşından beklenenin çok altındadır. Öğrenme güçlüğü olan çocuğun kapasitesi 85-115 IQ (normal sınır) ve üstünde olup uyumsal davranışların birçoğunda sorunu yoktur.

Zihinsel engelli bir çocukta özel öğrenme güçlüğü de görülebilir. Ancak öğrenme güçlüğünün derecesi ne olursa olsun, çocuğun birincil sorunu zihinsel engeldir. Hafif zihinsel engelli çocukların bazıları temel okuma becerilerini ilk yıl kazansalar bile, okuduğunu anlamada yaşının ya da bulundukları sınıf düzeyinin gerisindedirler ve ara giderek açılır.

Öğrenme güçlüğü olan zeki bir çocuğun sorunu bazen fark edilmeyebilir. Örneğin, 11 yaşında 140 IQ’ ya sahip bir çocuk, ortalama bir başarı gösterirse bu durum büyük olasılıkla, başta öğretmen olmak üzere hiç kimsenin dikkatini çekmez. Aslında bu çocuk sınıfta en iyi öğrenen öğrenci olmalı ve kendisinden birkaç yaş büyüklerin öğrendiklerini öğrenebilmelidir.

Görülme sıklığı


Öğrenme güçlüğü, okul çağındaki çocukların %2-10’ unda görülen bir sorundur (DSM-4). Bu oran, tanımdaki ölçütlere ve güçlüğün derecesine bağlı olarak değişir. Öğrenme güçlüğünün erkeklerde görülme sıklığının kızlara göre daha fazla olduğu yönünde yaygın bir kanı varsa da nüfus araştırmaları iki cinsiyet arasında fark olmadığını göstermiştir.
Okul çağındaki çocukların yaklaşık % 10’ unun özel eğitim gereksinimi olduğu düşünülürse öğrenme güçlüğü olan çocuklar, bu grubun yaklaşık yarısını oluşturur.

Öğrenme Kuramları ve Öğrenme Güçlüğü


Psikolojide öğrenme güçlüğü alanı ile ilgili başlıca üç kuram vardır: Gelişim psikolojisi kuramları, davranışçı psikoloji kuramları ve bilişsel psikoloji kuramları.
Gelişim psikolojisi: Gelişim psikoloji kuramlarına göre, bilişsel yeteneklerin ya da düşüncenin olgunlaşması sıralı bir gelişim izler. Gelişim, tüm bilişsel yeteneklerde aynı oranda olmaz. Bazılarında gecikmeler olur ve öğrenme sorunları ortaya çıkar. Bu durum temel okuma yazma ve matematik becerilerin kazanılmasında belirgin biçimde gözlenir. Ancak okul öncesinde ve temel eğitimin ilk yıllarında uygulanan açıklayıcı öğretim ( explicite teaching), çocuğun gelişimsel gecikmesinin getireceği akademik sorunların üstesinden gelmesine yardımcı olur.

Davranışçı Psikoloji: Davranışçı psikoloji, öğrenme davranışının nasıl biçimlendiğini anlamamıza yardım eder. Davranışçı kuramlar, öğrenme güçlüğü alanındaki değerlendirme ve öğretim yöntemlerini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu kuramlara göre, bir davranışın üç bileşeni vardır: Uyaran, tepki ve sonuç (pekiştirici). Çocuğun davranışını değiştirmek bu üç bileşenin analizini gerektirir. Davranış analizi ile karmaşık beceriler alt becerilere ayrılabilir. Çocuk, alt becerileri sırayla öğrenerek hedef davranışı kazanabilir.

Bilişsel Psikoloji:
Bilişsel kuramlar, hangi bilişsel özelliklerin öğrenmeyi etkilediğini daha iyi anlamamızı sağlamaya çalışır. Bilişsel kuramlara göre, çocuklar bilgiyi işleme ve kullanma yeteneklerinde farklılıklar gösterirler. Bu nedenle öğretmen çocukların bilgi işlemedeki yeterlilik ve yetersizliklerini gözlem ya da testler aracılığıyla belirlemelidir. Sonra bu bilgiye dayalı olarak uygun öğretim yöntemleri seçmelidir. Örneğin, işitsel yeteneklerinde bozukluk olan çocuk, işitmeye dayalı öğretim yaklaşımlarında (örneğin fonetik yöntem) güçlük çeker.

Bilişsel psikolojide başta gelen öğrenme kuramı, bilgi işlem kuramıdır. Bu işlem kuramına göre öğrenme sırasında insan zihni bir bilgisayar gibi çalışmaktadır; girdi, işlem, çıktı. Örneğin çocuğa bir sözcük gösterilir (girdi). Çocuk, sözcüğü tanımak ve onun sesini, anlamını belirlemek için belleği araştırır (işlem). Sonunda sözcüğü söyler (çıktı).

Bilgi işlem kuramı üç tür bellek tanımlar:
Duyumsal kayıt, kısa erimli bellek (ya da çalışan bellek) ve uzun erimli bellek. Duyu organlarıyla gelen bilginin (duyulan, görülen şeyler) bir kopyası özet olarak duyusal kayıtta depolanır. Dikkat harcanmadığında, bunlar duyusal kayıttan hemen silinir. Bunun öğrenme bakımından önemi, öğrenme sırasında çocuğun dikkatinin sağlanmasıdır. Öğretmenin “sınavda çıkabilir.” demesi ya da elindeki kalemi yazı tahtasına vurması dikkati sağlamaya ilişkin örneklerdir.
Kısa süreli bellek, geçici bellek sistemidir. Kişi duyusal kayıtta yer alan bilginin bilinçli biçimde farkında olmamasına karşılık, kısa süreli bellekteki bilginin tam olarak bilincindedir. Bilgi burada kısa bir süre kalır ve herhangi bir işlem görmezse, kaybedilir.
Uzun süreli bellek kalıcı bellektir. Öğrenmenin gerçekleşmesi için bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılması gerekir. Uzun süreli bellekle ilgili sorun, bilginin depolanması değil, anımsanması yani kısa süreli belleğe (çalışan bellek) çıkarılmasıdır. Bilginin kısa süreli bellekte nasıl daha uzun süre tutulabileceğine ve uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe nasıl kolayca çıkarılacağına ilişkin bazı teknikler vardır.

Değerlendirme ve Tanı:


Değerlendirme başlıca iki nedenle yapılır. Birincisi, çocuğun sorununun öğrenme güçlüğü mü, yoksa başka bir engel mi olduğunu, ikincisi bireysel eğitim planının hedeflerini belirlemektir.

Öğrenme güçlüğünün değerlendirilmesinde biri geleneksel, diğeri informal değerlendirme olmak üzere iki yaklaşım söz konusudur. Geleneksel yaklaşımda standart testler kullanılır. Standart testlerde öğrencinin performansı, testin standartize edildiği norm gurubunda yer alan aynı yaştaki çocukların ortalama performansı ile karşılaştırılır.
Standart testler, normal dağılım gösteren öğrencilerin yarısının ortalamanın üstünde, yarısının ortalamanın altında olduğu istatistiklere dayalı testlerdir. Geçerlilik güvenirlik gibi özellikleri, standart uygulama yönergeleri ve norm tabloları vardır. Ancak istatistiksel bakımdan ne kadar sağlam olsalar da, bazı sınırlılıkları vardır. Bu testler öğrencinin sınıfta neleri öğrendiğine, neleri öğrenmediğine ilişkin bilgi vermezler.
İnformal değerlendirmenin otantik değerlendirme, performans değerlendirmesi, dosya değerlendirmesi, dinamik değerlendirme gibi değişik türleri vardır.
Otantik değerlendirme de çocuğa bir okuma parçası okutulur, bir konu üstüne ikna edici bir konuşma yapması istenir, bir konuya ilişkin mektup yazdırılır ya da matematiği kullanarak verilen gerçek problemleri çözmesi istenir.
Performans değerlendirilmesinde çocuğun müfredat programına göre ne yapabildiğini değerlendirmeye yönelik test uygulanır.
Dosya değerlendirmede çocuğun yaptığı ödevler, sınav kağıtları, yazdığı yazılar, defterler vb. incelenir.
Dinamik yaklaşımda öğretmen, çocuğun ne öğrendiğini değil, öğrenme etkinliği aracılığıyla onun öğrenme yeteneğini değerlendirmeye çalışır.
Değerlendirmeye yönelik bilgi başlıca beş kaynaktan elde edilir; görüşme, gözlem, dereceleme ölçekleri, informal ve standart ölçekler.
Görüşmede, ailelerden doğum öncesinden başlayarak çocuğun gelişim öyküsüne ve ailedeki diğer bireylerin öğrenme sorunlarına ilişkin bilgi alınır.
Gözlem, öğrenme güçlüğünü değerlendirmede gereklidir. Çünkü test ya da görüşme ile çocuğun birçok özelliği yeterince belirlenemez. İyi bir gözlemci, çocuğun önemli birçok özelliğini ve davranışını farkedebilir. Gözlem ayrıca diğer değerlendirme araçlarının bulgularını doğrulama işlevi görebilir.
Dereceleme ölçekleri, öğretmen ya da ebeveynlerin çocuğa ilişkin gözlemlerini ya da izlenimlerini belirli kategorilerde (örneğin, işitsel ve görsel algılama, sözel anlatım, yazılı anlatım, davranış, motor beceriler gibi) gruplanmış soruları dereceleyerek belirtmelerine dayanır.
İnformal değerlendirmeler, çocuğun sınıfta halihazırda öğrendiklerini temel alan değerlendirmelerdir. Standart testlere göre bazı avantajları vardır. Daha sık uygulanabilir. Ve kuralları esnektir. Okuma, aritmetik, dil, devinim becerileri vb. gibi birçok alanda informal değerlendirme yapılabilir.
Geleneksel değerlendirmede geniş bir öğrenci grubu üstünden çıkarılmış normlar ve standardize edilmiş ölçekler kullanılır. Uygulama, puanlama ve yorumlamaya ilişkin kurallar ve normlar ölçeğin el kitabında yer alır. Standart ölçeklerin birçoğu, uygulayıcıların ölçekle ilgili eğitim almasını gerektirir. Zeka, başarı, okuma, matematik, dil becerileri, devinim becerileri gibi çeşitli alanlar için geliştirilmiş çok sayıda standart ölçek vardır. Bunların bazıları zeka ya da okuma gibi bir tek alan için geliştirilmiştir. Diğerleri birden çok alanı kapsayan test bataryaları biçimindedir.
Değerlendirme sürecinde elde edilen bilgilerden, öğrenme güçlüğü tanısında ve bireysel eğitim programı hazırlanmasında yararlanılır.

Öğrenme Güçlüğünün Medikal Yönü:


tüm öğrenmeler, beyinde gerçekleşir. Beyindeki işlev bozukluğu, öğrenme sürecini olumsuz yönde etkiler. Öğrenme güçlüğü bu karmaşık organdaki işlev bozukluğunun sonucudur.

İnsan beyni, yapısı ve matabolizması aynı olan bir sağ, diğeri sol iki yarıküreden oluşur. Her yarıküre, dört lop ve bir motor alan yer alır. Bir yarıküredeki motor alan, vücudun diğer yanındaki motor etkinlikleri yönetir. Görme ve işitme merkezleri her iki yarı kürede de vardır.

Yarıküreler yapı bakımından aynı görünse de, işlevleri farklıdır. Ve bu farklılık yaşamın ilk yıllarında gözlenebilir. Sol yarı küre sözel işlevlerde, sağ yarı küre sözel olmayan işlevlerde özelleşmiştir. İşitsel ve görsel uyaranlar yarıkürelere eş zamanlı olarak taşınsa da sözel uyaranlara sol beyin yanıt verir.

Bugün beyin ve öğrenme güçlüğü arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılmasını sağlayan gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde beynin yapısı ve işlevlerine ilişkin araştırmalar artmıştır. Beyin ve okuma arasında ki bağlantıya ilişkin MRI ile yapılan araştırma sonuçları, dişlektik kişilerin beyinlerinin yapı ve işlev bakımından normal beyinden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Birçok insanda temporal lopların simetrik olmadığı ve sol bölgenin, sağ bölgeden daha geniş olduğu, dislektiklerde ise simetrik olduğu görülmüştür.

Ağır okuma bozukluğu olan bireylerin bulunduğu ailelerde yapılan incelemeler, sorunun kalıtımsal temeli olduğunu göstermiştir. İkiz incelemelerinde de, dislekside kalıtımın önemli rol oynadığını, ayrı yetişen ikizlerde bile, okuma güçlüğünün özelliklerinin benzer olduğu sonucunu ortaya koymuştur.

DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU

Öğrenme güçlüğü olan çocukların %25 – 40’ında dikkat eksikliği bozukluğu semptomları görülmüştür. Dikkat eksikliği bozukluğu, yetersiz dikkat becerileri, dürtüsellik ve çoğu zaman hiperaktivite ile birlikte görülen nörolojik bir sorundur. Dikkat eksikliği dikkati bir etkinlik üstünde yeterli süre sürdürememektir. Dürtüsellik bir eylemin sonucunu düşünmeden hemen harekete geçme eylemidir. Hiperaktivite, aşırı hareketlilik ve sakin olmada güçlük çekmektir. Bu belirtide yaşla birlikte değişiklikler olur. Küçük çocukların hiperaktivitesi koşma, tırmanma gibi büyük motor etkinlikler biçimindedir. Ve birkaç dakikadan daha uzun süre hareketsiz duramazlar. Ancak hiperaktivite ile çok hareketlilik çok farklıdır. Hiperaktif davranışlar gelişigüzeldir ve iyi organize edilmiş değildir. Daha ileri yaştaki çocuklar yerinde uzun süre oturamazlar ve sınıfta çok konuşurlar. Kardeşleriyle ve arkadaşlarıyla sık sık kavga ederler. Sınıftaki çalışmaları tamamlayamazlar. Ve önemli bilgileri kaçırırlar. Ergenlerde hiperaktivite önemli ölçüde azalmasına karşılık, dikkat yetersizliği sürer ve bunlara davranışsal sorunlar, düşük özsaygısı, bazen depresyon eşlik eder.

Dikkat eksikliği bozukluğu olan çocukların birçoğu dikkat yetersizliği sorununu çözmek ve hiperaktif davranışları kontrol altına almak için ilaç kullanmaktadır. Ancak ilaçlar, iştahsızlık, uykusuzluk, uyuşukluk ve başka olumsuz etkiler yaratmadan hiperaktiviteyi kontrol etmeli, dikkat süresini arttırmalı, dürtüsel ve saldırgan davranışları azaltmalıdır.

Özel Öğrenme Güçlüğü ve Özel Eğitim Ortamı

Öğrenme güçlüğü plan çocuğun özel eğitim v ilişkili hizmetleri nerede alacağı bireysel eğitim planında yer alır. Öğrenme güçlüğü olan öğrenciler akademik ve sosyal bakımdan en çok yararı normale en yakın ortamdan sağlarlar. Diğer ortamlar (kaynak oda, özel sınıf, özel okul) etiketlenmelerine neden olur. Ancak diğer yandan, öğrenme güçlüğü olan çocuğun yaşadığı sorunun doğası gereği normal sınıfta kolayca sağlanamayan bireysel ve oldukça yapılandırılmış bir eğitime yoğun gereksinimi vardır.

Öğrenme güçlüğü olan çocukların özel eğitimi normal sınıfta, kaynak oda, özel sınıf ya da özel okulda yapılabilir. Normal sınıf en az sınırlayıcı eğitim ortamıdır. Özel okul en sınırlayıcı ortamdır. Çünkü burada yalnızca engelli çocuklar bulunur. En az sınırlayıcı çevre, engelli ve engelli olmayan öğrencilerin olabildiğince bir arada oldukları ortamdır. Ancak yerleştirme kararına bağlı olarak çocuk haftanın ya da günün bir bölümünü normal sınıfta, diğer bölümünü kaynak oda, özel sınıf ya da özel okulda geçirebilir.
Özel eğitimin nerede yapılacağı kararında çocuktaki öğrenme güçlüğünün derecesi, gereksinim duyduğu diğer hizmetler, sahip olduğu akademik ve sosyal beceriler, bulunduğu okul kademesi (ilkokul, ortaokul, lise) gibi etkenler önemli rol oynar.
Bireysel eğitim programının hazırlanmasında ve yerleştirme kararında normal sınıf öğretmeni, özel eğitim personeli, okul psikoloğu (rehber öğretmen) ve okul yöneticisi gibi çocuğun eğitimi ile ilgili kişiler yer alır. Çocuğun ebeveynlerinin, yerleştirme kararını onaylama ve itiraz etme hakkı olmalıdır.

Normal Sınıf:
özel eğitimin normal sınıfta yapılması (kaynaştırma) okul içinde eksiksiz bir destek sisteminin bulunmasını gerektirir. Çocuğu normal sınıfta oturtmak tek başına yeterli değildir.

Normal sınıfta öğretim ya doğrudan öğrenme güçlüğü öğretmeni tarafından yapılır. Ya da onun desteği ve gözetimi ile normal sınıf öğretmeni tarafından yapılır. İdeal olan, sorumluluğu her iki öğretmenin üstlenmesidir. Sınıf öğretmeni, sınıfına yerleştirilen çocuğun eğitimi için gerekli bilgi, beceri ve donanıma sahip olmalıdır. Normal sınıfa yerleştirilen çocuk, özel eğitim ve ilişkili diğer hizmetleri almak için günün belirli bir bölümünde sınıf dışında (kaynak oda, özel sınıf, özel okul gibi) olur. Ya da bu hizmetler özel eğitim personeli tarafından normal sınıfta verilir.

Kaynak Oda:
kaynak oda, normal sınıfa giden engelli çocuk için günün bir bölümünde iyileştirici eğitim (remedial education) ve değerlendirme hizmeti sağlayan bir destek ünitesidir. Kaynak oda haftalık çalışma çizelgesi ve müfredat programı bakımından esnektir. Çocuğun buraya hangi gün ve saatlerde gideceğini normal sınıf öğretmeni belirler. Öğrenciler beden eğitimi gibi sevilen derslerde gönderilmez.

Özel Sınıf:
Özel sınıfa yerleştirilen öğrenci, bir okul günün çoğunu burada geçirir. Özel sınıfta geçirilen süre çok olduğundan öğrenme güçlüğünün derecesi ağır birçok çocuğa daha çok bireysel eğitim sağlaması bakımından avantajlıdır. Ayrıca, ağır öğrenme güçlüğü olan çocuğun normal sınıfın yarışmacı ortamında sürekli başarısızlık yaşaması nedeniyle özsaygısı ciddi biçimde zedelenebilir. Özel sınıfta ise bireysel eğitim programı çerçevesinde teke tek öğretim yapıldığında böyle bir sorun yaşanmaz. Bununla birlikte özel sınıfın bir amacı da öğrencinin normal sınıfa aktarımı için onun kendini organize etme ve bağımsız öğrenme becerileri geliştirmesine yardım etmektir.

Özel sınıfların kategoriktir ve yalnızca öğrenme güçlüğü olan ya da başka bir gruba yöneliktir. Diğerleri karmadır ve değişik engel gruplarından öğrenciler vardır.

Özel Okul:
Özel okula öğrenme güçlüğü olan çocukların bazıları tam zamanlı, bazıları yarı zamanlı olarak katılır. Özel okullar, diğer seçeneklere oranla daha çok uzman personele ve donanıma sahiptir. Burası da bireysel eğitim programı temelinde çalışır. Ve çocuğu normal okul ortamına aktarmayı amaçlar.

İlk Çocukluk Dönemi ve Öğrenme Güçlüğü


İlk çocukluk yılları tüm çocuklar için önemlidir. Öğrenme özellikleri beklenenden farklı olan çocuklar için daha da önemlidir. Bu nedenle öğrenme güçlüğü olan ya da öğrenme güçlüğü riski taşıyan okul öncesi çocuklar erken belirlenmeli ve uygun destek sağlanmalıdır.

Öğrenme güçlüğü, çocuğun okuma yazma ve matematik gibi üst düzey bilişsel beceriler kazanmaya başladığı birinci sınıfta daha belirginse de bazı belirtiler okul öncesi dönemde de görülebilir. Sorunları erken belirlenip uygun özel eğitim sağlandığında, ileride yaşanması olası okul başarısızlığı büyük ölçüde önlenebilir ya da azaltılabilir. Bilimsel araştırmalar erken müdahalenin bilişsel, sosyal gelişimi arttırdığını ve olası davranışsal sorunların azalttığını göstermiştir.

Öğrenme güçlüğünün okul öncesi dönemdeki işaretleri çocuğun devinimsel gelişiminde, konuşma ve dil gelişiminde, duyusal süreçlerde, dikkat yeteneğinde gözlenebilir. Öğrenme güçlüğünün bu yaş dönemindeki ipuçları, ilk ve ortaöğretim yıllarında yaşanması olası başarısızlıkların yordayıcısıdır.

Kaba Motor Becerileri:
Kaba Motor ya da kaba devinim etkinlikleri kol, bacak, boyun, göğüs kaslarıyla ilgilidir. Kaba motor becerilerinde sorunu olan çocuklar yürüme, koşma, sıçrama, atlama, sekme, atma, tutma, bisiklete binme gibi becerilerde yaşıtlarına göre oldukça yetersiz görünürler.

İnce Motor Becerileri:
İnce motor etkinlikleri parmak kasları, iki el arasındaki eşgüdüm ve el-göz eşgüdümüyle ilgilidir. İnce motor sorunu olan çocuklar giyinme, yemek yeme, düğüme ilikleme, kalem tutma, gibi becerileri öğrenmede yavaştırlar. Yap-boz, lego gibi eşgüdüm gerektiren oyunlarda güçlük çekerler. İnce motor güçlükleri okul yıllarında yazı yazmada kendini gösterir. Ancak öğrenme güçlüğü olan birçok çocuk devinimsel gelişim sorunu göstermez. Hatta bazılarının devinim becerileri mükemmel bile olabilir.

İşitsel Süreç:
işitileni doğru yorumlama, öğrenmede belki de en önemli etkendir. İşitsel süreçlerde sorunları olan çocuklar, temel okuma becerilerini kazanmada güçlükle karşılaşırlar. İşitsel süreç işitsel ayırdetme, işitsel bellek, işitsel sıralama ve ses birleştirmeyi içerir. İşitsel süreçlerde yetersiz olan çocuklar işitme engelli değildir. İşitirler fakat doğru yorumlayamazlar.

Görsel süreç:
Görsel öğrenmede ve özellikle okumayı öğrenmede önemli rol oynar. Görsel süreçle ilgili güçlüğü olan çocuklar görebilirler fakat rakamları, harfleri ya da sözcükleri ayırdetme ve bunları uzun süreli bellekte tutmada sorun yaşarlar.

Dil Becerileri:
Konuşmanın kazanılmasında yaşanan sorunlar, öğrenme bozukluğunun bir diğer erken belirtisidir. Dil becerilerinde sorunları olan çocuklar sözel dili anlamada ve sözel anlatımda güçlük çekerler.

Dikkat Sorunları:
öğrenme güçlüğü olan çocuklar dikkat eksikliği bozukluğu ile bağlantılı davranışlar gösterirler. Yerinde duramazlar, koşarlar, tırmanırlar, bir yere çıkıp atlarlar, gürültü yaparlar. Bir etkinlik üstünde yoğunlaşamazlar. Birini bitirmeden diğerine geçerler ve başladıkları işi bitiremezler. Dürtüseldirler ve bir davranışın sonucunu düşünmeden harekete geçerler. Öğretmenin sorusu bitmeden yanıt verirler. Paylaşmak ve sıra beklemek istemezler.

İlk Çocukluk Döneminde Değerlendirme:
İlk çocukluk dönemindeki değerlendirmede sıl rol standart testlerle değil, informal araçlardadır. Çocuğun doğal ortamda gözlenmesi ve değerlendirilmesi daha gerçekçi veri sağlar. İlk çocuklar döneminde, tüm çocuklar için tarama biçiminde kısa değerlendirmeler yapılır. Bu aşamada çocukların görme, işitme, yeterlilikleri, konuşma, dil ve bilişsel gelişimleri, devinim becerileri , sosyal ve duygusal olgunluklarına ilişkin kısa bilgiler alınır. Elde edilen verilerden, daha ayrıntılı incelemeyi gerektiren çocukları belirlemek için yararlanılır.

Tanı aşamasında ise, çocuk informal ve standart araçlarla kapsamlı biçimde değerlendirilir. Sorunların neler olduğu, derecesi ve bireysel eğitim programının hedefleri karşılaştırılır.

Ergenlik, Yetişkinlik ve Öğrenme Güçlüğü


Ergenlik döneminin güvenlik ile bağımsızlık çatışması, hızlı fiziksel değişiklikler, cinsel gelişim, arkadaş grubunun baskısı, kendini düşünme gibi özellikleri vardır. Bu nedenle ergen için bir kargaşa ve uyum dönemidir. Öğrenme güçlüğü ve ergenliğin özellikleri bir araya gelerek öğrenmede v kişiler arası ilişkilerde güçlükler artar.

Öğrenme güçlüğü olan ergenler ortak bazı özellikler gösterirler; başarısızlığı, çalışma becerilerinde yetersizlik, pasif öğrencilik, zayıf özsaygı, dikkat bozukluğu, motivasyon eksikliği, sosyal ilişki sorunları.

Okul Başarısızlığı:
Sesli okuma, yazılı anlatım ve matematik becerilerde yaşanın ya da bulundukları sınıf düzeyinin çok altındadırlar. Fen bilgisi, sosyal bilgiler, yabancı dil gibi derslerde de başarıları düşüktür ve bu yüzden birçoğu sınıf tekrarlar ya da okulu bırakırlar.

Çalışma Becerilerinde Yetersizlik:
Dersi dinlemede, not tutmada, ders çalışmada, sınav hazırlığında, ödev yapmada ya da yazılı sınav sorularını yanıtlamada zamanı planlamada bilgiyi organize etmede güçlük çekerler.

Pasif Öğrencilik:
Öğrenme güçlüğü olan ergenler pasif öğrencilerdirler. Sürekli başarısızlık yaşadıklarından etkin ve katılımcı olmak yerine edilgen olmayı öğrenmişlerdir. Bir problemi çözmeye çalışmak yerine öğretmenin gelip ne yapacağını söylemesini beklerler.

Zayıf Özsaygı:
Zayıf benlik kavramı ve düşük özsaygı, uzun süre yaşanmış olan başarısızlığın sonucudur. Öğrenme güçlüğü olan ergenin yeteneklerine olan güveni azdır ve duygusal sorunları vardır.

Dikkat Bozukluğu:
Öğrenme güçlüğü sorunu olan çoğu ergen, ortaokul ve lisedeki akademik öğrenmelerin gerektirdiği dikkat kapasitesine sahip değildir. Dersler, daha uzun sürelerle konsantre olmayı gerektirir. Yeterince konsantre olamamak ergenin akademik gelişimini engeller.

Motivasyon Eksikliği:
Öğrenme güçlüğü olan çocuk, yıllarca başarısızlık yaşayarak ortaokul ve lise sınıflarına gelmiştir. Yeteneklerinden kuşku duymakta ve çabalarının boşuna olduğunu düşünmektedir. Zor bir şeyle karşılaştığında hemen vazgeçer. Bazen başarı yaşasa da bunun şans eseri olduğunu ya da kolay bir şey olduğu için başardığını düşünür. Bu kuşkulu başarı doyum sağlamaz, ergenin özgüvenini arttırmaz.

Sosyal İlişki Sorunları:
Ergenlik yıllarında arkadaşlık ve akran onayının önemli olmasına karşılık, öğrenme güçlüğü olan ergenler, sosyal becerilerde yetersizliklerinden dolayı arkadaşlık kurmada ve sürdürmede güçlük çekerler.

Katkılarından dolayı Yrd.Doc.Dr. Çağatay ERTEN'e Teşekkür ederim.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Öğrenme Güçlüğü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Aydın ALEGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Aydın ALEGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Aydın ALEGÖZ Fotoğraf
Aydın ALEGÖZ
İzmir
Eğitim Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi10 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Aydın ALEGÖZ'ün Yazıları
► Öğrenme Güçlüğü Psk.Dnş.Yasemin ŞAHİN
► Öğrenme Güçlüğü Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR
► Öğrenme Güçlüğü Psk.Dnş.Kıvanç TIĞLI
► Öğrenme Güçlüğü Psk.Elvan Zeynep KAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,964 uzman makalesi arasında 'Öğrenme Güçlüğü' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:22
Top