2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocukken Oyun Oynamanın Tüm Yaşamımıza Etkileri
YAZI #383 © Yazan Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN | Yayın Mayıs 2009
ÇOCUKKEN OYUN OYNAMANIN TÜM YAŞAMIMIZA ETKİLERİ



· Çocuğun kendini ifadesi,

· Çocuğa kimsenin öğretemeyeceği kuralları, kendi deneyimleriyle öğrenmesi yöntemi,

· Hayal ile gerçek arasında bir köprü,

· Çocuğun iç dünyasının bir aynasıdır,

· İnsandaki gizli enerjinin kullanılması,

· Oyun çocuğun dili, oyuncaklar kelimeleridir,

· Çocuğun sosyal ve ahlaki değerleri öğrendiği bir alandır,

· Çocuğun öğrenme laboratuarıdır,

· Çocuğa deşarj olanağı veren bir faaliyettir,

· Çocuğun deney yolunu kullanarak düşünmesi,

· Mantığa aykırı gibi görünen bir davranıştır (kibrit çöpüyle oynaması anlamsız gelir),

· Çocuğun zeka, beden ve kişilik gelişimini sağlayan en ideal ortamdır,

· Çocuğun sosyalleşmesini sağlar),

· Sonucu düşünmeden, eğlenme amaçlı yapılan hareketler,



· Çocuğun uyum sağlamasına yardımcı,



· Yenilik ve değişiklik arzusuna verilen bir cevap,



· Oyun genel anlamda çocuğun kişiliğini bütünüyle etkileyen bir faaliyettir.







Oyunun Tarihçesi:



Ø M.Ö. Eflatun aritmetik öğretmek için çocuklara elma vermiş (özellikle zor öğrenenlere oyun şeklinde öğretmiş), yapı – inşa derslerini öğretmek için de oyuncak gibi maketler kullanmış.



Ø Aristo çocukları oyuna teşvik etmiş



Ø Frübel seçilen oyuncakların önemini vurgulamış. Oynadığı oyuncağın çeşidine göre çocuğun yeteneğinin ve dikkatinin arttığını söylemiş ve oyuna teşvik etmiş.



Ø J. J. Rousseo, Commenious, Pestalozzi oyunla ilgilenmişler.











GELİŞİM DEVRELERİNİN OYUNA ETKİSİ







Oral Devre ( 0 – 2 Yaş )



§ Sütten kesilme, dişlerin çıkması, yürüme, konuşma bu devrede olur.



§ Bu dönemde güven duygusu gelişiyor, kendine güveni gelişiyor çünkü artık isteklerini hissettirebilecek yeterlilikte (örn acıkınca hissettiriyor, bir oyuncağı beğendiğinde ona doğru gidiyor v.s.)



§ Dişler çıkıyor ve her şeyi ısırmak istiyor. Bu dönemde çocuk ısırmanın bir sevgi işareti olduğunu sanıyor. Aile çocuğu ısırmaya teşvik ediyor, o ısırdıkça alkışlıyor veya gülüyorsa çocukta saldırganlığın temelleri atılmış olur. Çocuk sonradan bunun kötü bir şey olduğunu anlasa da alışkanlık mekanizması devreye girdiği için geri dönüşü kolay olmuyor. Burada sadistik davranışın temeli atılıyor.



§ Çocuk sütten kesiliyor, meme yerine biberondan emiyor. Burada çocuk terkedilmişlik duygusu yaşayabilir. Bunun için çocuğu memeden keserken zamanlama iyi yapılmalı, bu geçiş çocukla beraber ve yavaşça bu gerçekleştirilmelidir.







Anal Devre ( 2 – 3 Yaş )



§ Tuvalet eğitimi veriliyor, kaslar gelişiyor, mekân keşfi var (tepelere tırmanıyor, dolapları karıştırıyor, ne var orada merak ediyor), daha bağımsız olmak istiyor.



§ Aile çok fazla sınır koyar, koşturmasını engeller, altına yapınca ‘’yakarım seni’’ derse, yani çocuk engellenirse negativizm duyguları gelişebilir. Çocukta otistik davranış belirtileri ( az konuşup az oynama), sorumluluktan kaçma, kuşkuculuk (paranoid davranışların temeli bu dönemde atılır, hele de çocuğun eğilimi varsa çok fazla etkilenir), utangaçlık görülür.



§ Bağımlı ve aşırı koruyucu aileler, bu dönemde çocuğun gelişimini çok olumsuz etkiler.



§ Oidipus kompleksi bu dönemde başlıyor.



§ Sevgi isteği ve adalet duygusu bu dönemde gelişir. Engellenmesi sevilmediğini hissettirir.







Fallik Devre ( 3 – 5 Yaş )



§ Çocuğun girişimci olduğu, “ben yaparım” dediği, her şeyi kurcaladığı, araştırdığı evre.



§ Çocuğun girişimleri engellenirse suçluluk duygusu gelişir. Aile tedirginlik duyuyorsa çocuğa tehlike olmadan oyun oynayabileceği düzeydeki şeyleri yaptırabilir.



§ Cinsel araştırmalar yapılıyor. Çocuk kendini ve karşı cinsi tanıyor, “ne nasıl olur?”, “ben nasıl dünyaya geldim?” gibi soruların cevaplarını arıyor.



§ Oidipus kompleksi devam ediyor.



§ Kız ve erkek karakteri bu evrede belirginleşir. Kızlar dillenir, erkekler daha sert davranışlar sergiler. Kızlar erkek gibi, erkekler de kız gibi giydirilirse v.b. durumlarda cinsel kimlik gelişmesi gecikebilir veya sapabilir.



§ Bu devrede farklı bir hayal gücü gelişiyor ve çocuk yalan söylüyor. Bu dönemde yalanlarına çok da aldırmamak lazım çünkü çocuk onu yalan diye söylemiyor, ona bunları hayal gücü yaptırıyor. Örneğin arkadaşının silgisini alıp “bu benim” diyebiliyor. Burada çocuğu suçlamak yerine düzgünce konuşmak gerekir.



§ Çocuk önceki otizm (içe kapanıklık) devresinden çıkıyor, egosantrik devreye giriyor (herkes kendisiyle ilgilensin istiyor).



§ Benciller, paylaşımcı değiller (ama bazısı da paylaşımcı oluyor).



§ Hareket eden her şey canlıdır düşüncesi var (yeni nesilde pek yok).



§ Bu dönemde suçlama yapılırsa zihinsel ve bedensel gelişimi geriliyor. Çocuk kendi dünyasında yeterince sosyalleşemediği için (çocuk hayal dünyasında), bu dönemde ceza verilmemesi gerekir. Çünkü çocuk bunu anlamaz.







Gizil Devre ( 7 – 12 Yaş )



§ Somut düşünceden, soyut düşünceye geçilen devre. Hayal ve gerçek bu devrede ayırt ediliyor. Daha derinlemesine düşünme var.



§ Cinsel sakinlik devresi. Çocuklarda bir usluluk var, her şeye itiraz etmiyor, daha durgun.



§ Mülkiyet duygusu bu evrenin sonlarında elde ediliyor ama böyle olmaya da bilir. Mülkiyet duygusu gelişmeyen çocuk başkasının eşyalarını sahiplenebilir. Bu hırsızlık değildir ama çocuğa hırsız muamelesi yapılırsa öyle olabilir.



§ Paylaşma bu devrede gerçekleşiyor. Çoğu çocuk paylaşmayı beceremiyor (egosantrizmden çıkamamışsa). Paylaşmayı beceremeyince sosyalleşme de olmuyor. Sağlıklı şekilde sosyalleşemeyince de kekemelik, ürkek bakışlar, aşağılık kompleksi v.b. gerçekleşebilir. (sosyalleşme öncesi kriz devresi).



§ Kekemeliğin bir nedeni de çocuğun kafasında, anlatacağı çok şey var ama bunu aktarma yolu kısıtlı (1 ağzı var). Psikolojik gelişimi fiziksel gelişiminden önde giden çocuklarda kekemelik görülebilir. Ona hasta muamelesi yapmadan durumun nedenini bulmak lazım.



§ 1. planda arkadaş sevgisi var. (evden para çalıp arkadaşlarına bir şey alanlar, karnem kötü beni sevmeyecekler diye evden kaçanlar var)



§ Kaslar gelişirken çocukta koordinasyon bozukluğu olabilir. Elindekileri düşürür, yürürken düşer v.b. sakar muamelesi yapıp psikolojisini bozmamak lazım.



§ Bu sakin devrede cinsel bilgilerin çocuğun yaşına ve seviyesine göre verilmesi uygundur.











Gençlik Çağı ( 12 / 18 – 20 Yaş )



§ Kişi artık benliğini fark ediyor.



§ Buradaki bunalımlar daha çok çevreden geliyor. Çevreye karşı uyumsuzluk olabilir. Şikâyetler daha çok çevreden geliyor. Çocuk aileyi bir şekilde idare ediyor, eğitiyor, onları bastırıyor ama dışarıdaki insanlar oturmasına kalkmasını laf edebiliyor.



§ Kimlik arayışı devam ediyor (kimi model alayım).



§ Cinsel dürtüler ortaya çıkıyor ve bundan rahatsız oluyor.



§ Çocukluktan çıkıyor, iniş–çıkışlar yaşıyor (eskiden çocuktu herkes onu severdi, şimdi daha farklı). Bu iniş-çıkışlardan sonra kendine uygun bir benlik buluyor ve artık “ben buyum” diyor. (benlik hayat boyu gelişir).



§ Bu devreyi rahat atlatması için okul sonrası faaliyetler, hobiler v.b. gerekir. Herkesin içinde yaratıcı bir yön vardır ve çocuğa bu doğrultuda uygun hobiler seçilmelidir.



Birincil Öğrenme: kişinin kendi deneyimleriyle, ne yapıp yapmaması gerektiğini öğrenmesi.



İkincil Öğrenme: başkalarının tecrübelerinden yararlanarak öğrenme. Büyükleri dinleme, başarılı insanların hayatlarını araştırma v.b.







Genç Erişkinlik (20 / 25 – 27 Yaş)



§ Huzursuzluk kısmen geçti.



§ Artık kişi kendini tanıyor. Diğer evrelerden farklı olarak kişi artık kendini toplumun bir parçası olarak kabul ediyor (toplumdan ayrı, tek başıma olamam diyor).



§ Burada bazı fanatik bağlanmalar da olabiliyor (takım v.b.)



§ Kişi bütünleşmenin önemini anlıyor. Bütünlük, birlik ilk olarak aile içinde başlamalıdır.



§ Kişi kendi ruh sağlığını topluma, ilgilendiği konulara, alakalarına, ailesine, işine v.b. göre geliştirmeye çalışacak.



§ Önünde yine bir rehber var: etik, insan hakları, yardımlaşma, karşılıklı sevgi – saygı olacak ki bütünlük yürüsün.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Nilüfer ŞİŞMAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi47 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN'ın Makaleleri
► Oyun Terapisi ve Etkileri Psk.Ezgi TANIL
► Çocuklarda Oyun Kavramı ve Oyun Terapisi Psk.İlayda ÇEVİRİCİ YENİGÜN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Çocukken Oyun Oynamanın Tüm Yaşamımıza Etkileri' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kanser ve Çocuklar Aralık 2010
► Çocukta Kekeleme Aralık 2010
► Disleksi Nedir? Aralık 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:24
Top