Yunancada ”ebedi” anlamına gelen amarant bitkisinin M.Ö. 6700 yıllarından beri tüketildiği düşünülmektedir. Zengin protein, vitamin, mineral içeriği ile günümüz beslenmesinde de değerli bir gıda haline gelmiştir. Amarant bitkisi : %13-21 protein, %5-11 yağ, %48-69 nişasta ve %3-5 lif içermektedir. İçeriğindeki yağın %76’sı doymamış yağ asitlerinden meydana gelirken, içeriğindeki proteinin sindirilebilirliği, yani vücut tarafından kullanılabilirliği, %90 civarındadır ve genellikle tahıllarda düşük miktarda bulunan ”lizin” ve ”triptofan” aminoasitlerinden zengindir. Ayrıca gluten içermemesi ve yüksek posa içeriği nedeniyle de Diyabet, Çölyak gibi yaygın otoimmün hastalıklarda da rahatlıkla tüketilebilen bir tahıl ürünüdür. 2007 yılında Nijerya’da yapılan bir çalışmada Amarantın kolesterol düşürücü etkisinin bulunduğu da rapor edilmiştir.
100 gram Amarant Tahılının Besin Değeri:
*Enerji: 371 kalori
*Protein: 14 gram (Günlük Protein ihtiyacımızın %25’ini karşılar.)
*Karbonhidrat: 65 gram
*Yağ: 7 gram
*Potasyum: 508 mg (Günlük Potasyum ihtiyacımızın % 25’ini karşılar.)
*Kalsiyum: 158 mg (Günlük Kalsiyum ihtiyacımızın %15’ini karşılar.)
*Demir: 7,6 mg (Günlük Demir ihtiyacımızın %42’sini karşılar.)
*C Vitamini: 4,2 mg (Günlük C vitamini ihtiyacımızın %5’ini karşılar.)
Nasıl Tüketilir?
Sebze amarantın yaprakları taze olarak toplanıp salata, haşlama, buğulama, kaynatma, kızartma veya yemeklere tat verme gibi farklı şekillerde değerlendirilebilmektedir. Ayrıca çorbalara, bebek mamalarına, lazanyaya, makarnalara vb. ürünlere eklenebilmektedir.
Amarant tohumu da farklı şekillerde tüketilmektedir. Tohumu doğrudan bazı ürünlere eklendiği gibi, unu ekmeklere, eriştelere, kreplere, bisküvilere ve diğer fırın ürünlerine katılabilmektedir. Tohumlar ayrıca mısır gibi patlatılarak da tüketilebilmektedir. Bu şekilde patlamış mısırdan daha sağlıklı bir alternatif olarak beslenmemizde yer alabilir.