2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,211 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Oyun ve Oyun Kuramları, Oyunun Terapide Kullanılması
MAKALE #11353 © Yazan Psk.Dnş.Emine ÜRÜN | Yayın Eylül 2013 | 21,584 Okuyucu
OYUN VE OYUN TERAPİSİ
“İnsanın temel doğası oynamaktır.”
PLATO
Oyun, çocuklarda tüm zamanlar boyunca, yer ve kültür farkı gözetmeksizin gözlemlenen en temel faaliyettir. Çocukları kısa bir süre gözlemlemek, bu gerçeği ortaya koyar. Çocuklar oyun oynadıkça yetenekleri gelişir, becerileri artar. Çocuklar oyunlarına büyüklerden gördüğünü aktarırken, bir yandan da kendinden bir şeyler katar. Oyun çocuğun hayal dünyasıdır, çocuğun yaratma ortamıdır. Resmi, çizgiler ve renklerle oynanan oyun; müzik, ses ve ritimlerle oynanan oyun; şiir sözlerle, dans hareketlerle oynanan bir çeşit oyundur.
Oyun çocukların evrensel dilidir. Oyun, çocukların toplumsal bir varlık olarak gelişmesinde temel rol oynar. Oyun çocuğun en doğal dürtüsü olan saldırganlık dürtüsünü boşaltmasına da yardım eder. Oyun çocuğun dili ve en etkili anlatım aracıdır. Çocuklar oyun aracılığı ile problemlerini çözebilir, korkularını, endişelerini, kaygılarını ifade eder, duygusal boşalım sağlar.
Schiller, “İnsan yalnızca oynadığı zaman tam bir insan varlığıdır” derken oyunun insanın özgürlüğe ulaşabileceği en saf yol olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Johan Huizihga’ya (1872-1945) göre ise oyun çeşitli kültür biçimlerinin doğuşuna kaynaklık etmiştir, oyun ilkel insanın yaşamı ve doğayı öğrenmekte kullandığı ilk etkinliktir. İlkel insanın, çevresini tanıması, öğrenmesi, bilgi edinmesi ve sanatı oyunla başlamıştır.
Oyunun ne olduğu konusunda eski zamanlardan beri çok değişik tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlardaki ortak nokta ise, oyunun çocuk için çok önemli bir uğraş olduğudur.
Bu tanımlardan bazıları şunlardır:
 Oyun, çocuğa hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları, kendi deneyimleriyle öğrenmesi yoludur.
 Oyun, sonucu düşünülmeden eğlenmek amacıyla yapılan hareketlerdir. Oyun “iş”in karşıtıdır. Çünkü “iş”te belli bir sonuç söz konusudur.”
 Oyun, içsel olarak güdülenen, belirli bir amacı olmayan, yetişkinler tarafından değil, çocuğun koyduğu kurallara bağlı olarak kendiliğinden gelişen ve zevk unsuru taşıyan davranışlardan oluşan bir etkinliktir.
 Oyun, çocukların kendi seçtikleri ya da gruptaki diğer çocuklann seçtikleri ve kendine göre sağlam kuralları olan eylemlerdir.
 Montaigne (1533-1592) oyunu çocukların en gerçek uğraşıları olarak tanımlamıştır.
 Montessori (1870-1952) de oyunu çocuğun işi olarak görmüştür.
 Gross’a göre (1896), oyun bir pratiktir. İleride karşılaşılabilecek davranış biçimleri oyunla elde edilir.
 Lazarus (1883) ise oyunu, kendiliğinden ortaya çıkan, hedefi olmayan, mutluluk getiren bir faaliyet olarak tanımlamıştır.
 Piaget’ye (1945) göre oyun, bir uyumdur
 Caillois’e göre (1958) oyun, serbestçe kabul edilmiş, fakat bağlayıcı olan kurallara göre belli bir alan ve zaman süreci içinde sürdürülen gerilim ve eğlence duygularını içeren, gerçek hayattan farklı olduğu bilinci ile yapılan gönüllü bir hareket ya da faaliyettir.
 Ellis’e göre oyun karmaşık bir insan davranışıdır.
Oyun faaliyeti içerik açısından şu özellikleri taşımaktadır:
 Oyun, kendiliğinden ortaya çıkar.
 Oyun, duyu organlarında, sinir ve kaslarda, zihinsel düzeyde oluşur ve bu üç düzey beraber işler
 Oyunda deneyimler tekrarlanır, çevreyi taklit görülür ve yeni deneyimler keşfedilir.
 Oyun zaman ve mekanı kendi sınırlar.
 Oyun çocuğun kendi iç dünyasını, dışardaki sosyal dünya ile birleştirmesine yardım eder.
 Oyun, düzenli gelişim aşamaları gösterir.
 Oyun, dinamik bir süreçtir.

Oyun, çok karmaşık bir faaliyettir ve standart bir oyun tarifi yoktur. Her çocuğun oyunu, kendisine özeldir.

Oyunun önemi çok eskilerden beri bilindiği halde, oyunun eğitimde kullanımı yenidir. Sigmund Freud ve ondan sonraki çocuk ruh hekimleri oyunun kişilik gelişimine katkısını göstermişler, çocuğu tanımak için çok kıymetli bir araç olduğunu ortaya koymuşlardır.
Oyun üzerine birçok araştırmacı tarafından farklı kuramlar ortaya atılmıştır. Her bir kuramcı kendi kuramını oluştururken kendi ait olduğu kuramsal bakış açısıyla oyunu değerlendirmiştir.
Oyunla ilgili kuramları klasik kuramlar, dinamik kuramlar ve diğer kuramlar olarak üç bölümde incelemek mümkündür.
Klasik oyun kuramları, oyunun içeriğini ve anlamını anlamaya yöneliktir. Bu kuramlar çocuğun neden oyun oynadığını anlamaya çalışmaktadır.
Klasik oyun kuramlannda, çocuğun oyunu neden oynadığnı açıklanmaya çalışılmıştır. Oysa, dinamik oyun kuramları, oyunun neden oynandığını değil, çocuğun oyununun içeriği anlamaya çalışmıştır. Dinamik oyun kuramcıları Sigmund Freud ve Jean Piaget’ dir.
Oyunun nedenlerinin önemini destekleyen Helanko ve Vygotsky, Bateson, Sutton-Smith, Berlyne, Heckhausen da kendi oyun kuramlarını geliştirmişlerdir.
OYUNUN TERAPİDE KULLANILMASI
Oyunun çocukların hayatında önemli bir yeri olduğu uzun zamandan beri kabul edilmektedir. 18.yüzyılın başlarında Rousseau, çocukları anlamak ve onlar hakkında daha fazla şey öğrenmek için, onların oyunlarını gözlemlemenin önemine değinmiştir. Onun oyunla ilgili fikirleri, oyunun eğitimsel amaçlarla kullanılmasıyla ilgiliydi. Frosbel ise 1903’te yazdığı kitabında, oyunun sembolik bileşenlerini vurgulamıştı. Oyunun çocuğun bilincini ve bilinç ötesini yansıttığını ifade etmiştir. Oyunun terapi amaçlı kullanımına dair ilk yayın ise Sigmund Freud’un ünlü Küçük Hans Vakasıdır. Oyun terapisi, psikanalitik terapiyi çocuklara da uygulayabilme çabalarıyla doğmuştur. O zamandan bugüne kadar, yeni bakışaçıları, yeni tekniklerle zenginleştirilerek bugünkü halini almıştır.
OYUN TERAPİSİNDE ÖNEMLİ TEORİK YAKLAŞIMLAR
Psikanalitik Yaklaşım (Psychoanalytic Approach)
Çocuklarla psikoterapi ve oyunun ilk olarak kullanılması, Sigmund Freud’un Küçük Hans vakasında, klasik çocuk psikanalizini kullanmasıyla başlar. Freud Küçük Hans’ı bir kez görmüş ve babasından Hans’ın oyunlarını gözlemleyerek notlar almasını istemiş, ona çocuğa vereceği uygun tepkiler konusunda önerilerde bulunmuş, tedaviyi bu şekilde sürdürmüştür.1900’lerin başlarında psikanalistler büyükler için kullandıkları tekniklerin çocuklarda işe yaramadığını görmüşlerlerdir. Çocuklar büyükler gibi anksiyetelerini sözel olarak ifade edemiyor ve geçmişle ilgili konuşmaktan, serbest çağrışımdan hoşlanmıyorlardı. Böylece psikanalist terapistler, çocuk analizleri için daha başka teknikler kullanmayı denemişlerdir. Bu yıllarda terapistler çocukları gözlemleyerek onalarla ilgili bilgiler toplama yoluna gitmişlerdir. Psikanalitik yaklaşımın bazı önemli isimleri şöyledir.
Hermine Hug-Hellmuth (1919): Oyunu terapide ilk kullanan kişi olmuştur. Avusturyalı bir öğretmen olan Hugh-Hellmuth, çocukları evlerinde ziyaret ediyor ve onlarla beraber oynuyordu. Daha sonra ise onların oyun faaliyetlerini psikanalitik perspektif çerçevesinde yorumluyordu.
Melanie Klein: Çocuk psikanalizi ile ilgili yeni teknikler geliştiren kişilerden birisidir. 1919’da oyunu 6 yaş ve altı çocukları analiz etmek için kullanmaya başlamıştır. Seanslarında oyunu çocuk için bir cazibe aracı olarak kullanmıştır. Bu amaçla “ oyun odası”nı ilk kuran kişidir. Klein’in oyun odasında basit, küçük, mekanik olmayan oyuncaklar bulunuyordu. Klein, çocuklarla iletişim kurma konusunda büyük katkılar yapmıştır. Çocuğun oyunu, büyüklerdeki serbest çağrışım gibidir, yetişkinin diline eşittir. Yetişkin psikanalizinde serbest çağrışım ne ise, çocuk psikanalizinde oyun odur. O oyun yoluyla, çocukların fantezilerini, anksiyetelerini, savunma mekanizmalarını ifade edebileceğini düşünmüştür ve çocukların oyunlarını bu yönde yorumlamıştır. Çocuğun oyun sırasında söylediği her söz, yaptığı her davranış manidardır ve bunlar çözümlenmelidir.
Anna Freud: Anna Freud oyunu, çocukla bir ittifak kurmak amacıyla kullanmıştır. Anna Freud, Klein’in tersine, çocuğun oyunlarının ve çizimlerinin arkasındaki bilinç ötesi motivasyonu yorumlamadan önce, terapistle çocuk arasında kurulacak olan ilişkinin önemini vurgulamıştır.
Melanie Klein ve Anna Freud, ikisi de geçmişi çözümleme ve egoyu güçlendirmeyi önemsemişler ve oyunun çocukların kendilerini en özgür şekilde ifade ettikleri bir araç olduğuna inanmışlardır.
Levy (1938), oyun terapisinde psikanalitik yaklaşımdan sonra, yeni ve ikinci büyük yaklaşım olan “serbest bırakma terapisini” (release therapy) geliştirdi. Bu yaklaşım psikanalitik kuramın daha yapılandırılmış ve hedefe yönelik yorumlanmasıdır. Levy, kendi yaklaşımını travma yaşayan çocuklarda kullanmıştır. Çocuğa yaşadığı travmayı tekrar oyunla canlandırabileceği belirli oyuncak ve metaryaller terapist tarafından seçilip sunulur ve güvenli bir ortamda çocuğun kendini zedeleyen düşünce ve duygularını boşaltması sağlanır. Levy, çocukların oyunlarının yorumlanmasına gerek olmadığını hissetmiştir. Böylece, bu yaklaşımı kullanan terapistler çok az yorum yapar veya hiç yapmayabilir. J. C. Solomon ise bu yaklaşımı daha da yapılandırılmış şekilde kullanmış ve kendi yöntemini “aktif oyun terapisi” (active play therapy) olarak adlandırmıştır. Solomon bu yöntemi hareketli ve impalsif çocuklarda kullanmıştır. Çocuklar öfkelerini ve korkularını oyun yoluyla sosyal olarak daha kabul edilebilir bir davranış haline getirecektir.
Gove Hambidge (1955), Levy’nin çalışmalarını Yapılandırılmış Oyun Terapisi (Structured Play Therapy) adı altında genişletti. Bu modelde, terapötik ilişkinin kurulmasından sonra, kaygı yaratan durum tekrar oluşturuluyor, durum sonuna kadar oynanıyor, sonra çocuğun bu rahatsız edici işlemden kurtulması için onun serbest oyun oynamasına izin veriliyordu.
İlişki Oyun Terapisi (Relationship Play Therapy),
Jessie Taft(1933) – Frederick Allen (1942) – Clark Moustakes (1959)
Bu üç terapist çalışmalarını Otto Rank’ın görüşleri üzerine yapılandırmışlardır. Otto Rank (1936), geçmişte yaşananları ve bilinçötesini önemsememiş, şimdiki zamana vurgu yapan, burada ve şimdiyi (here and now) önemseyen bir terapist-danışan ilişkisinin geliştirilmesini gerekli görmüştür. Taft ve Allen, Rank’ın bu görüşlerini çocuklara uyguladıkları oyun terapisinde kullanmışlardır. Bu yaklaşım oyun terapisindaki üçüncü büyük yaklaşımı teşkil etmektedir. Bu yaklaşım, kurulan ilişkiye değer verdiği için İlişki Oyun Terapisi (Relationship Play Therapy) olarak adlandırılmıştır.
Oyun terapisinde, “güvenli bir ortamda” çocukla kurulan “güvenli ve istikrarlı” bir ilişki, büyümeyi ve değişimi sağlar. Bu yaklaşım geçmiş deneyimler ve yaşantıları açıklamak veya yorumlamakla ilgilenmez, bunun yerine şimdiki duygu ve reaksiyonların üzerinde durur. Bu da terapinin kısalmasına sebep olur. Allen ve Taft, çocukların da bir birey olarak kendi davranışlarını değiştirme kapasitesine sahip olduklarını düşünür. Bu durumda çocuklara oyun oynayıp oynamama, kendi aktivitelerini yönlendirme özgürlüğü verilmelidir. Çocuklar, kendi özellikleriyle, diğer kişilerle kurdukları ilişkilerle var olabileceklerini, kendilerinin de ayrı bireyler olduklarını zamanla kavramaya başlar. Bu yaklaşımda, çocuk da büyüme sorumluluğunu üzerine almalıdır ve terapist kendisinin değil, çocuğun ilgilendiği zorluklara yoğunlaşmalıdır.
Yönlendirmesiz - Danışan Merkezli Oyun Terapisi (Nondirective–Client Centered Play Therapy) Virginia Axline(1947)
Oyun terapisindeki dördüncü büyük gelişme, Carl Rogers’ın da öğrencisi olan Virginia Axline’ın (1947) çalışmaları sonucu gerçekleşmiştir. Carl Rogers’ın Danışan Merkezli (client centered) terapisinin prensiplerini (bireylerin büyümek ve kendilerini yönlendirmek için doğal çabaları vardır), çocuklarda oyun terapisine uygulamıştır.
Yönlendirmesiz Oyun Terapisi (Nondirective Play Therapy) çocuğu değiştirmek ve kontrol etmek için bir çaba sarfetmez.Çünkü çocuğun davranışları her zaman kendini gerçekleştirme dürtüsü sonucu ortaya çıkar. Terapinin amacı çocuğun kendinin farkına varabilmesi (self-awareness) ve kendi kendini yönlendirebilmesidir (self direction). Terapistin çok yeterli bir oyun odası olmalıdır ve çocuk burada istediği şekilde oynama veya sessiz kalma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Terapide çocuğun duygu ve düşünceleri aktif olarak yansıtılmalıdır. Bu yapıldığında ve çocuğun duyguları düşünceleri terapist tarafından kabul edildiğinde çocuk ta bunları kabul edebilecek ve özgürce bu duygularıyla çalışabilecektir.
Bu yaklaşım daha sonra danışan merkezli oyun terapisi (client-centered play therapy), en sonunda da çocuk merkezli oyun terapisi (child-centered play therapy) olarak anılmaya başlanmıştır.
Adleryan Oyun Terapisi (Adlerian Play Therapy)
Adleryan oyun terapisi, problemi olan çocuklara yönelik olarak, Alfred Adlerin geliştirdiği bireysel psikolojinin (individual psychology) kavram ve stratejileriyle, oyun terapisi metodlarının entegrasyonuna dayanır. Özellikle Terry Kottman’ın çalışmalarıyla, oyun terapisine bireysel psikolojinin prensipleri aktarılmıştır.
Adleryanlar, sosyal ilginin (social interest) insanın kişilik gelişimindeki en önemli faktör olduğunu ve çocukların bunu öğrenmek için içsel bir potansiyelinin var olduğunu düşündüklerinden, bunun birileri tarafından da çocuklara öğretilebileceğini düşünürler. Çocuklar diğer kişilerle ilişkiyi, onlara ilk bakım veren kişiler, kardeşleri ve arkadaşları vasıtasıyla öğrenmek zorundadır. Adleryan oyun terapisinde, terapinin amacı, öncelikle çocuğun sosyal ilgisinin gelişimini sağlamaktır. Çocukların her bir sözünün ve davranışının bir amacı vardır. Terapinin amacı öncelike bunlardan yola çıkarak çocuğun yaşam stilini (life style) öğrenmek mevcut davranış ve sözlerinin mevcut yaşam sitili ile bağını anlamak ve yapılabilecek değişiklerde çocuğa yardımcı olmaktır. Oyun terapisti, empatik, içten sıcak, olmalı, çocuğa önemli olduğunu hissettirmelidir. Terapist, aynı zamanda eğitici, araştırmacı, cesaretlendirici, savunucu bir roldedir. Terapi seanslarına kardeşler, arkadaşlar da zaman zaman sosyal ilginin gelişimini sağlamak amacıyla dahil edilebilir. Ailenin terapiye dahil edilmesi de bu yaklaşımın temel özelliklerinden biridir. Çünkü aile, çocuğun yaşamındaki en önemli ve etkileyici güçtür. Terapist çocuğun ailesi ve öğretmenlerine de seanslar esnasında çocuğa öğretilen yeni becerilerle ilgili yeni davranış modelleri, iletişim becerileri gibi konularda danışmanlık yapar.
Adleryan oyun terapisi; duygusal, davranışsal, eğitsel problemleri olan, yaşıtlarıyla bozuk ilişkileri olan, saldırgan davranışları olan, konuşma ve öğrenme güçlükleri olan çocuklara yardımcı olur.
Gestalt Oyun Terapisi (Gestalt Play Therapy) Violet Oaklander (1969)
Gestalt terapisinin çocuklar ve ergenlere uygulanmasıdır. Violet Oaklander bu konuda öncülük yapmıştır. Gestalt terapisi hümanist ve metod yönelimli bir yaklaşımdır. Diğer yaklaşımlardan da bazı prensipleri alıp kullanmıştır. Gestalt yaklaşımına göre, birey her an ve her olayda duygusal ve bilişsel bütünlük içinde olmak ister (holism), insan organizması kendini dengeleme (homeosatasi) arayışı içindedir ve davranışlarını bu denge arayışı içinde sürdürür. Birey burda ve şimdi ne olmakta ise onunla temas halindedir (contact). Bu temel kavramlar çocuklar için de geçerlidir ve onlarla yapılan terapide kullanılmıştır.
Gestalt oyun terapisinde de danışanla kurulacak ilişki, terapi sürecinin devamı için bir ön koşuldur. Kurulan bu ilişki sayesinde çocuk veya ergen, duygusal olarak kendini ifade edebilir. Oyunun; yaratıcı, yansıtıcı, dramatik, ifade edici çok değişik şekilleri kullanılır. Örneğin, çamur-oyun hamuru, hikaye anlatma, fanteziler, müzik, kukla oyunları, kum oyunları, dans ve vücut hareketlerine dayanan oyunlar kullanılabilir. Çocukla kurulacak terapötik ilişkiden sonra, çocuğun kendini sözel ve sözel olmayan yollarla ifade etmesine ve büyümesine fırsat tanınır. Terapinin her aşamasında Gestalt terapisinin zengin teknikleri ve çok çeşitli oyunlar rahatlıkla kullanılabilir.
Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi
Aaron Beck tarafından geliştirilen teknik, psikoterapide bilişsel terapi (cognitive therapy) olarak tanınmaya başlamış ve 1980’lerin ortalarında kendine has bir kişilik ve psikopatoloji teorisi olan ve etkinliğini destekleyen bilimsel somut kanıtlara dayandırılmış bir yaklaşım olmuştur.
Bilişsel davranışçı oyun terapisi ise, bilişsel ve davranışçı psikoterapi tekniklerinin çocuklar ve ergenler için, oyun terapisine uygulanmış şeklidir. Oyun aktiviteleri yanında sözel ve sözel olamayan iletişim, terapi seanslarında kullanılır. Bilişsel davranışçı oyun terapisi (Cognitive –Behavioral Play Therapy) bilişsel-davranışçı ilkeleri temel alır.

Bilişsel davranışçı oyun terapisi, çocuğun tedavi sürecine aktif katılımını ve çocuğun katılımıyla kontrol, uzmanlaşma, sorumluluk konularını işleyerek, onun davranış değiştirmesi üzerine odaklanır. Bilişsel aktivitelere çocuğun katılması, değişimde aktif rol almasını sağlar.


Bilişsel Terapi, duygusal bozuklukların bilişsel modelini temel alır: Biliş, duygular, davranış ve fizyoloji arasındaki etkileşim çok önemlidir. Bu, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklar ve ergenlerde de önemlidir. Bilişsel terapi çocukların en uygun şekilde davranmalarına yardım etmeye odaklanır. Böylece çocuklara yapılan terapi müdahaleleri uyum sağlayıcı düşüncelerin (bilişsel hatalar) yokluğuna ve bilişsel çarpıtmalara odaklanır.


Bilişsel terapi kısa ve zaman sınırlıdır: Kısa ve zaman sınırlı terapiler çocuklar için de uygundur. Gerçekte problem çözmeye odaklı terapi, çocukluk yaşamındaki zorluklara odaklanır. Etkili bir bilişsel terapi için, iyi bir terapötik ilişki kurulması gerekir. Çocuk, terapi ortamını güvenli, kabul edici, iletişim kurmalarına izin verilen bir ortam olarak görürler. Terapist, de güvenilir olmalı ve yargısız davranmalıdır.


Bilişsel Terapi yapılandırılmış ve yönlendiricidir: Çocuklarla terapide her seans için belirli hedefler oluşturulabilir. Bilişsel Terapi problem odaklıdır: Çocuklarla terapide de problem yönelimli olmak yetişkinlerde olduğu kadar önemlidir. Çocuklar farklı problemler getirdiklerinde (örneğin; tuvalet ya da yeme problemi) terapi, genel durumdan uzaklaşmadan çocukların getirdiği bu problem üzerine odaklanmalıdır. Bilişsel terapi eğitsel modeli temel alır: Eğitsel model, özellikle çocuklara uyumsuz davranışları daha uyumlu olanlarla değiştirilmesi ve belirli baş etme yöntemlerinin öğretilmesiyle ilgilidir. Çünkü küçük çocuklar alternatifleri ortaya koyup onları test edemezler. Terapist örneklerle baş etme yöntemleri ile ilgili alternatifleri sunması gerekir. Oyun terapisinde yeni becerilerin kazandırılması kuklaları ve diğer oyuncakları model alma aracılığı ile olur. Bilişsel terapinin önemli bir öğesi olan ev ödevleri daha büyük çocuklarda kullanılmakla birlikte, küçük çocuklarda nadiren kullanılır. Ev ödevi verildiğinde, bu genellikle ebeveynin kendisi tarafından ya da ebeveynin katkısıyla çocuk tarafından yapılmaktadır. Kural olarak ev ödevi, bilişsel davranışçı oyun terapisinin ayrılmaz bir parçası değildir.

Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi; oyun aracılığı ile çocuğun terapi sürecine aktif katılımını sağlar. Çocuğun düşünceleri, duyguları, fantezileri ve çevresi üzerine yoğunlaşır ve bu şekilde durumsal-belirgin faktörlere ve çocuğun problemle ilgili duygularına odaklanılabilir.
Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi yapılandırılmış, yönlendirici ve hedef yönelimlidir. Terapi sürecinde terapist, çocuk ve aile ile birlikte amaçlar belirler ve bu amaçları ulaşması için çocuğa destek olur. Terapide çocuğa, yeni durumlara uyum sağlamada kullanabileceği düşünce ve davranışları kazanması için yeni ve etkili stratejiler öğretilir. Amaçlara yönelik gelişme sağlama bilişsel-davranışçı oyun terapisinin önemli bir bölümüdür.Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi deneysel olarak kanıtlanmış teknikleri kullanır.En çok kullanılan, iyi tanımlanmış ve belki de en güçlü teknik model almadır. Model alma bu yaklaşımın büyük bir bölümünü oluşturur.Çünkü özellikle küçük çocuklar için somut ve sözel olmayan örneklemelere gerek duyulur. Bu yaklaşım, terapinin deneysel olarak sınanmasına olanak sağlar. Terapinin çok iyi yapılandırılmış somut hedeflere dayandırılması, onun başarısının değerlendirilebilmesini sağlar. Terapi esnasında sorunu daha iyi tanımlamak ve sonucu değerlendirebilmek için için anket ve görüşmeler uygulanır.
Oyun terapisinde, oyun odası, çocuğun kendini rahatça ifade edebildiği yer, oyuncaklar da çocuğun onları kullanarak duygularını, düşüncelerini açıklamasına yardımcı nesnelerdir. Oyun terapisi için oyun odasında bulunacak oyuncaklar Landreth’in ifade ettiği gibi toplanmamalı, seçilmelidir.
Oyun odasında bulunacak oyuncakların temel ortak özellikleri şöyle olmalıdır:
• Oyuncak, birçok farklı duygunun ifadesine imkan vermelişdir.
• Sağlam ve tekrar tekrar kullanılmaya imkan vermelidir.
• Karışık olmamalıdır.
• Fazla sözel ifadeye ihtiyaç bırakmadan duyguların ifade edilebilmesine imkan tanımalıdır.
• Çocuklar için çekici ve ilginç olmalıdır.
• Çocuğun hem gerçek yaşam durumlarını hem de fantezilerini rahatlıkla açıklayabilmesine imkan vermelidir.
• Çocuğun kendine güven ve özsaygısını geliştirmesine yardım etmelidir.
Oyun odası için seçilecek oyuncaklar, şu üç ana grupta ifade edilmiştir:
1-Gerçek Yaşam Oyuncakları: Bu grup oyuncaklar çocuğun gerçek yaşamı ifade etmesini sağlayacak bebekler, çıkarılıp giydirilebilen bebek giysileri, bebek evleri, mutfak gereçleri, plastik yiyecekler, bebek aile, telefon, ev eşyaları, evcil hayvanlar, kuklalar, arabalar, uçaklar gibi taşıtlar, evcil hayvanlar, paralar gibi oyuncaklardan oluşur.
2-Saldırganlık Oyuncakları: Bu gruptaki oyuncaklar, çocukların saldırganlık içeren duygularını ifade etmesine, diğer sosyal ortamlarda ifade etmesine izin verilmeyen bu duygularını rahatça boşaltmasına müsaade eden oyuncaklardır. Bu grupta, tabanca, tüfek, lastik bıçak, oyuncak askerler, kelepçeler, yumruklamak için kum torbaları bulunabilir. Bu grupta bulunabilecek diğer oyuncaklar da yılan, fare, örümcek, canavar benzeri korku oyuncaklarıdır.
3-İfade edici ve yaratıcı oyuncaklar: Bu grup oyuncaklar çocuğun kendini ifade etmesini ve yaratıcılığını ortaya çıkarmasını sağlayan oyuncaklar ve metaryallerdir. Bunlar, çeşitli boyalar, kağıtlar, makas, kurşun kalem, değişik diğer kalemler, oyun hamuru veya kil, parmak boyası, bant, yapıştırıcı, çocuğun başka birini taklit etmesini sağlayacak bazı aksesuarlar, giysiler, kuklalardan oluşabilir.
Oyun terapisi odasında bulunan oyuncaklar, çocukların yaşantılarını ifade edebilmeleri ve içgörü kazanacağı semboller sunar. Bu sebepten çocuğun bu ihtiyacını sağlayacak farklı oyuncakları ona sunmak temel kural olmalıdır.
Oyun terapisi, hem oyun için özel olarak düzenlenmiş bir odada uygulanabilir, hem de portatif olarak da uygulanabilir: Eğer sabit bir oyun odası hazırlanacaksa bu odanın şu şekilde düzenlenebilir: Odanın genişliği çocuğun rahat hareket edebilmesi için önemlidir. Garry Landreth, yaklaşık 4x4,5 metrelik bir odanın oyun terapisi odası ihtiyacını karşılayacağını, ayrıca bu genişliğin 3-4 kişilik bir oyun grubuna da yeterli olacağını ifade etmektedir. Odada bir lavabo bulunması, hem su oyunları için, hem de temizlik amaçlı olarak bulunmalıdır. Boyalar ve kille de oynanabileceği için, duvar ve yer döşemeleri kolay temizlenebilmelidir. Yerlerde kullanılan halılar ve temizlenemeyen duvar döşemeleri çocuğun oyununa engel olup, onun kendini ifade etmesini sınırlandırabilir. Odada tek yönlü ayna sistemi ve video kayıt sistemi olması da faydalıdır. Tek yönlü ayna sistemi, aileye verilecek eğitim ve danışmanlık çalışmaları için faydalıdır. Video kayıt sistemi de terapistin kendini koruması açısından gereklidir. Mümkünse odada tuvalet bulunması da çocuğun terapi odasından sık sık ayrılmasını engellemek için idealdir. Oyuncakların yerleşimi de şu şekilde olmalıdır: Oyuncaklar, duvara sabitlenmiş açık raflara yerleştirilmelidir. Çocuğun aradığı oyuncağı daha kolay bulabilmesi için, oyuncaklar gruplar halinde yerleştirilmelidir. Gerçek yaşam oyuncakları bir grup halinde, yaratıcı oyuncaklar bir grup halinde gibi. Ayrıca bu durum çocukta güven duygusunu da artırır. Çünkü çocuk, oyuncağın yerini kolayca tahmin edebilir. Çocuğun, resim vb. çalışmaları için masa ve sandalye olmalıdır.
Oyun terapisi için özel bir oda düzenleme imkanı yoksa veya oyun terapisti farklı yerlerde çalışmak durumunda ise, taşınabilen oyun metaryalleri kullanılabilir. Oyuncaklar bir çanta, valiz vb. birşeye yerleştirilebilir. Oyun terapisinin yapılacağı yere oyuncaklar çocuğun rahatlıkla ulaşabileceği şekilde yine temalarına göre yerleştirilir. Oyun alanını oluşturmak için de lastik bir örtü veya battaniye türü bir örtü kullanılabilir.
Terapi seanslarının sonunda oyuncakların temizlenip yerlerine yerleştirilmesi gerekir. Çocukta güven duygusu ve devamlılık hissi sağlanması için, bu yapılmalıdır. Bu sorumluluğun kime ait olduğu konusunda yazarlar farklı fikirlere sahiptir. Axline ve Landreth’e göre oyuncakların yerleştirilmesi, temizlenmesi terapistin görevidir. Kottman ve Warlick’e göre oyuncakların yerleştirilmesine, temizlenmesine, odanın düzenlenmesine çocuk da yardım etmelidir. Bu iki fikir karşısında bir terapist kendi felsefesine ve kullandığı teorik yaklaşıma göre bunun kararını vermelidir.
KAYNAKÇA:
Barnes, Mark. (2001) An İntroduction To Play Therapy. Kigston Summer Play Therapy İnstitude. www.playtherapy.org.uk/Resources/Articles Erişim Tarihi: 02.04.2008
Bieck, Jennifer. (2007) A Case Study İn Play Therapy: Analyzing Play Behavior Accordiıng To Marijane Fall. A Research Paper. www.uwstout.edu/lib/thesis Erişim Tarihi:16.04.2008
Blom, Rinda; Schoeman Hannie (2006) The Handbook of Gestalt Play Therapy: Practical Guidelines for Child Therapists, Jessica Kingsley Publishers, Philadelphia
D’arpino Lisa.Tips For Setting Up A Play Therapy Room. www.therapyscoop.com Erişim Tarihi: 02.04.2008
Görker, Işık. (2001) Çocuklarda Oyun Tedavi Grubu: Bir Grup Çocuk İle Yapılan Oyun Tedavi Grubunun Değerlendirilmesi.Yeni Symposium, Sayı 39.
Knell, Susan, M. (1998) Cognitive-Behavioral Play Therapy. Journal of Clinical Child Psychology. Volume: 27. Issue: 1.
Landreth, Garry, Bratton, Sue. (1998) Play Therapy. www.findarticles.com, Erişim Tarihi: 28.03.2008
Landreth, Gary, L. (2002) Play Therapy: The Art of the Relationship, Psychology Pres, New York
Lennon, John E.; Barbato Paul F.(2001) The Emotions Before Language.The Journal of The İmagination in Language Learning and Teaching.Volume: 6
Muro, James; Kottman, Terry (1995) Guidance and Counseling İn The Elementary and Middle Schools A Practical Approach. Brown-Benchmark Publishers, Wisconsin
Nazlı, Serap (2007) Aile Danışmanlığı, Anı yayıncılık, Ankara
Nutku, Özdemir.(1998) Oyun, Çocuk, Tiyatro, Özgür Yayınları, İstanbul
Öğretir, A. Dilek. (2008) Oyun ve Oyun Terapisi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı, 22.
Özdoğan, Berka (2004) Çocuk ve Oyun, Anı yayıncılık, Ankara
Pehlivan, Hülya. (2005) Oyun ve Öğrenme. Anı Yayıncılık.
Schaefer, Charles, E. (2003) Foundations Of Play Therapy, J. Wiley and Sons, New Jersey
Van Der Smissen, Gayle, (1998) Adlerian Play Terapy. Virginia Association For Play Therapy Newsletter, Volume 1, Number 2.
www.cpt.unt.edu/about-play-therapy/playrooms/; Erişim Tarihi: 20.10.2008
www.cpt.unt.edu/about-play-therapy/toys--materials/, Erişim Tarihi, 20:10.2008
www.playtherapy.org.au/AbaoutPlayTherapy/AbaoutPlayTherapy.htm, Erişim Tarihi: 28.03.2008
Yavuzer, Haluk. (2001) Doğum Öncesinden Ergenlik Sonuna Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul
Yörükoğlu, Atalay.(2002) Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yayınları, İstanbul
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Oyun ve Oyun Kuramları, Oyunun Terapide Kullanılması" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Emine ÜRÜN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Emine ÜRÜN'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Emine ÜRÜN
Konya
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Emine ÜRÜN'ün Makaleleri
► Çocuklarda Oyun Kavramı ve Oyun Terapisi Psk.İlayda ÇEVİRİCİ YENİGÜN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Oyun ve Oyun Kuramları, Oyunun Terapide Kullanılması' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:36
Top